-2009 Mayis Annelerininin Portreleri-

Sağolasınız bacılar a.s. Rabbim tüm kullarına gerçek aşkı, gerçek sevgiyi versin inşallah. Allah hepimizin mutluluğunu daim etsin a.s.
 
Kizlar ask hikayelerinizi bir cirpida okudum, hepsi birbirinden güzel ve özel. Elleriniz ve yüreginiz dert görmesin. Benimde yazasim geldi, baslayayim bakalim nerede bitecek...
 
Nereden baslayacagimi yine bilemiyorum. Cünkü pek cok karmasanin arasindan cekip cikartmam gerek bu Ask'i.

Evet Ask...

Yil 1997. Hayallerimin pesine takilip ülkeme, aileme, sevdigim herseye "elveda" demeye hazirlanirken, bir askin pencesine düsmüstüm. Hayatin statik oldugunu düsünmek ne kadar yaniltici. O hep son dakikada atar kazigini...

Planladigim gibi Üniversite sinavlarini kazandim. Yine planladigim gibi, babam kaydimi yaptirdi üniversiteye ve dil kursuna. Kendimi ne kadar güclü hissediyorum, nasil hirsliyim o zamanlar bir bilseniz...

.../...

Bir kampa gitmistik ismini hatirlayamadim Tekirdag taraflarinda bir yere. Benim icin son birkac ay Türkiye'de. Ne yasarsam o kar'dir diye hesapliyorum. Orada bal rengi gözleri, dupduru yüzü, siir gibi konusan bir cocuga tutuldum kaldim. Ama nasil anlatamam, resmen zehir oldu o kamp. Millet yüzüyor, egleniyor, caliyor, söylüyor, yemek yapiyor, bulasik yikiyor ve ben o süreclerde cadirimdan cikmak bile istemiyorum. Kurada bulasik sirasi bana geldiginde, annemin nazli kizi oldugumu bildiginden sanirim, "ben yaparim Filiz'in yerine" diyip gülümsüyor bana. Bu davranisi ve gülümsemesi beni umutlandiriyor ama ayni zamanda karabasanim oluyor. Bir celiskinin ortasinda kalakalmisim. Denize girdiginde saatini bana emanet ediyor. Mutluluktan ölecegim saniyorum. Deniz'de sakalasip oynuyor bir kizla. Kahroluyorum üzüntüden...

Öyle bir karasevdaya tutulmusum ki, "Acaba bir daha görebilir miyim?" den baska birsey düsünemiyorum. Bir kere konserde, bir kere Perpa is merkezinde tesadüfen gördüm. (Bu tesadüflerin her biride ayri bir hikaye ama uzatmak istemiyorum simdi) Bakislari öyle güzeldi sanki ilgisi var gibi geliyordu bana. Ama öte yandan, "benim gibi soguk nevaleyi ne yapsin" diye gercekci olmaya calisiyor, mantigimi devreye sokmaya calisiyordum. Ve günler birbirini kovaladi, ben ertesi gün yolcuyum. Son birkez annemle Sisli-Nisantasi turu yapiyoruz, birkac eksigimi tamamlamaya calisiyoruz. Aklimda hep o. "Son bir kez" diyorum hep icimden. Ve tam otobüs duragina dogru ilerlerken, cikti karsima bir arkadasiyla. Yüzü nasil parildiriyor anlatamam. Annem sen-sakrak, neseli, genclerle muhabbeti hos olan bir kadindir. Hemen sohbete koyuluyor ikisiylede. Ama onun gözü hep bana kayiyor, gülümsüyor sürekli. Ben kizarip bozararak, gözlerimi kaydiriyorum hep. Ve annemin o sözleri duyuluyor. "Bakmayin böyle güldügümde, icim aciyor aslinda. Kizimi yarin yolculuyorum. Okumaya gidiyor babasinin yanina." Ve o an ayagi sendeliyor, yüzü dagiliyor, ne diyecegini bilemiyor ve kekeliyor. Yikiliyorum ben. Sanki yokum ben. Ama annemi duyuyorum:

"Cok seviyorum ben bu cocugu, cok hos...Ve galiba senden hoslaniyor, nasil bakiyordu gördün mü?" Ne yanit verdigimi bile bilmiyorum. Aci ve kabus dolu günler ve aylar geciriyorum Avusturya'ya geldikten sonra. Bir yandan 8 yil hic görmedigim babam illeti, bir yandan yüregimi daraltan, eritip bitiren ask acisi ve yabanci bir ülkede yüzüme carpan gercekler. Bir daha onu ne gördüm, ne ona dair bir haber duydum. Sadece 2 yil önce liseden bir arkadasimla facebookda görüstük. O beni hatirlamadi bile ama ben onu öyle iyi taniyordum ki. Cok uzun yazistik. O da resmi bir görevden ötürü Almanyadaydi ve esiyle sorunlari vardi. Herseyini uzun uzadiya yaziyor, bir cesit terapi gibi ona care olmaya calisiyordum. Sonra bende ona acildim, pek cok kesit anlattim hayatimdan. Bu askida anlattim. Ortak bir arkadasi vardi onunla ve eminim ki taniyordu benim ilk askimi. Ve bu mesajimdan sonra, kizin bana yazismalari bicak gibi kesildi. Aralarda, tekdüze birkac mesaj ya da kutlama iletileri gelir. Belki ben yanlisim. Temkinli degilim insanlara karsi karsi, eger icimi acarsam sonuna kadar aciyorum, samimiyim. Istesemde politik davranamiyorum...Tek arzum, biri beni yargilamadan dinlesindi. Esime anlattim durumu. Bana hayatimin dersini verdi. "Insanlari ne kadar taniyorum desende, bir acik kapi birak ve kollarini sonuna kadar birdenbire degil, ufak ufak zamana yayarak ac..."

Icimde hep, iki seyle geriye dönüp yüzlesme arzusu var. Ilki babama cocuklugumun hesabini sormak ve mih gibi zihnime cakilmis o aglayan cocugu susturmak...Bunu ne pahasina olursa olsun yapacagim...

Ikincisi ise, "Ben 17 yasimdayken, sana asiktim ve sen benim ilk askimdin" diyebilmek...Ama bu sadece bir hayal. Ne bir daha ben onu görebilirim, ne de artik öyle bir genc kalmistir. Yillar var arada. Yanlis anlasilmaya müsait durumlar sonra. Keske insanlara günah bulasmasa, ilk dogduklari safliklariyla kalabilseler...Belki o zaman "yanlis anlasilirim" kaygisi gütmeden itirafimi yapar, gecmisimle hesabimi gönül rahatlagiyla kapardim...

Esime gelmeden önce, ilk askimi yazasim geldi kizlar. Daha yazacaklarim var ama arkasi yarin diyelim...
 
Son düzenleme:


SEZEN AKSUNUN ŞARKISINDAKİ GİBİ AŞK İÇİN ÖLMELİ AŞK O ZAMAN AŞK

hiç bu kadar cesur olamadım acısını yaşadım aşkın ....bu yanında kendimi gördüm güzel bir hikaye filizciğim arkasını bekliyorum:hulya:
 
1999 yılı temmuz ayıydı onunla ilk karşılaşmamız daha doğrusu onu ilk farketmem...
büyükçekmece de yazlıktayız tam delikanlı dönemlerim:)
hergün kardeş kafeye gidiyoruz teyzemin kızı ve arkadaşlarımla kuzenimin dikkatini bir masadaki çocuklar çekiyor hergün tam 12 de kalkıyorlar(yazlık için 12 çok erken bir saat bizim için gece o saatten sonra başlardı:)) esen şu çocuklara bak süt kuzuları ne kadar erken kalkıyorlar dedi:)
eşim duymuş süt getirin içelim o zaman dedi benden kaçarmı ertesi gün masalarına bir kutu süt koydum:))
onun üzerine arkadaş olduk 1 yıl arkadaş kaldık hiç etkilenmemiştim ta ki eşimin kuzeni siz çok yakışıyorsunuz neden çıkmıyorsunuz diyene kadar
o sözcüklerle birlikte eşimle gözgöze geldik:):kedi:canımmm rabbim gözlerimizi birbirinden ayırmasına.s.
sonra biz çıkmaya başladık üniversite 3. sınıfın sonlarına doğru bana evlenme teklifi yaptı canım ne kadar da utangaçtı
ben tabi evlenmeyi kabul edene kadar çok düşündüm herkes tepeme çıkıyordu olmaz yapamazsınız sen üniversite o lise mezunu beceremezsini denmeye başladı bu sırada babamın haberi yoktu ilişkimden
evlenmeyi kabul edene kadar çok zor bir zaman geçirdik ikimizde babamdan dolayı erkeklere tepkiliydim eşimi çok zorladım bu konuda
bu sırada o aralar eşimin işi çok iyiydi ihalelere giriyor ve çok kazanıyordu annemlere okumanın önemi yok beni kimseye muhtaç etmez ki diyordum sürekli ve ne olursa olsun dedim kabul ettim kendi aramızda ev arkadaşlarımla aramızda söz yaptık 1 yıl öyle geçti
bu bir yılda eşimn işleri kötüleşti işsiz kaldı Allahım ne zor zamanlardı seviyordum ayrılamazdım ama ailemi karşıma da alamazdım bunları düşünürken babam bizi sahilde gezerken gördü:kedi:
böyle gezilmez kim bu çocuk diye araştırdı istemedi kesinlikle karşı çıktı bende babama ona asla karşı gelmeyeceğimi ya tufan la evleneceğimi ya da ömür boyu kimseyle evlenmeyeceğimi söyledim ne kadar üzüldüğümü anlamış ki gelsin istesinler dedi
perşembe babam gördü cuma akşamı istediler cumartesi söz oldu:lepi:
tabi olaylar bundan sonra başladı
babam sürekli soğumamı bekledi araya insanlar koydu yapamazsın deyip durdular bu süreçte sadece annem ve ablam yanımdaydı onun dışında herkes tufanı dışladı istemedi arada ablalarımın düğünleri oldu orada dayımın yaşattıkları da ayrı bir konu tabi çok kızgınım ona uzatmıycam ...bizim resmi nikahımız kıyıldı (09,09,2003)çünkü bingöle atamam olmuştu ve gelmem için nikahlı olmam gerekiyordu eşim de sigortalı çalışmalıydı bu yüzden ir işe girdi bir sene ev eşyalarımızı almak için ben bingölde eşim istanbulda savaştık resmen
babam ablamların bütün beyaz eşyalarını ve arabalarını aldı bana gelince almadı istemediği bir evlilik yapıyormusum diye((
bingölden geldim ve düğünümüz (20.08.2004)oldu 7 aylık evliydim eşim yine işsiz kaldı tam bu sırada evde almış krediye girmiştik Allahım nasıl ödenecekti hayatımın en zor yılları amarabbim içten yapılan dua yı geri çevirmiyor 2 haftaya kalmadı eşim servis işine başladı öncekine göre daha çok kazandı bu aradababamın da gönlünü kazandı (babam damatları arasında en çok eşimi sever)herkese sevdirdi kendini daha sonra size haksızlık etmişiz cümlesini çok duydum insanlardan ....
servis işinden sonra eşim emlak işine başlamaya karar verdi doğru bir kararmış rabbim yolumuzu açtı evimizin içini yaptırdık Ahsenciğim için para harcayabildik(malum tüp bebek çok pahalı)
ve şükür şimdiki halimize Rabbim yuvamızı bir evlatla taçlandırdı ....çok zorlu bir yoldan geldiğimiz için sevgimiz çok güzel perçinlendi bizi yıprattı ama sevgimiz sağlamlaştı
canım eşim seni çok seviyorum Rabbimin bana verdiği en güzel hediyesin ama ikincisi tabi :))Ahsen'ciğim ikimiz içinde en güzel hediye
Rabbim bir ömür ayırmasın bizi
 
Son düzenleme:
Filizcim,yine çok güzel anlatmışsın,ilk aşklar unutulmaz bunu herkes bilir,herkes yaşamıştır.Günün birinde karşılaşsanda aynı heyecanı yaşayacağına adım gibi eminim,Nedendir bilinmez ama öyle bi büyüsü var bu işin..

Esencim,sizde bizim gibi zorlu sınavlardan geçmişsiniz ama bravo yılmamışsınız,Allah mutluluğunuzu hiç bozmaasın,,,,,yavrunuzu size bağışlasın...
 
esenciğim cnm allah ayırmasın allah kötü gün keder sıkıntı göstermesin cnm ....çok güzel bir aşk hikayesi...çok severim aşık olupta evlenenler...sonu iyi biten bir masall....
 
Pınar, Esen, hikayeleriniz çok hoş kızlar , Rabbim mutluluğumuzu daim etsin inş. :))

Filiz ilk aşk demişsin cnm ... herkesin bir ilk aşkı vardır elbette, önemli olan geçmişteki yerine oturtup olduğu yerde kalmasını sağlamak bence, eski aşklar geçmişteki yerinde güzel, taş oynayınca çok fazla yanlış anlaşılmalara neden olabilir, hele ki evliysek... neyse bu olayında iyi yönü arkadaşını tanıtması olmuş, sende onıu bilip onunla ilgili paylaşımlarını onun hakettiği düzeyden yaparsın ne kadar köfte o kadar ekmek !!
 

Arkasi gelecek Birsen'cigim bir firsat bulabilsem...


Zor olmus sizin icin hersey Esen'cigim ama daha güclendiginize eminim. Birbirinin kiymetini daha iyi biliyor zor evlenenler, kendimden biliyorum. Allah bozmasin mutlulugunuzu...


Sagol canim. Heyecanlanacagimi sanmiyorum, cünkü ne ben artik eski benim, ne de zihnimin icindeki o resimde var olan o insan artik var. Zaman insanlari baskalastiriyor.


Taslari yerinden oynatmak ya da evlilige karsi bir cürüm islemek degil aslinda mesele Burcu. Ben 17 yasimdaki Filiz'e empati yaparak, tamamen onun o zamanki duygulariyla yazmaya calistim. Bazen insan o duygulara o kadar cok kaptiriyor ki kendini, bir anda sanki 17 yasindaymis gibi oluyorsun. Ama duygularin yasamimizda ne kadar önemi olursa olsun, gerceklerimizle celistigi anda, 2. planda olmak zorundalar. "Hele ki evliysek" demissin. Kendim icin degil sadece, genel olarak bence evlilik ciddi sorumluluklari da beraberinde getiriyor. Ve bu yüzden ben evliligimde seffafliga hep öncelik vermeye calistim. Ne kadar duygu varsa yasadigim, esim bilir. Hatta bu hikayemi bile okudu dün. O da bana karsi öyle ve tüm asklarini, zihninin icindeki labirentleri bilirim. Ve ilk askini bana anlattiginda, onun icin aglamis biri olarak, evlilikte sorumluluklar kadar, dostlugunda cok önemli oldugunu düsünüyorum.

filizz senin face açık değilmi?? hiç online görmüyorum seni

Ben "offline modus"dayim canim, birileri yazdiginda küt diye cikmam gerekiyor bazen, genelde sohbeti acik tutmuyorum bende.
 

Filiz yanlış anladın sanırım canım , aksine çok ta iyi anladığımı düşünmüştüm seni, taşları yerinden oynatmaktan kastım evliliğe sadakatsizlik ettin demek değildi,

Durağan şekilde kalmış,üzeri tozlanmış, unutulmuş olayları (eski aşkın ile yaşananları) yeniden o arkadaşınla paylaşıp onun eline koz vermiş olmandı,

Senin o anki ruh halinden faydalanıp bu anılarını eski aşkına iletip bak seni hala düşünüyor, yada onun aklındasın, onun umrundasın gibi kötü duruma düşürmek isteyen - isteyecek kişilerin eline senin canını sıkıp duyduğunda üzülebileceğin ve -bence hiçte haketmediğin şekilde- farklı dedikodulara meydan verecek olan şeyleri bir bir saymışsın

Kastettiğim tam olarak buydu,

Eşinden birşey gizlediğini düşünmedim bile,

"hele ki evliysek " dedim, bunuda açıklıyayım, burdan kastım eşine karşı şeffaf olmamak yani geçmişini gizlemek demek değildi, bencede eşler geçmişi bilmeli, ama mesela ben eski aşkımı hatırlasaydım ve bunu eşime söyleseydim eminim çok üzülürdü... neden onu hatırladığımı düşünürdü... kendinde eksiklik bile arayabilir boş yere... sırf böyle bir nedenden onu üzmek istemem... boşuna araya kırgınlık girsin istemem, işte bu kelimedende kastettiğim buydu

umarım kendimi daha iyi ifade edebilmişimdir
 
Son düzenleme:

Yok Burcu'cucugum, öyle bir kiz degil, öyle olsa cok cok özel sayilabilecek seylerini benimle paylasmazdi. Tersi bir durum olsa bile, güler gecerim sadece. 2 aya yakin beni animsamaya calisti, ailesiyle aile dostu olmamiza, ayni sinifta 3 yil okumamiza, ortak bir sürü arkadasimiz olmasina karsin beni hatirlamadi. Zaten ilk askimida ortak arkadaslarimizdan bahsederken, aramizda bir samimiyet gelistigine inanarak anlatmistim. Sanirim cok fazla benmerkezci birisi, kendisi disindaki kisi ve olaylarla ilgilenmek istemedi diye yorumlamadim ben. Cünkü Avusturya'da yasadiklarimi anlattigimda da konuyu sürekli kendi yasamina baglamak istedi. Her neyse, görüsmüyoruz artik zaten ve almam gereken dersi aldim ondan esim sayesinde. Insanlara hemen kollarimizi acmamak, yavas yavas acmak gerekiyor...

Ve eski asklari hatirlamak konusunda cok cok haklisin canim. Gecenlerde yasadigimiz bir olay geldi aklima. Ben Türkiye'ye gelmeden evvel, alis-verise cikmistim ve bir cüzdana ihtiyacim oldugu icin, cüzdanlari inceliyordum. Esimde, marka bir cüzdan gösterdi ve "Bak bu cok güzelmis, alalim" dedi. Fiyatini görünce, "deli misin, asla o parayi vermem bir cüzdana" dedim. Sonra, "Ben bunun daha pahalisini bile hediye ettim" dedi. "Kime" diye sorunca, eski sevgilisi oldugunu biraz bozularak ve hafif utanarak söyledi. Oysa simdiye kadar bana hic öyle cok pahali, marka ve kendiliginden düsünerek bir hediye almamisti. Ancak ihtiyacim oldugunu ya da begendigimi söylersem, ismarlama... Söyledim hemen icim icimi yemesin diye. Büyütmedim ama ister istemez böyle detaylar söylenince insan kiyas yapiyor. Duygusal varliklariz ve duygusal sorunlarimiz bazen evliligimizi eziyete dönüstürebiliyor. O yüzden cok detaylara inmek bazen dogru degil sanirim. Ölcüyü bilmek gerekiyor.

Birbirimizi daha iyi anladigimizi düsünüyorum canim. Arada yanlis anlamalar olabiliyor, seni tenkit etmek istemedim, gec vakit okumustum yazdiklarini, dogru algilamamis olabilirim tam olarak...
 
Gelelim benim Aşkım'a...

2001 Ağustos ayıydı,sevdiğim insanı kaybetmiş olmanın verdiği acıyla içime kapanmaya her geçen gün dahada mutsuz olmaya başlamıştım.Ailemde farkına varmış olacakki acil tatil planı yaptı ve ağustosun son haftası tatil için Didim Akbük'e doğru çıktık..Nerden bilirdimki hayatımın orda değişeceğini,son aşkıımın beni orada beklediğini...Hani hep derlerya "Her şerde bir hayır vardır diye" çok ama çok doğru bi söz,Çünkü hayırda şerde Allahtan,Hiçbişeye neden?dememk lazım.Sonucunda ne çıkacağını bilmiyor insan,hayırlısı demek en doğrusu...

Neyse sabaha yola çıkıyoruz,ehliyetimi alalı iki ay olmuş,babam özel bi nedenden ötürü şehir dışında araba kullanamıyor,ve biz hep şoförle çıkıyoruz tatillere,bütün kardeşlerim küçük tabi,sıkışıyoruz mecburen..."kızım sen gidebilirmisin" dedi,giderim baba sen gidersin diyosan,hayır sen giderim diyorsan gidicez,tamam giderim dedim ama bizim ordan Didim tam 1200 km ve yorulduğundada arabayı verbileceğim ehliyetli kimse yok arabada!Ama o gece uyku tutmadı beni heyecanda,karnıma ağrılar girdi,Babam hep böyle yapar büyük sorumluluklar verir kendine güvenmeni sağlar,canım babam,çok seviyorum onu.Sabah oldu yola çıktık,herşey çok iyi gitti,bakım iyiydi,ilk kez arabamızda bi yabancı olmamasının keyfini çıkardık,herkes halinden memnundu.Sabah 5 de yola çıktık,akşamüstü Didimdeydim,bu arada tatile dayımlarda geliyordu,beraber olacaktık,hatta yengemin ablasıgilin evinde kalacaktık,babamın hiç sevmediği bişeydi am açok ısrar ettiler,ev de boşdu zaten..Herkes yerleşti yerine,çok şükür sağsağlim gelmiştik.Tam not aldım o gün bugünde yollardayım zaten :)) bu kısmı biraz uzattımmı ne??hemen geçiyorum,

Dayımların 9 aylık kızlar var o zaman Başak adı.mavi gözlü sarı saçlı.Gören bayılıyor,bayılanlardan biride tahmin ettiğiniz gibi Anıl :)) Sürekli gittiğimiz denize girdiğimiz bi sahil var orda tek cafe,hep ordayız hergün sabahtan akşama hatta gece yarısına kadar.Küçük kardeşim Başağı pusetinde gezdirip duruyor.Ben hep yalnız takılıyorum,güneşleniyorum,walkman dinliyorum,o zamanlar mp3 çalar yoktu yanii düşünün.. :) Neyse Anıl beni hep uzaktan takip edermiş Allah sizi inandırsın farkında olmadım ama dayımlar filan onların grupla samimi,hatta Anıl Başağı çok sevdiği için dayım bigün gidip demişki bunlara kimmiş bakıyım benim kızıma göz koyan adam,Anıl'da gülerek benim dayı demiş,orda hepimiz dayı diye sesleniyoruz diye onlarda öyle dediler dayımın da çok hoşuna gitti aslında Anıl’la 3 yaş var aralarında,dayım genç daha 73 lü!!Tabiki Anıl'ın asıl gözkoyduğu benmişim Başak bahane..:))Artık bunlar çok samimi her akşam voleybol maçı filan yapıyolar beni almıyolar boyum kısa diye..:) dayım selda filan oynuyor,ben yine yalnızları oynuyorum göz hapsinde..bigün tesedüf gözgöze geldik Anıl'la,gözleri çok güzelmiş dedim içimden,deniz gibiydi kayboldum resmen derinliklerinde,ela olduğu için denizin rengini almış yazın,süperdi..sonra bende takılmaya başladım dayım yalnız bırakmamaya çalışıyordu beni.hatta o zamanlar sanki çok zaman geçmiş gibi ama sadece bende cep telefonu vardı bizden,onlarda benim numaramı aldılar akşam filan haberleşiriz diye hatta Anılında telefonu yoktu,Ulaş diye bi arkadaşının vardı cafeninde sahibinin oğlu...neyse bi akşam msj geldi nerdesiniz gelmiyormusunuz ben ulaş diye,şaşırdım bizde yemeğe gitmiştik, gelicez yemekteyiz yazdım sadece.gittik sonra,sohbet muhabbet,tam karşıdada yazlık disco var ordanda bi çocuk benden hoşlanmış dolanıp duruyo peşimde hiç tipim değil işim bile olmazdı yani,ama bariz niyetini belli etmişti,Anıl içten içe köpürüyormuş ona ama hiç belli etmiyor kendisi.

Vee 31 Ağustos kız kardeşimin doğumgünü ve bizim Didimdeki son günümüz,ertesi sabah erkenden yolaçıkıcaz.yine ordayız,bunlar pasta filan almışlar,artık grup genişledi,bende katıldım,dayımlarda var gündüz deniz,voleybol akşam muhabbet eğlence var Neyse uzatmıyım.Oturuyoruz kocaman bi masa pastayı filan getirdiler kestik çok mutlu oldu kardeşimde süpriz yapmışlar.Bana bi msj geldi o ara ,açtım okudum,şaşırdım,hala aklımda,"Bazı insanlar vardır,öpmeye koklamaya kıyamazsın,yanında olmasına elini tutmasına dayanamazsın işte sen hayalimdeki o tek insansın!!" tabi ben şoklardaym Allah Allah kim attıki şimdi bu mesajı diyorum,kardeşim dürtükledi beni,abla Anıl tabiî ki dedi onu göstererek elinde telefon gökyüzüne bakıyo benimki nasılda utangaç!Çekingenliğinden durdu durdu sabah da gidiyoruz diye tutuştu,en azından renk veriyim dedi.Ama annem bi taraftan hadi kızım sen artık git yat sabah yola çıkıcaz uykunu al filan diyo,hayda ben nasıl gidiyim şimdi.Şaştım kaldım ama içimdende olmaz,ne alaka,yaz aşkı işte gelip geçici heves diye söyleniyorum.Bir iki derken baktım annem ısrar ediyor ben gidiyim artık dedim Anıl gözümün içine bakıyo yazık!!sonra kalktım herkesle vedalaştım Anıl yok piyasada,tam çıktım gidiyodumki Anıl peşimden gelmiş bi dk ferda bari biraz konuşalımda öyle git dedi.Konuşacak bişey yok,birbirimizi tanımıyoruz bile dedim,Hem ben gidiyorum ortak bi şehir yok nasıl görüşücez,bu iş asla olmaz.Zaten ben kimseyle görüşmeyi düşünmüyorum şu an hazır değilim dedim.Sen düşün sabaha kadar ben senden haber beklicem ben çok ciddiyim dedi.Ama ordaki herkes hayret etmiş zaten benimkinin pek kızlarla işi olmazmış,takılan çokmuş ama benimki pas vermezmiş..benden hoşlanınca herkes var kesin bişey bu çocuk gerçekten ciddi diyolarmış. Tabii beni artık uyku tutarmı,bide karın ağrısı başladı yine bu sefer reglden!Sabaha kadar uymadım o ara mesajlaştıkda bir iki ama ben olmaz diyordum başka bişey demiyordum,Ertesi sabah yola çıkarken cafenin önünde beklediğini gördüm ama sadece ben gördüm ve ona bakarak geçtim ordan sadece,kalbimin yarısını orda bırakarak yola çıktığımın farkında değildim.Yollar bitmedi dönüşte aklımda,fikrimde hep o vardı.Bendemi etkilenmiştim ne?Gözleri beğenilmicek gibi değildiki?

Günler geçti,yani sadece 3 gün,3 eylül 2001 evet dedim,deniyelim diyerek başladı her şey,,,Bu arada ben tatildeyken üniv.yi kazanmıştım.Giresun’a gidecektim,O da Denizli’de okuyordu,Dünyanın bi ucuydu yani…Sadece telefonda görüşüyorduk,ne onun gelecek durumu vardı ne benim gitme durumum,zor günler bekliyordu bizi.Üniv.bşlamadan böyle bi ilişkiye başlamam ne derece doğruydu bilmiyorum ama üniv.yılları boyunca hep o vardı,Kimseyle görüşmedim,herkes hayali Anılıyla yaşıyor diyordu,yani,erkekler &#61514Aralarında benden hoşlanan fırsat kollayan vardı,Hatta bi tanesi giderken Ferda geldin Anıl’la gidiyosun Anıl’la demişti.Evet o benim tek aşkımdı.Çok seviyordum.Kimseye değişmezdim.ilk yılın sonunda bizim üst sınıftan arkadaşların mezuniyet balosu vardı bahaneyle sende gelsene dedim Anıl’a..Nasıl oldysa geldi hemde ne geliş,süprizlerle,çok güzeldi,o kısımları bi ara ayrıca anlatıcam,çok uzun hikayeler kısa kesmem lazım sıkmadan,Onunda okulu uzadığı için ailesi pek bi sıkıyodu çocuğu,bitir artık diye hiçbişeye izin vermiyolardı ama ozaman çok güzeldi,çok eğlenmiştik,5 gün kaldı,gitti gidişi yıkım oldu benim için,hatta ondan önce bi kerede Ankara’da buluşmuştuk,o ilk el tutuşmamızı anlatamam size resmen kalbimiz yerinden çıkacaktı.Şu an bile konuşunca üzerimizde ne olduğunu bile mıh gibi hatırlıyoruz.Aşık olmak güzel şey,ben yemeden içmeden kesilirm.gözüm başka şey görmez kör olurum.niye öyleyim bilmiyorum.

Neyse okul bitti onunda benimde,o askere gitti,5 ay yaptı ve Ankaraya geldi,ben orda çalışmaya başlamıştım o da iş bakmak için geldi.Ve bulduda,Benim evim vardı kardeşim orda okuyodu,biride dersaneye gidiyordu,onlarda Anılı tanıdığı için,durumu anlattık ve beraber yaşamaya başladık,erkek kardeşimde çok sever Anılı,arkadaş gibilerdir,Uzun lafın kısası artık ailelerde hadi bişeyler olsun demeye başladı ve Anılın ailesi haber gönderdi gelip isteyelim bi nişan yapalım dediler,gel gelelim babam nuh diyor peygamber demiyor.Tanımazmış bilmezmiş,evi yokmuş arabası yokmuş,beni nasıl bakıcakmış,ben alışkın değilmişim falan filan.O da haklı kendine göre aslında ama gönül bu her şeyi yaparız biz diyoruz başka biley demiyoruz.Anılın babası geldi Ankaraya beimkide,bi gece benim dayılar anılın dayısı filan hep beraber oturup konuştular,tabi ben hep diyorumki babam anılı bi tanısa zaten kabul edecek!!o gece görüştüler babam gülerek geldi eve tabi çok da olmasada biraz rahatlamıştı içi.Gönlü çok razı değildi ama sen istiyosan tamam dedi.Veeeee
9 eylül 2005 nişanlandık..Artık dünyalar bizimdi,aşkımızı doyasıya yaşıyorduk,Ankaraya işimize geri döndük,evimizi tuttuk eşyalarımızı aldık yerleştirdik.Bu arada Anıl iş değiştirdi şimdiki işine başladı her şey daha iyiydi artık..Veeeee
25 haziran 2006 düğünümüz oldu artık evlendik…yepyeni bi hayat bizi bekliyordu,Söylenenin aksine yaz aşkımız kısa sürmedi,Allah izin verirse bir ömür sürecek,,ıyiki kocamı tanımışım iyiki onunla evlenmişim.Başka kimseyi düşünemiyorum bile.Veee
Vee her ne kadar birbirimize yetsekte artık bi yavrumuzun olması gerektiğine inandık,aşkımızın meyvesini görmek için sabırsızlanıyorduk,,,

9 eylül 2008 istediğim olmuştu hamileydim,çok garip bi duyguydu ama slı güzel olan,
14 mayıs 2009 yavrumuzu kucağımıza aldık ve bi kez daha dünyalar bizim oldu,canım oğlumuz doğdu.Mutluluğumuza mutluluk kattı,,,ıyiki doğdu..

Allahım ailemizin mutluluğunu,huzurunu,sağlığını hiç ama hiç bozmasın,çok seviyorum onları…Yaşama sebebim ikiside….
ışte benim hikayemde bu,aslında o yıllarda ayrılıktan dolayı çok fazla sıkıntılar sorunlar yaşadık ama mutlu sona ulaşınca hepsi unutuluyor gerçekten….Allahım herkesi sevdiğine kavuşmayı nasip etsin!
Biraz uzun oldu kusura bakmazsınız artık..:))
 
Ferdacım mutluluğunuz bir ömür olsun canım eşinle de çok yakışıyorsunuz Allah ayırmasın:))a.s.
 

ay bi heyecanla sonunu bekledim..cok hüsrana ugradim be :))) eşin sandim :) biran önce anlat eşinle hikayenide al bu hüsrani benden :))



ay ikinizin hikayesi ne kadar benziyor birbirine..yani yanliş anlamayin..tabi herkesin aşk hikayesi elbet kendine özeldir..ama hani yaz zamani baslamasi,arkadas ortaminda baslamasi,babalarinizin karsi cikislari,gecirdiginiz zorluklar felan..o acidan benzettim acikcasi :)

ama haticeye degil neticeye bakmak lazim :)

ikinizde gördügüm kadariyla eslerine asik kisilersiniz :) sanirim zorluklar insani güclendirdigi gibi aşklarida güclendiriyor..

inşaAllah yasadiginiz zorluklar son olmustur ve 2 cihanda da mutlulugunuz,sevginiz her gün katlanarak daim olsun canlarim a.s.
 

Ve mutlu son...Keyifle okudum canim ve dilerim bir ömür boyu ayirmaz Allah sizi...


Tamam Tuba'cigim, Dorugu uyuttum, zamanim var su anda. Az sonra yazmaya baslayacagim.zemuszemus
 
Benim gibi yasaminin pek cok karesi hüzünlerle bezeli birinden, civil civil bir ask hikayesi beklemeyin kizlar.

Bizim esimle hikayemiz sizinkilerden biraz farkli gelisti. 22 yasinda, yalniz bir kizdim ben. Üniversiteye gidiyor, Pedegoji okuyordum ve Pedegog olmaktan baska hayali olmayan, ask defterini kapamis hatta evlenmeyi asla düsünmeyen biriydim. Özellikle ikinci ask(hala asik miydim, onu bile bilmiyorum ya) hikayemde hüsranla sonuclaninca...

Birgün okulun büfesinde oturuyorum ve karalamalar yapiyorum. Dersim yok ama evede gitmek istemiyorum, tanidik birileri gelsede biraz cene calsak derdindeyim. Tek lüksüm buydu o yillarda. Derken, iki kiz arkadasim geldi, ödevleri varmis ve bilgisayarda yapmalari gerekiyor. Tutusuyorlar resmen. Cünkü bilgisayar kullanmayi bilmiyorlar ve isin icinden nasil cikariz diye yardim ariyorlar. Bende bilmiyorum, merakta etmiyorum. Hem komsum, hemde yakin arkadasim olan Jutta diye bir kiz vardi. Onu aradim konunun uzmani olarak ve hemen geldi. Bize bilgisayari genel hatlariyla ögretti birkac gün. Böylelikle interneti kesfettim. Edebiyata o zamanlar ilgim doruk noktasinda. Yazilar yazip hikayeler gönderebilecegimiz, genelde Avrupa'da yasayan Türklere hitap eden bir internet sitesine, birkac hikaye yolladim. Birkac gün icinde bir mesaj aldim o siteden birinden. Cok etkilendigini söyleyen biri. Biraz mesaj trafigi gelisti aramizda ve sonrasinda o kayip, ben kayip. Internet olayini kapattim, cok genis bir dünyaydi ve icinde kaybolurum diye korktum. Okulum, aileme karsi sorumluluklarim v.s...

Ve birgün cikageldi Innsbruck'a...Inanilmaz birseydi bu benim icin. Sadece önadimi ve yasadigim sehri biliyordu. Calistigi firma, onu Almanya- Avusturya sinirina(yani bize) cok yakin bir sehire 2 haftaligina is icin yollamis. Oda ilk firsatta solugu Innsbruck'da almis. Biraz paldir-küldür tanistik ama sonrasinda cok iyi anlastik. Hemen annem ve kardesimi devreye soktum, onlarda tanisinlar istedim. Annem cok sevdi, kardesimde öyle. Islerini bitirince, geldi bir otele yerlesti ve birkac gün doya doya sohbet ettik, sakalastik, birbirimize yasamlarimizi sansürlememeye özen göstererek anlattik. Mükemmel bir dörtlü olmustuk. Sanki yillardir taniyorduk birbirimizide uzak diyarlarda ayri düsmüs gibiydik. Bu arada babam bizi görmesin diye, kiyi-köse kactigimiz icin macerada yasiyorduk. Memet, Almanya'ya, yasadigi sehre döndügünde pesinden aglamistik, hic unutmuyorum. Sonra telefon, internet trafigi basladi aramizda. Okulda bilgisayar yetmiyordu, cünkü belli bir saatten sonra bilgisayar odalari kapaniyordu. Annem bir bilgisayar aldi bize. Buldugumuz ilk firsatta bulusmalar hatta zamandan kazansin diye gece yola ciktigi icin, yolda uykuda kalmis ve agir bir kaza gecirmisti bir keresinde. Ondan cok yogun bir sevgi görüyordum ve ayni sekilde bende usul usul ama derinden ona baglaniyordum. O hayatimda olmazsa, ölmekten baska carem yok gibi geliyordu. Öylesine cok seviyordum onu. Evlenmek istiyordu artik benimle. Iste bu noktada basliyordu sorunlar. Zaten evimizde babamdan dolayi büyük bir yangin vardi, babama söyleyemiyorduk. Öte yandan annem ve kardesimi birakip gidemezdim babamin kucagina. Annem "seviyorsan evlenebilirsin tabi" diyordu "ama buraya yerlesin, ben senden nasil ayri yasarim"ida ekliyordu. Kardesim keza, "bizi birakip gidecek misin?" diyordu mahsun mahsun. Öyle bir izdirabin ortasindaydim ki, tipki arafta olmak gibi. Ne Memet'den vazgecebiliyordum, ne annem ve kardesimden. Zaten okulumda vardi daha bitirmem gereken. Evdede resmen psikolojik bir terörün ortasindaydik ve dengemizi gün be gün yitiriyorduk. Sonra bu böyle olmayacak diye, birgün bir ev buldum kuytu bir dag köyünde. Herseyi gizli servis ajanlari gibi planlayarak yapiyordum. Annem bosanmaya raziydi ama korkuyordu, bize zarar verir diye. Cünkü babam psikolojik sorunlari olan biridir ayni zamanda. Esyalar aldik, evi dayadik dösedik. Okul kaydimi dondurdum, ehliyet kursumu biraktim, sehirden kayitlarimizi sildirdim, bosanma davasi actik anneme ve postaneden yeni adresimize cok gizli, kimseye verilemez diye bir kayit aldim. Özel birkac esyamizi, kiyafetlerimizi ve birkac parca büyük esya almak zorundaydik evden. Bunun icinde Memet girdi devreye. Babamin gece calistigi bir aksamüstü, araba kiraladik ve seri bir sekilde esyalarimizi yüklenerek resmen kactik. Üst kat komsumuz vardi Irene. Bana anne kadar yakin bir kadindi. Bir tek ona söyledim durumu. Ki, zaten tüm olayimizin en yakin sahidi oydu, onunla irtibattaydik. Babam sinir krizleri gecirmis falan. Günlerce telefon etti durdu cepten ama acmiyorduk. Sadece kardesim konustu bir kere. Cok aci günlerdi o günler. Ama kurtulmustuk iste, tüm eziyetler bitmisti bir cirpida. Yeni yuvamiz öylesine huzurluydu ki...

Birgün kahvalti icin ekmek almaya giderken, tamda Memet'i yolculadigimiz gün...Karsima babam cikti. Beni öldüreceginden emindim, son dakikalarim oldugunu saniyordum. Ama kacamiyordum, arkamdan vurmasin istiyordum. Bana yaklasmasina saniyeler kala, annemi, kardesimi ve Memet'i ne kadar cok sevdigimi düsünürek, aglamakli olmustum ki, babam bana sarilip hickirarak agladi. Dondum kaldim ben. Kaskati...Bir yere oturduk, konustuk, konustuk, konustuk. Üstümde telefonda yok, annem ve kardesim cildiriyordur meraktan diye düsünüyorum. Sonra bir telefon geldi babama. W´"Kizimi hemen yolla" yoksa seni kendi ellerimle öldürürüm diye feryat ediyor annem. Ben aldim telefonu, annemi sakinlestirdim ve kisa bir süre sonra geldiler onlarda. Babam cok pisman ve barismak istiyor. Neyse bu hikaye cok cok uzun ve hikaye icinde hikaye anlatmak gibi bir huyum var maalesef kizlar. Lafin özü, ailevi sorunlarimizi böylece bir nevi cözdük ve annem babama Memet'i söyledi. Ama bu seferde babam tutturdu, babasi olmadan ben kizimi vermem diye. Gelip babasi isteyecek diyor, baska birsey demiyor. Babasi 80 yasinda, ömründe Datca disina askerlik haric hic cikmamis birisi. Nasil gelsin adamcagiz? Bu arada biz bir kere tatil amacli Datca'ya 3 günlügüne gittik annemle ama ben kesin istenmiyorum, anladim. Ablasi selam bile vermedi bize, hic konusmuyor. Babasinin hayali, zeytin silkmesini bilen, köy islerinden anlayan ve onun köyüne yerlesebilecek bir kiz. Oglunu Almanya'da yasasin istemiyor. Annesi cok iyi bir kadincagiz, cok sevdim ve hala da cok severim. Neyse, sürekli pürüzler cikiyor iliskimizde anlayacaginiz. Bu arada 4 yildir birlikteyiz...

Ve ayrilma noktasinda gelip gelip gidiyoruz...Birgün Memet'e ulasamiyorum bir türlü, sürekli mesgul telefonlari. Son zamanlarda da keyifsiz, ilgisiz halleri var. Birseyler sezdim ama konduramiyorum. Ve sonrasinda aci bir sekilde hayatinda birisinin oldugunu ögrendim ve benimle ayrilmak istedigini, bu yasananlarin cok agir geldigini, bizim umutsuz oldugumuzu söyledi. Nasil yikildim anlatamam. Günlerce agladim, ölü gibi dolastim evde. Sinir krizleri geciriyorum, annem basucumda teskin edip duruyor beni. Arayip Memet'le konusmaya yeltendim bir kac kere, hic konusmuyor, dinliyor sadece. Is yerinde, tüm arkadaslarim halimi garipsiyor, yardim etmeye calisiyorlar ama birsey diyemiyorum. Ve böyle aci ceke ceke birkac ay gectikten sonra, dirilme belirtileri göstererek toparlandim yeniden. Sürekli yazi yaziyorum, okuyorum, Italya'ya gezmeye gidiyorum, yeni evimiz sinirda oldugu icin...Hayatima arkadas olarak biri giriyor, sempatik geliyor bana ama sadece o kadar. Benim gönlümü calabilmek icin, süslü laflar ediyor. Komik geliyor laflari. Laflari süsleme, en yalin haliyle ifade et duygularini diyorum ona...Bir yayinevine ortak...Öykülerimi kitaplastirmaktan bahsediyor birgün, cok canimi sIkIyor bu durum. Zaten aklimin bir tarafi Memet'de, adi konmamis sacma sapan görüsmelerimizi noktaliyorum hemen. Agliyor pesimden ama vicdanim sizlamiyor. Cünkü ben ona durumumu anlatmis ve ümit vermemistim hic. Sadece arkadaslik demistim. Ve hala kiziyorum arkadasiz demesine ragmen, ötesine gecmeye ve beni vaatlerle kandirmaya calistigina...

Birgün telefon geliyor Memet'den. Tam "unuttum" demisken. Gönül denen o illeti icimde derin bir yerlere kitlemisken. Sesi titrek, üzgün, durgun. Görüsmek istiyor yeniden. Bir sürü sey konusuyoruz, icim canlaniyor, meger kendimi kandirmisim ben. Ask herseyi affediyormus. Ama nasil bir kizginlik hali var üstümde, öldürebilirim, herseyi yakip yikabilirim. Istedigini yap diyor ama beni hic birakma...Ben gitsem bile sIkI sIkI tut. Kos pesimden...
Burnundan fitil fitil getirdim mi? Tabiki hayir. Fettan birisi degilim ben. Sadece cok kirildi kalbim. Hala da kirik-dökük bir aci vardir icimde. O günlerimi hic unutamiyorum, nasil aci cektigimi, ölmeyi deli gibi arzuladigimi, sabahlara kadar agladigimi, sis gözlerle ise gidip bayginlik gecirdigimi...Icimde resmen kendi cenazemi tasiyordum ve cok agir geliyordu bu aci bana...

Bizim aramizda 10 yas fark var ama ruhu bazen bir cocuk gibidir. Ne yaparsa yapsin, ona hic kiyamam. Sanki ben büyügümde, o kücükmüs gibi...
Baldan tatli sohbetimiz var sonra bizim. Kendisi Felsefe bölümü mezunu ve malum cenesi biraz düsük. Kimseyle pek anlasamaz daha dogrusu kimse onu pek anlayamaz. Hayata karsi tüm zitliklarini seviyorum onun. Onu en iyi ben anliyorum bu hayatta.
Sert mizaclidir, ukaladir disarida. Ama aslinda öyle degildir. Cok uysal, anlayisli ve duygusal...Onunla birbirimizi cok iyi dengeliyoruz. Ve eminim ki, bir elmanin iki yarisi gibi bu hayati birlikte bitirecegiz. Ve dilerim ki, o benden önce ölmesin, onun acisina hic dayanamam...

Gelelim diger detaylara. Buraya kadar okuyabilen kac kisi kalir bilemem ama...

Zor bela babami ikna ederek 07 Nisan 2007'de nisanlaniyorduk ki, tam beni istedikleri sirada bir telefon geldi babama. Enistesi trafik kazasinda feci bir bicimde ölmüs. Bu is bir an önce bitsin, zaten formalite diye hop oturup hop kalkerken, babam "Cenazem var, baska bir zamana" demesin mi? Zaten babasinin yerine gelen akrabasini zor bela getirtmisiz, bir sürü otel masrafi, gezdirme hikayeleri ve kaprislerde cabasi...Üstelik Memet'in en yakin izini 6 ay sonra...Annecigim devreye girdi hemen. "O da Allah'in emri, bu da. Bitir bir an önce, zora sokma cocuklari" diye cikisti ve babam birazda annem yine postayi koyar diye korktugundan kabul etti.

28 Temmuz 2007'de Innsbruck'da kücük ama dillere destan bir dügünümüz oldu. Hala Innsbruck'a gittigimde konusulur ve hala gelemeyenler hayiflanir durur. Neredeyse 3 yildir evliyim ve annem ve kardesimden uzak, hic sevmedigim ve alismak istemedigim bir sehirde yasamama ragmen, cok seviyorum Memet'i. Bana karsi cok hassas ve anlayisli. Cok evcimen ve sevgi dolu. Dilerim hep böyle sürer gider. Ve dilerim, herkesin hikayesi böyle mutlu biter...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…