Kızlar merhaba, merhaba, merhaba.
Tatildeyken bile takip etmiştim de sizi, şu on gündür doğru dürüst bakamadım.
Oğlum bir acayip oldu, mağara adamı gibi ses çıkarıp illa bir şeyler istiyor.
Bir baba, meme, mama diyordu, ara sıra keyfi isterse dediğimiz basit kelimeleri tekrarlıyordu.
Şimdi "gaga" öğrenmiş, "g" harfini keşfediyor.
Bi görseniz, acayip huysuz, hırçın, gergin.
"Hayır, olmaz, yapma annecim" dediğim an kıyametler koparıyor, kendini halıya fırlatıyor, el ayak debeleniyor.
Offf ki ne off.
Kimseyi kınamadım ama bu aksilikler nerden çıktı böyle, bu inatlaşmalar.
Babasıyla gaaaayet iyi, onun sözünü dinliyor, beni hiç dinlemiyor.
Babası da çıkışıyor zaman zaman, ben de.
Hele bir kaç gün öncesi felaketti. Eşimle birbirimize girdik, o gergin ben gergin, Gökalp'i bu ortamda söylemiyorum bile.
Ertesi sabah gece 1,5'da yatan oğlum, 7'de uyandı, beni itiyor, ağlıyor. Huysuzlanıyor.
Ne yapsam memnun olmuyor.
Onla bir yatıyoruz yaa, arkamı ona döndüm, bir hışımla yastığa birkaç kez vurdum, dilimle dişim arasında "of yaaa yeter artık," diyerek. Aman bir baktım içli içli ağlamaya başladı. Nasıl kötü oldum anlatamam. Öğlen farkettim ki sivrisinek yemiş, ondanmış ağlayışı. Daha kötü oldum, daha kızdım kendime.
Uyku düzeni diye bir şey kalmadı. Daha doğrusu "düzenimiz" kalmadı.
Bi bakıyorum gündüz uykusu sıfır, akşam 8,30 da yatıyor, ama tüm gün beni tüketerek.
Bi bakıyorum günde 2,5 saat uyuyor.
Onla oynuyorum, yoruyorum, yoruluyorum, duş aldırıyorum rahatlasın diye, nafile.
Rabbim bu günlerimizi aratma.