Ailelerimizi seçebilseydik şuan ki ailemizi ya da şuan ki çocuklarınız sizleri seçer miydi?

beni çok seven ve sevdiğini gösteren, güzel ilgilenen, özen gösteren, güçlü, eli açık bir ailemin olmasını isterdim. böyle bir anne olmayı çok istedim, çok çabaladım bunun için. yine de yanlışlarım oluyor:KK43:
 
başlığa istinaden; annem yine annem olsun isterdim, babam konusunda emin değilim. ama şu bir gerçekki, asla aynı çocukluğu yaşamak istemezdim...
+1 le katılıyorum babam kötü vefasız bir insan degil asla Allah eksikliğini göstermesin ancak bugunlere annem sayesinde geldik babam annemi cok ezdirdi cok yıprattı halende en ufak bir olayda üstüne yürürken bukuruz kendisini.Ama bizi cok sever.Babam daha karakterli kararli ve işini bilen biri olsa annem su an bipolar bozukluk hastasi olmazdi :KK43:
 
Kesinlikle seçmezdim...olaylara pozitif yaklaşabilen sorun çözme kabiliyeti olan,çocuklardan beklentileri olmayan onlara iyi bi gelecek hazırlama anacı olan anlayışlı ve güleryüzlü eveveynler seçerdim..ben öyleyim oğluma karşı ve öyle olmaya devam edeceğim
 
Kız çocukları annesinin kaderini yaşar mı bilmiyorum ama şu bir gerçek her çocuk onu yetiştiren ailesini idol olarak görür iyi veya kötü alişkanlıği ailesinde edinir ben annemdeki eksikleri görüp kendime ben boyle yapmayacağim diyorum nasil anne olunmasi gerektiğini nasil anne olunmamasi gerektiğini annemde gördüm hayata gelirken ailemizi seçemiyoruz ama kendimizi geliştirebiliriz 😊
 
Konu çok uzun okuyamadım hepsini ama başlığa istinaden söylüyorum.
Anne babamı kesinlikle seçmezdim. Maddi olarak ferah bir hayat yaşamadık ama genel olarak sevilen her istediği alınan bir çocuktum. Tabi düşük orta seviyede bi aile olduğumuz için de istediğim şey dediğim de boya atari falan.
Ama ailem çok katı, geleneksel düşünen bir aile. Annem babam arasında bir sevgi yok. İkisi de birbirini hiç sevmez, birbirlerine saygı duymaz. Hakaretler yok saymalar var evin içinde. Annem temiz değildir bir de.
Çocukken farkına varamadığım şeyleri büyüyünce farkediyorum.
Ailemi sevmiyorum galiba.
Aynı şehirdeyiz. Birbirimize gelir gideriz. Benim çocuklarıma bakarlar. Ama içten gelen bir sevgi hissetmiyorum. Ağlıyorum hatta sıklıkla bu yüzden. Çok dertliyim
 
Anne babalarımızı suçlamayalım. Hepimiz kurbanların kurbanıyız. Onlar kendilerinin bilmediği şeyleri bize nasıl öğretebilirdi ki?

Bu alıntıyı okuduğum bir kitapta görmüştüm. Çok etkilenmiştim. Gerçekten hepimiz kurbanların kurbanıyız. Bu tip ebeveynlerin çocukluğunu dinlediğimizde sağlıklı aile ilişkilerinin olmadığını görüyoruz. Bu saatten sonra hiç kimseyi değiştiremeyeceğimize göre bize zarar vermelerine izin vermeden, onları oldukları gibi kabul etmek en iyisi
Annem konsomatris babam uyuşturucu kullanıyordu ne yapayım😂😂
 
Annemi ve babamı.asla.secemzdim şuan ben kendimin annesi eşim de babam olsun isterdim eşimin babası dedem çok güzel olurdu iyi olurdu mutlu olurdum çocuk yaşımda çocuk olabilirdim en azından 😒
 
Annemi ve babamı.asla.secemzdim şuan ben kendimin annesi eşim de babam olsun isterdim eşimin babası dedem çok güzel olurdu iyi olurdu mutlu olurdum çocuk yaşımda çocuk olabilirdim en azından 😒
Çocukluğunuzu yaşayamamış olmanıza üzüldüm, neyse ki eşinizin ailesinden yana şanslısınız ☺️
 
Kendi ailemi seçme şansım olsaydı ne annemi ne de babamı aile olarak seçerdim. Mutsuz bir evlilik ve travma dolu çocukluktan sonra bu yaşıma kadar halen o zamanlardaki açtıkları yaraları kapatmaya uğraşıyorum ebeveynler şunu unutmamalı bir çocuğa verilebilecek en güzel şey kendini Mutlu hissedebilecegi bir aile ortamı ve önce ruhları doyan çocuklar bu hayatta çok güçlü kalabiliyorlar
 
Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
Asla seçmezdim. Ben de küçükken şaşırıyordum , insanlar neden babası işten eve erken gelsin ister diye...Herkesin ailesi benimki gibi değildi, geç anladım.
 
Başlığa binaen cevabımı vereyim Allah neyi uygun gördüyse kabulümdür. Ailem de iyi ki ailem, kurduğum ailem de iyiiiiiki . En çok kurduğum ailem iyiiikiiimm
 
Herkese merhabalar:KK200: Bir psikolog yada bir psikiyatriye gittiğimizde, yada film repliklerinde bolca duyduğumuz ''çocukluk'' kavramı ne çok önemliymiş. Bugün bir sıkıntı yaşadığımızda neden onlarca yıl geçmişe dönüp ''çocukluğundan bahseder misin biraz?''' derler bunu artık biraz biraz çözebiliyorum sanırım.
Konuya bodoslama girmem gerekirse; ben küçükken kendimi çok şanslı hissederdi , çevredemde ki arkadaşlarımla kendimi kıyasladığımda hep daha mutlu olduğumu hisseder ve babamı taparcasına severdim. Annem ise bir kız kardeşim olmadığı için benimle hep arkadaş gibi olmuştur. Hatta çocukken bir zamanlar, neden bu kadar şanslı olduğumu düşünürdüm.
Gel zaman git zaman çok sinirli olan abim (2 abim var) bizden ayrıldı iş gereği. Biz ise diğer abimle ailemizin yanında devam ediyoruz. Zaman geçtikçe bizler büyümeye başladıkça aslında o kadar da şanslı olmadığımı farketmeye başladım.
Babam fazlasıyla mükemmelliyetçi, evde de akrabalar arasında da her zaman lafı geçen biri olmuştur ve insanlar genel olarak babamın duruşundan bile çekinirler. buna babamı 1 kez gören arkadaşlarım da dahil. Her zaman ceketiyle gezen, gezip tozmayı seven, lüks yaşamayı seven biri olmuştur hep.
Çocukken maddi açıdan hiçbir şeyde gözümüz kalmadı, 1 isterdik 3 alırdı vs. Ama bizlere manevi açıdan yakın olmadı pek, hiçbir zaman gerçek anlamda nasıl olduğumuzu sormadı
Annem ise erken yaşta annesini kaybetmiş, kendini bizlere adamış fakat kıymetini bilmeyen bir eşe sahip olduğundan psikolojik sıkıntılar yaşıyor yıllardır. Dönem dönem tedavi görüyor, biz hep arkasında durmaya çalışıyoruz ama yıllarca ezilmiş bir kadın. Hatta 1 ay önce boşanma kararı aldılar ama sonradan tekrardan bu kararından döndüler.

Ben ise 25 yaşındayım, hayatta çocukluk dönemim hariç hiçbir zaman şans yüzüme gülüpte işlerim kendiliğinden yürümemiştir, her şeyi tırnaklarımla kazıyarak hırsımla yapmış biriyim. Yaşıma nazaran mesleğimde oldukça iyi bir konumdayım. Fakat bu konuma gelebilmek için çok sıkıntılar yaşadım. Ben mesleğe ilk atılana kadar daha önce hiç birey olmamıştım ki, şuanda tam anlamıyla olabildin mi derseniz cevabım ''hayır'' ama neyse işte
ne isteyip ne istemediğimi bile bilmiyordum ki kendimi savunamazdım, hakkım olanı bile yediklerinde gıkım çıkmazdı. Hal böyle bir de plus olarak iş hayatında hep çok zor karakterlerle karşılaştım. Hayır diyemeyen bir insandım bir dönem ruhsal açıdan sekteye uğradım hal böyle olunca, antidepresanlar falan toparladım.
Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Zamanla kendi kişiliğimi geliştirmeye yöneldim, neden böyle olduğuma dair hiçbir sorgulama yapmadan.

Yorulduğumu hissediyorum. Çocukluğumda ki hislerin tepetaklak olduğunu görüyorum. Her ne kadar güçlü gibi dursam da bir olay yaşadığımda ki verdiğim tepkilerin yada babamın mükemmelliyetçiliğinin bana işlemiş olduğunu düşündükçe sinirlenip bunu değiştirmeye çalışıyorum.
Bir yerde bir yazı okumuştum. ''Bir insanın kendi ailesi, geçmişte ki roller nasılsa doğru olanın o olduğuna inanırmış, evleneceğimiz insanda bile ya babamız gibi birini ararmışız, yada iyisiyle kötüsüyle tamamıyla zıttını.''

Babam gibi bencil ve dışardan mükemmel biri olmak istemiyorum. Ama ben ''ben'' olamıyorum. Şuana kadar tesettürlüydüm. Lise 1 gibi tesettüre girmiştim. O kadar küçük yaşta kapanmamın nedeni ise ailemi sevindirmekti, çevrem tesettürlü olduğu için bende böyle olmalıydım. Babam her akşam elinde eşarpla gelirdi, daha da sarılmam için.

Zaman geçtikçe, üniv bitip iş hayatına da atılınca ben aslında kendi benliğimin farkına varamamış olduğumu hissettim, insanlar ne der? babam kızar, annem istemez derken hep kendimi arka plana atıp, ilk sıraya başkalarını koymuştum. Ama o ilk sıraya koyduklarımın başını çekenler arasında ki babam yanımda olması gereken hiçbir zaman yanımda olmadı.
Araba almak istedim. Hayır olmaz, yaşın çok erken, ilerde alırsın, kaza yaparsın vs vs bütün kötü ihtimalleri önüme sürüp beni vazgeçirmeye çalıştı ve hal böyle olunca ben babamdan araba konusunda asla destek isteyemeceğimi anladım. O dönemlerde çok sıkı çalıştım araba için para biriktirdim, kredi çektim artık araba alacaktım. İstediğim araba için o zamanlarda çok ufak bir meblağ, babam için çok çok ufak bir meblağdı hatta, babam biliyosunuz mükemmel bir insan olduğu için çevresinde borç ihtiyacı olan babama koşar ve asla çevirmez geleni, o meblağ babam için beğendiği ceketin ücretiydi. Ama o zaman açık kalan 2-3 bin lira için elini cebine dahi atmadı. İstemedim de babamdan, abimle halletmiştik. Ama demesi gerekmez mi ya bir babanın o dönemde ''kızım eksiğin var mı? hangi arabayı alacaksın? nereden alacaksın? diye. ben gidip bir arkadaşımla almıştım arabamı. Allahtan o dönem kötü bir insanla karşılaşmamışım tomarla parayla başka bir şehire araba almaya gitmiştik çünkü.

Neyse arabayı aldım geldim evin camının önüne, binbir hevesle çıkın cama diye aradım bizimkileri. Annem abim camda, babam hiç kendini göstermeyecek şekilde sadece bir kafasını uzatıp ne aldığıma bakıp anında içeri girdi.
Ben zaten kendi arabamı alana kadar çok çok nadir araba kullanmışım. Babamdan arabasını bile 1 kez olsun istemedim, eğer ihtiyacım varsa kendi arabamı kendim alırım, ona ağız eğmem dedim ve aldım

O zaman bir tedirginlik var tabii, gözüm gibi zaten o araba, sanki arabayı ben değil o beni kullanıyor. O denli korkuyorum arabadan. Bir desteğe, güzel cümleye ihtiyacım vardı sadece. Arabayı otoparka bırakıp geldiğimde benimle saatlerce hiç konuşmadı, sonradında ''kaza olur bişey olur ben karışmam, beni dinlemedin'' dedi.

Sigorta yaptıracaktım ama kenarda ki köşede ki ne para varsa araba için almıştım zaten borç olarak annemden ve abimden. Arabayı aldık iyi güzel, sigorta ne olucak? babama söylemiştim o zaman, kendi sigortacısına yaptıracaktı. Bende de o dönem kredi kartı yok, banka kartı var. Hesapta ne varsa anca onunla işlem yapabiliyorsun. Babamdan arabam için tek istediğim; babam zaten kendi gidecekti sigortacıya, bende kendi kredi kartıyla ödeyip 3 taksit yapmasını istedim 3 ay hiç aksatmadan vericem dedim. 'Yok dedi benim ekstrem dolu, ben taksit işiyle uğraşamam''.okeyledim onu da hallettim bir şekilde o dönem.

Şimdi covit olduğundan işe gidemiyor. Kendi işi de yok, eski lüksü azalmaya başladı emekli oldu eski birikmişleri de var öyle geçiniyor. Babamın arabasını abim kullanıyor. Benden işi oldukça hiç çekinmeden arabamın anahtarını istiyor.
Bir kız babası hakkında böyle düşünmemeli biliyorum, ama her ne kadar istemesem de sanırım bende onun gibi pis düşünüyorum; istememeli ya ben arabamı alırken gram desteğini göstermedi bana ne maddi ne manevi sadece köstek oldu. Arkadaşlarıyla gezmeye giderken de istememeli benden. 7 kat yabancı gelsin veririm arabamı asla sakınmam, ama babam istemesin benden. o ilk günlerde bana yaşattığı ''ya kaza yaparsam, babam heh işte ben demiştim'' demesin diye arabayı otoparktan çıkaramamıştım korkudan. Şimdi de biri sorduğunda sanki kendi almışçasına ''kızımın arabası diye pohpohlanıyor''

konu tabii ki sadece bu da değil bu yaşımıza geldik hala kendi istediği olsun ister. Hiç kimseyi beğenmez, o beğenmediği insanlardan çok daha beter bir kişiliği var , insanlara tahammülü sıfır, bir şeyi duymadığımızda 2.söylerken bağırıp kızarak söyleyen biri. Annem onun yüzünden psikiyatriye giderken kadına ''hastasın sen kendine bir çeki düzen ver'' diye diye o kadını da bitirdi



Şimdi düşünüyorum da ben bu evde kendi benliğimi bırakın, o adama benziyorum gibi hissediyorum. 1 kere geldiğim şu hayatı istediğim gibi yaşayamıyorum.
İşe, arkadaşlarımın yanına açık gidiyorum. Evden çıkarken şapka takıyorum hala söylemedim ona, tepkisinden korkuyorum.

Bir ilişkim oluyor onun gibi tepeden bakıyorum bazen karşımdakine. Gereksiz yere fazla yükseliyorum tartışmalarda, sağlıklı bir ilişki kuramıyorum. Uzun bir ilişkim vardı babam araştırdı ailesinin borçları vardı çocuğun iyi bir işi hayatı yoktu. Olmaz dedi. Ben asla yanında değilim he ama eğer ille de evlenicem dersen, ben arkanda değilim bunu bil dedi. Çevremdekiler bunu baban seni ne kadar da seviyor, başka baba olsa ne hali varsa görsün der evlendirir dediler. Ama babam kendi adına leke düşürüp ...'nın kızının evlendiği adama bak, şu bu otelde bile düğün yapamadı demesinler diye onunla evlenmeme müsaade etmedi.

Ayrı eve çıkayım desem muhtemelen evlatlıktan reddeder beni, o bir yana annem ne yapacak bu adamla onu bilmiyorum

Başlıkta ki soruma gelecek olursak; hayır ben böyle bir babayı seçmezdim. Her kararımda iyisiyle kötüsüyle varlığını hissedebileceğim bir babam olsun isterdim. Lütfen evlat yetiştirirken çok dikkat edin. Ben bu psikolojiyi hala es geçemiyorum. Her ne kadar dışardan güçlü dursam da, hayat kalitesi ne kadar iyi olsa da o çocukluk evresi unutulmuyor.
Bir kavga sırasında hep suçlu olan ben gibi hissediyorum, haksız olan hep benmişim gibi geliyor. Bu yaşanılanlar unutulmuyor. Benim önümde ki en büyük örnekte annem. Doktoru bir kere benimde seansa gelmemi istedi, birlikte girdik annemle. Annem o sırada hıçkıra hıçkıra ağlarken babasının onu istemediğinden bahsediyordu.


Sahi kız çocukları gerçekten annesinin kaderini mi yaşıyor bu hayatta? Sizler annelerinizle nasılsınız? Yada kızlarınızla?
ve benim annemin kaderini yaşamamam adına var mı önerileriniz?
Yaşıyor annenin kaderi kiza annem hep der annem kv cok cok cekmis bende ex kocadan
 
Yeni bir hayat ve yeni bir aile seçip her şeye baştan başlama şansım olsaydı eğer, bu hayatımdan sadece babamı seçerdim, babamın tekrar babam olmasını isterdim.
 
Ben yine seçerdim en büyük şükür sebebim ailem 🌺
Sadece zamanlama konusunda biraz tereddütlerim var ya daha geç evlenip (28 yaşında evlendim) ailemle daha uzun zaman geçirmek ya da daha erken evlenip bu sefer maaile daha çok vakit geçirmek isterdim.
Çünkü evlendikten iki sene sonra babamı kaybettim. Pandemi koşulları olduğu için ayrı şehirde olduğumuz için son zamanlarda tüm vaktimi onlarla geçiremedim, o dönem işlerim yoğundu maalesef... (Onların yanına yerleşip hastalık dönemini pandemi sürecini ailemin evinde geçirmek isterdim) Hayatta tek değiştirmek istediğim şey mesleğim. Hatta bu sebeple ekstra nefret ediyorum, o dönemki işlerime bakmak geldi aklıma baktım hep başkalarının dertleri yüzünden kendi ailemi ihmal etmişim. O kadar sinir oluyorum ki, keşke başka bir yolda para kazanmam mümkün olsaydı.
Annem babam abim... Çocukluk anılarımın hepsi çok güzel çok özel, gençlikte de öyle. Babamla dertleşebildiğim kadar rahat kimseye içimi açamadım, şuan eşime bile öyle anlatamam kendimi. Beni sadece babam anlardı gibi geliyor..
Yüzüm düşse yanıma yaklaşır neyin var anlat bakalım derdi. Hatta bir keresinde üniversiteden geldim yaz tatiline yine yüzüm asık, yanıma gelip annemden gizli, ne oldu aşık mısın diye sordu yoo ne alaka bu kadar da her şeyimi anlatacak değilim sen babasın dedim şakayla karışık. Neden olmasın artık 20li yaşlardasın bu çok normal bana her zaman anlatabilirsin demişti ☺️☺️
Ben kimseye aşık olamadığım için şimdiki eşimi bana çok övdü mesela çok efendi babayiğit bir genç bu çocuğa değer ver demiş bir anlamda evlenmemize vesile olmuştu.
Ona göre bana kalırsa her an bir "hippilik" yapıp bilmediğim bir ülkeye kaçabilirdim ☺️
Bana ekstra para gönderirdi gezmem için, tek şartı bilmediğin yerde alkol içme içersen evde iç demek olurdu ne bileyim baskı kurmadığı için abim de ben de hep kendimizi bildik kimsenin kalbini kırmadık ve yakışıksız bir durum da yaşamadık.
Bir de hep güvenirdi, 'Sen başarırsın ben sana inanıyorum ' derdi ☺️
Keşke benimle ne bileyim bir on sene daha kalsaydı...
 
Kusurları olsada ben anne babamı seçerdim.kendileri beni seçmeyebilirlerdi belki mükemmel olduğum söylenemez ama ben mutluyum ve ailemden yanada mutluyum👍🏻Çocuk yapmıcam çünkü bütün hayatımı kendime göre yaşamak istiyorum.
 
Daha önce başka konuya da yazmıştım Türk insanında kurban psikolojisi var. Annem babam böyleydi ben böyle oldum, annemin kaderini yaşayacağım vs. Bunlar hayata karşı edilgen bir tavır takınıp herseyi kadere bağlamak kendinizi de sorumluluktan sıyırmak bana göre.
Şahsen ben annemden çok farklı bir hayat yaşıyorum, eş konusunda, aile konuşunda, evlilik konusunda. Annem kendi kararlarının sonucunu yaşamış ben kendi kararlarımınkini yaşıyorum. Ha bi de kızlar babaları gibi erkeklerle evlenir klişesi var ki babamla eşimin benzer özelliği pek gelmiyor aklıma.
 
X