2010 Haziran Anneleri buradan devam ediyor!

  • Konu Sahibi Konu Sahibi daemon
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
kıslar bişi diyimmi size bi araştırmayı okudum ve çevremdede şahit oldum çok midesi bulananın kızı az veya hiiiiç bulanmayanın oğlu oluyomuş varın siz karar verin:)

desene haziranda kız patlaması olacak :)
 
1 ay sonra falan normale dönmeye baslarsin canim en azindan mide bulantilarin hafifler yada gecer,biraz sabret.benimde burnum cok hassaslasti.normaldede iyi koku alirim ama hamile kaldiktan sonra daha cok hassazim.bende parfüm,od parfümü bunlara dayanamiyorum,:sinifsinif:ki cok severim.normalde evde,parfümle dolasan bir insandim.camasir susuz yapamazdim simdi ise kesinlikle koklasam kusarim.suana kadar duygusallik yoktu.simdi dokunsalar aglarim.mafoldumbeninsaallah bunlari beraber atlatacagiz.birbirimize destek vere vere.
 
sanmur kaç haftalıktın yaa..
yaw bi takvim yapsana hep unutuyorum seni kaydirigubbakcemile3

canim tam kac haftalik oldugumu bu ayin 23. de ögrenicem ama bugün doktor 8 + 2 dedi. bugün kendi doktoruma gidemedim baska bir doktora gitmek zorunda kaldim o yüzden pek emin degilim yani. aksama evde takvim yaparim canim sözopuyorumnanaktan
 

yok canım bu senin fikrin, bencede bakıyolardır asla bakmam diyen yalan söylemiştir zatenşakkıdı
 
desene haziranda kız patlaması olacak :)
benim icin kiz erkek farketmiyor uklacim.saglikla sihhatli,hayirli olsunda.esim kiz istiyor.babaanne kiz olsun istiyor,anneanne erkek.babam kiz,esimin babasi icinde farketmiyor.bakalim.yaklasik 2,2.5 ay sonra ögrenecegiz insaallah.
 
Son düzenleme:
benim haftaya cuma gününe ikili test randevum.cinsiyet için erken değilmi daha yaaa.belli olsa ne güzel olur dimi ama.gerçi farketmez cinsiyeti,sağlıkla gelsin bebişlerimiz inşallah. :Saruboceq:
benimde kayınvalidem dün aramış cinsiyet ne zaman belli oluyor diye soruyodu eşime ayy dedim eşime mm lik şeyden hemen cinsiyet bekliyorlar sanki 2 çocuk ben
doğurdum :roflol: ben böyle diyince eşimin suratı asıldı :roflol:
 
inşallah canım bizi bizden başkalarının anlaması çok zor zaten her gün dua ediyorum bir an önce eskisi gibi olayım diye öyle zor geliyoki gerçekten eskilerden 8-10 tane doğuranları hiç aklım almıyo ben şimdiden tövbe etttim resmen ya helede şu iştahsızlık herkesin onu yermisin bunu yermisin soruları benim öyle canımı sıkıyoki benki o kadar çok severdim yemek yemeyi ağzım hiç boş durmazdı bunları düşündükçe resmen sinirlerim bozuluyo hastamı oldum yoksa diye çok korkuyorum
 

benim arkadaşıma 11 haftalıkken söyledi doktoru erkek olacağını ama yanılma payım var 14. haftadan sonra netleştiririz demiş. maşallah 3 yaşında oldu oğlu şimdi:)
 
selam kızlar nasılsınız.. biz yarın bebişi görmeye gitcez bakalım büyümüşmü :ecrin_bebek:

size sormak istediğim birşey var çatlak için krem kullanmaya başladınızmı hangi krem daha iyi acaba yoksa daha erkenmi?
 
kızlar ben kaçtım eve gidiyorum dr a gideceğim görüşürüz
 
Hamilelikte bulantı ve kusma...

Hamilelik ve bulantı arasındaki ilişki son derece güçlüdür. Günlük yaşamda midesi bulanan birisine en sık yapılan espirilerden birisi hamilemisin? diye sormaktır.

Filmlerin bir çoğunda karakterlerden birinin hamile kaldığı izlenimi durup dururken midesinin bulanması ya da kusması yoluyla verilir. Hamilelik ve bulantı arasındaki ilişki bu derece güçlüdür.

Yapılan pekçok araştırmada her 100 hamile kadından 50 ile 70'inin az ya da çok bulantı ve kusma sorunu yaşadığı saptanmaktadır. Her 1000 hamile kadından 5-10'unda ise bulantı ve kusmalar hastaneye yatacak ve besin maddelerinin damardan verilmesini gerektirecek kadar şiddetli olmaktadır.

Yakınmalar sabahın erken saatlerinde daha şiddetli olduğu için durum ıngilizce'de sabah hastalığı anlamına gelen "morning sickness" şeklinde adlandırılır. Duruma verilen bir başka isim de gebelik hastalığıdır. Bilimsel olarak ise emesis gravidarum olarak tanımlanır. Şiddetli olgular ise hiperemesis gravidarum adını alır.

Hamileliğe bağlı bulantı ve kusmalar genelde gebeliğin 6. haftası civarında başlar ve 14-16. haftalar arasında şiddetli giderek hafifler ve kaybolur. Bununla birlikte bazı kadınlarda belirtiler 4. haftada başlayıp tüm hamilelik boyunca da devam edebilir.

Bulantı ve kusmalar ilk hamileliğini yaşayanlarda daha fazla görülmekle birlikte bu bir kural değildir. Her hamilelik birbirinden farklı olduğu için aynı kadının iki hamileliği arasında da farklılıklar olabilir. ılk hamileliğinde sorun yaşamayan bir kadının ikinci hamileliğinde şiddetli bulantı ve kusmalar görülebileceği gibi bunun tam tersi de söz konusu olabilir.

Gebeliğin erken dönemlerinde bu sorunu yaşayan ve bir miktar kilo da kaybeden anne adayının en büyük endişesi kendisi birşey yiyemediği için bebeğinde sorun çıkma olasılığıdır. Kilo kaybının aşırı olmadığı, anne adayında sıvı elektrolit denge bozukluklarıın görülmediği olgularda bebeğin zarar görme olasılığı son derece düşüktür:

Genel olarak bulantı ve kusmaların olması gebeliğin yolunda gittiğinin bir göstergesi olarak kabul edilir. Gözleme dayalı çalışmalarda bulantı ve kusma yaşayan kadınlarda düşük yapma olasılığının daha az olduğu gösterilmiştir. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı araştırmacılar bulantıların anne adayını bebeğe zarar verebilecek bazı maddelerden uzak tuttuğunu kusmaların ise yine anne adayında bulunan ve yine bebeğe zarar verebilecek bazı toksinlerin uzaklaştırılmasına yaradığını ileri sürmektedirler ve bu iddialarını doğanın koruma mekanizmalarından biri olarak tanımlamaktadırlar. Ancak bu iddiaları destekleyecek yeterli bilimsel kanıt mevcut değildir.

Öte yandan anne adayında bulantı ve kusma olmaması ya da çok hafif olması da asla birşeylerin ters gittiği anlamına gelmez.

Nedenleri
Hamilelik sırasında görülen bulantı ve kusmaların altına yatan nedenin ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Yakınmaların kanda gebeliğe bağlı olarak yükselen hCG, ve östrojen hormonlarının artış şekline paralel olması, hormonların normalden yüksek olduğu çoğul gebelik ve mol gebelik gibi durumlarda daha şiddetli görülmesi gibi gözlemler nedeni ile bu hormonların beyindeki bulantı merkezini uyararak tabloya neden olduğu düşünülmektedir.

Öte yandan psikolojik ve fiziksel stress ve yorgunluk da bulantı ve kusmaları arttırabilmektedir. Özellikle istenmeyen gebelik varlığında durum daha şiddetli olabilmektedir.

Hamile kadınların kokuya olan hassasiyetleri çok artmaktadır. Bu hassasiyet özellikle sigara, yemek ve parfüm kokularında daha belirgindir. Hamile bir kadın bu tür kokuları şaşılacak bir şekilde çok uzaklardan dahi fark edebilmektedir. Bu durumun altında yatan neden de tam olarak bilinmemekle birlikte artan östrojen hormonunun sorumlu olduğu düşünülmektedir. Kokular kadında öğürme refleksini harekete geçirerek kusmaları tetikleyebilir.

Yapılan bir çalışmada şiddetli bulantı ve kusma sorunu yaşayan hamile kadınlarda mide ülserinden de sorumlu olduğu düşünülen h.pylori isimli bakteriye daha sık rastlandığı saptanmıştır. Bununla birlikte h.pylori ile gebelik hastalığı arasında herhangi bir ilişki ortaya konamamıştır.

Gebelik bulantı ve kusmalarında en etkili sonuçların B6 vitamini ile alınması bu vitamin eksikliğinin altta yatan neden olabileceğini düşündürse de yapılan çalışmalarda kusma olan ve olmayan hastalar arasında B6 vitamini eksikliğinin görülme sıklığında bir fark olmadığı ortaya konmuştur. B6 vitamininin hangi mekanizma ile tabloyu düzelttiği bilinmemektedir.

Bir başka iddia da hamilelik sırasında vücudun karbonhidratları sindirme şeklinde ortaya çıkan değişimlerin de bu tabloya neden olabileceğidir. Bu değişimler direkt olarak bulantı ve kusmalara neden olmasa da kişiyi olayı tetikleyen faktörlere karşı daha hassas hale getirebilir.

Kimler daha yüksek risk altındadır?
Kesin olmamakla birlikte

ıkiz ya da daha fazla sayıda bebek bekleyen anne adaylarında hastalığın görülme olasılığı ve şiddeti daha fazladır. Ancak bu bir kural değildir. Hiçbir sorun yaşamayan pekçok çoğul gebelik olduğu da akıldan çıkartılmamalıdır.
Daha önceden doğum kontrol hapı kullanan ve bu sırada hapa bağlı olarak bulantı yaşayanlarda gebelikleri sırasında gebelik hastalığı görülme olasılığı daha yüksektir. Bunun nedeni östrojene olan aşırı duyarlılık olabilir.
Araç tutuması olanlarda hastalık daha sık görülmektedir.
Kendi annesi ya da kız kardeşlerinde gebelik hastalığı olanlarda bu tablonun ortaya çıkma olasılığı biraz daha yükektir.
Migren öyküsü olanlarda gebelik hastalığı daha sık görülür.
Genç yaştaki anne adaylarında daha sık görülür
ılk gebeliğini yaşayanlarda daha sık görülür.
Belirtileri
Gebelik hastalığında en sık karşılaşılan bulgu hastalığın adından da anlaşılabileceği gibi bulantı ve kusmalardır. Altıncı hafta civarında başlayan yakınmalar 8-12 haftalar arasında zirveye ulaşır, daha sonra giderek hafifler ve 14-16 haftalar civarında kaybolur.Yakınmalar genelde sabahları daha şiddetli olur. Ancak bazı kadınlarda gün sonunda şikayetler artabilir.

Yemek, parfüm, sigara gibi yoğun kokular genelde yakınmaları tetikler. Bazı kadınlarda sadece öğürme hissi olurken bulantı ve kusma görülmez ya da sadece öğürtü ve bulantı olur ancak kusma olmaz. Pekçok yemek kokusu olayı tetiklediğinden kişi yemek yemek istemeyebilir. Buna bağlı olarak 3-4 kilogram civarında bir kilo kaybı görülebilir.

Kişinin hayat kalitesi olaydan olumsuz yönde etkilenebilir iş ve ev yaşamında sorunlar yaşanabilir.

Gebelik hastalığında görülebilen diğer yakınmalar çarpıntı, tükürük salgısında aşırı artış ve ağız kokusudur.

Bulantıların şiddetine bağlı olarak yemek borusunda tahriş ve yemek borusu ile midenin birleştiği yerde küçük yırtıklar olabilir. Mallory-Weis sendromu adı verilen bu durumda kusmuk materyali içinde taze kan görülebilir.

Çok şiddetli olgularda sıvı elektrolit dengesizlikleri, dehidratasyon (sıvı azalması), ateş, kanda asit-baz bozuklukları, deride kuruluk, kan basıncında azalma, idrar miktarında azalma ortaya çıkabilir. Bu hastalarda kanda keto asitler arttığı için diabet komasındakine benzer bir ağız kokusu olabilir.

Tedavi edilmeyen ihmal edilmiş şiddetli hiperemesis gravidarum olgularında Wernicke ensefalopatisi adı verilen ve nadir görülen bir sinir sistemi hastalığı ve hatta ölüm dahi söz konusu olabilir.

Bebek üzerindeki etkileri
Hafif ve orta derecede bulantı ve kusma varlığının gebeliğin yolunda seyrettiği şeklinde yorumlanabileceğini belirtlmiştik. Tablonun daha şiddetli olduğu hiperemesis gravidarum olgularında yapılan pekçok çalışmada da yakınması olan ve olmayan kadınların bebeklerinin sağlık durumları arasında önemli bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. Bununla birlikte hastaneye yatmayı gerektirecek kadar şiddetli yakınması olan kişilerin bebeklerinde düşük doğum ağrılığına daha sık rastlanmaktadır.

Tanı
Hafif ve orta şiddetle olgularda tanı öyküye dayanılarak konur. Şiddetli olgularda ise değerlendirme daha farklıdır.

Şiddetli hipermesis gravidarum olgularında öncelikle bu tabloya neden olabilecek mol gebelik, böbrek enfeksiyonu, pankreas iltihabı, safra kesesi hastalıkları hepatit, apandisit, gastroenterit, mide ülseri, tiroid hormon yüksekliği gibi hastalıkların olmadığının gösterilmesi için genel bir fizik muayene yapılır.

Ardından olayın şiddetini saptamak amacıyla bazı laboratuvar testlerine başvurulur.

ıdrar testi yapılarak yoğunluğu ölçülür ve vücudun sıvı açığı hakkında fikir edinilir. ıdrarda aseton ve keton bulunması ve bunların miktarı da olayın şiddeti hakkında direkt bilgi verir.

Kan şekeri ölçümü, kan sayımı ve hematokrit incelemesi yapılır, yine kanda sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitler ölçülür, sıvı açığından ve asit-baz dengesizliğinden direkt etkilenebilecek organlar olan böbrek ve karaciğerin fonksiyonlarını incelemeye yönelik testler ile tiroid fonksiyon testleri yapılır.

Tedavi
Gebelik hastalığında tedavi olayın şiddetine göre değişir. Hafif olgularda genelde herhangi bir tedavi uygulanmazken sadece basit önlemler ile olay atlatılmaya çalışılır. Bunlar:

Bulantıyı tetikleyen sigara, yemek, parfüm kokusu gibi faktörlerden uzak durmak
Öğün sayısını altıya çıkarmak, az ama sık aralıklarla yemek yemek. Midenin boş kalmasına izin vermemek
Bulantı hissedildiği anda beyaz leblebi, tuzlu kraker, peksimet, kuru ekmek gibi besin madderi yemek
Uyandıktan sonra yataktan kalkmadan önce kraker gibi kuru birşeyler yiyip bir süre yatakta dinlendikten sonra kalkmak
Yemek aralarında yeterli sıvı almak
Gün içinde zaman zaman mola vererek dinlenmek
gibi basit önlemlerdir. Bilimsel kanıt olmasa da papatya çayı, zencefil, nane gibi bazı bitkilerin de yakınmaları azalttığı ileri sürülmektedir.

Son zamanlarda gebelik bulantıları için bileklikler piyasada satılmaya başlamıştır. Bu bilekliklerin bileğin iç kısmına hafif bir basınç uygulayarak bulantıları giderdiği ileri sürülmektedir. Akupunkturun bir varyantı olan acupressure temeline dayanan bu bilekliklerden yarar gördüğünü ileri süren pekçok kişi olmakla birlikte bilimsel olarak kanıtlanmış bir veri yoktur. Ancak bu bilekliklerin herhangi bir zararının olmadığı da göz önüne alınırsa kullanılmasında hiç bir sakınca yoktur.

Bu dönemde 3-4 kilo kaybedilmesi çok önemli bir sorun yaratmaz. Kişi canı ne istiyorsa ve ne yiyebiliyorsa onu yemelidir. Önemli olan kusmaların az olması ve sıvı kaybı olmamasıdır.

Bu önlemler ile yakınmaların azalmadığı olgularda ilaç tedavisi gündeme gelir. En sık kullanılan ilaçlar bulantı gidericiler ve antihistaminiklerdir. Her bulantı giderici ilaç hamilelikte kullanılmaz ancak kullanılabilen ilaçlar yıllardır denenen ve bebek üzerinde olumsuz bir etkisi saptanmayan ilaçlardır. Bazı anne adayları doktorlarının önerisine rağmen ilaç kullanmaktan çekinmektedirler. Bu son derece yanlış bir davranış şeklidir

Kullanılan diğer ilaç grubu ise B6 ve B12 vitaminleridir. Hamilelik bulantı ve kusmalarında en etkili ilaçlar bunlar olup bebek üzerinde hiçbir olumsuz etkileri yoktur.

Ağzıdan alınan ilaç tedavisine cevap vermeyen, kişinin ağzıdan beslenemediği ve sıvı alamadığı nadir görülen şiddetli durumlarda ve %10'dan fazla kilo kaybı görülen olgularda ise hastaneye yatırılarak tedavi gündeme gelir. Burada amaç kişinin sıvı ve elektrolit açığını kapatmaktır. Bu amaçla damar yolu açılarak sıvı desteği sağlanır. Verilen sıvıların sodyum, potasyum ve klor gibi elektrolitlerden ve asit-baz dengesini sağlayıcı maddelerden dengeli miktarda içermesi gereklidir. Kişinin enerji gereksinimini de karşılamak amacıyla elektrolitlerin yanısıra karbonhidrat da içeren sıvılar tercih edillir.

Sıvı içerisine genelde B6-B12 vitaminleri de eklenir. Bulantı giderici ilaçlar da kalçadan, ya da sıvı içerisinde verilir.

Bulantı ve kusma kesilene kadar hastaya ağız yoluyla herhangi birşey verilmez. daha sonra ise diyetisyen tarafından planlanan hiperemesis dietine geçilir. Kişi ağızdan sıvı ve gıda alımını tolere ettikten sonra ise normal beslenmeye geçillir.

Bu destekleyici tedavi ile genelde 2-3 gün içinde tablo hızla düzelir ve hasta ağızdan beslenebilecek hale gelir ve taburcu edilir. Bazı durumlarda hamile kadının birkaç kere bu şekilde hastanede tedavi edilmesi gerekebilir.

Destekleyici tedaviye cevap vermeyen olgularda ise ek önlemler alınır. Hastanın loş bir odada yatırılarak ziyaret yasağı konabilir. Hatta bazı durumlarda birkaç gün süreyle eşinin bile ziyaretine izin verilmeyebilir. Ağzıdan hiçbir şekilde beslenemeyen kişilerde özel damar yolu açılarak total parenteral nutrisyon adı verilen tedavi uygulanır ve gereksinim duyulan karbonhidrat, protein ve yağ solüsyon şeklinde bu damar yolundan verilir.

Çok nadir olarak hastada hiçbir tedaviye yanıt alınamaz ve gebeliğin sonlandırılması tek çözüm yolu olabilir.
 
ben vazelin kullanıyorum çatlaklar için baldırlar kısmınada sürüyorum
 
anovacım bence erken zaten ilk 3 ay doktorlar krem filan da önermiyolar bildiğim kadarıyla
 
Canım normalde bebek cinsiyetleri 3 aylıkken belli olurmuş fakat;
İstenmeyen cinsiyet oldğnda kürtaja gidildiğinden Doktorlar 4 aylıkken sölüyolar
Diye biliyorummm
 
GEBELıK VE BESLENME







Hamile olduğunu yeni öğrenen kadınların pek çoğunda, en çok ilgi çeken konulardan birisi beslenme şeklinin nasıl olması gerektiğidir.
Çoğu kadın bebeğinin gelişimi için doğru ve dengeli beslenemediğini düşünür. Hatta ilk aylarında kilo alamayan gebeler endişelenebilirler.

Aslında tüm bu endişeler çoğu zaman gereksizdir. Çünkü bulantı ve kusmalar ile iştahsızlık problemleri ilk aylarda kilo almayı doğal olarak engelleyebilir.

Kimi zaman hastaların eline çeşitli diyetler verilmekte ve belli beslenme programlarına zorlanmaktadırlar. Bazı gebeliğin özel durumları haricinde bu tür yaklaşımların hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Kadınları korkutarak sevmedikleri veya tolere edemedikleri gıda maddelerini tüketmeye zorlamak kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu tür diyetler ancak konunun uzmanı diyetisyenler tarafından hastanın durumu göz önüne alınarak, doktorunun önerileri doğrultusunda ve kişiye özel olarak hazırlanabilir.

Ancak yine unutulmamalıdır ki bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel, zihinsel yönden iyi gelişmesi annenin sağlığı ve dengeli beslenmesiyle orantılıdır.

Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması ve yaşı, hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek, annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için gerekeni seçip alarak, büyür beslenir.

Annenin günlük yaşantısını sürdürecek yeterli enerji ve besin öğelerini alırken doğal yollardan fazladan alacağı protein, enerji, vitamin ve mineraller hem kendisi hem de doğacak bebeğin sağlıklı olmasının garantisidir.

Normal bir gebelik sürecinde annenin kendi gereksinimine ek olarak tükettiklerinin bebeğe aktarılması için annenin yaklaşık 10-12 kg alması yeterlidir. Bu artışı sağlayabilmek için gebelik öncesine göre bir gebe ek olarak günlük 20 gr. protein, 15-20 mg. demir, 500 mg. kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alması gereklidir.

Gebelikte sıklıkla tüketilmesi gereken besin öğelerine göz atalım.


KALSıYUM

Kalsiyum, bebeğinizin gebeliğin 8. Haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir.

Gebelikte, normalde gerek duyduğunuz miktarın iki katı kadar kalsiyum gereklidir. Çünkü gebelik boyunca diş ve kemiklerden sürekli bir kalsiyum eksilmesi olmaktadır.
Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir.

Ancak süt ürünlerinin yağ açısından da zengin olduğundan dolayı yağı alınmış süt ve yoğurdu tercih etmeniz daha doğru olacaktır.

Brucella, tifo benzeri hastalıklardan korunabilmek için tükettiğiniz peynirin ve sütün hijyenik ve iyi pastörize olmasına da özen gösterin.

PROTEıNLER
Gebelikte artan protein gereksinimi karşılamak için kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri, yumurta, balık, kuru baklagiller (fasulye, mercimek, barbunya..) gibi proteinden zengin besinler önerilir.

Proteinler, hayvansal ve bitkisel proteinler olarak ikiye ayrılır. Diyetlerde bitkisel ve hayvansal proteinler eşit oranlarda tüketilmelidir.

Hayvansal gıdalardaki yağ mümkün ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca balıkta proteinden başka bulunan omega 3 ve omega 6 yağ asitleri de bebeğin zeka gelişimi üzerine olumlu etkili maddelerdir. Tüketilen balık taze ve iyi pişirilmiş olmalıdır.

DEMıR
Gebelikte "kan yapıcı" yani demirden zengin gıdaların tüketilmesi ve özellikle de 4-4.5 aylardan sonra folik asitli demir ilaçlarının kullanımı önemlidir. Çünkü özellikle bu aylardan sonra demir eksikliğine bağlı olarak kansızlık (anemi) ortaya çıkabilir.

Aşırı derecede kansızlığı olan kişilerde kan haplarına (demir hapları) gebeliğin erken dönemlerinde de başlanabilir. Ancak bu durumda zaten ilk aylarda sık olarak görülen bulantı, kusma ve mide şikayetlerinde artış olabileceğinden tedaviye başlangıç süresi bir kaç hafta ertelenebilir.

Gebelerde demir eksikliği halsizlik, bitkinlik, nefes darlığı, uykuya meyillilik ve çarpıntı gibi şikayetler oluşturabileceği gibi gebelikle ilgili olarak da erken doğum, bebeğin rahim içinde gelişememesi, ölü doğum ve düşükler gibi komplikasyonlara zemin hazılar. Ayrıca ileri derecede kansız bir gebe doğum sonrası lohusalık döneminde de sıkıntı çeker.

Demir eksikliğini en aza indirebilmek için kan yapıcı; pekmez, kuru üzüm, kırmızı et, yumurta ve kuru baklagillerden zengin gıdaların tüketilmesine önem verilmelidir. Ayrıca C vitamininden zengin meyve ve sebzeler de barsaklardan demir emilimini arttıracaklardır.

Genelde 4.aylardan sonra başlanılan demir hapları kesinlikle sütle birlikte içilmemelidir. Çünkü süt, demirin emilimini azaltarak etkisizleştirmektedir.

Verilen demir hapının dozu hekim tarafından kişiye özel olarak ayrlanmaktadır. Kişinin kanının ileri derecede düşüklüğü kan ilacının dozunun arttırılmasına neden olabilir. Veya örneğin ikiz gebeliklerde vucüdun demir gereksinimi artacağından dolayı doz yükseltilmesine gidilebilir.

Bazı kişiler demir haplarını mide şikayetlerinden dolayı gebelikleri boyunca kullanamayabilirler. Bu kişilerde, içilebilir (sıvı) demir solüsyonları kullanılabilir. Bazan de demir damar içi veya kas içi uygulamalarla hastalara yüklenebilir. Çok ileri durumlarda ise kan veya eritrosit (kırmızı kan hücresi) transfüzyonu (nakli) yapılması zorunlu hale gelebilir.

Bir kişide yoğun bir şekilde yapılan demir tedavilerine rağmen halen kandaki hematokrit ve hemoglobin değerleri düşük kalıyorsa demir eksikliği anemisi dışındaki anemiler veya barsak emilim bozuklukları (malabsorbsiyon sendromları) aranmalıdır.

Anemi (kansızlık) ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız >>>


C VıTAMıNı

C vitamini demirin bağırsaklardan emiliminde, vucudun hastalık etkeni mikroorganizmalara karşı immun (bağışıklık) direncinin arttırılmasında ve metabolizmamızdaki pek çok biyokimyasal süreç için gerekli bir vitamindir.

Gebelikte C vitamini gereksinimi metabolizmanın hızlanmasına bağlı olarak artmıştır; ancak düzenli bir şekilde beslenen gebelerde hap şeklinde vitamin alınması önerilmemektedir.

C vitamini portakal, limon, kırmızı ve yeşil biber, domates, çilek, greyfurt, karnıbahar, lahana, brüksel lahanası gibi pek çok taze meyve ve sebzelerde bulunur. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır.

Uzun süre saklanan ve pişirilen besinlerde C vitamininin çoğu kaybolur. Besinleri tazeyken tüketmeli, iyi yıkanmış sebzeleri çiğ ya da az haşlayarak yemelisiniz. Ayrıca gebelere uzun süre beklemiş, doğal içerikli olmayan, konserve ve benzeri gıdalar da önerilmez.

FOLıK ASıT
Bebeğin merkezi sinir sisteminin gelişmesi için özellikle gebeliğin ilk haftalardan itibaren "B9 vitamini" yani folik asit alınması çok önemlidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazlasına gerek duyulduğu için her gün alınmalıdır.

Taze yeşil sebzeler folik asit kaynağıdır, ancak uzun süreli pişirmeler ve uzun süre bekleyen gıdalardaki miktarını azaltır. En çok ıspanak, yer fıstığı, fındık, karnıbahar, kepekli ekmekte mevcuttur.

Doğal gıdalar gebenin folik asit açığını tam olarak kapatamayacağından ötürü gebeliğin ilk haftalarından itibaren hap olarak dışarıdan alınması uygun olacaktır.

Gebelerde folik asit eksikliğine bağlı bebeklerde “nöral tüp defektleri” adı altında toplanan bir takım anormalliklerin (hidrosefali, spina bifida, anensefali) ortaya çıkabileceği gösterilmiştir. Ayrıca bu gebelerde preeklampsinin (gebelik zehirlenmesi) daha sık geliştiği gözlenmiştir.

Daha önceden folik asit eksikliği saptanmış veya nöral tüp defekt anomalili bebek doğurmuş kadınlar, gebe kalmayı düşündükleri tarihin en az 3 ay öncesinden itibaren folik asit alımına başlamalıdırlar.

LıFLı GIDALAR (Posalı gıdalar)
Günlük beslenmenizin büyük bir bölümünü oluşturması gereken lifli (posalı) yiyecekler, gebelikte sık görülen kabızlığın ve bağırsak tembelliğinin önlenmesinde çok yararlıdır.

Genellikle tüm sebze ve meyveler lif açısından zengindir. Her gün bolca yiyebilirsiniz. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir.

Lifli gıdalar en sık olarak kepekli ekmek, yulaf ezmesi, barbunya, kepekli makarnalar, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç, ahududu, kuruyemişte bol miktarda vardır.

GEBELıKTE SIVI ALIMI
Gebelik süresince bol miktarda su ve sıvı alımı sizin ve gebeliğiniz açısından son derecede yararlıdır.

Özellikle bol su tüketimi idrar yolu enfeksiyonu, oligohidramnios (bebeğin amnion sıvısının normalden az oluşu), erken doğum eylemi, solunum yolu enfeksiyonları, kabızlık, ishal gibi pek çok durumda koruyucu veya tedavi edici olabilir.

Gebelikte çay, kahve, kolalı içecekler ve kakao önerilmez. Çay içerdiği ‘tein’ maddesiyle demir eksikliğine yol açarken, diğer maddeler ‘kafein’ içerdiğinden ötürü bebek üzerine olumsuz etkide olabileceğinden dolayı önerilmemektedir. Maden suyu (soda) içilmesinin ise hiçbir olumsuz etkisi yoktur.

Tamamen doğal ve hiçbir katkı maddesi içermeyen nane, limon, adaçayı, ıhlamur, kuşburnu, papatya gibi bitki çayları da gebelikte içilebilir. Ancak, “sinemaki çayı” nın içimi konusunda bazı endişeler vardır. O yüzden bu bitkisel çayın gebelik sırasında tüketilmesi önerilmemektedir.

Alkol, gebelikte kullanıldığında bebekte ‘fetal alkol sendromu’ olarak tanımlanıp, zeka geriliği ve bir takım yapısal anormalliklerle kendini gösteren problemlere yol açtığından ötürü kesinlikle zararlıdır.

Gebelikte gereksiz kalori tüketimini de kısıtlamak gereklidir. Unutulmamalıdır ki, önemli olan annenin karnının yağ bağlaması değil içerideki bebeğin sağlıklı ve uygun gelişimidir. Bu yüzden kek, bisküvi, reçel ve meşrubat gibi temel besin öğelerinden yoksun şekerli yiyecek-içeceklerden mümkün olduğunca kaçınmak gereklidir. Ayrıca yağlı kızartmalar yerine haşlama türü gıdalar tercih edilmelidir.

Aşırı tuz tüketiminden de kaçınmak uygundur. Özellikle son aylarda aşırı tuzlu yeme ile vucütta ödem artabilir, tansiyon yükselebilir ve kendinizi daha rahatsız hissedebilirsiniz.

Hangi besin kaynakları ne işe yarar?
Et, yumurta, kurubaklagiller: Beyin, kas, kemik ve dişlerin gelişimi ve kan yapımında görevlidir. Protein ve demir gereksinimini karşılarlar.

Süt ve süt ürünleri: Kemik, diş gelişimi ve büyüme ile görevlidirler. Protein ve kalsiyum kaynağıdırlar.

Sebze ve meyveler: Büyüme ve gelişme için vitamin ve mineralleri sağlarlar.

Tahıllar: Kalori ve B grubu vitaminleri içerdiklerinden büyüme ve gelişmeye için önemlidirler.

Yağ ve şekerler : Sadece enerji içerirler ve enerji açığını kapatırlar.

Yeterli ve dengeli beslenmede dikkatli bir şekilde tüketmek zorunda olduğumuz bu besin gruplarını gebelikte de aynı özenle tüketmeliyiz ki sağlıklı yaşayabilmek için doğru beslenme alışkanlıklarını kazanabilelim.

“Gebelik diyet yapmak için uygun bir zaman değildir”
Yaş, boy ve hareket durumumuza göre uygun ağırlıkta gebeliğe başlanmalıdır. Çok kilolu bir gebeyi zayıflatmak gebelik sürecinde doğru değildir, kilosunu korumaya çalışmak ve özellikle dördüncü aydan sonra kalori kısıtlamasına gitmemek gerekir.

Beslenmede yüksek kalorili yiyeceklerin fazlaca almasına engel olmak, ancak gebelik için gerekli temel besin ögelerini alarak gereksinmeleri karşılamak esastır.

Ergenlik çağında olan veya yaşantısı gereği çok hareketli gebelerde ise mutlaka olması gereken, kilonun korunması ve ek olarak gebelik için artan gereksinimin karşılanmasıdır.

Gebelikte ağırlığın takibi çok önemlidir. ılk üç ayda 0,5-1 kg, sonraki aylarda ise ortalama 1.5-2.0 kg, ağırlık kazanması uygundur.

Çok zayıf gebelerde, yetersiz ve dengesiz beslenenlerde düşük ağırlıklı doğum, erken doğum, ölü doğum, zihinsel ve bedensel özürlü doğumlar görülebilir. Annede anemi (kansızlık), kemik ve diş kayıpları, preeklampsi, vücutta su tutulması (ödem), iş gücü kaybı, halsizlik görülme oranı yüksektir.

Çok kilolu gebelerde ise hipertansiyon, şeker hastalığı, doğum güçlükleri gibi problemler görülebilir. Bu nedenle anne adaylarının gebelik öncesi kontrolleri yapılması, gebe kaldıktan sonra her ay beslenme ve kilo izlenmesinin yapılması gerekmektedir.



BESLENME ıÇıN ıPUÇLARI

Öğünleriniz sık ve az az porsiyonlar halinde olmalıdır. Ne uzun süre aç kalın, ne de yediğinizde tıka basa midenizi doldurun.

Aldığınız gıdaların taze olmasına dikkat edin. Konserve, beklemiş gıdalar ve içinde katkı maddeleri bulunarak saklanan gıdalar yerine taze ve doğal maddeleri tüketmeye özen gösterin.

Yediğiniz gıdalarda “çeşitliliğe” önem verin. Bu şekilde pek çok vitamin ve minerali almanız mümkün olacaktır.

Aşırı yağlı, tatlı, baharatlı ve kalorili gıdalar yerine protein ve karbonhidrattan zengin, yağ oranı düşük besin öğelerine yönelin.
Unutmayın ki önemli olan sizin kilo almanız değil bebeğin içeride yeterli şekilde beslenebilmesidir.

Preeklampsi durumu veya riski varsa protein alımınızı arttırmanız gerekebilir veya gebeliğe bağlı şeker hastalığı (gestasyonel diabet) söz konusu ise diyetisyeninizin önereceği şekilde kalori kısıtlamasına gitmeniz gerekebilir.

Gebelikte dışarıdan hap olarak alınması gereken iki madde folik asit ve demirdir. Dengeli beslenebilen bir gebede bunlar harici vitamin veya mineral alımı gereksizdir.

Piyasada pek çok “multivitamin” adı verilen ve içinde pek çok vitamin ve mineralleri barındıran ilaçlar vardır. Bunlar çoğu hekim tarafından reçete de edilmektedir.

Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar; gebelikte dışarıdan hap olarak alınan A, C, E vitaminleri ile magnezyum, kalsiyum, çinko, selenyum, bakır, flor gibi eser elementlerin, düzenli beslenenlerde gebelik üzerine her hangi bir olumlu etkilerinin olmadığını göstermiştir.

Eğer gebeliğe bağlı bacak kramplarınız oluyorsa “Magnezyum”, preeklampsi riskiniz varsa “kalsiyum”u ilave olarak doktorunuz size reçete edebilir.

Sentetik multivitamin hapları, dengeli beslenemeyen gebelerde destekleyici olarak verilebilse de doğal gıdaların hiçbir zaman yerini tutmayacaktır.

Gebeliğin ilk aylarında yapılan “Toxoplasma testleri” sonucunda vücudunuz bu parazitle önceden hiç karşılaşmamışsa bazı önlemleri almanız şarttır. Özellikle kedi ve köpek dışkılarıyla bulaşan bu rahatsızlık gebelik döneminde ortaya çıkarsa bebekte ölümcül veya sakatlıklara yol açan problemlere neden olabilir.
Toxoplasma özellikle iyi yıkanmamış sebze ve meyveler ile iyi pişmemiş çiğ etlerden geçer.

Toxoplasma ülkemizde özellikle çiğ etlerin yoğun olarak tüketildiği doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde sık olarak görülmektedir.

Toxoplasma’dan korunmak için;

Ellerinizi öğün önceleri düzgün şekilde yıkayınız
Sebze ve meyveleri de tüketmeden önce uzun süreli yıkayınız.
Evinizde kedi veya köpek besliyorsanız aşılarını ihmal etmeyin, onlara da çiğ et vermeyin ve yakın temastan kaçının.
Çiğ veya iyi pişmemiş et ve et ürünlerinden (sucuk, salam, sosis, çiğ köfte gibi) kaçının.

Beslenmede suyu asla ihmal etmeyin. Günde en az 8-10 bardak su için. Yaz aylarında bu miktar 15 bardağa kadar çıkılabilir.

Özellikle ileri aylarda kabızlık şikayeti varsa bol su içerek, kabuğu ile yenen meyveleri tüketerek, her öğünde sebze ile salataya yer vererek ve yürüyüş yaparak bu sorunun önüne geçebilirsiniz.

Günde 1-2 bardak süt içmeniz gebelikte ortaya çıkan kalsiyum kayıplarını yerine koymak içindir.
Süt içemiyorsanız yoğurt veya ayran tüketiniz. Peynir veya çökelek de tüketebilirsiniz. Süt ve süt ürünlerinin pastörize olmasına dikkat edin.

Yemeklerde iyotlu tuz kullanınız. Yüksek tansiyon (hipertansiyon) varsa yemekleri az tuzlu pişirin. Özellikle son aylarda olan ödemlerin azaltılması amacıyla bu dönemlerde tuzu azaltın.

Genelde sabahları yataktan kalkınca başlayan bulantılarda bir dilim peynir, bir iki grissini rahatlık sağlayabilir.
Özellikle gebeliğin ilk üç ayında olan bu bulantı ve kusmalardan kendinizi korumak için bu dönemde katı, kuru ve yağsız gıdaları tercih edin. Mutfak kokularından ve ağır parfümlerden uzak durun.

Bu dönemde tuzlu kraker, patates haşlaması, leblebi ve bisküvi türü gıdaları alarak şikayetinizle baş edebilirsiniz. Az ve de sık yemeyi unutmayın.

Son yıllarda yapılan bir çalışmaya göre gebelik sırasında Mc Donald's veya benzeri fastfoodlarda aşırı ısıda kızartılarak yapılan patates kızartmaları ile marketlerde benzer şekilde üretilerek pazarlanan cipsler anne karnındaki bebekler için "teratojendir" yani zehirli bir takım maddeler içermektedir. Bu nedenle bu tür maddeleri gebelik sırasında tüketmekten kaçınmak gerekir. Evlerde yapılan patates kızarmaları düşük ısıda kızartıldığı için böyle bir olumsuz etkiye sahip değildir.

Önceden belirtildiği gibi gebelik diyet yapmak için uygun bir zaman değildir. Hamilelikte belli miktarda kilo alımı şarttır.
Zayıf bir bünyeye sahipseniz daha fazla, kilolu bir bünyeniz varsa daha az kilo almanız uygun olacaktır. Kilo durumunuzu “Vücut kitle indeksi” ile değerlendirebilirsiniz.

Vücut kitle endeksinizi öğrenmek için tıklayınız >>>


Gebelik Döneminde Tüketilmesi Gereken Besinler ve Ölçüleri
Doğru beslenme, gebelik durumunun özellikleri nedeniyle gereksinmelerin çeşitli yiyecek gruplarından sağlanmasını zorunlu kılar.

Besin öğeleri vücudumuzda çeşitli görevler yaparlar. Aynı görevleri yapan yiyeceklerden besin grupları oluşturulmuştur. Grup seçeneklerinden birini tüketmiyorsanız bir diğerini yiyerek de doğru beslenebilirsiniz.



BESıN MıKTARI
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERı 2 Su Bardağı süt veya yoğurt 1 porsiyon peynir (2 dilim) veya 2 yemek kaşığı çökelek
ET, YUMURTA, KURUBAKLAGıLLER 1 Yumurta
1 porsiyon et, balık, tavuk, hindi (60-90gm.)
1 porsiyon kurubaklagil yemeği (120gm)
TAZE SEBZE VE MEYVELER 2 Porsiyon pişmiş taze sebze
3 porsiyon çiğ taze sebze
2-3 adet orta boy meyve veya taze meyve suyu
TAHILLAR 6-8 ınce dilim ekmek
1 porsiyon pilav veya makarna
1 porsiyon çorba
YAĞLAR 3-4 Silme yemek kaşığı sıvı yağ
ŞEKERLER 1-2 Tatlı kaşığı bal, reçel veya pekmez


ÖRNEK BıR MENÜ

SABAH:
1 bardak süt,
1 yumurta,
1 dilim peynir,
1 dilim ekmek,
1 domates, 1 salatalık, maydanoz, yeşil biber, dereotu v.b

ARA ÖĞÜN:
1 meyve,
1 bardak ayran,
1 ince dilim ekmek

ÖĞLE:
1 Porsiyon etli kurubaklagil yemeği
1 porsiyon pilav veya makarna
1 bardak ayran
1 porsiyon salata,
1 orta dilim ekmek,
1 adet meyve

ARA ÖĞÜN:
1 dilim ekmek,
1 dilim peynir,
domates ve salatalık,
1meyve

AKŞAM:
1 porsiyon et, balık, tavuk (sebzeli)
1 porsiyon zeytinyağlı sebze yemeği
1 bardak ayran,
1 porsiyon salata , 1orta dilim ekmek

GECE:
1 su bardağı süt veya 1 porsiyon sütlü tatlı
1 porsiyon meyve
Kahvaltıda veya ara öğünlerde 5 zeytin, 1 tatlı kaşığı bal, pekmez, reçel tüketilebilir. 1 porsiyon meyve, 1orta boy elma, portakal veya küçük bir salkım üzüm, ince bir dilim karpuz veya kavun, yarım muz veya greyfurt olabilir.


“Gebelik Güzelliktir”


Gebelik anne adayı olmak, eşine ve kendine benzer bir canlıyı vücudunda taşımak çok özel ve sorumluluk isteyen bir süreçtir.

“Bebeği içinde hissederek yavaş yavaş artan ağırlaşma ve değişen fiziksel görünüm anneye apayrı bir güzellik katar.”

ınsan yaşamında beslenmenin çok önemli ve çok özel olduğu devrelerden biri olan gebelik, anneye topluma sağlıklı bireyler kazandırma sorumluluğunu vermiştir.

Anne iyi ve doğru beslenmezse ölü doğum, erken doğum, düşük ağırlıklı doğum, bedensel ve zihinsel özürlü doğumlar gibi tehlikelerle karşılaşabilir. Kendisinde de kansızlık, tansiyon problemleri, vücutta su tutulması, yorgunluk, diş ve kemik problemleri olabilir.

Sonuç olarak; gebelik süresince bebek iyi beslensin diye fazla ve dengesiz beslenmek doğru olmadığı gibi doğum sonrası eski görünüme kolayca ulaşmak için az yemek de doğru değildir.

Temel prensip; içerideki bebeğin yeterince yararlanacağı doğru ve dengeli beslenmeden geçer
 
selam kızlar ben geldım.. uklacım ıyı haberlerle gel ınsallah..

cınsıyet 12. haftada bellı oluyormus ama soylemıyorlarmıs bakalım bızde ıkılı testte ogrenırız belkı. ama esım kımseye soylemek yok ıkımız bılcez sadece dıyo.. ama ben herkese bangır bangır solemek ıstıyorum:S
 
Canım normalde bebek cinsiyetleri 3 aylıkken belli olurmuş fakat;
İstenmeyen cinsiyet oldğnda kürtaja gidildiğinden Doktorlar 4 aylıkken sölüyolar
Diye biliyorummm
cinsiyete artık önem vermiyorum sağlıklı olsunda başka bişey istemiyorum ama dktorum bu bebeğin seni çok yoracak kıpır kıpır yerinde durmuyor dedi delikafadulden
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…