Merhaba, sizin paylaştığınız hikayeyi duygulanarak okudum, çok sevindim bebek ve ailesi adına. Ömrü boyunca hep böyle rastgitsin kuzunun tüm işleri inşallah:)
Başka bir doktor yazısı vardı. Yazının tamamı değil hatta belli kısmında sezeryan için; bebeğin yalnızlaştırılması sürecidir deniliyor. İşte bu bakış açısı bana gerçekten çok taraflı geliyor. Resmen doğum yapmamış bir anneyi, belli bir doğum şekline karşı korkutan dolduran bir bakış açısı bu... Doğum anı ve sonrası hatalı, kötü uygulamaları olan bir hastanede, ister normal ister sezeryan ile doğum yap, eminim sonunda kötü bir hikayen oluyordur. Doğru uygulamalarda sezeryandan sonra da anne ve bebek ayrılmıyor, doğar doğmaz anne gögsüne kokusuna temas ettiriliyor, anne yanından mümkün olan en kısa sürelerde alınıyor. Anne de bebek odasında bazı işlemlerde bulunabiliyor. Bu hastanenin normal doğuma has bir uygulaması değil, doğuma genel bakış açısı ve yaklaşımı ile ilgili.
Diğer taraftan sezeryan ile normal doğumu kıyaslamak ta pek doğru sonuç vermiyor. Normal doğum; vücudumuzu tamamen kendi haline bıraktığımızda eninde sonunda kendiliğinden yapacağı ya da en iyi şekilde yapmaya çalışacağı doğal bir sonuç. Sezeryan ise dediğin gibi bir müdahale. Tıp ve teknoloji geliştikçe insanların ve doktorların seçenek şansları olmuş zamanla ve oranlar da bu yuzden bu kadar yuksek. Eskiden tek bir yol varmış. Şimdi sezeryanın bile türleri var. Avrupa'da oranlar dusuk cunku onların sağlık sistemi çok farklı. Bizim gibi özel değil devlet eliyle yürütülen bir sisteme dayalı. Aynı sekılde Avrupa'daki doğuma dek ultrasona girme oranlarına bakalım. Hollanda gibi sağlık konusunda mukemmel sistem çalıştıran bir ülke bile boyun ağrısı olan sigortalıyı sıcak su havuzlarında yuzmeye göndererek bedelini tamamen karsılıyor ama hamileyi gebeliği boyunca maksimum 1-2 kere ultrasona sokuyor ve bizim burada yaptırdığımız taramalar yapılmıyor. Bunun sebebinin bebeğin sağlığı ile ilgili olmadığı da kesin olarak biliniyor tamamen sağlık/bütçe politikası.... Hangi uygulama daha doğru? Allah bilir... Zaman gösterir.
Yani bizler daha çok sezeryan oluyoruz ve daha çok ultrasona, tarama testlerine maruz kalıyoruz. Bizde de devlet hastanelerinde karşılama oranı azaldıkça da uygulamalar aynen Avrupa daki gibi düşüyor.
Bence hiçbir doğum yöntemi kötü değildir, birbiri ile kıyaslanmamalıdır. Önemli olan doğumu yapacak kişinin ne hissettiği ve tabii tıbbi gerekliliklerin ne olduğudur. Bazı kişiler, nedendir bilmem fanatik görüş sahibi oluyorlar. Bu fanatik kişi hiçbirzaman doğum yapmayacak olan bir erkek olduunda daha da şaşırıyorum. Mesela doğumda, belli bir noktada ağrı kesici isteyen, veya çıkış anında dikiş yapan doktoru bile aşağılıyorlar sanki kolaya kaçmak istemişler gibi... Oysa kadıncağız kesilmezse, 3 cm boyunca patlayacak resmen, telafisi olmayan bir hasar oluşacak ve daha sonra vaginal restorasyon operasyonları geçirmesi gerekecek belki. Ama fanatikler hemen karşı koyarlar ama oooo doğuma normal bir müdahale bu olmaz diye. Eskiden doğum sırasında/hemen sonrasında kaybedilen anne-bebek oranları ile bugünkünü de kıyaslamak gerekli o zaman. Anne ve tıp ne gerektiriyorsa o yapılmalı bence hiçbir doğum şekli hor görülmemeli.
Neyse bu konu çok konuşulabilecek bir konu, başınızı hiç ağrıtmak istemem. Özetle benim yazım kesinlikle sizin kendi paylaşımınıza yönelik değildi. Burada her zaman doumlarda yaşadıklarınızı duymayı, öğrenmeyi çok isterim şahsen.