- 30 Ağustos 2014
- 2.719
- 3.782
- 198
- 48
- Konu Sahibi akideciknane
-
- #33.541
Senin numaralandırdığın soruların 2-3 misli sorular vardı kafamda. Üstelik tüp bebek tedavisine girdiğim sırada. Zaman geçiyordu. Geri dönüşü yoktu. Denemedik demeyelim di, ama özünde gerçekten anne olmaya hazır mıydım? Ben de bilmiyordum. Hatta çocuğu olanlarla konuşuyordum. Beni çocuk istemeye ikna edebilsinler diye. Hayatımda hiçbir zaman hayatımın amacı çocuk olmamıştı. Bazı arkadaşlarım anne olmayı hayatın anlamı olarak görürken. Aynı duygular eşim içinde geçerliydi. Benden önce 10 yıllık bir evliliği olup hiç cocuk istememişti mesela.Selam kızlar, umarım hepiniz iyisinizdir.
Bugün biraz dertleşmek istedim sizlerle, vaktinizi çalacağım belki ama farklı fikirlere belkide biraz ikna edilmeye ihtiyacım var.
Nerden başlıyım, içimden geçenleri doğru şekilde nasıl anlatayım tam bilemiyorum gerçi, deneyeceğim işte.
Şimdi ben yarın tam 39 yaşıma giriyorum ve ister istemez 39 senenin yaşanmışlıkları sayesinde edindiğim tüm tecrübelerin etkisinde olduğumu fark ediyorum. Yani demeye çalıştığım şu ki 20'li yaşlardayken her şey ne kadar da kolaymış. Tecrübe ve yaşanmışlıklar yokken yani daha bilinçsizken ne kadar da gözü karaymışız. Yıllar geçtikçe daha çok fark ettiğim şey git gide daha korkak olduğum. Çünkü artık hayatın tehlikelerinin, zorluklarının, sıkıntılarının (pek çoğunu yaşayarak ve pek çoğunu da gözlemleyerek) bilincindeyim. Artık yaptığım yada yapacağım her şeyi 2 kere düşünüp tartıp yapar oldum sanki. Geriye dönüp baktığımda ne kadar güzel ve ne kadar zor bir hayatım olmuş diyorum. Çoğumuz gibi bende ne elde ettiysem bu hayatta tırnaklarımla kazıdığımdan elde ettim. Elimi attığım hiç bir iş tek seferde olmadı hep büyük uğraşlarla hak ettim. İyi ki öyle olmuş belki de, çünkü böylelikle ulaşılanın tadı çok daha güzel geldi sonuçta. Üstelik hep güçlü kalmamı, hep ayaklarım üzerinde durmamı sağlayan da bu sanırım. Gerçi güçlü olmak her ne kadar hayat için iyi olsa da bi o kadar da yorucu, bizim gibi olan kadınlar bilir neyden bahsettiğimi o yüzden çok detaylara girmiyorum.
Şimdi giriş kısmını hallettim sayarsak, gelişme kısmında bunları neden düşündüğümü anlatmaya geçebilirim sanırım.
Ben 5 yıllık mutlu bir evliliği olan ve eşini Allahın bir hediyesi olarak gören biriyim. Çok şükür ki benim için en doğru adamı bulduğuma inanıyorum. Evliliğimizin ilk seneleri aklımızdan çocuk fikri geçmedi hiç, sonra yaş geçiyor dedik, evde bizden bir parça olsa güzel olur dedik, tüm arkadaşlarımız baktık ürüyor, e aileler cevre es dost sorar oldu, bizimde aklımıza düştü bir kurt tabi. Gittik doktora test vs derken geldik bu günlere. Tabi bu sürecin de ne kadar zor olduğunu yaşayınca gördüm. Al sana bir tecrübe daha :) Her türlü etkileniyor insan. En önemlisi ve zor olanı da psikolojimizi sağlam tutmak. İşte benim de bu süreçte aklımda binbir deli soru!
1.) Herkes çocuk sahibi olmalı mı?
2.) Ben çocuk sahibi olmayı gerçekten istiyor muyum?
3.) Neden çocuk sahibi olmak istiyorum?
4.) Bu hayatın zorluklarını bile bile bunu o çocuğa yaşatmayı göze alabiliyor muyum?
5.) Yoksa kendi rahatımdan mı vazgeçmek istemiyorum?
6.) Düşündükçe daha çok Korkuyorum! ama tam olarak neden?
İşte zaman zaman kafama takılıp duruyor tüm bunlar. Benim cevaplarım şunlar;
1.) Hayır, çocuğunu çöpe atan, istismar eden vs. gördükçe umarım hak etmeyen kimse çocuk sahibi olmaz diyorum. (buna bende dahilim, gerçekten hak ediyorsam olsun)
2.) Evet, sadece daha gözü kara olmalı, çok detaylı düşünmeyi bir kenara bırakmalıyım galiba.
3.) Bize yeten, mutlu eden bir evliliğimiz var. Çocuğumuz olursa onu sonsuz sevip, koruyup, mutlu bir insan olması için elimizden geleni yapabiliriz. Bizim bir parçamız olur vs ama bunun çok net bir cevabı yok aslında. İç güdüsel işte!
4.) Bak işte bu konuda çok kararsızım. Hayatın bizlere ne getireceğini bilmiyoruz elbette ama olabilecekleri tahmin ediyoruz artık (bknz. giriş bölümü)
5.) Yalan yok, çoook rahatım evimde kendimle ve eşimle. Dilediğimi dilediğim kadar ve zaman yapıyorum çünkü. Sorumluluğum "biz" kadar. Çocuk olursa kocamaaaan bir "Onun" kadar olacak en basiti. Yinede diyorum ki 39 yıllık rahat bana yeter, onun için kaldır poponu artık :)
6.) Korkuyorum! Galiba çocuğumla çok vakit gecirememekten. Bana ihtiyacı olduğunda yanında olamamaktan. Ya da onun başına gelebilecek kötülükleri engelleyememekten. Say say bitmez..
Çok mu negatifim sizce? Galiba bu sıralar bazen öyleyim. Ama buna engel olamıyorum. Daha dün akşam eşimin çalıştığı iş yerinde yaşanan bir kazada neredeyse 20 yaşında gencecik bir çocuk yanarak ölüyordu. Şimdi hastanede tedavi görüyor. Eşim yetiştirmiş hastaneye, başında beklemiş. Eve geldiğinde göz yaşlarını ben sildim öpe koklaya gözlerinden. Oturup beraber ağladık çocuk için. Hala ağlıyorum. İçim acıdı haline. Yüreğim tutuştu tanımadığım birine. Annesi yokmuş çocugun, babası başka biriyle evliymiş. Gelmemişler bile hastaneye. Allahım acil şifalar versin, çektiği tüm acıları tez vakitte unuttursun dilerim. İşte tüm bunlarında var olduğunu bilince hayatta bir adım geri atıyorum hep.
Neyse artık Sonuca gelirsek;
Çocuk istiyorum, bazen içim titriyor aklımdan geçince bazen duvardan farksızım. Çocuk istiyor olmam hormonlarımın bir oyunu belkide çünkü yeri geliyor "olmasa da olur" diyorken buluyorum kendimi. Sonra sizleri düşünüyorum aranızda bitmek tükenmek bilmeden, bıkmadan usanmadan, pes etmeden defalarca kere tedavi olanları düşünüp onların bu çabalarından sonra belkide ben yeterince hak etmiyorumdur diyorum. Zaten oldum olası Bebek hayatımın odağında olmadı hiç önceliklerim başkaydı hep, böyle böyle bu yaşa geldik işte. Kısaca şimdiki aklımla 25 yaşımda olsaydım farklı yapacağım pek çok şey olabilirdi belki de. fakat şimdi bu yaşımda içine girdiğim bu durum beni baskı altında hissettiriyor, bu da çoğunlukla bağırarak arkama bile bakmadan koşma isteği uyandırıyor bende :) Ah "Kova" pis "Kova" bütün kabahat zaten hep burcumda
Sonuçta bu günlerde daha sık sorgular oldum kendimi çünkü 2. deneme için güç toplamaya, kendimi ikna etmeye uğraşıyorum. Baktım tek başıma çok pozitif olamıyorum sizlerin konu hakkında ki fikirlerine de baş vurayım dedim. Kim bilir belki bu yazıyı okuyan birileri daha kendini sorgulamaya başlarken, birilerinden de gelecek bir kaç küçük laf sayesinde bende bir aydınlanma yaşayabilirim. Umut işte nerden çıkacağı belli olmaz öyle değil mi?
Hepinizin gönlünden geçen dilekleri en kısa zamanda gerçekleşsin umarım. Bitmek tükenmek bilmeyen mutluluklar bizlerin olsun. Bu arada sürç-i lisan ettiysem ve kafanızı şişirdiysem affola!
Sevgilerimle, Medusa76
Transferden önce gittiğim bioenerji uzmanına bütün bu hislerim anlatmıştım. Ben o kadar da çok istemiyor muyum acaba, haketmiyor muyum diye sormuştum. Sonuçta aslında bu hislerin bilinmezliğe duyulan korku olduğunu, her kadının içinde mutlaka annelik içgüdüsü olduğunu söylemişti. Ufak çaplı sanal bir annelik yaşattı bana telkinle ve ben koptum, ağlamaya başladım. Bana bu kadar bilinç iyi değil dedi. Bir kırsalda yaşasaydın, içgüdülerinle karar alsaydın en az 4-5 çocuk yapabilecek kapasitede içgüdülerim olduğunu söyledi.
Ha gelelim şuan ki noktaya. Hala çok korkuyorum, alıştığım hayatın nasıl değişeceğinden, eşimle ilişkimizin alacağı şekilden, bebeğin sağlığından, geleceğinden...böyle uzar liste. Ama sonuçta bebeğim olacağını bildiğim günden beri daha çok gülümsüyorum, sanki daha mutluyum. Sanki hayatın kontrolu daha bir benim ellerimde.
Şimdi bunları yazarken laboratuardan aradılar. Harmony sonucunuzu mail attık diye. Şuan ellerim titriyor. O dosya açılana kadar kalbim güm güm.
Sonuç iyi çıktı ve ben ağlıyorum, işte böyle birşey galiba....