Ayrılma, devam et. Ayrıl diyenlerden değilim.
Yalnız, şu halinle tamamen bi erkeğin "ego"manyası altında, kendi fikirlerin ve eylemlerin olmadan, hatta bir "birey" olmaktan uzak yaşadığının farkında mısın?
Saltanatı kabul etmişsin, kendi aklınla hareket edemediğini kabul etmişsin.
Yani sen teneffüse çıkarsan başına birşey gelmeden üç beş tur atıp sınıfa dönemeyecek kadar beceriksizoldugunu kabul etmiş olmuşsun. (eğer endişesi senin başına bişey gelmesiyse)
Veya, (yasaklarken sana sunduğu bahanesi her neyse artık, senin başka erkeklere güzel görünüp onları cezbedeceğini, sana laf atılacağından rahatsız oldugunu falan söylediyse de) yaşıtın bi erkeğe ağzının payını verip kendini savunamayacağını, kendini korumaktan aciz oldugunu, baş edemeyecek kadar saftirik ve beceriksiz oldugunu, gerçekten de güvenilecek bi kız olmadığını kabul etmişsin.
Bu şekilde, kendi aklın yokmuşçasına başkasının kontrolünde yaşamak sana koymuyorsa, ben sana ne diyeyim ki? Kendi aklını ve karar verebilme yetisini yok sayacak kadar acizleşebilen bi kadına ne denebilir ki?
Yaşıtların sevgilileri oldugu halde en güzel yıllarını özgürce yaşarken sen bi ergen velet uğruna bi daha geri gelmeyecek yıllarını alışverişe bile çıkmadan harca, bana ne yani.
Benim değil ama atalarımızın hoş bi sözü var. "eşek eşek olduktan sonra semer vuran çok olur."