- 22 Aralık 2010
- 676
- 5
- 46
Ben bu konuda tamamen kendi görüşlerim ve tecrübelerim doğrultusunda bir şeyler söylemek istiyorum, hiçbir bilimsel sosyolojik, pedogojik bulguya dayanmıyor, bu görüşlerim tamamen kendi gözlemlerim, tecrübelerimle oluşturduğum fikirler. Katılanlar olur, katılmayanlar olur bir şeyler eklemek isteyenler olur, her şeye açığım.
Çalışan anne olmak zor, çünkü günün büyük bölümünde çocuğunu göremiyorsun ve çok özlüyorsun, bakıcına çok da güvensen, annene bile bıraksan hep gözün arkanda kalıyor acaba uyudu mu, yedi mi, ağladı mı? Sonra hep bir suçluluk duygusu oluyor ister istemez annelik içgüdülerinden dolayı doğal olarak; bana ihtiyacı var mı, beni özlüyor mu, bensiz büyüyor, en güzel anlarını kaçırıyor muyum ya başkasına alışırsa, ya bana kırılırsa, bunlar gerçekten de baş edilmesi çok zor duygular. Hem ister 2 aylık olsun çocuk, ister 2 yaşında bu sorular değişmiyor. Çalışan anne olmanın en büyük zorlukları...
Ama çalışan anne her zaman çocuğuyla daha kaliteli zaman geçirebiliyor, çocuğuyla iletişimi daha dengeli, daha istikrarlı oluyor, çocuğun kafası karışmıyor, anneden ne zaman ne bekleyeceğini, ne bulacağını her zaman biliyor çocuk. Annem beni sever, benimle oynar, bana kızmaz, annem böyle bir insandır diyebilir. Hem çalışan anneler kendilerine de daha güzel zaman ayırabilirler çünkü hayatları daha düzenli oluyor, programlı oluyor. Çocuklarıyla geçen her anın da değeri daha bilinçli yaşanıyor çalışınca. Sonra maddi olarak her şekilde güçlü ve kendine güvenli oluyor çalışan anne, herhangi bir durumda kendisine ve çocuğuna bakabileceğinin, onun eğitimi dahil her türlü ihtiyacını karşılayabileceğinin bilincinde ve rahatlığında oluyor bu çok büyük bir güven.
Evde çocuğunu büyüten anne annelik içgüdüleri konusunda daha tatminli oluyor, hep yanındayım, ben büyütüyorum, her şeyiyle ilgileniyorum diye bir tatmin duygusu var, hiç bir anını kaçırmıyor, gözü arkada kalmıyor(!) buraya bir ünlem benden çünkü gözü arkada kalmak biraz saçma: onlar asıl Allah’a emanet, yani Rüzgar’ın parmağı yarılıp dikiş atıldığında parmağını kapıya sıkıştıran bendim, annesi, kene ısırdığında da birlikte dolaşıyorduk bahçede. Gözüm üstündeyken oldu bunlar, gözüm gibi sakınırken. Bunu anlamak da lazım. Yani aslında çalışmamanın en büyük avantajı çocuğa daha iyi bakmak, daha güzel korumak değil bence annelik duygusu tatmini yani özlememek, her an yanında olmak, her şeyiyle ilgilenmek.
Çalışmayan anne ile çocuğun iletişimi bazen daha sorunlu olabilir, yani buna daha yatkın bir ilişki bence. Çünkü sürekli, 24 saat her şeyiyle doğal olarak sen ilgileniyorsun. Bir an oynatıp, severken bir an yorulup, bunalıp bağırabiliyorsun kolaylıkla. Şimdi oynuyorsun, sonra yemek yapıyorsun, ya da temizlik, çocuğun kafası daha karışık olabiliyor anne hakkında, anneyle ilişkisi hakkında. Düzeni kurmak oturtmak daha zor oluyor. Ona karşı tahammül sınırların daha düşük olabiliyor bazen, bütün gün evde her anında onunlayken. Yani birlikte geçen zaman her zaman kaliteli olamıyor. Bir şey yapamamanın bunaltısını ona da yansıtabiliyorsun, bazen canın hiç bir şey yapmak istemeyebiliyor her insanda olduğu gibi ama yanında çocuğun var ve ister istemez buna şahit olabiliyor. Çocuğun anneye ya da kendine güveninin sarsılması daha muhtemel oluyor.
Yani şimdilik aklıma gelen bunlar, bu açıdan çalışmak mı zor, çalışamamak mı karar veremedim ben. İkisinin de farklı yanları var. Hem bunlar her zaman tercihle olmuyor ki, bazıları çalışmak istemediği halde mecburiyetten çocuklarından ayrılıp çalışmak zorunda kalıyor, bazıları da çalışmak istediği halde şartları müsade etmediği için çalışamayıp çocuğuna bakıyor. Sonuçta her çocuk nevi şahsına münhasır bir kişilik olarak şartlarına göre büyüyor ve yolu nereye gidecekse gidiyor.
Aslında bu konudaki araştırmalar varsa incelemek de lazım.
Çalışan anne olmak zor, çünkü günün büyük bölümünde çocuğunu göremiyorsun ve çok özlüyorsun, bakıcına çok da güvensen, annene bile bıraksan hep gözün arkanda kalıyor acaba uyudu mu, yedi mi, ağladı mı? Sonra hep bir suçluluk duygusu oluyor ister istemez annelik içgüdülerinden dolayı doğal olarak; bana ihtiyacı var mı, beni özlüyor mu, bensiz büyüyor, en güzel anlarını kaçırıyor muyum ya başkasına alışırsa, ya bana kırılırsa, bunlar gerçekten de baş edilmesi çok zor duygular. Hem ister 2 aylık olsun çocuk, ister 2 yaşında bu sorular değişmiyor. Çalışan anne olmanın en büyük zorlukları...
Ama çalışan anne her zaman çocuğuyla daha kaliteli zaman geçirebiliyor, çocuğuyla iletişimi daha dengeli, daha istikrarlı oluyor, çocuğun kafası karışmıyor, anneden ne zaman ne bekleyeceğini, ne bulacağını her zaman biliyor çocuk. Annem beni sever, benimle oynar, bana kızmaz, annem böyle bir insandır diyebilir. Hem çalışan anneler kendilerine de daha güzel zaman ayırabilirler çünkü hayatları daha düzenli oluyor, programlı oluyor. Çocuklarıyla geçen her anın da değeri daha bilinçli yaşanıyor çalışınca. Sonra maddi olarak her şekilde güçlü ve kendine güvenli oluyor çalışan anne, herhangi bir durumda kendisine ve çocuğuna bakabileceğinin, onun eğitimi dahil her türlü ihtiyacını karşılayabileceğinin bilincinde ve rahatlığında oluyor bu çok büyük bir güven.
Evde çocuğunu büyüten anne annelik içgüdüleri konusunda daha tatminli oluyor, hep yanındayım, ben büyütüyorum, her şeyiyle ilgileniyorum diye bir tatmin duygusu var, hiç bir anını kaçırmıyor, gözü arkada kalmıyor(!) buraya bir ünlem benden çünkü gözü arkada kalmak biraz saçma: onlar asıl Allah’a emanet, yani Rüzgar’ın parmağı yarılıp dikiş atıldığında parmağını kapıya sıkıştıran bendim, annesi, kene ısırdığında da birlikte dolaşıyorduk bahçede. Gözüm üstündeyken oldu bunlar, gözüm gibi sakınırken. Bunu anlamak da lazım. Yani aslında çalışmamanın en büyük avantajı çocuğa daha iyi bakmak, daha güzel korumak değil bence annelik duygusu tatmini yani özlememek, her an yanında olmak, her şeyiyle ilgilenmek.
Çalışmayan anne ile çocuğun iletişimi bazen daha sorunlu olabilir, yani buna daha yatkın bir ilişki bence. Çünkü sürekli, 24 saat her şeyiyle doğal olarak sen ilgileniyorsun. Bir an oynatıp, severken bir an yorulup, bunalıp bağırabiliyorsun kolaylıkla. Şimdi oynuyorsun, sonra yemek yapıyorsun, ya da temizlik, çocuğun kafası daha karışık olabiliyor anne hakkında, anneyle ilişkisi hakkında. Düzeni kurmak oturtmak daha zor oluyor. Ona karşı tahammül sınırların daha düşük olabiliyor bazen, bütün gün evde her anında onunlayken. Yani birlikte geçen zaman her zaman kaliteli olamıyor. Bir şey yapamamanın bunaltısını ona da yansıtabiliyorsun, bazen canın hiç bir şey yapmak istemeyebiliyor her insanda olduğu gibi ama yanında çocuğun var ve ister istemez buna şahit olabiliyor. Çocuğun anneye ya da kendine güveninin sarsılması daha muhtemel oluyor.
Yani şimdilik aklıma gelen bunlar, bu açıdan çalışmak mı zor, çalışamamak mı karar veremedim ben. İkisinin de farklı yanları var. Hem bunlar her zaman tercihle olmuyor ki, bazıları çalışmak istemediği halde mecburiyetten çocuklarından ayrılıp çalışmak zorunda kalıyor, bazıları da çalışmak istediği halde şartları müsade etmediği için çalışamayıp çocuğuna bakıyor. Sonuçta her çocuk nevi şahsına münhasır bir kişilik olarak şartlarına göre büyüyor ve yolu nereye gidecekse gidiyor.
Aslında bu konudaki araştırmalar varsa incelemek de lazım.