Cuma Zayıflama Yarışması 5. Takım

Leptın hormonu ile ılgılı bışeyler okumuştum bulursam paylasayım bence cok mantıklıı
 
LEPTİN HORMONUNUN SALGILANMASINA OLANAK TANIYIN!

- Fazla yemekten (tabii ki Karatay'a uygun) korkmayın, aç kalmaktan korkun. Öyle bir yiyin ki bir sonraki öğününüze kadar asla açlık hissetmeyin. Çok sevdiğiniz bir şey yerken karnınız değil gözünüz doyana kadar yiyin.

- Kahvaltınızı eksiksiz yiyin ve malzemeden çalan müteahhitler gibi davranmayın.

- Öğün sayınızı kendinize göre ayarlayın. Karatay Diyetinde en ideal öğün sayısının iki olduğunu unutmayın. Sabah erken kahvaltı yapıyorsanız 2,5 öğün de yiyebilirsiniz. Yeter ki öğünleriniz arasında bir şey yemeyip az da olsa leptin hormonunuzun salgılanmasına olanak tanıyın.
 
“Yağ yemezseniz, yağlarınızı yakamazsınız!” Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay

Soğuk sıkım zeytinyağı ve doğal tereyağı yemekten korkmayın. Çakma diyetlerde sizlere öğretilen ölçülere lütfen beyninizde “reset” atın. Eskiden salatanıza bir ölçü zeytinyağı koyuyorsanız şimdi 5 ölçü hatta 10 ölçü koyun. Salatanıza, yemeklere zeytinyağı koyarken korkak ve ürkek davranmayın.

A, D, E, K vitaminleri yağda çözülüyor. Bu vitaminleri vücudunuzun emebilmesi için yağa ihtiyacı olduğunu hiç unutmayın.

Ayıca kabızlık sıkıntısı yaşıyorsanız bilin ki yeterince yağ yemediniz demektir. Bizi yağdan birileri (siz kimler olduğunu çok iyi biliyorsunuz) öylesine uzaklaştırmışlar ki yemeklerimize yağ koymaya korkar hale gelmişiz.

Biz ne zaman kabızlık yaşıyor olsak ertesi günü zeytinyağını daha da arttırıyoruz. Bir de günkurusu kayısı yiyip üzerine su içiyor biraz da fazla yürüdüğümüz zaman bu sorun kendiliğinden ortadan kaldırmış oluyoruz.
 
EKMEK İNSANI TOK TUTMAZ ACIKTIRIR!

Bir dilim ekmek yiyen bir kişinin (Hem de isterseniz en iyisi diye önerilen tam buğday ekmeği olsun.) bir çorba kaşığı şeker yemiş gibi şekeri yükseliyor. Şekeri yükselen bir kişi de 3 saat sonra acıkıyor. Yani ekmek insanı doyurmadığı gibi tam tersine acıktırıyor.

Karatay Diyetini uygulayanlar bu gerçeği çok iyi biliyor. Biz ekmek yerine karbonhidrat olarak ceviz / kavrulmamış fındık fıstık badem yiyoruz. Karatay Kahvaltısı insanı 6-7 saat tok tutarken aynı kahvaltının yanında ilave olarak bir - iki dilim ekmek yediğinizde 3-4 saat sonra acıkırsınız. Bunun nedeni şekerinizin hızlı yükselip hızlı düşmesi, şekeriniz düşerken de bir şeyler yeme ihtiyacı duymanızdır. Dolayısıyla sizi hızlı acıktıran ekmektir.

Ekmekten, her türlü unlu mamulden uzak durmak gerekiyor. Şeker insan için ne kadar zararlıysa ekmek de aynen öyle.

Ekmek = Şeker = Dejeneratif hastalıklar (Kanser, damar tıkanıklığı, alzheimer, vb)
 
Şimdi ocak bası 69 olsam subatta hamile oldugumu oğrensem 67 ile snr guzelce devam etsem burada 77 ile doguma gıtsem snr 73 ile çıksam 6ay snr gene 67 olsam ve korusam almasam guzel olma mı
ınsaellah ya ınsaellah
olur herturlu..
hamıle ıken burayı bırakma... ama.
 
Kanser hücrelerinin şekerle beslendiğini öğrendiğim andan beri şekerden uzak duruyorum. Canan Hanım TV konuşmalarında hep anlatıyor “bir hastada kanser olup olmadığını anlamak için damardan şekerli su veririz. Nerede emilim fazla ise metastaz var demektir”

Ben beynimi şu şekilde koşullandırdım. Şu anda vücudumda bilmediğim bir yerde kanser oluşumu var ise ben bu kanser hücrelerini şeker vererek beslemek istemiyorum. İşte şekerden bu şekilde uzaklaştım. Lütfen bir düşünün, bir anlık zevk için kim kanser olmak ve dünyadan uzaklaşmak ister?

Şeker denen meret öyle bir illet ki aynen uyuşturucu gibi. Şeker bağımlısı olduğunuz anda kurtulmanız gerçekten çok zor. Ben Canan Karatay’ın sayesinde bu uyuşturucudan çok kolay kurtuldum. Bu uyuşturucudan kurtulunca da yaşamım değişti. 100 metre yürüyemez morbid obez iken şimdi kilometrelerce yürüyebiliyor, saatlerce dans edebiliyorum. Babam şeker hastası olduğu için şeker hastalığı benim kaderimdi. Meğerse kaderim falan değilmiş çünkü ben artık şeker hastası değilim. 12 yıl boyunca içtiğim 48180 adet hap ile düzelmeyen kan değerlerim şeker ve şekerimi yükselten gıdaları kesince kendiliğinden 4 ayda düzeldi. (Bu konuyu sağlıklı Yaşıyoruz sayfasında bir çok kez paylaştım)

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay hep şunu söylüyor. “Bir dilim ekmek (hem de en iyisi diye önerilen tam buğday ekmeği) yediğiniz zaman 1 çorba kaşığı şeker yemiş gibi şekeriniz yükselir.” Biz taş değirmende elde edilen tam buğday ununun çok zararlı olmayacağını düşünüyorduk. (sayfada paylaşmıştık) Bu konuyu hocaya sorduğumuzda bize aynen şöyle dedi. “un ufak hale gelmiş unla ne yapılırsa yapılsın sindirimi ağızda başlıyor ve glisemik indeksi çok yükseliyor. Oysa aynı buğdaydan yapılan bulgur için aynı şey geçerli değil. Bulgurda ve buğdayda sindirim ağızda başlamıyor.” Kim olursa olsun ve hangi yaşta bulunursa bulunsun herkesi özellikle de çocuklarımızı şekeri yükseltecek gıdalardan uzak tutmamız gerekiyor. Kim bir yakınının veya çocuğunun kanser olmasını ister? Kim çocuğuna şeker veya şekerini yükseltecek kanser hücrelerini besleyen gıdadan yedirebilir? Lütfen bu konuyu çok düşünün.
 
MEYVE YİYEN KİLO VEREBİLİR Mİ?

Ağustos 2011 - Ağustos 2012 arasında 40 kilo verdim.

Ağustos 2012 – Ağustos 2013 arasında ise 10 kilo verdim.

Neden 2. Yıl , 1. Yıl kadar kilo veremedim?

Bunun bence 2 nedeni var.

Birincisi verilecek kilolar azalınca kilo verme yavaşlıyor.

İkincisi ve daha önemlisi ise ben ikinci yıl glisemik indeksi orta olan meyvelerden yemeye başladım.

Kış aylarında kahvenin yanında 1 adet hurma veya bir başka gün kahvenin yanında bir adet kuru incir yedim.. Ama hiçbir zaman bu meyvelerden günde bir adetten fazla yemedim.

Yaz mevsiminde ise karpuz kavun, incir, dut gibi Gİ yüksek meyvelerden hiç yememiş olmama rağmen üzüm gibi Gİ orta olan meyvelerden yedim.

Yani ikinci yıl yavaş kilo vermemin ana nedeni ikinci yıl Gİ orta olan meyvelerden yemeğe başlamış olmam.

Hızlı kilo vermek isteyen arkadaşlar benim ilk yıl yaptığım gibi günde 3-4 günkurusu kayısı veya Nurçin’in yaptığı gibi Gİ düşük meyvelerden en fazla bir adet ile yetinsinler ve meyveden uzak dursunlar. Yiyecekleri meyveyi de Canan Hanımın dediği gibi sabah kahvaltısından sonra yesinler.
 
SİZ HANGİ ZAYIFLAMA MODELİNİ TERCİH EDERSİNİZ?

Bugüne kadar bizim bildiğimiz ve uyguladığımız 2 çeşit zayıflama modeli var.

  1. KALORİ HESABI: 1500 kalori alıp 2000 kalori harcayıp az ve sık yiyerek kilo verebilirsiniz. Akupunkturu da bu model içinde kabul ediyoruz. Ben bu tür yoyo diyetler nedeniyle verdiğim kiloları hep fazlasıyla geri aldım ve sonunda 140 kiloyu aşan, çorabını bile kendi giyemeyen morbid obez oldum. Ayrıca tip 2 diyabet, kolesterol ve ürtiker hastası da oldum. Son 12 yılda 48.180 adet hap kullandım ve bu hapları kullanmak benim kaderimdi ölene kadar da kullanacaktım. Dizlerim ve ayak bileklerimde problemler başlamış, eşim Nurçin de reflü hastası olmuştu. Her ikimiz de yüksek tansiyon hastasıydık.
  2. LEPTİN HORMONUNUN SALGILANMASINA İZİN VEREREK: Kalori hesabı yapmayıp, doyana kadar günde 2 veya en fazla 2,5 kez yiyip, en geç saat 20:00 de yemek yemeyi bitirip, bütün gün tok gezip, leptin hormonunun salgılanmasına olanak sağlayarak yani Karatay Diyeti’ni uygulayarak kilo verebilirsiniz. Ben bu zayıflama modeli sayesinde sağlıklı beslenmeyi öğrenmekle kalmayıp 50 kilodan kurtuldum. Kaderim diye bana söylenen, 48180 adet hapla düzelmeyen hastalıklarım bir bir iyileşti. Ben artık tip 2 diyabet hastası, kolesterol ve ürtiker hastası değilim, 48180 adet haptan hiçbirini kullanmıyorum artık. Eşim Nurçin de reflü hastası değil ve o da reflü ilaçlarını bıraktı. Eşim artık yüksek tansiyon haplarını da bıraktı, ben de yarıya düşürdüm.
Siz bu iki modelden hangisini tercih dersiniz? Sağlıklı beslenip, sağlıklı yaşamak istiyorsanız lütfen leptin hormonunuzun salgılanmasına imkan verin.
 
LEPTİN HORMONUNUN SALGILANABİLMESİ İÇİN NE YAPMAK LAZIM?

Çok basit bir anlatımla, bir şeyler yediğimiz zaman pankreasımız önce 2 saat insülin hormonunu salgılıyor. Ardından 2 saat da glukagon denen hormon salgılanıyor. Yemek yememizden 4 – 5 saat geçip insülin ve glukagon salgıları tamamlandıktan sonra işte bizi zayıflatan LEPTİN hormonu salgılanmaya başlıyor. Leptin hormonu bizim depolarımızdaki yağları kullanarak vücudumuzun enerjisini sağlıyor. İşte biz (Karatay Sağlıklı Beslenmesini uygulayanlar) böyle fazla kilolarımızdan kurtuluyoruz.

Leptin hormonunun gece salgılanabilmesi için yemeğimizi en geç 19:00 – 20:00 de yiyip bitirmiş olmamız lazım. Buna göre 20:00 – 22:00 arası insülin salgılanacak, 22:00 – 00:00 arası glukagon salgılanıyor olacak ve saat 00:00 veya 01:00 den sonra da Leptin salgılanmaya başlayacak. Leptin hormonu en fazla bizim derin uykuda olduğumuz 02:00 – 05:00 saatlerde arası salgılanıyormuş.

Leptin hormonunun gündüz de salgılanmasını istiyorsak günde 2 veya 2,5 öğün yiyor olmamız öğünler arasındaki zamanı açmamız gerekiyor. Bu konuyu bir örnekle açıklamaya çalışalım. Saat 09:00 da kahvaltı yapan bir kişinin saat 11:00 ‘e kadar insülin hormonu salgılanacak. 11:00 – 13:00 arası 2 saat de glukagon hormonu çalışıyor olacak. 13:00 – 14:00 den sonra yağlarımızı yakacak leptin hormonu devreye girebilecek. Tabii ki ağzımıza 9 dan sonra hiçbir şey atmadıysak. 13:00 – 14:00 ‘den sonra yemek yemeyi açlık hissetmeden uzatabildiğimiz her sürede leptin depodaki yağlarımızı kullanarak enerjimizi sağlıyor olacak. Saat 16:00 da yemeğimizi yiyor olursak 2-3 saat leptin sayesinde yağlarımızı yakmış olacağız. Yemeği saat 17:00 gibi yiyecek olursak bu sefer de 3-4 saat depodan yemiş olacağız. İşte onun için 2 öğün sağlık demişler. Yeter ki bir önceki öğünümüzde yeterince ve doğru şeyler yemiş olun ve leptinin salgılandığı süre içinde beyniniz “bu kişi acıktı, yemek gelmiyor tasarruf moduna geç” sinyalini göndermemiş olması lazım. Acıktığınız anda hemen yemeğinizi yiyin.

Lütfen leptin hormonunuzun salgılanmasına olanak sağlayın ve günde iki öğün yemeye çalışın. İlk başlangıçta 3 öğün hatta 2,5 öğün yiyebilirsiniz ama gündüz de fazla yağlarınızı yakmak sizin elinizde. Biz ilk başladığımızda bir yıl civarında 2,5 öğün, daha sonra da 2 öğün yedik ve halen 2 öğün olarak devam ediyoruz. . Şunu hiç unutmayın aralarda bir şey yemeyip ağzınıza şekersiz denen tatlandırıcılı sakızlardan bile atmış olsanız beyin “bu şeker yedi” sinyalini göndererek insülin salgısını başlatacak ve o anda leptin hormonunuz faaliyette ise faaliyetine son verip yerini insüline bırakmış olacaktır. İki öğün arasında size ikram edilen en ufak bir nesneyi leptin hormonunuzun salgılanmasının devam etmesini istiyorsanız lütfen yemeyin.

NOT: Bu bilgiler Karatay Diyeti kitabından öğrendiklerimizden yorumlanmıştır. Facebook “Sağlıklı Yaşıyoruz” sayfasında bir çok kez dile getirilmiştir. Daha ayrıntılı öğrenmek için Karatay Diyeti kitabını okumalısınız, hatta bunların anlatıldığı bölümleri birkaç kez okumalısınız.
 
Şimdi ocak bası 69 olsam subatta hamile oldugumu oğrensem 67 ile snr guzelce devam etsem burada 77 ile doguma gıtsem snr 73 ile çıksam 6ay snr gene 67 olsam ve korusam almasam guzel olma mı
servey cim inşallah tatlım bu arada çok güzel şeyler paylaşmışsın ellerine sağlık
 
NE KADAR VE NE ZAMAN YEMEK YEMELİYİZ?

Yemek paylaşımlarından “bu çok fazla” veya “bu çok az” gibi yorumlar geldiğini izliyoruz. Karatay Diyeti’ne başlayan herkes aynı koşullarda değil. Ben başladığım zaman 140 kiloydum. Benim yediğim yemek miktarı ile 70 - 80 kiloluk bir kişinin yiyeceği miktar aynı olabilir mi? Önemli olan herkesin bir sonraki öğüne kadar açlık çekmeyecek şekilde yemek yemiş olması. Yani diyetisyen diyetlerindeki gibi sofradan yarı aç yarı tok kalkmamalısınız ve karnınız aç aklınız yiyeceğiniz yemekte olmamalı.

Peki bir sonraki öğün ne zaman olmalı? İşte bu da yine kişiden kişiye değişebiliyor. Dün Öneri 8 de Leptinin salgılanabilmesi için neler yapmamız gerektiğini paylaşmıştık. Leptin salgılanmasını göz önüne alarak dileyen 3 öğün, dileyen 2,5 öğün dileyen de 2 öğün yiyebilir.

Alışkanlıkların değişmesi kolay olmuyor. Yıllarca doktorlar ve diyetisyenlerin “az ye sık ye” tavsiyeleriyle yaşadık. O nedenle bazı kişiler için birden iki öğün yemek zor olabilir. Onlar 3 öğünle başlayabilir. Bir süre sonra 2,5 öğüne geçebilirler. 2,5 öğün dediğimiz Sabah kahvaltı, akşam ana yemek arada da bir atıştırma veya sabah kahvaltı akşam üstü ana yemek akşam da atıştırma şeklinde olabilir. En son ulaşılacak nokta ise 2 öğün yani sabah kahvaltı ve bir de ana öğün yemek. İbni Sina’nın “iki öğün sağlık, üç öğün hastalık” sözünü ve büyük dedelerimiz ile Hz Muhammed’in iki öğün yediğini hiç unutmamalıyız.
 
KİMLER KİLO VEREMİYOR?

Bu bilgiler Karatay Diyeti uygulayarak sağlığına kavuşmuş olan bizim deneyimlerimizden ve Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'ın “Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağlık" kitabından (II. Kitap) yararlanılarak derlenmiştir.

Karatay Diyetine başlayan birçok kişi, çok rahat bir biçimde kilo verdiklerini SAĞLIKLI YAŞIYORUZ sayfasında paylaşırken bazı kişiler de Karatay Diyeti'ni uyguladıkları halde kilo veremediklerini dile getiriyorlar. Kilo veremeyen kişilerin durumlarını analiz ettiğimizde çok büyük bir bölümünün Karatay Diyeti uygulamadıkları veya yanlış uyguladıkları gözlenmiştir. Bu gözlemlerimizi şu şekilde sıralayabiliriz.

  1. KARATAY DİYETİ KİTABINI OKUMAYANLAR KİLO VEREMİYOR: Bazı takipçilerimizin Karatay Diyeti kitaplarını hiç okumadan ve bu işin mantığını özümsemeden bu işe soyunduklarını görüyoruz. Bu kişiler, kilo veremez yağlarını yakamaz. İlk günlerde ekmeği şekeri kesince verilen kilolar sizi aldatmasın. O giden kilolar yağ değil sudur. Kendinizi tartıda hafiflemiş görürsünüz ama ilk fırsatta vücudunuz kaybettiği suyu geri toplayabilir. Bir süre sonra direnç başlayacaktır.
  2. BEYNİNE RESET ATMAYANLAR KİLO VEREMİYOR: Daha önceki yaptıkları diyetlerin etkisinden kurtulamayan başka bir deyişle beslenme ile ilgili geçmişte öğrendiklerine reset atamayanlar, bazı kişilerin etkisinde kalanlar kilo veremiyor, verdikleri ise geçici oluyor. Karatay Sağlıklı Beslenmesini uygulayacak olan kişinin geçmişte beslenmeyle ilgili öğrendiği her şeyi unutması ve beyninden silmesi gerekiyor.
  3. YETERİNCE YAĞ YEMEYENLER KİLO VEREMİYOR: Prof Dr. Canan Efendigil Karatay “yağ yemezseniz yağları yakamazsınız” diyor. Diyetisyenlerin etkisinden çıkamamış ve yemeklerine zeytinyağı koymaya korkanlar, tereyağı ve yağlı et yemeyenler kilo veremiyor.
  4. AZ VE SIK YİYENLER KİLO VEREMİYOR: Bir çok kişinin ara öğünler yiyerek beslendikleri görülmüştür. Oysa "sık sık ve az yemek sizi değil hastalıkları besler" diyor Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay (Sayfa 33) Günde 3 öğünden fazla yemek yenmemeli ve ara öğünler kalkmalıdır. Öğünler arasında en az 4-5 saat geçmeli ve akşam 20.00 den sonra hiçbir şey yenmemelidir
  5. HER GÜN EN AZ 20 -30 DAKİKA YÜRÜMEYENLER KİLO VEREMİYOR: Kilo veremediğini ifade eden birçok kişinin yeterli miktarda yürüyüş yapmadıkları gözlenmiştir. Bazı kişiler AVM 'de vitrinlere bakarak 2 saat dolaşmayı yeterli yürüyüş olarak nitelendirmektedir. Oysa aynı tempoda hiç durmadan en az 20 - 30 dakika yürüyüş yapılması gerekmektedir. Yani alın teri dökmeden kilo verilemiyor.
  6. SU İÇMEYENLER KİLO VEREMİYOR: Günde en az 2-3 litre sıvı alınmalıdır. (Sayfa 71)
  7. GLİSEMİK İNDEKSİ YÜKSEK GIDALAR İLE SAĞLIKSIZ GIDALARLA BESLENENLER KİLO VEREMİYOR: Bir çok kişinin Canan Hanımın mutfağımıza girmemesi gereken diye belirtiği gıdaları yedikleri gözlenmiştir. Mutfaklara girmesi kesinlikle yasak olan gıdalar: her türlü ekmek (beyaz, kepek, çavdar vb), simit kuru ve yaş pastalar, her türlü tost, ambalajında diyet/light yazan veya yazmayan grisini galeta ve her cins bisküvi, pirinç pilavı, patates, mısır, makarna, börek, poğaça, açma, şeker çikolata ve her türlü tatlı, şekerli ve şekersiz reçeller, şuruplar bal ve pekmezler, bütün yapay tatlandırıcılar, ambalajında diyet/light yazan bütün yiyecek ve içecekler, hazır veya taze sıkılmış her türlü meyve suyu, bütün gazlı içecekler, her türlü kızartma, bütün hazır çorbalar, sucuk salam sosis gibi işlem görmüş et ürünleri, islenmiş tütsülenmiş balık ve etler, süt tozu krema vb ürünler, mayonez ketçap ve her türlü hazır soslar, marketlerde satılan kapalı çiftlik tavukları, karpuz ve kavun gibi doğal da olsa fazla miktarda şeker içeren glisemik indeksi yüksek meyveler. Yemekler düşük ısıda uzun süre pişirilmelidir. Buğulama en sağlıklı pişirme yöntemlerinden birisidir. Sıcak yemeklerde ve kızartmalarda kesinlikle Ayçiçek ve mısırözü yağı ve her türlü margarin kesinlikle kullanılmamalı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, fındık yağı ve saf tereyağı kullanılmalıdır. (Sayfa 72)
  8. KAHVALTISINI YAPAMAYAN VEYA EKSİK YAPANLAR KİLO VEREMİYOR: Kilo veremeyenlerin büyük bir bölümünün sabah kahvaltılarını yapmadıkları veya eksik yaptıkları gözlenmektedir. Oysa ki sabahları Karatay Diyeti'ne uygun olarak yapılmış bir kahvaltı, metabolizmayı 4-5 km koşulmuş gibi hızlandırır. (Sayfa 67) Yani sabah kahvaltıda tereyağı, 2 adet yumurta, 10 adet zeytin, avuç içi büyüklüğünde peynir, bir çay bardağı dolusu ceviz veya kavrulmamış badem veya kavrulmamış fındık, istediğiniz kadar domates ve yeşillik, 2-3 adet doğal kurutulmuş kayısı yediğiniz zaman 4-5 km koşmuşcasına metabolizmanız hızlanıyor. Başka bir deyişle kahvaltı etmiyorsanız metabolizmanızı hızlandırmak için 4-5 km koşmanız lazım.
  9. BAZI KARBONHİDRATLARI FAZLA YİYENLER KİLO VEREMEZ: Canan Hanım kitabında bazı karbonhidratlar için sınırlama getirmiştir. Örneğin bulgur pilavı için "2-3 kaşık yiyebilirsiniz" derken bazı arkadaşlar öğlen akşam tabaklar dolusu bulgur pilavı yerlerse kilo veremezler. Ayrıca düşük glisemik indeksli besinlerden fazla miktarda yendiğinde yüksek glisemik yük oluştuğunu da unutmamak lazım.
 
Karatay Sağlıklı Beslenme Piramidinin tabanında bedensel hareket olduğunu unutmamak gerekiyor. Sadece beslenme düzenini değiştirerek sağlığımıza kavuşamayız.

Çok fazla kilosu olanların (benim gibi 140 kilo civarında olanların) uzun süre yürümesi neredeyse imkansız oluyor. Bana kilo verebilmem için “birkaç km yürümen gerekir” diyenlere ben hep şu soruyu sorardım. “Size dolu bir Aygaz tüpü versem, hani şu büyük, 24 kilo olanlardan, o tüpü kaç metre taşıyabilirsiniz?” Bu soruya aldığım yanıt da hiçbir zaman 50 metreyi geçmedi. Ben de o kişilere şu cevabı verirdim. “Sen 20-50 metreyi zor yürürüm diyorsun. Ben de o tüpten bir değil iki adet var. Ben nasıl yürüyebilirim ki o iki adet tüple?” Gerçekten bir kısır döngü içindeydim. Hareket edemediğim için kilo veremiyor, kilo veremediğim için de yeterince hareket edemiyordum.

İlk 5 kiloyu bir ayda neredeyse hareket etmeden çok çok az hareketle verdim. İnsana o 5 kilo hafiflemek hem moral veriyor hem de gerçekten kendini hafiflemiş gibi hissediyor. Ben 140 kilodan 135 kiloya düştükten sonra haftada 5 gün çok hafif tempolu spora başladım. Spor hocamız eşliğinde yarım saat çok hafif pilates, 15 dakika da çok hafif tempoyla yürümeye başladım. Bu 15 dakikayı bir süre sonra 30 dakikaya çıkardık ama saatteki hızım 2,5 Km/h dı. Zaman içinde 3 km/h, derken 3,5 km/h ve 4 km/h hatta 5 km/h ‘a kadar çıkabildim. Şimdi bazen 4 – 4,5 km/h bazen 5 km/h hızla en az yarım saat evde bantta yürüyor, 1 saatte pilates yapıyorum. Ayrıca hava iyiyse Datça limanında da bir saatten fazla eşimle birlikte yürüyoruz. Haftanın belirli günlerinde de (Kışın haftada 3 gün, yazın haftada 1 gün) 3 saat aralıksız dans edebiliyorum.

Şayet kilo vermekte zorlanıyorsanız 20 – 30 dakikalık yürüyüş süresini 50 – 60 Dakikaya çıkarabilirsiniz. Sağlıklı Yaşıyoruz Sayfasını takip edip ayda 5 kilodan fazla veren birkaç arkadaşımız oldu. O kişilere nasıl başardıklarını sorduğumuzda hepsinin spor sürelerinin birkaç saatten çok fazla olduğunu gördük. Örneğin bir arkadaşımız ayda 7 kilo verdi o arkadaşımız günde 3 saat yürüyüş yaptı. Hülya Yağız isimli bir arkadaşımız da ona benzer kilo verdi o arkadaşımız da günde 12 km yürüdü.

Yukarıda pilatesten bahsettiğim için şunu da bahsetmeden geçemeyeceğim. Pilatesin kilo vermeye çok büyük katkısı olduğunu düşünmüyorum. Ancak sarkmaları ve kırışıklıkları önlediğini düşünüyorum. Benim 50 kilo verdiğim göbeğimi görseniz en ufacık bir çatlak kırışıklık sarkma vb yok.

Kısaca sağlıklı beslenmenin yanısıra bedenimizi de aktif kılmalıyız. Bunun için pahalı spor salonlarına üye olmaya gerek yok diyor Canan Hoca. Günde en az 20 - 30 dakika yürümek yeterli olabilir. Bunu, işe gidip gelirken, günün her hangi bir saatinde yapabilirsiniz. Ben eskiden gideceğim yere kadar araçla giderdim. Şimdi aracı gideceğim yere çok uzak bir mesafeye park ediyorum ki aradaki mesafeyi yürümüş olayım.

Önerimiz, başlangıçta yürümeyi amaç değil araç olarak görmeniz olacak. Yürüyüşünüzün gidilmesi gereken bir yere gitmek gibi bir hedefi olabilir. Bu sizi zorlayıcı bir etken olacaktır. Ancak bedeniniz hafifledikçe yürümek sizin için kolaylaşacak, kolaylaştıkça aldığınız keyif artacak, keyif aldıkça yürümeyi amaç haline de getirebileceksiniz.

İmkanı olanlar için yüzmek de çok yararlı olmakta. Canan Hanımın yazın güneş doğarken her sabah denize girdiğini ve günde en az 2- 3 saat yüzdüğünü biliyor musunuz?
 
Back
X