1921 Robot sözcüğü ilk kez kullanıldı. Çek oyun yazarı Karel Capek, Rossum’s UniversalRobots (Rossum’un Evrensel Robotları) adını verdiği oyununda verilen emirleri düşünmeden yerine getiren makineleşmiş insanlardan söz ediyordu. Robot sözcüğü Çek dilinde angarya iş anlamına geliyordu.
1922 Tutankamon’un mezarı bulundu. Mumyanın bulunduğu odaya ilk kez İngiliz kazıbilimci (arkeolog) Howard Carter girdi. Mısır’da 19. sülale döneminde "Amarna kralları" olarak bilinen Ahenaton, Smenhkare, Tutankamon ve Ay’ın adları firavunlar listesinden silindiği için mezarın yeri unutulmuştu. Bu sayede özgün haliyle, bozulmadan bulunan mezar, birçok arkeolojik bulgu sağladı.
1923 Arthur Compton, X Işınlarının elektronlarla çarpışması durumunda dalgaboylarının de¤iflti¤ini belirleyerek bunun nedenini açıkladı. Bu buluş, elektromanyetik dalgaların hem dalga hem de parçacık niteliği taşıyan ikili yapısına ilişkin görüşü doğrulamıştır.
1923 İsviçreli psikolog Jean Piaget, çocukların derslerde yaptığı yanlışların gelişigüzel olmadığını, belli yaş gruplarında özgün yanlışların yapıldığını ortaya koydu. Böylece çocuğun yetişkinliğine değin bir dizi zihinsel gelişim evresinden geçtiği sonucuna ulaştı.
1924 Fransız fizikçi Louis de Broglie, ışığın hem dalga hem de parçacık davranışı gösterdiğini kanıtlayan deneysel bulgulardan yola
çıkarak, parçacıkların da parçacık özelliklerine ek olarak dalga özelliklerine sahip olabileceği düşüncesini ileri sürdü.
1925 Alman fizikçi Werner Heisenberg, kuantum mekaniğinin matris biçimini geliştirdi. Heisenberg tutulduğu saman nezlesi nedeniyle
dinlemeye çekildiği Helgoland adasında, harmonik olmayan salınıcıda kesikli enerji durumlarının açıklanmasıyla ilgili bir problemi çözerek atomun kuantum mekaniğinin geliştirilmesine yönelik programlı araştırılmaların başlangıcını oluşturdu.
1926 ABD’libilim adamı Robert Goddard ilk başarılı roket deneyini gerçekleştirdi. Massachussets’e bağlı Auburn kenti yakınlarında bir çiftlikte gerçekleştirdiği deneyde, Goddard’ın bir rampadan ateşlediği sıvı yakıtlı roket 30 m yükseldi ve 2,5 saniye havada kalarak 60 metre yol aldı.
1927George Paget Thomson, bir elektron demetinin kristal yapılı bir maddeden geçerken kırınıma uğradığını belirledi. Böylece Louis de
Broglie’nin, bir parçacığın, Planck sabitinin parçacık momentumuna bölünmesiyle elde edilen dalgaboyunda bir dalga davranışı
göstereceği yolundaki öngörüsünü doğruladı.
1927Büyük patlama kavramı ortaya atıldı. Belçikalı gökbilimci Georges Lemaître’in ortaya attığı kurama göre evren başlangıçtaki bir
"süperatomun" genleşmesi sonucu oluşmuştur. Bu kuram sonradan George Gamov tarafından geliştirildi.
1927 Sesli sinema filmi yapıldı. 1895 yılında Lumiere kardeşlerin ilk filmi göstermelerinden beri sessiz sinema gündemdeydi. 1927’den
sonraysa sessiz filmler yerlerini yavaş yavaş sesli filmlere bıraktılar.
1928 C vitamini keşfedildi. Özellikle uzun gemi yolculuklarında ortaya çıkan İskorbit hastalığının tedavisinde C vitaminin etkili olduğu anlaşıldı.
1928 Alexander Fleming, penisilini buldu. Bu antibiyotik ilaçla tedavide yenim bir dönem başlattı.
1929 Ünlü gökbilimci Edwin Hubble, Evren’in genişlediği fikrini ortaya attı. Hubble’a göre Evren, gökadaların birbirlerinden uzaklaşma hızları ile birbirlerine olan uzaklıkları arasındaki oran sabit kalacak şekilde genişlemektedir.
1930 Plüton gezegeni keşfedildi. Astronom Clyde Tombaugh, Lowell gözlemevinde çalıştığı sıralarda çektiği bir dizi fotoğrafta küçük gezegenlerden daha yavaş hareket eden bir gökcismi saptadı. Bu gök cismi uzun süredir orada olduğundan kuşku duyulan Plüton
gezegeniydi..
1930 İngiliz fizikçi Paul Dirac, antimadde kavramını ortaya attı. Dirac, elektronların enerji düzeyleri konusundaki çalışmaları sırasında
elektronun karşıt parçacığının varlığını ileri sürdü. Bu çalışma, elektrik yükü dışında her yönüyle elektronun özdeşi olan bir parçacığın
laboratuvarda üretilmesiyle sonuçlandı. Bu maddeye pozitron adı verildi.
1931 Alman bilim adamı Ernst Ruska ilk elektronik merceği geliştirdi. Bu mercek elektronları ışık gibi odaklayan bir elektromıknatıstan oluşuyordu. Ruska, seri halde birkaç elektron merceği kullanarak ilk elektron mikroskopunu 1933 yılında yaptı.
1926 Rus bilim adamı Vlademir Vernadski, canlı süreçlerin atmosfere katkılarıını inceledi ve atmosferdeki azot, oksijen ve karbon dioksiksitin canlılarca üretildiğini belirledi. Biyosfer kavramını ortaya atan da Vernadskidir.
1931 Avusturyalı fizikçi Wolfgang Pauli, nötrinoların varlığı tezini ileri sürdü. Pauli, nötrinonun varlığını, radyoaktif beta bozunumuna ilişkin varsayımla enerjinin ve momentumun korunumu yasalarının uyum içinde olmasını sağlamak amacıyla öngörmüştü. Nötrino adı bu parçacığa ünlü İtalyan fizikçi Enrico Fermi tarafından verildi.
1931 Karl Jansky, Güneş Sistemi’nin dışından gelen radyo dalgaları keşfetti. 1928 yılında New Jersey’de bulunan Bell Laboratuvarlarında çalışmaya başlayan Jansky, burada telefon haberleşmesini etkileyen çeşitli parazitlerin kaynağını araştırmakla görevlendirildi. Yönlendirilebilir doğrusal bir anten kurarak biri dışındaki tüm girişim kaynaklarını belirledi. Aylar süren çalışmalardan sonra 1931’de, bir
türlü saptanamayan bu girişim kaynağının yıldızlar olduğunu buldu. Birkaç ay sonra da bu kaynağın Yay takımyıldızı doğrultusunda olduğunu keşfetti.
1932 James Chadwick atomun içinde elektrik yükü olmayan bir parçacık olduğunu keşfetti. Bu parçacığa nötron adını verdi.
1933 A. N. Kolmogorov, olasılıklar hesabının aksiyomatik kuramının temellerini attı. Bu, günümüzde de kullanılan olasılık kuramının başlangıcıdır.
1932 ABD’li bir fizikçi olan Edwin Herbert Land, fotoğafların banyo ve baskı işlerinin tek aşamada yapılmasını sağlayan bir yöntem
geliştirdi. Işığın kutuplanmasıyla ilgilenen Land, mikroskopaltı boyutlardaki iyodokinin sülfat kristallerini belirli bir doğrultuda yönelmiş halde dizmeyi ve bu dizileri ince plastik bir katman üzerine aktarmayı başardı. Bu çalışmaları sonucunda geliştirdiği ve Polaroid 3 kâğıdı
olarak adlandırdığı kutuplayıcı kısa sürede yaygın kullanım alanı buldu.
1934 ABD’li kimyacı Wallace Carothers naylonu buldu. 1938’de ticari üretimine geçilen naylon, bileşim yoluyla hazırlanan ilk sentetik polimer lifi olmuş ve yapay elyaf sanayisinin doğuşunu hazırlamıştır.
1934 Frederick ve Irene Joliot-Curie, çeşitli elementleri polonyum atomundan salınan alfa parçacıkları (artı yüklü helyum çekirdekleri)
bombardımanına tutarak ilk yapay radyoaktifliği elde ettiler.
1935 Japon fizikçi Hideki Yukawa, atom çekirdeğindeki parçacıkları bir arada tutan kuvvetin taşıyıcısı olarak mezon adlı parçacığın varlığını öngördü ve bu parçacığın niteliklerini kuramsal olarak belirledi.
1935 ABD’li deprembilimciler Charles Richter ve Beno Gutenberg, deprem ve öteki sismik olayların büyüklüklerini belirlemek için bir
ölçek hazırladı.
1935 Radarın bulunuşu. İngiliz bilim adamı Robert Alexander Watson-Watt, uçaklara radyo dalgaları gönderip, yansıyan dalgayı alarak ve
dalgaların gidiş dönüş süresini ölçerek uçağın varlığını ve uzaklığını 110 km mesafeden belirleyebilen bir sistem geliştirdi. Bu, o güne
değin yapılmış ilk pratik radar sistemiydi.
1938 Fisyonun bulunuşu. Otto Hahn, Strassman’la birlikte uranyumun ürünlerinden birinin, daha hafif olan radyoaktif baryum elementi olduğunu buldular ve bunun, uranyum atomunun daha hafif iki atoma bölündüğünü kanıtladığını anladılar.
1939 Igor Sikorsky, 1939 yılının başonda yapımına başladığı VS-300 adlı helikopterin yapımını eylül ayında bitirdi ve ilk başarılı helikopter
uçuşunu gerçekleştirdi.
1939 DDT (diklorodifeniltrikloroetan) ilk kez böcek ilacı olarak kullanıldı. ilk kez 1874 yılında üretilen DDT’nin böcek öldürücü etkisi ilk kez İsviçreli kimyacı Paul Hermann Müller tarafından keşfedilmiştir. Bu ilacın kullanımı ileriki yıllarda çevreye ve insanlara da zarar verdiği gerekçesiyle yasaklanacaktır.
1940 ABD’de ilk renkli TV yayınları başladı.
1940 Karl Landsteiner kandaki Rh faktörünü keşfetti. İlk kez tespit edildiği bir maymun türünün (Rhesus) adını taşıyan bu faktör, anne ve
dölütün kanında bir dizi tepkimeye yol açarak düşük, ölü doğum ve yeni doğan bebekte öldürücü bir hastalığa neden oluyordu.
1940 Mc Millan ve Abelson, uranyumu nötron bombardımanına tutarak ilk yapay element olan neptünyumu elde ettiler.
1940 Fransa’da dört genç rastlantısal olarak Lascaux Mağarası’nı keşfetti. Mağaranın önemi binlerce yıl öncesinden kalma duvar resimleriyle dolu olmasıydı. Sonraları yapılan karbon-14 testi sonucunda bu mağaranın MÖ 15 000-13 000 yıllarından kalmış olduğu
anlaşılacaktı.
1941 Helene Taussig ve Alfred Blalock "mavi bebek sendromu" olarak bilinen bozuklukla doğan bebekler için cerrahi tedavi yöntemi geliştirdiler. Bu bebeklerin cildi kanda yeterli oksijen olmadığı için mavi-mor bir renk alıyordu. ilk ameliyatı 1944 yılında uygulayan Blalock, bu yöntemle birçok yaşam kurtardı.
1941 Fritz Albert Lipmann canlı hücrede enerji aktarımı kuramını açıkladı ve ATP(adenozintrifosfat)’nin oynadığı temel rolü kanıtladı. Buna
göre canlı sistemlerdeki biyokimyasal tepkimeler, termodinamik yasaların dışında değildir; enerji yoktan var edilemez. Hücreler enerji bakımından zengin moleküller taşıdığı için enerji tüketen tepkimeler oluşur. Bu moleküllerin en bilineni de ATP’dir.
1942 ABD, atom bombası yapımına yönelik olarak gizli Manhattan projesini başlattı. Robert Oppenheimer’ın başkanlığında yürütülen proje 1945 yılında sonuçlandı. İlk atom bombası 16 Temmuz 1945’te Albuquerque’te bulunan bir hava üssünde denendi. Ani bir şok dalgası, yoğun ışık yayılması ve sıcaklık dalgalarının ardından gelen mantar şeklinde bir duman bu patlamanın sonuçlarındandı. Bombanın açığa
çıkardığı enerji 15 bin ton TNT’ninkine eşitti. Bu denemeden 1 ay sonra Japon kentleri Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atıldı.
1942 2 Aralık’ta Enrico Fermi, Chicago Üniversitesi’nde atom pili adıyla tanınan uranyum- yakıtlı grafitli ilk nükleer reaktörü yaptı.
1942 Wernher von Braun ilk başarılı roket deneyini yaptı. Von Braun’un çalışmaları Almanya’da askeri amaçlı roketlerin yapımında kullanıldı. İleriki yıllarda ABD’de kurulan NASA da uzay çalışmaları için gereksinim duyduğu roket teknolojisini Von Braun’un çalışmalarından elde edecektir.
1943 Selman Waksman, verem hastalığının tedavisinde etkili ilk antibiyotik olan streptomisini buldu. Waksman aynı zamanda antibiyotik
terimini kullanan ilk kişiydi.
1944 İsviçreli farmakolog Daniel Bovet, histamin etkisini engelleyerek vücudun alerji tepkilerini yatıştırabilen antihistaminik ilaçların ilk örneği olan prilamini elde etti.
1945 J. Presper Eckert ve John W. Mauchly ilk otomatik elektronik sayısal bilgisayarı yaptılar. Ertesi yıl John Ragazzini ve yardımcıları ABD Ulusal Savunma Araştırma Komitesi için ilk genel amaçlı tümüyle elektronik prototipi geliştirdiler.
1945 İngiliz Arthur C. Clarke, yereksenli uyduların Dünya’da birbirinden uzakta yer alan noktalar arasındaki iletişim için röle (aktarma) istasyonu olarak görev yapabileceklerini gösterdi.
1946 ABD’li biyokimyacı Melvin Calvin, yeşil bitkilerin ışık enerjisini, karbondioksiti ve suyu büyümeleri için gerekli olan bileşiklere dönüştürdükleri fotosentez olayındaki kimyasal tepkimeleri ortaya çıkardı.
1947 "Ses duvarı" aşıldı. ABD’li pilot Chuck Yeager, roketlerle takviye edilmiş Bell X-1 adlı uçağıyla saatte 1190 kilometreyi aşmayı başardı. Bu uçuşun ardından birçok havacılık firması sesten hızlı gidebilen uçaklar üretti. Sesten hızlı sivil uçakların ilkiyse uçuşlarına 1976
yılında başlayan İngiliz-Fransız ortak yapımı Concorde oldu. Elektronik posta (e-mail) geliştirildi.
1947 John Bardeen, W. Brittain ve W. Shockley transistörü buldular. Elektrik sinyallerinin yükseltilmesini, denetlenmesini ya da üretilmesini sağlayan bu buluşlarından dolayı üç bilim adamı 1956’da Nobel Fizik Ödülü’nü aldılar. Artık seri halde üretilebilen
ve daha az yer kaplayan elektronik aletler yapmak mümkündür.
1947 Frank Willard Libby, kazıbilimciler, insanbilimciler ve yerbilimciler için çok değerli olan radyoaktif karbonla (karbon-14)
tarihleme yöntemini geliştirdi.
1948 Macar asıllı bilim adamı Dennis Gabor, holografi düşüncesini geliştirdi. Mercek kullanmaksızın üç boyutlu bir görüntü oluşturma
yöntemi olan holografi, uzun yıllar kuramsal olarak kalacak, ancak lazerin icadından sonra gerçekleştirilecektir.
1948 Richard Feynman, kuantum mekaniği ve elektrodinamik kuramlar üzerine yaptığı çalışmalarını tamamladı. Feynman bu çalışmasıyla eski kuantum elektrodinamik kuramının kimi zaman anlamsız sonuçlara yol açan yanlarını da çözüme kavuşturmuş oldu. Aynı alanda
çalışan ABD’li Julian Schwinger ve Japon Tomonaga Siniçiro’yla birlikte 1965 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü paylaştı.
1952 ABD’li doktor Jonas Salk çocuk felci aşısını geliştirdi.
1952 İlk hidrojen bombası denemesi yapıldı. Büyük Okyanus’taki Biikini atolünde gerçekleştirilen denemede atom bombasından çok daha fazla enerji açığa çıktı. Füzyon bombası, termonükleer bomba ya da H bombası olarak da bilinen bilinen bu bombayı Edward Teller geliştirdi.
1953 J. D. Watson ve F.H. C. Crick tarafından DNA’nın molekül yapısı tanımlandı. Bu modele göre DNA, birbiri çevresinde sarılan iki merdivene benzer ikili sarmal biçimindeydi. Bu ikili sarmal, birbiri çevresinde sarılan iki flekerfosfat zincirinden ve bu zincirleri birbirine bağlayan baz çiftlerinden oluşuyordu.
1954 George G. Devol, programlanabilir bir robotun patentini aldı. 1961 yılında bu patentlere dayanarak Unimation firması Unimate adlı ilk sanayi robotunu hizmet soktu.
1955 Owen Chamberlain ve Emilio Segre karşıt protonu keşfetti. Varlığı kuramsal olarak bilinen karşıt protonu üretmek amacıyla güçlü
bir parçacık hızlandırıcısı olan bevatron kullanan Chamberlain ve Segre, 1956’da
karşıt nötronun varlığını da doğruladılar.
1956 Bilgisayarlar için bilimsel hesaplamaya yönelik ilk yüksek düzeyli dil olan FORTRAN (FORmula TRANslator) geliştirildi. Bunu 1960 yılında geliştirilen Algol 60 (Algorithmic Language) izledi. Algol 60 kesin olarak tanımlanmış ilk programlama diliydi. Aynı yıl, yönetim
konusunda uzmanlaşmış bir dil olan COBOL (COmmon Business Oriented Language) ve liste işleme dili olan Lisp (List processor) de
kullanılmaya başladı.
1957 Sputnik-1 uzayda. 4 Ekim 1957’de fırlatılan Sputnik-1, yörüngeye yerleştirilen ilk uydu olmuş ve uzay çağını başlatmıştı.
Dünya çevresinde bir tam dolanımını 96 dakikada tamamlayan Sputnik-1, 1958 yılında atmosfere girerek yanmıştı.
1958 Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) kuruldu. Rusların 1957’de Sputnik uzay aracını fırlatmasının ardından ABD kongresi
tarafından 1915 yılında kurulmuş olan Ulusal Havacılık Danışma Komitesi çerçevesinde oluşturuldu.
1959 Christopher Cockerell ilk hoverkraftı yaptı. Bir hava yastığı üzerinde yol almak üzere tasarlanmış bu araçların hem karada hem de denizde gidebilme gibi bir avantajları vardı. Ne var ki, kullanımındaki bazı güçlüklerden dolayı hoverkraftlar kendilerinden bekleneni veremediler.
1960 T. H. Maiman, yakuttan bir çubuk kullanarak ilk lazer aygıtını yaptı. Bu konuda daha önceden de çalışmalar olmasına karşın bugün anladığımız anlamıyla yapılan ilk lazer Maiman’a aittir.
1961 İnsanlı ilk uzay uçuşu 12 Nisan’da SSCB tarafından gerçekleştirildi. Kozmonot Yuri Gagarin, Vostok-1 adlı uzay aracıyla Dünya’nın
çevresini 108 dakikada dolaştı.
1961 ABD’li fizikçi Murray Gell-Man ve İsrailli fizikçi Yuval Ne’eman, parçacıkların sınıflandırılmasına ilişkin ve sekizli sınıflama ya da SU(3) denen bir sınıflama fleması önerdiler. Bu flema, kuvvetli etkileşime giren parçacıkların daha temel parçacıklardan oluştuğunu öngörüyordu.
1964 yılında Gell-Mann, bu flemanın fiziksel temeli olarak kuark kavramını ortaya attı. Fizikçi parçacıklara bu adı verirken James-Joyce’un Finnegans Wake romanında geçen uydurma bir isimden esinlenmişti.
1964 Uluslararası uydularla telekomünikasyon örgütü Intelsat kuruldu. Bu tarihten sonra ilk uydusunu fırlatan Intelsat böylece 240
komünikasyon devresi ve 1 televizyon kanalının gereksinimini karşılayabiliyordu.
1965 Arno Penzias ve Robert Wilson, evrende 3 kelvinlik artık bir ısıl enerjiye karşılık gelen bir fon ışıması (Cosmic Backround Radiation)
keşfettiler. Günümüzde bunun evrenin milyarlarca yıl önceki oluşumu sırasında gerçekleşen başlangıç patlamasından günümüze ulaşan bir artık fon ışınımı olduğu görüşünde birleşilmektedir.
1967 İlk kalp nakli gerçekleştirildi. Güney Afrikalı cerrah Christiaan Barnard, tedavi olanağı kalmamış ağır bir hastanın kalbini bir trafik
kazasında ağır yaralanarak hastahaneye getirilen ve ölmek üzere olan birinin kalbiyle değiştirdi.
1967 İngiliz gökbilimciler Antony Hewish ve Jocelyn Bell ilk pulsarı keşfettiler. Hewish ve Bell, bu buluşlarının radyo dalgalarındaki hızlı
ve ani oynamaları kaydetmek amacıyla özel olarak tasarlanmış bir radyoteleskop yardımıyla gerçekleştirdiler.
1969 21 Temmuz’da ABD’li astronotlar Neil Armstrong ve Edwin Aldrin Ay’a ayak basan ilk insanlar oldular.
1969 ABD Savunma Bakanlığı ARPANET (Advanced Research Projects Agency) projesini başlattı. 1965 yılında MIT Lincoln Laboratuvarlarında ilk kez iki bilgisayar birbirine bağlanmış ve karşılıklı veri alış verişinde bulunmuşlardı. ARPANET projesi
kapsamındaysa dört üniversitenin bilgisayarları, araştırma, eğitim ve hükümet uygulamalarını yürütmek için birbirine bağlandı. Hükümet bu
projeye başlarken olası bir düşman saldırısı ardından iletişimin kesilmesi durumunda klasik iletişim yollarına alternatif olacağı düşüncesini
taşıyordu. Bu proje günümüzde kullanılan internetin başlangıcı niteliğindeydi.
1970 Kömür, petrol gibi fosil yakıtların kullanılmaya başlamasından sonra gösterilen ilginin azaldığı rüzgâr enerjisi yeniden gündeme geldi. Tüm dünyada fosil yakıt rezervlerinin sınırlı ve gittikçe tükeniyor olması buna seçenek oluşturacak enerji kaynakları bulmayı gerektiriyordu. Binlerce yıldır insanlığın mekanik amaçlarla kullandığı rüzgâr enerjisi artık enerji üretmek için de kullanılmaya başlıyordu.
1971 İlk uzay istasyonu olan Salyut-1 Ruslar tarafından Dünya yörüngesine oturtuldu. Bilimsel gözlem ve araştırmalar yapacak olan
Salyut uzay istasyonu, oldukça yakın bir yörüngeye oturduğundan giderek Dünya’ya yaklaştı ve altı ay sonra atmosfere girdi.
1971 Amerikan sondası Mariner-9 Mars gezegeni çevresinde yörüngeye girdi ve yaklaşık bir yıl boyunca gezegenin yüzey haritasını çıkardı.
1972 İlk mikroişlemci (Intel 4004) yapıldı. Bu, üzerine 2300 transistör yerleştirilmiş 7 mm x 7 mm boyutlarında, kare biçiminde silisyum
bir plaktı. 4 bit değerinde kelime işleme gücü vardı.