Ben olsam asla gitmezdim. Dil bilmeden, yapacağınız belli bir meslek olmadan, çevrenizde kafa dengi birkaç arkadaş olmadan başka bir ülkede hayata sıfırdan başlamak kolay mı sanıyorsunuz?
Bunların hepsi çözülür, dil öğrenilir, meslek edinilir, arkadaş bulunur diye de düşüneblirsiniz. Fakat ana dilinizi konuşan, tüm hayatınızı üzerine inşa ettiğiniz ve sevdiklerinizin yaşadığı bir ülkede dahi yalnızlık çekiyorsanız, dil öğrenene ve insanlarla tanışıncaya kadar 52 yaşındaki dayınızla dünyanın bir ucunda ne yapacaksınız kuzum? Üstelik bunun geri dönüşü olmayacağını, dayınıza borçlu hissetmemek için ne olursa olsun orada kalıp çalışmanız gerektiğini söylüyorsunuz. Ne zorunuz var ki 26 yaşınızda hayatınızı böylesine büyük bir ipotek altına sokuyorsunuz?
Çalışıp çabaladıktan sonra insana her yerde ekmek vardır. Önce kendinizi toparlayın. Evlenmek istiyorum demeden önce memnun olmadığınız mesleğinizi değiştirip gönlünüze göre bir meslek bulmak, arkadaşlar ve hobiler edinmek için çabalayın. Gerekirse üniversiteyi yeniden okuyun, gerekirse hem çalışıp hem okuyun; ama ne kimseye borçlu hissedin, ne de kimsenin üzerinizde hak iddia etmesine izin verin.
Kısmet belki orada belki de buradadır belli olmaz; fakat hayatının tamamını Türkiye'de geçirmiş birinin ne hayatının tamamını Avustralya'da geçirmiş Türklerle ne de anadilini sonradan öğreneceği Avusturyalılarla evlilik çerçevesinde anlaşabileceği fikrini pek gerçekçi bulmuyorum. Zaten evlilikten önce hayatınızda yerine oturtmanız gereken başka şeyler var bana kalırsa. Bunları çözdükten sonra gerisi kendiliğinden gelecektir zaten.
Son olarak, başkalarının ne dediğiyle bu kadar ilgilenmeyin. O başkaları bugün arkadanızdan konuşur, yarın size imrenerek bakar, orası hiç belli olmaz.