- 26 Eylül 2010
- 17.558
- 32.867
- 798
- Konu Sahibi beyzat2014
-
- #21
Benimki 18 aylık, doğumdan itibaren ara ara bir kaç saat halalar, anneanne,babaannelere bırakırım. Henüz yatılı bırakmadım hiç.Merhaba arkadaslar, oglum 4 yasına bu ay gırdı. Dogumsonrası depresyon agırdı bende. Ihtıyaclarını hıc aksatmadıgımı dusunuyorum fakat tabı ruhunu ne kadar doyurabıldım bılmıyorumoglum genel olarak bana cok baglı bır cocuk. Tabı buna artık baglı degıl bagımlı dıyorum . Korona oncesıne kadar anannesınde kalırdı bır kac saat , ayrılırken bız sıkıntı da cıkarmazdı. Bır okul denememız oldu ve artık hazır dıyıp benı okul dısına gonderdıklerı gun cok aglamıs. Bana cok gec haber verdıler. Bu olaydan sonra kronıklestı bızım ayrılma kaygılarımız. Ben ıyılestırme adına suan hep yanımda tutsam da, esım de tam tersı “ ananneye, babanneye bırak bır kac saat dıyor” tamam bu da guzel bır coZum fakat benım oglumun suan bu ufak ayrılıklara dahı tahammulu yok. En son bugun babanne hala amca geldıler , oglanı bıze ver bırlıkte yemege gıdelım dedıler. Daha onlar cumleyı tamamlamadan oglum caresız kıvranır gıbı “ben tokum “ dedı ve gozlerı doldu. Sonra ben “bıraz gezersın amcanla dıyınce , hayır dıye aglamaya basladı. Sakınlestırdım sonra. Sımdı Butun gece uyku arasında kalkıp kalkıp benı kontrol edıyor. Cok uzuluyırum. Bu guvenaız baglanma ıle ılgılı makalelerı okuyup okuyup kahroluyorum. Calıaan anneler ıcın bu zaten asılmıs bır problemdır ama ev hanımı anneler cocuklarınızı ne zaman sıZsız bıryerlere bıraktınız. Bana onerınız var mı
Bu doğru bir tavsiye değil, üzgünüm.Ama aglasada odadan çıkmayın buna alışsın.
Bu da doğru bir tavsiye değil, sizde işe yaramış olabilir bununla birlikte zaten kaygılı olan bir çocuğa, annesinin 'seni burada bulamazsam üzülürüm' demesi extra kaygı hatta suçluluk duygusu yükler.Ona saati gösterim 'bak yarım saat sonra gelicem beni burada bekle başka yere gitme yoksa seni burada bulamazsam üzülürüm' diyin
Bazı pedagoglarla çalıştım hiç birinin herhangi bir sorunu olan çocuğa aglamadan olayları astiklarini hiç görmedim.Bu doğru bir tavsiye değil, üzgünüm.
5 yaşında oğlum var. 4 yaşında anaokulunw başladı. Ve evet bensiz amcası, dayısı, teyzesi, dedesi gibi 1.derece yakınlarıyla gezmeye gider, hatta kendi ister bunu. Bir süre mühlet verin. Sizin bir yere gitmeyeceğinizi, onu bırakmayacağınızı düşündüğü zaman teklif edin.Anormal bır durum oldugunu mu dusunuyorsunuz? Normalde baska cocuk bugun gıdermıydı aıle buyuklerı ıle gezmeye
Okula onu tabiri caizse terkediyormuş günü duygusallık da değilde, orada arkadaş kuracağı, yeni şeyler öğreneceği şeklinde bırakın. Eşim de ayrılırken zorluk yaşıyordu, öğretmeni hemen uyardı oğlunuza bağımlısınız, o siz giderken üzülüyor ama içeri girince gayet güzel vakit geçiriyor, böyle yaparsanız her sabah aynı sorunu yaşayacaksınız diye.Egıtımcı mısınız? Okulunu cok ozenerek secmıstım. Gıttık ve orda aynı sızın bu soyedıklerınız soylendı. Ve nokta atıslardı hepsı de. Ben dogum sonrası hıc destek gormedım ve bu benı dpresyona soktu ya da zaten depresyondaydım , yapılanlar daha da tetıkledı. O ara ogluma bakıp butun yasananlardan aorumlu tuttugum bıle oluyorduAllah ‘ım kahroluyorum. 20 gun kuvezde kaldı. O ara ben delı gıbıydım. Mutsuz sureklı aglayan bır anneydım. Sonra kucagıma geldı ama ben sımdı gprıyorum kı, ona o ıhtıyacı olan sefkatı doyasıya veremedım. Bıraz buyuyunce de bu defa o gınlerın pıslanlıgı ıle cok ustune dustum. Pimpirikli, evhamlı davranır oldum. Okulda da o soyledıgıjız yanlıs tutumu yaptım sanırım. Ve oglum cok zor gexırdı o ayrılma dakıkalarını. Sımdı de tamamen kaybetme kaygısı ıle dolu. Ahh cok uzuluyorum.
Bazı pedagoglarla çalıştım hiç birinin herhangi bir sorunu olan çocuğa aglamadan olayları astiklarini hiç görmedim.
Bir uzman olarak, size sadece bu göstergeleri anlatan bir anneye nasıl bir tavsiyede bulunurdunuz?
(Sorumu yanlış anlamayın bilgi toplamak istiyorum bu benim işim için önemli.)
Bir de ikinci alintiniz için bu karşı tarafa ekstra kaygı vermek değil aksine orada bulunmaya devam ettiği her saniye annesinin gelebileceğini aşilamasidir.
Bir çocuk gelişimci öğretmen staj dönemimdeki bir çocuğun sorununu bu şekilde 2 gün içinde halletmisti ve bana 'karşı tarafa verilen sorumluluk ve yonergeleri çocuğun tüm zaman boyunca aklında tutacağını unutma bu yüzden kesin ve olacaklari ona sun' demsiti.
Yani esas mevzuyu anne baba ile çözmek.B BLUES
Ben 'çocuğu hiç ağlatmayalım' diyen uzmanlardan değilim aksine ağlamanın
çocuk-yetişkin herkes için pek çok durumda sağaltıcı/rahatlatıcı etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bununla birlikte ağlayan bir çocuğu iletişimsiz/tepkisiz/ilgisiz bırakmak onu öğrenilmiş çaresizlikle tanıştırır.
'Ağlar,ağlar,susar' diye tarif edilen bu yaklaşımla çocuk bir süre sonra çaresizlikten uyum sağlar yeni durumu, mecburen kabullenir,
biz de onu 'bak alıştı' diye yorumlarız.
İkinci durumda çocuğa 'başka yere gitme' demek çok anlamsız birincisi çocuk bağımsız, tek başına hareket edebilecek yaş ve yeterlilikte değil dolayısıyla aslında çocuğun aklında, gündeminde olmayan bir hususu onun aklına sokuyoruz.
Ayrıca böyle durumlarda sorumluluk -yaşı gereği- çocukta değil onun emanet edildiği yetişkindedir.
Çocuğun bulunduğu ortamdan ayrılması durumunda niye 'ben üzülürüm' deyip çocuğa duygusal bir sorumluluk ve annesini üzme endişesi yüklüyoruz?
Çocuk zaten kısa süreli de olsa -ki bu yaş çocuğunda saat-zaman kavramı yoktur,
vakti somut örnekle anlatmak gerekir-
anneden ayrı bir başka yetişkinle kalacağı için zaten tedirgin.
Ben konu sahibine genel geçer tavsiye veremem çünkü ne çocuğu tanıyorum,
ne gelişim öyküsünü biliyorum,
ne de annenin ebeveynlik tarzına vakıfım.
Size örneklik eden çocuk gelişimci öğretmen bahsi geçen çocuğa niye öyle yaklaştı bilmiyorum.
Çocuğun mizacı, yaşı, gelişim özellikleri,
okulda oryantasyonun nasıl uygulandığı,
okulda kaçıncı yılında olduğu,
o yıl okulda geçirdiği süre (gün-saat)
kaçıncı çocuk olduğu,
çocuğa bakım verenlerin sayısı-niteliği-tarzı vb çok etken çocuğa yaklaşımımızda rol oynar.
O nedenle nokta atışı tavsiye verebilmek için vakayı tanımamız, gözlemlememiz lazım.
Bununla birlikte bu konuda ben öncelikle çocukla değil anneyle hatta mümkünse
anne-babayla çalışırdım.
Çünkü çocuk mizacın etkisini dikkate almakla birlikte yüksek ihtimalle ebeveyn tutumları nedeniyle bu tip davranışlar sergiliyor.
Sonra da ayrılık kaygısını yoğun yaşadığı belli çocukla, kaygıları giderme ve özgüven sağlama yönünde oyun terapisi yöntemiyle çalışırdım.
Bu konu bu platformdan verilecek bir, iki
tavsiye ile çözülmeyecek kadar çok boyutlu.
En azından benim bakış açımla.
Merakımdan soruyorum "ağlar ağlar susar" dediniz ya bunun yanlış olduğunu söylediniz peki nasıl olacak ?B BLUES
Ben 'çocuğu hiç ağlatmayalım' diyen uzmanlardan değilim aksine ağlamanın
çocuk-yetişkin herkes için pek çok durumda sağaltıcı/rahatlatıcı etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bununla birlikte ağlayan bir çocuğu iletişimsiz/tepkisiz/ilgisiz bırakmak onu öğrenilmiş çaresizlikle tanıştırır.
'Ağlar,ağlar,susar' diye tarif edilen bu yaklaşımla çocuk bir süre sonra çaresizlikten uyum sağlar yeni durumu, mecburen kabullenir,
biz de onu 'bak alıştı' diye yorumlarız.
İkinci durumda çocuğa 'başka yere gitme' demek çok anlamsız birincisi çocuk bağımsız, tek başına hareket edebilecek yaş ve yeterlilikte değil dolayısıyla aslında çocuğun aklında, gündeminde olmayan bir hususu onun aklına sokuyoruz.
Ayrıca böyle durumlarda sorumluluk -yaşı gereği- çocukta değil onun emanet edildiği yetişkindedir.
Çocuğun bulunduğu ortamdan ayrılması durumunda niye 'ben üzülürüm' deyip çocuğa duygusal bir sorumluluk ve annesini üzme endişesi yüklüyoruz?
Çocuk zaten kısa süreli de olsa -ki bu yaş çocuğunda saat-zaman kavramı yoktur,
vakti somut örnekle anlatmak gerekir-
anneden ayrı bir başka yetişkinle kalacağı için zaten tedirgin.
Ben konu sahibine genel geçer tavsiye veremem çünkü ne çocuğu tanıyorum,
ne gelişim öyküsünü biliyorum,
ne de annenin ebeveynlik tarzına vakıfım.
Size örneklik eden çocuk gelişimci öğretmen bahsi geçen çocuğa niye öyle yaklaştı bilmiyorum.
Çocuğun mizacı, yaşı, gelişim özellikleri,
okulda oryantasyonun nasıl uygulandığı,
okulda kaçıncı yılında olduğu,
o yıl okulda geçirdiği süre (gün-saat)
kaçıncı çocuk olduğu,
çocuğa bakım verenlerin sayısı-niteliği-tarzı vb çok etken çocuğa yaklaşımımızda rol oynar.
O nedenle nokta atışı tavsiye verebilmek için vakayı tanımamız, gözlemlememiz lazım.
Bununla birlikte bu konuda ben öncelikle çocukla değil anneyle hatta mümkünse
anne-babayla çalışırdım.
Çünkü çocuk mizacın etkisini dikkate almakla birlikte yüksek ihtimalle ebeveyn tutumları nedeniyle bu tip davranışlar sergiliyor.
Sonra da ayrılık kaygısını yoğun yaşadığı belli çocukla, kaygıları giderme ve özgüven sağlama yönünde oyun terapisi yöntemiyle çalışırdım.
Bu konu bu platformdan verilecek bir, iki
tavsiye ile çözülmeyecek kadar çok boyutlu.
En azından benim bakış açımla.
Belirli bir süre ağlamasına izin veriliyor her çocuk için genelde uyku eğitiminde çok söylenir. Fazla ağlama çocuğun ihtiyaçlarını karsilalamama ve ozguvern eksikliği yaptığı için önerilmiyor. Onun yerine alıp çocuğu rahatlatıp yeni baştan başlamak öneriliyor.Merakımdan soruyorum "ağlar ağlar susar" dediniz ya bunun yanlış olduğunu söylediniz peki nasıl olacak ?
Şöyle izah edeyim.Yani esas mevzuyu anne baba ile çözmek.
1 geçmişi öğren (anne baba tutumu v.b...)
2 anne babaya yonerge ver.
Peki (bu konu dışında) anne baba çocuğa nasıl bir yönerge verecek mesela acil bir yere gitmesi gerekti ve cocugu bir büyüye bırakacak bu zaman çocukla ne konuşmalı?
Çocuk ağlıyorsa, huzursuzsa önce sebeplere odaklanmak lazım.Merakımdan soruyorum "ağlar ağlar susar" dediniz ya bunun yanlış olduğunu söylediniz peki nasıl olacak ?
Önceki sayfalarda ben yazmıştım.Şöyle izah edeyim.
Güvenli bağlanan-doğru ebeveyn tutumlarına maruz kalan çocuklar (başka bir travmatik durum yaşamamışsa; kaza, ameliyat vb)
3 yaş itibariyle sosyal anlamda gelişim göstermeye başlar ve zaten kısa süreli ayrılıklarda ciddi sorunlar yaşanmaz.
Konu sahibinin çocuğunda bu durum kaygı haline ulaşmış dolayısıyla akşamdan sabaha konuşmayla/telkinle çözmek çok zor.
Bebekler ve çocuklarla önce ev içinde kısa süreli farklı ortamlarda bulunarak bunun alıştırmasını yapmak lazım.
Önceki sayfalarda bir arkadaş yazmıştı sanki.
Ani ve acil bir durum gelişti ve anne gitmek zorunda.
O zaman çocuğun göz hizasına inip sakin bir tavırla, durumu açıkca anlatacak ve ona somutlaştırarak geleceği zamanı anlatacak.
Mesela akşam baban işten gelmeden önce ben eve dönmüş olacağım.
Tvde izlediğin çizgi film ..... bitmeden dönerim vb.
Sonra da çocuğa kendisine ait bir eşyayı emanet verecek.
Annenin fotoğrafı olabilir, evin anahtarı olabilir,
'bu ben gelene kadar sende dursun gelince bana geri verirsin' diyerek somut bir nesne ile aralarındaki bağın kesilmediğini vurgulayacak.
Umarım yeterince açıklayıcı olabilmişimdir.
Yorumlarda kullanıcı adlarına çok dikkat etmiyorum.Önceki sayfalarda ben yazmıştım.
Şuan benim ilk dediklerimle aynı şeyleri yazmışsınız aslında tek farkı benim zamanında öğretmenimden öğrendiğim 'burada beni bekle' yerine 'anahtar sende kalsin' gibi somut bir eşya ile yapmak daha uygun demişsiniz.
Peki bilgiler için teşekkürler.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?