Aileler çocuklarına çok fazla duygusal ağırlık vermiyor mu sizce de?

Ben gurbetteyim ve şu an için ailemi görmeye gitme imkanım yok - son birkaç aydır -. Zaten 13 yıldır okuldu, işti vs derken hiç onların olduğu şehirde yaşamadım, 17 yaşından beri gurbet kızıyım.

Annem hep işte ' lahana sardım buzluğa attım senin için' , 'çilek bulduk buzluğa attım senin için' falan diyor konuşmalarımızda. Geleceğim gün için planlar yapıyor, bir şeyler alırsa saklıyor falan. Arkadaşlarım var 3 yıldan uzun süredir ülkesine gidememiş ama bu duygusal ağırlığı yaşamıyor, yaşatmıyorlar. Oysaki ben daha 3 ay önce oradaydım. Onlarla sıkça telefonda ya da görüntülü konuşuyorum. Zatende yıllardır onlardan ayrı yaşıyorum. Ama bana sıkça verdikleri bu duygusallık ağır geliyor. Evet sevildiğini bilmek güzel ama o böyle yaptıkça bende bir şey yerken falan boğazıma tıkanıyor. Her telefonda konuştuğumda üstüme bir duygusallık yüklüyor. Hele babam daha da beter, her gün konuşsam da sanki ağlıyormuş gibi bir ses tonuyla ve acınaklı üzüntülü bir halde konuşuyor. Artık aramıyorum. Normal giden hayatımı (ki onlarınkide normal gidiyor), durduk yere ortada bir şey yokken kötü etkiliyorlar. Birgün güzelce, şarkılar söyleyerek uyanıyorum ama birkaç saat sonra onlarla konuşuyorum telefonda ve günüme bir kasvet yükleniyor, artık günün geri kalanı göz yaşım pıt diye düştü düşecek modunda geçiriyorum.

Bana mutlu olmak için alan bırakmıyorlar. Bıktım bu duygusallıktan. Ayrı hayatlar yaşayabileceğimiz gerçeğini kabullenip, güçlü duramıyorlar asla. Hiç durmadılar. İlk yurtdışına çıkışımda - ki ben burslu ve master için çıktım, annemin göğsünü kabartıp dik durmasını beklerdim- daha modern bir aile olsa öyle yapardı, ama o yatak döşek üzüntüden hasta olmuştu. İlk gelişimde, 'kafama s.çıyım niye geldim ben buraya ben dünyanın en kötü evladıyım' modundaydım aylarca, bende onun yüzünden çok etkilendim.

Hoş ben TR deyken de çok görüşemiyorduk ki.. Ondan öncede onlarda ayrı şehirde yaşıyordum, yılda iki kez falan gidebildiğim zamanlar oldu, onlar o zamanlar daha gençti, evde yer olsada gelmeye bile gerek duymuyorlardı, o zamanlar tepkileri daha iyiydi. Ama ne zaman yurtdışına taşındım (ki 4 yıl oldu), onların duygusallıkları başladı. Bir sorunları cidden yok , oralarda kuşlarım var bana haber getiren zaten.

Gurbette olup, benim gibi hisseden var mı? Vallaha her gün her gün üstüme verdikleri şu ağırlık beni çok yıprattı, ilaç kullanmaya başladım psikolojim için, geçen yıl daha beterdim, bir ara alkole çok vurmuştum kendimi içip içip her gece onlar için ağlıyordum. Bu yıl azcık daha toparladım. Nankör gibi görünmemişimdir umarım ve beni anlayıp nasıl çözebileceğime dair çözüm önerileri verebilirsiniz.
Aynısi bizde de var. Yasliliktan bence. Takmayin ben takmıyorum. Cevap verip uzmüyirum da.
 
Yorumları okuyunca anladım ben. Anneannem böyle yapardı rahmetli. Ben bi kaç defa şahit oldum. Her şey normal güzelken (benle oturup sohbet edip gülerken) şehir dışından oğlu aradığında hemen sesi titrer modu düşük, hasta ya da üzgün gibi konuşurdu telefonda. Dayım bi kaç defa kalkıp geldi anne hasta mısın birşeyin mi var diye mesela.
 
Ben gurbetteyim ve şu an için ailemi görmeye gitme imkanım yok - son birkaç aydır -. Zaten 13 yıldır okuldu, işti vs derken hiç onların olduğu şehirde yaşamadım, 17 yaşından beri gurbet kızıyım.

Annem hep işte ' lahana sardım buzluğa attım senin için' , 'çilek bulduk buzluğa attım senin için' falan diyor konuşmalarımızda. Geleceğim gün için planlar yapıyor, bir şeyler alırsa saklıyor falan. Arkadaşlarım var 3 yıldan uzun süredir ülkesine gidememiş ama bu duygusal ağırlığı yaşamıyor, yaşatmıyorlar. Oysaki ben daha 3 ay önce oradaydım. Onlarla sıkça telefonda ya da görüntülü konuşuyorum. Zatende yıllardır onlardan ayrı yaşıyorum. Ama bana sıkça verdikleri bu duygusallık ağır geliyor. Evet sevildiğini bilmek güzel ama o böyle yaptıkça bende bir şey yerken falan boğazıma tıkanıyor. Her telefonda konuştuğumda üstüme bir duygusallık yüklüyor. Hele babam daha da beter, her gün konuşsam da sanki ağlıyormuş gibi bir ses tonuyla ve acınaklı üzüntülü bir halde konuşuyor. Artık aramıyorum. Normal giden hayatımı (ki onlarınkide normal gidiyor), durduk yere ortada bir şey yokken kötü etkiliyorlar. Birgün güzelce, şarkılar söyleyerek uyanıyorum ama birkaç saat sonra onlarla konuşuyorum telefonda ve günüme bir kasvet yükleniyor, artık günün geri kalanı göz yaşım pıt diye düştü düşecek modunda geçiriyorum.

Bana mutlu olmak için alan bırakmıyorlar. Bıktım bu duygusallıktan. Ayrı hayatlar yaşayabileceğimiz gerçeğini kabullenip, güçlü duramıyorlar asla. Hiç durmadılar. İlk yurtdışına çıkışımda - ki ben burslu ve master için çıktım, annemin göğsünü kabartıp dik durmasını beklerdim- daha modern bir aile olsa öyle yapardı, ama o yatak döşek üzüntüden hasta olmuştu. İlk gelişimde, 'kafama s.çıyım niye geldim ben buraya ben dünyanın en kötü evladıyım' modundaydım aylarca, bende onun yüzünden çok etkilendim.

Hoş ben TR deyken de çok görüşemiyorduk ki.. Ondan öncede onlarda ayrı şehirde yaşıyordum, yılda iki kez falan gidebildiğim zamanlar oldu, onlar o zamanlar daha gençti, evde yer olsada gelmeye bile gerek duymuyorlardı, o zamanlar tepkileri daha iyiydi. Ama ne zaman yurtdışına taşındım (ki 4 yıl oldu), onların duygusallıkları başladı. Bir sorunları cidden yok , oralarda kuşlarım var bana haber getiren zaten.

Gurbette olup, benim gibi hisseden var mı? Vallaha her gün her gün üstüme verdikleri şu ağırlık beni çok yıprattı, ilaç kullanmaya başladım psikolojim için, geçen yıl daha beterdim, bir ara alkole çok vurmuştum kendimi içip içip her gece onlar için ağlıyordum. Bu yıl azcık daha toparladım. Nankör gibi görünmemişimdir umarım ve beni anlayıp nasıl çözebileceğime dair çözüm önerileri verebilirsiniz.
Modern aile ile ne ilgisi var bu durumun. Duygusal olup çocuğuna düşkün bir aileniz var. Başınıza bir şey gelir diye korkuyorlar. Bende üniversiteye gittiğimde annem çok ağlamıştı gün aşırı arardı evet biz hayatımıza reset attığımız için bi huzur yükleniyor, yeniden başlıyoruz ama onlar kaldığı yerden bizleri özleyerek devam ediyor. Zaman zaman kızsamda hak veriyordum sadece kendimi onun yerine koyuyordum. Sizde onlar ağladığında neşelendirecek bir şeyler söyleyin. Başarılarınızdan bahsedin. Gerekirse böyle konuşmalarının sizi üzdüğünü söyleyin. Ama modern aile de böyle oluyor yeter ki aile bağı olsun :)
 
Ben sizin demek istediğinizi çok çok iyi anladım. Genelde bizim gibi ülkelerde bireyselleşme çok zordur. Aileler çocuklarından kopamazlar. Bu yüzden de koca koca ergenlerle dolup taşıyor ortalık. Neredeyse 25 yaşında heriflere ergen gözüyle bakılıyor. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmanın yükü zaten ağırken bir de aileden dolayı psikolojik baskı hissetmek ve kendini hayırsız evlat gibi görmek ağır bir şey. Gözünüz hep arkada kalıyor. İnsanın içi eziliyor. Keşke bunu bu kadar yansıtmasalar. Ben buradaki yorumlara anlam veremedim. Üyeler de aileniz gibi bir yapıya sahipler sanırım. Halbuki siz onları çok sevdiğiniz için gözünüz arkada kalmış ve suçlu hissetmişsiniz. Hayırsız bir evlat olsaydınız üzülmeleri umrunuzda bile olmazdı.
 
Ben sizi anladım benim annem de yapıyor çünkü ama sizinki gibi değil.
Bahçesinde envai çeşit meyve var hatta bir tanesi sadece bir ay oluyor ve marketlerde bile bulamıyorum onu. Senin hakkını ayırdım buzluğa attım 3 poşet diyor mesela.
Ama sizin anlattığınız gibi ağlamaklı Ahh seni düşünerek topladım güzelce yıkadım keşke burda olsa da beraber yeseydik dizimin dibinde ben yiyemem de artık tavrında olsa idi sözleri ve sesi ben de kötü olurdum mesela.
Yoksa çoğu annenin yapacağı veya söyleyeceği şeyler bunlar ama hissettirilen ayrı işte.
Belki aileniz de bu durumun farkında değil o an sesinizi duymanın verdiği özlemle öyle bir konuşma şekline bürünüyorlar veya çok duygusallar.
Ki siz de öyle gibisiniz ve sizi de aileniz yetiştirmiş onlardan almış olabilirsiniz bu özelliği.
Onları değiştirmek zor bu yaştan sonra sizin bir şeyleri değiştirmeniz gerek.
Belki o lahanayı dolaba atarken bir saat özlem çekiyorlar veya sizle konuşurken on dakika arşa çıkıyor bu duyguları ama sonra günlük yaşamlarına geri dönüyorlar diye düşünmeniz ve bilmeniz gerek.
Çünkü öyle oluyordur yani.
 
Yorumları okuyunca anladım ben. Anneannem böyle yapardı rahmetli. Ben bi kaç defa şahit oldum. Her şey normal güzelken (benle oturup sohbet edip gülerken) şehir dışından oğlu aradığında hemen sesi titrer modu düşük, hasta ya da üzgün gibi konuşurdu telefonda. Dayım bi kaç defa kalkıp geldi anne hasta mısın birşeyin mi var diye mesela.
bu ben :KK43:
 
Yorumları okuyunca anladım ben. Anneannem böyle yapardı rahmetli. Ben bi kaç defa şahit oldum. Her şey normal güzelken (benle oturup sohbet edip gülerken) şehir dışından oğlu aradığında hemen sesi titrer modu düşük, hasta ya da üzgün gibi konuşurdu telefonda. Dayım bi kaç defa kalkıp geldi anne hasta mısın birşeyin mi var diye mesela.
Eskiden babama ankaradan çok iyi bir iş teklifi gelmiş. Babaannem gidersen hakkımı helal etmem dediği için gidememiş. Hala pişmanlığını belirtir. Bence böyle şeyler çok yanlış ya.
 
Mesela benimki de evde yaşadığı sorunları, kaosları anlatmaya bayılırdı. Ben zaten akrabalardan verdikleri huzursuzluktan kaçmışım. Çok mutlu bir hayata başlamışım annem başlardı ismini bile duyunca sinir olduğum kişileri anlatmaya. Bende uyardım '' onlardan bahsettiğinde ben burada huzursuz oluyorum bak ne güzel bir başlangıç yaptım, derslerim iyi gidiyor sen şimdi bunlardan bahsedince nasıl gidecek sence? '' dediğimden beri özür dileyip kapattı konuyu. Ha çatlıyor ara ara bahsetmek için ağzımı arıyor :KK70: Ama onlara söyleyin bu durumun sizi iyi hissettirmediğini.
 
Ben gurbetteyim ve şu an için ailemi görmeye gitme imkanım yok - son birkaç aydır -. Zaten 13 yıldır okuldu, işti vs derken hiç onların olduğu şehirde yaşamadım, 17 yaşından beri gurbet kızıyım.

Annem hep işte ' lahana sardım buzluğa attım senin için' , 'çilek bulduk buzluğa attım senin için' falan diyor konuşmalarımızda. Geleceğim gün için planlar yapıyor, bir şeyler alırsa saklıyor falan. Arkadaşlarım var 3 yıldan uzun süredir ülkesine gidememiş ama bu duygusal ağırlığı yaşamıyor, yaşatmıyorlar. Oysaki ben daha 3 ay önce oradaydım. Onlarla sıkça telefonda ya da görüntülü konuşuyorum. Zatende yıllardır onlardan ayrı yaşıyorum. Ama bana sıkça verdikleri bu duygusallık ağır geliyor. Evet sevildiğini bilmek güzel ama o böyle yaptıkça bende bir şey yerken falan boğazıma tıkanıyor. Her telefonda konuştuğumda üstüme bir duygusallık yüklüyor. Hele babam daha da beter, her gün konuşsam da sanki ağlıyormuş gibi bir ses tonuyla ve acınaklı üzüntülü bir halde konuşuyor. Artık aramıyorum. Normal giden hayatımı (ki onlarınkide normal gidiyor), durduk yere ortada bir şey yokken kötü etkiliyorlar. Birgün güzelce, şarkılar söyleyerek uyanıyorum ama birkaç saat sonra onlarla konuşuyorum telefonda ve günüme bir kasvet yükleniyor, artık günün geri kalanı göz yaşım pıt diye düştü düşecek modunda geçiriyorum.

Bana mutlu olmak için alan bırakmıyorlar. Bıktım bu duygusallıktan. Ayrı hayatlar yaşayabileceğimiz gerçeğini kabullenip, güçlü duramıyorlar asla. Hiç durmadılar. İlk yurtdışına çıkışımda - ki ben burslu ve master için çıktım, annemin göğsünü kabartıp dik durmasını beklerdim- daha modern bir aile olsa öyle yapardı, ama o yatak döşek üzüntüden hasta olmuştu. İlk gelişimde, 'kafama s.çıyım niye geldim ben buraya ben dünyanın en kötü evladıyım' modundaydım aylarca, bende onun yüzünden çok etkilendim.

Hoş ben TR deyken de çok görüşemiyorduk ki.. Ondan öncede onlarda ayrı şehirde yaşıyordum, yılda iki kez falan gidebildiğim zamanlar oldu, onlar o zamanlar daha gençti, evde yer olsada gelmeye bile gerek duymuyorlardı, o zamanlar tepkileri daha iyiydi. Ama ne zaman yurtdışına taşındım (ki 4 yıl oldu), onların duygusallıkları başladı. Bir sorunları cidden yok , oralarda kuşlarım var bana haber getiren zaten.

Gurbette olup, benim gibi hisseden var mı? Vallaha her gün her gün üstüme verdikleri şu ağırlık beni çok yıprattı, ilaç kullanmaya başladım psikolojim için, geçen yıl daha beterdim, bir ara alkole çok vurmuştum kendimi içip içip her gece onlar için ağlıyordum. Bu yıl azcık daha toparladım. Nankör gibi görünmemişimdir umarım ve beni anlayıp nasıl çözebileceğime dair çözüm önerileri verebilirsiniz.
Anne olmadan , bunu anlamak zor . Ana sağ göz baba sol göz . Nankör olduğunu düşünmüyorum . Ama aşırı sevgiden , sıkıldığını ve şımardığını söyleyebilirim. Bunun için psikolojini bozmak biraz show olmuş. Kaybedince de ; ah keşke vakit geçirseydim, ah keşke şöyle olsaydı böyle olsaydı deme ihtimalin %100. O yüzden her ihtimali düşün
 
ah ah, aslında ye gitsin. O bana öyle yapınca sonra günün geri kalanı bende bişey yiyemiyorum. Lahana yapıp sakladığını dün dedi telefonda. Dünde çok istediğim bir işi aldım nasıl mutluydum size anlatamam, havada uçuyorum. Anneme müjdemi vermeye aramıştım, ağlamaklı ağlamaklı lahanayı söyledi. Telefonu kapattıktan sonra bende iyi ağladım ama böğüre böğüre, dışarda bir kafedeydim. Üstüme ağırlık geldi dahada sevincimi falan unuttum 😄
Tek cocukmusunuz acaba. Tek evlat olduğunuzdan mi acaba diye aklıma geldi
 
ben sizi çok iyi anlıyorum. "anne olunca anlarsın" yorumlarından yapmayacağım o yüzden. çünkü çok benzer bir sorunla psikologa başvurdum ve annemin bana bağlı değil bağımlı olduğunu öğrendim. tek çocuğum. çoğu insan gibi annemi çok seviyorum tabii fakat evlendiğimden beri üstelik 10 dk mesafedeyken üzerimde aşırı baskı ve sorumluluk hissediyorum. öncelikle aynı sizin gibi gün içinde müsait olduğum ilk dakikadan arıyorum, çünkü aramamı bekliyor biliyorum. her aradığımda "bize gel, yemeğe gel, kahveye gel" teklifi oluyor. ne kadar gidersem gideyim "hiç bize gelmiyorsun" diyor. "şuraya gidicem şunu yapıcam" desem "ne gerek var şimdi oraya gitmeye ya da şunu yapmaya ya da şunu almaya...." diye devam ediyor.. ne kadar güzellikle de anlatsam kızarak da anlatsam bunların üzerimde duygusal ağırlığı olduğunu anlatamıyorum. "sen davet etme ben istersem gelirim" diyorum alınıyor. "yaptığıma aldığıma karışmasan" diyorum alınıyor.. uzak bir yere tatile gitmem onu geriyor, onun istediği gibi yapmamı istiyor çoğu şeyi ve tekrar ediyorum aramızda sadece 10 dk mesafe var, gurbette filanda değilim. o yüzden nankör olduğunuzu düşünmüyorum, insan ister istemez sürekli onu bekleyen birinin olduğunu ve üzerinde o sorumluluğu hissettiğini düşünerek bunalabiliyor. bende bazen daha neşeli konuşalım, arkadaş gibi olalım istiyorum ama sanırım onların yapısı böyle ve o yaştan sonra değişilebilecek bir şey değil. bazen de kafaya takmamak gerekiyor..
 
Sizin bu yaptgnz tamamen nankörlük bence benim açımdan başka açıklaması olamaz. İnsan sevdiğini özler hasret duyar aman ne kötü aileniz hep sizi düşünüp özlem duyuyormus. Umurlarnda olmasa aile sevgisinden eksik büyüdüm diye ayrı triplere girerdiniz. Yazık bu aileler de ne yapsn sevseler suç sevmeseler suç. Anne olmak baba olmak hiç kolay birşey değil hele evladı göz görmeyince. Allah size de birgün nasip eder inşallah ozaman ailenizi anlarsnz. Olayı gereksiz dramatize edip buyuttugunuzu düşünüyorum. Alkole vurmuş kendini de gününe kasvet çöküyorms da 🥴
 
Bunun biraz farkli verziyonu babam vefat ettikten sonra bizde vardi..baska sehirde okuyordum, ama ne zaman evden bir arama gelse hep bir dert hep bir olay oluyordu. Insan kendi okuluna ve hayatina odaklanamiyordu. Hep diken üstündeydim. Cep telefon calsa hep kalbim hizli carpmaya basliyordu. Zaten bir süre sonra bir güzel panik atak hastasi da oldum. Kac defa trene atlayip eve gittim ve inanin yansidigi gibi panik/stres yapacak durumlar degildi aslinda. Demek istedigim: Biz kendimizi parcalasak da kendi ic dünyasinda saglam durus gösteremiyen insanlara birsey yapamayiz. Anne baba özlem duyar, ayrilikta zorlanir, ama bunu size her aramada böyle yansitmalari size faydadan cok yük. Bunu dile getirseniz faydasi olur mu bilmiyorum. Büyük ihtimalle kirilmis gibi davranacaklar.
Sizin kendiniz icin yapabileceginiz bence telefonu kapattiktan sonra kendinizi telkin etmeniz:
Bir yere okumak veya calismak icin gitmek sizi kötü, hain evlat yapmaz. Özlemek onlarin hakki, ama ic huzur da sizin ki. O yüzden aramalardan sonra kafayla oraya gitmek yerinde oldugunuz yerde kalmaya gayret edin..bir yerde oturup aglamanin onlara faydasi yok, size zarari var.
 
Ailenizden çok siz duygusalsiniz gibi geldi bi telefon görüşmesi yüzünden kendinizi alkole mi verdiniz gerçekten depresyon felan cok saçma geldi bana..bende 8 yıldır ailemden ayrı yaşıyorum hergun annemle konuşurum annem dolma sardım derse ondan önce ben derim banada ayır gelince yiycem diye yani ne var bunda anlamadım hayatı bu kadar ciddiye almana gerek yok şakaya vur gitsin..birde ailenize gurbette çok sıkıntı çekiyorum imajı mi verdiniz acaba herseyin çok iyi olduğunu orayı sevdiğinizi gününüzün nasıl güzel geçtiğini felan anlatın içleri rahat etsin..ve son olarak anne olunca anlarsın anneni
 
Lahana sardım çilek buldum dolaba koydum dediklerinde neden duygusal ağırlığınız oluyor yahu,ne var bunda bir ben anlamadım herhalde. Ağlayıp dizine vuran yok,bağıran çağıran yok. Mis gibi aile. Siz bir değişiksiniz.
 
Ben gurbetteyim ve şu an için ailemi görmeye gitme imkanım yok - son birkaç aydır -. Zaten 13 yıldır okuldu, işti vs derken hiç onların olduğu şehirde yaşamadım, 17 yaşından beri gurbet kızıyım.

Annem hep işte ' lahana sardım buzluğa attım senin için' , 'çilek bulduk buzluğa attım senin için' falan diyor konuşmalarımızda. Geleceğim gün için planlar yapıyor, bir şeyler alırsa saklıyor falan. Arkadaşlarım var 3 yıldan uzun süredir ülkesine gidememiş ama bu duygusal ağırlığı yaşamıyor, yaşatmıyorlar. Oysaki ben daha 3 ay önce oradaydım. Onlarla sıkça telefonda ya da görüntülü konuşuyorum. Zatende yıllardır onlardan ayrı yaşıyorum. Ama bana sıkça verdikleri bu duygusallık ağır geliyor. Evet sevildiğini bilmek güzel ama o böyle yaptıkça bende bir şey yerken falan boğazıma tıkanıyor. Her telefonda konuştuğumda üstüme bir duygusallık yüklüyor. Hele babam daha da beter, her gün konuşsam da sanki ağlıyormuş gibi bir ses tonuyla ve acınaklı üzüntülü bir halde konuşuyor. Artık aramıyorum. Normal giden hayatımı (ki onlarınkide normal gidiyor), durduk yere ortada bir şey yokken kötü etkiliyorlar. Birgün güzelce, şarkılar söyleyerek uyanıyorum ama birkaç saat sonra onlarla konuşuyorum telefonda ve günüme bir kasvet yükleniyor, artık günün geri kalanı göz yaşım pıt diye düştü düşecek modunda geçiriyorum.

Bana mutlu olmak için alan bırakmıyorlar. Bıktım bu duygusallıktan. Ayrı hayatlar yaşayabileceğimiz gerçeğini kabullenip, güçlü duramıyorlar asla. Hiç durmadılar. İlk yurtdışına çıkışımda - ki ben burslu ve master için çıktım, annemin göğsünü kabartıp dik durmasını beklerdim- daha modern bir aile olsa öyle yapardı, ama o yatak döşek üzüntüden hasta olmuştu. İlk gelişimde, 'kafama s.çıyım niye geldim ben buraya ben dünyanın en kötü evladıyım' modundaydım aylarca, bende onun yüzünden çok etkilendim.

Hoş ben TR deyken de çok görüşemiyorduk ki.. Ondan öncede onlarda ayrı şehirde yaşıyordum, yılda iki kez falan gidebildiğim zamanlar oldu, onlar o zamanlar daha gençti, evde yer olsada gelmeye bile gerek duymuyorlardı, o zamanlar tepkileri daha iyiydi. Ama ne zaman yurtdışına taşındım (ki 4 yıl oldu), onların duygusallıkları başladı. Bir sorunları cidden yok , oralarda kuşlarım var bana haber getiren zaten.

Gurbette olup, benim gibi hisseden var mı? Vallaha her gün her gün üstüme verdikleri şu ağırlık beni çok yıprattı, ilaç kullanmaya başladım psikolojim için, geçen yıl daha beterdim, bir ara alkole çok vurmuştum kendimi içip içip her gece onlar için ağlıyordum. Bu yıl azcık daha toparladım. Nankör gibi görünmemişimdir umarım ve beni anlayıp nasıl çözebileceğime dair çözüm önerileri verebilirsiniz.
28 yasında ilk kez çıktım yurtdısına. Dramatize eden taraf benim. Annem sabret kızım modlarında. O öyle diyince bende pek dert yanmıyorum.
Ama haklısın annem sürekli ajitasyon halinde olsa bende daralırdım. Böyle güçlü durması bence daha iyi
 
Beni de ailem her tatilde arayıp ne zaman geliyorsun diye darliyor. Her tatilde onların yanında olmamı istiyorlar. Yaptığım masraf, sosyal çevrem, sosyal etkinliklerim, kendi hayatım önemli değil. Ben bunu sağlıklı bir duygusal ilişki olarak görmüyorum. Özlemek ve sevilmek başka çocuklara duygusal yük bindirmek başka. Türk ailelerinde maalesef çocuğa aşırı bir şekilde duygusal sorumluluk ve yük bindiriyorlar. Özellikle kız çocuğuysa. Kendi başına yapamaz, zorlanır. Çare yok buna 🤷
 
Gün gelecek telefonum çalsa da annem babam arasa diye bakacaksın ama arayamayacaklar. Keşke bazı şeylerin kıymetini bilsen. Bilsen dertlenmezdin. Yabancılarda görüyoruz tatile gittiğimiz de falan çocukları hiç ağlamıyorlar niye duygularına değer verecek aile yok çünkü bence duygusuz yetişiyorlar 🙃
 
X