Zayıfladıktan sonra herşey daha da içinden çıkılmaz oldu…

Merhaba. Aşağıdaki yorumu başka bir konuya yazmıştım. Hikayelerimiz birbirine benzediği için buraya da kopyalamak istedim. Konunun sonunda bir güncelleme var, umarım size yardımcı olur. Sevgi ve iyi dileklerimle.

Bundan önce iki defa kalori kısıtlaması diyetiyle (artı uzun yürüyüşler) 40’ar kiloya yakın verdim. Bir listeye bağlı kalmadım sadece günlük kalorimi aşmadım. Başlangıç kilom 100-110 arasıydı. İki diyette de 70 kiloya çok yaklaştım. Bu yaklaşık 4 ay sürdü. Ya 70 kilo benim vücudumun bana “artık yeter daha fazla küçülmek istemiyorum” mesajı verdiği noktaydı, ya da 4 ay yemek bağımlısı olan bir kadının kendini sevdiği şeylerden mahrum etmeye psikolojik olarak tahammül edebildiği maksimum süreydi, ama ben hep başa sardım. Geçen Eylül ayı başında kendimi 120 kilo olarak buldum ve ölümcül obezitenin ölümlü kısmına yaklaştığımı hissettim.

Daha önce denemediğim ama adını son zamanlarda çok sık duyup araştırdığım aralıklı orucu usulca denemeye karar verdim. Neden usulca diyeceksiniz. Diyette olduğumu kendim bile fark etmeyeyim diye. Önce ağzıma koyduğum her şeyi dürüstçe yazdığım bir günlük tutmaya başladım. Gün sonunda yediklerinize bakmanız ve neyi yemeseniz de olurdu diye düşünmeniz büyük bir farkındalık yaratıyor ve boş yere yediklerinizden pişmanlık, yiyebilecekken yemediklerinizden ise gurur duyuyorsunuz.

Benim için ilk adım yediklerimi hiçbir şekilde kısıtlamadan yeme aralığımı kısaltmak ve öğün sayımı ikiye indirmek oldu. Zaten ailecek son öğünü erken yiyen bir aileydik ama ben yatana kadar yemeye devam ediyordum. Sanki sahiden oruç tutuyormuşum gibi saat 16:00’dan sonra ertesi sabah 10:00’daki kahvaltıya kadar hiçbir şey yememeye başladım. Yeme aralığımda canımın her istediğini, istediğim kadar yedim. Oruç aralığımda canım bir şey çektiğinde bundan önceki diyetlerimin aksine aylarca beklemek yerine sadece ertesi sabaha kadar beklemek bana daha sürdürülebilir geldi.

Bu yarı-diyet yaklaşık 3 hafta devam etti. Hem gece yemelerim durunca günlük büyük bir kalori açığı oluştu, hem de aralıklı oruç sayesinde aç kaldığı sürede vücudum fazla yağlarım yakmak zorunda kaldı. Bazı diyetisyenler kızacak ama üç ana-üç ara öğün ile devamlı bir şeyler sindirmeye, devamlı insülin salgılamaya devam eden metabolizmanın stoktan yağ yakmaya fırsatı kalmadığı artık tıbben kanıtlanmış durumda. Siz yine de doktorunuza danışın ve kendi araştırmanızı yapın. Sosisli makarnadan patatesli omlete, şekerli çaydan ballı kreplere kadar her şeyi yediğim halde kilo vermeye başladığımı gördüm. Bu beklediğim motivasyonu sağladı. Geri dönüp diyet günlüğüme baktığımda daha hızlı kilo verebilmek için neleri yemesem de olurmuş görmeye başladım. Yavaş yavaş iki öğünümde psikolojimi diyet paniğine sokmadan daha az kalorili ve daha az karbonhidratlı seçimlere yönelmeye başladım. Kilo vermem hızlandı. Aralıklı oruçta vücut bir süre sonra başlangıçtaki kadar acıkmamaya ve şeker krizlerine girmemeye başlıyor. Beyninizdeki açlık ne yazık ki bundan etkilenmiyor ama hızla kilo verdikçe obur beyninizle başa çıkmaya motive oluyorsunuz. En azından ben öyle oldum.

Vücudum alıştıkça ve kendimi iyi hissettiğim günlerde ikinci öğünü kaldırdım. Tek öğünü gün ortasına çekerek bazı günler yaklaşık 23 saat oruç tuttum. Açlık ve tokluk kan şekeriniz problemli ise bu sizin için uygun olmayabilir. Lütfen, lütfen doktorunuza danışın. Ama aralıklı oruç ve insan vücudu üzerindeki olumlu etkileri hakkında bilgi sahibi olan bir doktor veya diyetisyen bulabilirseniz ne iyi olur.

Bu tek öğüne rağmen o bir saatlik yeme aralığında dünyaları yemedim. Hem kalori alımıma, hem de şeker, un, tuz, ekmek tüketimime çok dikkat ettim. Sağlıklı beslendim anlayacağınız. Yani obur beyinle kavgam devam etti, onun çaresi ne yazık ki hiçbir diyette yok. Hipnoz belki işe yarar, ben hiç denemedim. Sevdiğim “zararlı” yiyeceklerden ölene kadar soğuma fikri beni korkuttu. Aynı şekilde sindirim anatomimi kalıcı olarak değiştirecek mide ve bağırsak ameliyatlarından da hem ödül günü yapıp iki koca tabak mantı yiyemeyecek olma korkusu yüzünden, hem de ameliyat komplikasyonlarından çekindiğim için uzak durdum. Ameliyat olup pişman olan da var, olmasaydım ölecektim diyen de. Kendinizi en iyi siz bilirsiniz.

Çoğu ilk beş ayda olmak üzere 6 ayda 60 kilodan fazla verdim. Obur beyinle kavga bitti mi, hayır. Daha önce iki defa 40 kilo verip daha fazlasını almış olan bir gaziyim ben. Kavga korkarım hiç bitmeyecek. Ama sizi temin ederim kolaylaştı. Yolda yürürken insanların neredeyse kokusunu alabildiğim bir öfkeyle hak ettiğimden daha fazla yer kapladığımı, daha fazla yemek yediğimi düşünerek beni süzmeleri sona erdi. Psikolojim çok daha iyi. Bana şişmanken yolda veya markette rastlayan yabancıların bile şaşkınlığı ve övgüleri iyi geliyor. Hayal ettiğim her şeyi giyebiliyorum. Bu mutluluğu siz de tadıyorsunuzdur. Yeni vücudunuza zamanla alışacaksınız endişelenmeyin. Kendinize şişman muamelesi yapmamaya çalışın. Örneğin şişmanların kendini koruma mekanizması olarak geliştirmek zorunda kaldığı kendinle alay etme, bedeninle dalga geçme, kendine şişko kelimesini içeren lakaplar takma gibi alışkanlıklarınızı geride bırakın ki, başarınızın keyfini çıkarabilin.

İstediğim kiloya inince kendimce şöyle bir yöntem geliştirdim. Her sabah tartılıyorum. Tartıda gördüğüm kilo o günkü tek öğünümü belirliyor. Ödül günüyse diyet boyunca hayalini kurduğum ve diyet günlüğümün arkasında listesini tuttuğum özlediğim yiyeceklerden seçip yiyorum. Pasta da yiyorum, künefe de, hamburger de yiyorum, salçalı makarna da. Ama sadece tek öğün. Çoğu kilolu kadının aşina olduğu “bu diyet bugün mundar oldu, bari her istediğimi yiyeyim, yarın sıfırdan başlarım” hatasına düşmemeye çalışıyorum. Bu ödül günlerinden sonra kilom beni endişelendirmeyecek bir aralığa düşene kadar 2-3 gün boyunca yine diyet menülerime geri dönüyorum. Zaten kendime bu tampon kilo aralığını bırakabilmek için hedef kilom olan 60 kilonun biraz altına düştüm ve orada kalmaya çalışacağım. Diyet boyunca artık rutin haline gelen günlük yürüyüşlerim aksamadan devam ediyor ve devam edecek.

Tüm planlarıma rağmen ben de aynı sizin gibi verdiğim tüm kiloları geri almaktan ölesiye korkuyorum. Almayacağımın garantisi ne yazık ki yok. Uzun yıllar boyunca bu hedefe varmayı hayal ederken vardığımda mücadelemin bitmeyeceğini düşünmemişim. Ama bitmemiş. Obez beynim onca emeğime hiç acımıyor ve beni eski alışkanlıklarıma doğru çekmeye devam ediyor. Mayıs ayında bir gün aralıklı oruç yapabildiysem iki-üç gün kendimi kandırıp rejimi bozdum. Hemen 4-5 kilo geri aldım ve panikledim. Beni buralara getiren irademe artık güvenemeyince son çare olarak ilahi/spiritüel bir destek aradım. Bugünlerde karşıma tesadüfen çıkan kilo vermeye yardımcı sayı sekanslarını ve metabolizmayı hızlandırıp yağ yakan Surya Mudra hareketini hayatıma ekledim. Amacım reklam yapmak değil, zira ikisi de bedava. Birkaç gündür işe yarıyor gibi gözüküyor. Sizin ihtiyacınız olan destek dua/Reiki/meditasyon/Ayurveda/Çin tıbbı/astroloji/numeroloji veya başka yöntemlerin bir karışımı olabilir. Size tavsiyem artık kendi iradenize güvenemediğiniz noktada kendinizden daha yüksek bir güçten destek alabileceğinize kendinizi inandırıp üzerinizdeki yükü paylaşmak. İyi şanslar dilerim.
Yazdığınız her cümle için teşekkür ederim 🤩 bende aralıklı oruç ile verdim hala aynı şekilde besleniyorum günde üç kere ana öğün ara öğün hiç bana göre değildi ve verimli de olmuyordu. Dediğiniz yöntemleri hemen araştıracağım
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Bir an konuyu ben yazdım sandım ben de inanılmaz zayıf bir çocukluk geçirmiştim hatta insanlar kaburgalarımı sayıp gülüyorlardı teyzemler falan daha sonra evlendim her şeyi hamile kalmamla başladı 60 kilodan 83 kiloya çıktım doğumla beraber de emzirmediğim için hiç kilo vermedim bu 23 kilo beni deli ediyordu kalan sezeryan göbeği daha sonra gittim tahlillerime baktırdım Bir de hipotiroid çıktı daha sonra hırs yaptım ama öyle çok deli kilolar veremedim yani şuan 75 kiloyum ama hala kilodan nefret ediyorum Allah'tan boyum uuzun 1.70 vücuduna bir an önce barışmalısın ne güzel zayıflamışsın işte kilo çok daha kötü 😔
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Bitanidigim tam da anlattığınız gibiydi.evde şişman yemek yiyen içine kapanmış vs vs...
Kpss ile atandı.zayfladi .iş ortamı vd sevgili yaptı şimdi resimlerini görüyorum da bambaşka biri olmuş.hersey sizin elinizde ortam değişikliği,sosyallik vs iyi gelecektir spora da gdebilirsin
 
Bir an konuyu ben yazdım sandım ben de inanılmaz zayıf bir çocukluk geçirmiştim hatta insanlar kaburgalarımı sayıp gülüyorlardı teyzemler falan daha sonra evlendim her şeyi hamile kalmamla başladı 60 kilodan 83 kiloya çıktım doğumla beraber de emzirmediğim için hiç kilo vermedim bu 23 kilo beni deli ediyordu kalan sezeryan göbeği daha sonra gittim tahlillerime baktırdım Bir de hipotiroid çıktı daha sonra hırs yaptım ama öyle çok deli kilolar veremedim yani şuan 75 kiloyum ama hala kilodan nefret ediyorum Allah'tan boyum uuzun 1.70 vücuduna bir an önce barışmalısın ne güzel zayıflamışsın işte kilo çok daha kötü 😔
Aynen insanlar anneme buna ekmek vermiyor musunuz derlerdi ne gıcık olurdum. Kilolu halimdeki zorbalıklar çok daha kötüydü anlatsam roman olur cinsinden
 
Ben de ilkokuldan beri çok kiloluydum 80i bile gördüğüm oldu lisede herkes benimle dalga geçerdi anneannem sürekli bidon gibisin derdi. Üniversiteyi kazandığım ilk yıl yeter artık böyle olmayacak dedim sağlıklı diyete başladım kilo verdikçe hoşuma gitmeye başladı ama bir süre sonra işler çığrından çıktı anoreksiyaya yakalandım gün boyu sadece 1 kase çorba ile durmaya başladım insanlar yeter artık sopa gibi kaldın demeye başladı o çorbayı içip yakmak için 3 saat spor yapıyordum ayakta 5 saat çalışıyordum garsonluk yapıyordum kaç kere okulda bayıldım ama önemli olan aynada kendimi güzel görmemdi. Fotoğraflarda falan kemiklerim sayılıyordu ama ben aynada kendimi aşırı güzel görüyordum. Tartı da yoktu hiç bakmamıştım yaz tatili döndüğümde herkes şok oldu bir tartılayım dedim 44 kiloya düşmüşüm boyum da 167. Yazın zorla bana yedirdiler yedirdiler 55 kiloya çıkardılar tabii bünye çorbaya alışık olunca metabolizmam iyice yavaşlamış bir anda aldım kiloları iyice psikolojim bozuldu. 44 kiloya dusme surecimde 1 sene regl görmedim değerlerim yerlerdeydi. Sonra bir erkek arkadaşım oldu onunla yemeye başladık tekrar hop 70e çıktım ve bu böyle olmayacak dedim psikolojik ve diyetisyen desteği aldım sağlıklı bir şekilde 55 kiloya düştüm sporla desteklediğim için hiçbir şekilde sarkma vs olmadı ama çatlama var biraz tabii hızlı alıp verdiğim için. Ama gerçekten hayatı kendine zindan etme 3 gün yiyorsan 5 gün dikkat et bazen vücudu şaşırtmak da gerekiyor vücudunu asla kıtlığa sokma hızla geri alıyorsun. Şu anda 58 kiloyum ha çok mu memnunum hayır tabiki daha da zayıf olabilirim ama her şeyi yiyerek böyle olmak çok daha güzel hiçbir şey yemeyip 50 olmaktansa bunu yeğlerim
Umarım bende bu yönde ilerlemem son zamanlarda yediklerimi kısıtladığımı yeniden yerken mutsuz olduğumu farkettim
 
Geçmiş olsun Allah yardımcınız olsun. Çoğu şeyi basarmissiniz. Epey yol katetmissiniz. Bence başarılarınıza odaklanın pozitiflerinize bakın negatiflere değil.
Tavsiyem kendinize bir hobi edinin. Sizi gerçekten rahatlatan bir şey olsun. Bir hayvan sahiplenebilirsiniz.
Bunaldiginiz vakitler yemek yerine temizlik, dışarda yürüyüş, spor yada bahçe işleriyle uğraşmak gibi enerji atabileceğiniz bir şey yapabilirsiniz. Bu da sizi rahatlatacaktir.

Siz kendinizi sevmesenizde hatta hayatta kimse bile sevmese bile Allah her daim sizi seviyor. Yanınızda olacagindan şüphem yok.. İnşallah eskisinden de daha iyi olacaksınız.
Çok sağolun
 
Merhabalar 100 kilodan 60 kiloya düşmüş biri olarak size yazıyorum. Ben de çocukluğumdan beri hep kiloyla mücadele etmiştim,üniversite zamanında gayret edip bu kilolara düşmüştüm. Şu an yemek yerken bile hep bi kilo alma korkusu hep bir kendini hep kilolu görme hali var. Vücudumdaki çatlaklar yüzünden asla kendimi sevemediğimi düşündüğüm zamanlar oluyor. Ama ben asıl yenmeniz gereken şeyi psikolojik durumunuz olduğunu düşünüyorum. Lütfen sizi meşgul edecek oyalayacak yoracak ve bu psikolojiye sürüklenmekten kurtulacak şeyler bulun. 💜
Evet ilk önce psikolojik olarak kabullenmem gerekiyor bende tam olarak bunu başarabilen var mı diye merak ediyorum
 
Selamlar siteye üniversite dönemlerinde üyeydim yıllar olmuş geçmiş tekrar sizin fikirlerinize ihtiyacım olduğu bir dönemdeyim. Umarım bu durumu yaşamış, anlayan, yorum yapabilecek birileri vardır. Derdimi elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Sıkmadan okuyup yorum yapacak olanlara şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum.

Çocukluğumda ve ergenliğimde aşırı zayıftım annem çok üzülürdü yemek yemediğim için, doktora götürmüşlüğü bile vardı. Yemek yemeyi sevmezdim bütün gün okulda aç dururdum, sofraya bile oturmaz yemezdim. Okuldan gelir birkaç meyve atıştırırdım yaşamak için yerdim. Sonra liseden mezun oldum. İstediğim okulu ve bölümü kazanamadım. Sürekli evde üniversite sınavına hazırlanmalı iki sene geçirdim o dönemde stresten, üzüntüden, kaygı bozukluğundan yeme bozukluğum tıkınırcasına yeme bozukluğuna evrildi. Tabi abur cubur zararlı şeyler üstüneydi daha çok. Çok geçmeden diyabet tanısı aldım. Hızla kilo aldım. İnanılmaz kilolara ulaştım. Birdenbire kilo aldığım için vücudumda çatlamayan yer kalmadı. Duygusal olarakta çöküşe girdim. Yedikçe ağladım, ağladıkça yedim. Sonrasında da karaciğer bozukluğu teşhisi kondu. Kullandığım ilaçlar bir yandan içinde bulunduğum metabolik sendrom bir yandan ben asla kilo veremedim. Verdiysem de çok hatrı sayılır olmadı ve misliyle geri aldım.
İstediğim okulu kazanıp ailemden uzakta okumaya başladım. Bu süreçte psikolojik destek aldım. Psikiyatri anksiyete ve panik bozukluğu teşhisi koydu. Herşey yoluna giriyor derken önce babamı kaybettim sonra da bir taciz olayı yaşadım. Ve herşeyin patlama noktasını yaşadım, çok kötü durumdaydım. Doktorun önerisi ilaçlara başladık. İlaçlar çok uyku yaptı, iştahımı çok açtı. Yaşadığım psikolojik buhranlarında sebebiyle yedikçe yedim. İçinden çıkamadığım bir döngünün içinde debelenip durdum. Nasıl bu hale gelmiştim neden en başından başaramadım diye hep kendimi suçladım. Mutsuz, çirkin, yalnız bir insana dönüştüm. Geçen sene eylül ayında canıma artık tak demiş olacak ki, şekerimin yükseldiği komalık olma yolunda olduğum birgün karar verdim. Önce diyetisyene sonra spor salonuna başladım. Totalde 40 kilo vererek 110 kilodan 70 kiloya düştüm. Değerlerim düzeldi, bütün ilaçlardan kurtuldum. Daha iyi daha aktif bir insanım artık.

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman sorun ne? Sorun şu: kendimi asla normal bir insan olarak görmemem. Sandım ki birgün normal bir kiloya indiğimde herşey çok güzel olacak, bitecek tüm bu çile. Ama öyle olmadı, olmuyor. Zayıfladığıma, artık güzel göründüğüne asla ikna olmamam. Aynadaki beni beğenmiyor olmam. Yıllarca kilolu yaşayıp zayıf halimi bilmediğim için mi bilmiyorum kendime yabancıyım. Yüzüm, elim, bacağım herşey farklı birine ait gibi. Öte yandan İdeal kilom 65, aylardır duraklamış kilom yüzünden kendimi başarısız hissetmem. Ve daha kötüsü geri kilo almaktan korkmam. Daha da kötüsü kendimi stresli mutsuz hissettiğim anlarda yiyemenin beni eksik hissettirmesi. Yıllarca teselliyi yemeklerde bulmuş biri için yiyememe durumu kabus gibi. Yersem alıyorum, devamı gelecek bildiğim için o topa hiç girmemeyi seçiyorum. Ama hayatım bu şekilde sonsuza kadar herşeyden uzak durarak, kilo alırım korkusuyla nasıl geçer bilmiyorum. Psikolojik destek diyecekler için hala alıyorum. Ama inanın yeme bozukluğu dediğimiz şeyin bence bir sonu yok. Bilmem kaç seans gidip çözümleyebileceğiniz birşey değil. Birazcık ara verin herşey başa geri sarıyor.

Kendimi anlatabildiğimi umuyorum. Umarım böyle bir durumu yaşamış, şahit olmuş, bilgisi dahilinde olan kim varsa konuma yazar. Kitap, film, doktor, her ne öneriniz olursa açığım. Kendimi mutlu hissetmek istiyorum. Kendimi sevmeye çok ihtiyacım var…
Insallah hersey düzelmiştir🙂
 
X