Ailesi yüzünden boşanıyoruz

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Ay okurken darlandim. Zindan adası gibi. Bence sizin de bir tedaviye ihtiyacıniz olabilir. Aklı başında hiç bir insan şu aileye o kadar şans vermez. Yuh gerçekten korku filmi karakteri gibi insanlar. Değer mi ömrünü heba etmeye ya. Yasin daha 25 yeni temiz bir hayata merhaba de. Gözünu seveyim kurtar kendini daaa
 
Durun, çok uzun demeden ilk paragrafı bari okuyun. "Böyle de gelin mi olur" dedirteceğim size söz :)
Aslında ailesi yüzünden değil de benimle bir aile olduğunu algılayamayan eşim yüzünden boşanacağımızı biliyorum. Ama konum okunsun, dikkat çeksin istiyorum. Hayatınızda böyle bir hikaye duymadığınızdan eminim. Mümkün olduğunca kısa anlatacağım, ne kadar mümkün olursa... Eğer evliyken yaşadıklarımı okuyup yorum yapmak isteyen olursa bu "asıl" olayları anlatmaya başladığım yeri koyu işaretliyorum...

Eşimle tanıştığımda farklı bir şehirde üniversitede 6 yıldır birinci sınıfı okuyordu. Serseri bir hayatı vardı, uyuşturucu kullanıyordu. Çok uzun hikayeler ama şöyle diyeyim, onu bulunduğum şehre geçirdim, evini tuttum, tüm masraflarını karşıladım, her an yanında oldum ve dereceyle mezun oldu. Annem onu başından beri istemedi. Anneannem vefat ettikten sonra yalnız kalamadı annem bir süre, anneannem-annem-ben üçümüz yaşıyorduk. Babamla annem ben 1 yaşındayken ayrılmışlar. Bu süreçte eşimle görüşmelerimizde annem hep yanımızdaydı. Annem ona hep ters davrandı, uyuşturucu meseleleri ve beni sürekli terk etmeleri, üzmeleri, başka kızlarla düşüp kalkmaları yüzünden. Eşime sorsanız "bunlar bana yaptıklarına sebep değil!" diyecektir. 18 yaşında başladı ilişkimiz. Annemle bu olanlar ise 21-23 yaş aralığımda oldu.

Eşimi tanıdığım günden itibaren maddi manevi tüm ihtiyaçlarında yanında oldum. Ailesi de farklı bir şehirdeydi, onları bizim bulunduğumuz şehre taşıdı. Babası borç bırakıp çeker çeker giderdi, yalnız kalırdı annesiyle. Hep arkalarındaydım. Öğrenciliği boyunca 1 gün çalışmak zorunda kalmadı. Öyle çok sevdim ki onu, hiçbir yanlışı ondan kopmamı sağlayamadı.

Okulu benden 1 sene sonra bitirdi. Sonraki 1 sene de KPSS'ye hazırlandı. Kursa gitti geldi, bu süreçte yine babasının olayları, ben yine yanındaydım. Sınav sonucu açıklandı, artık evlenmek istiyorduk. Yani ben onun da istediğini sanıyordum. İstekliydi de aslında. Ama parası yoktu. Babamla tanıştırdım onu. Eski mevzuları hiç anlatmadan. Her şey güzel olacak dedim. Eşyalarımı aldım. Gelinliğimi aldım. Nişanlandık, yüzüklerimizi aldım. İsteme çiçeğimi aldım. Çikolatamı aldım.

Sonra bir sorun daha vardı askerlik. Bedelli askerliğe gönderdim onu. Öyle mutluyduk ki. İnanın o askerden dönene kadar yaşadığım mutluluğu bilebilseydiniz şu an bana içinizden "salak" diyor olmazdınız. O güne kadar yaptıklarımdan hiç pişman değilim.

Askerden geldi, 1 ay geçti annesinin meme kanseri olduğunu öğrendi. Korkunç durumdaydı doğal olarak. Hep yanlarındaydım. Annesi beni çok severdi. Kar tanem derdi bana. Annem gibiydi. Ameliyatını yaptırdım en iyi doktorlara. Hastane odasından geceliklerine kadar, sayısız test, tetkik, sayısız muayene görüşmeleri, her şey tamam. Düğünü ertelememiz gerekir mi diye sordum doktora, gerekmez dedi. Bu da tamam. Bu süreçte eşim kendini belli etmeye başladı. Annesini zaten tedavi ettiriyordum. Ama ettirmezsem beni bırakıp gitmekle tehdit etti. Öyle bir hal almıştı ki artık masraflar bana sorulmuyordu bile. Sadece ödüyordum. Hatta hiç unutmam hastanede bütçemi ayarlayayım diye "tek kişilik oda ücreti ne kadar?" diye sorduğum için kavga etmişti benimle. Öyle bir "para sorun değil" tavrı vardı ki, sanki o kazanıyordu, o çalışıyordu sabahlara kadar. Benim için önemli değildi.

Nişanlılığımız boyunca, tam 10 ay, bana eziyet etti. Annem hakkında ileri geri konuştu, ona defalarca saygısızlık yaptı. Hepsini yuttum, onun adına anneme hediyeler gönderdim, aralarını düzelttim. Babamla da iyi ilişki kurmuştu. Babam hep sevdi ve kolladı onu. Eşimin annesiyle ilgili takıntısı inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Hepimiz (kayınvalidem, annem, ben) çok iyi anlaşıyor, beraber çok eğleniyor, harika zaman geçiriyorduk. Ama eşim annesine saldırdığımızı düşünüyordu. Annesi düğüne 4 ay kala ona "annecim" demediğim için büyük bir sorun çıkardı. Kemoterapi almaya başladıktan sonra evlerine sık sık gitmememiz gerektiğini söylemişlerdi bize. Biz de gitmiyorduk. Telefonda konuşurken de "annecim" dememişim. Eşim tam olarak beni desteklemedi, ama ezdirmedi de. Ama annesine takıntısı asla bitmedi ve onu haklı bulduğunu hep hissettim. Evet doğru tahmin ettiniz, paranoid kişilik bozukluğu tanısı var. İlaç da kullanıyor. Doktoruyla görüştüğümde "durum böyle, sen bilirsin" dedi. Ben biliyordum tabi.

Sonra evlendik. Balayında bile boşanmak istediğini söyledi. Sürekli annesini öne sürdüğü için kavga çıkıyordu ve ben de sinirlenince ağır konuşan biriyim, bu yüzden. Döndüğümüz ilk gün annesi kendi kızkardeşinin kızı için borç para istedi. Eşim karşı çıktı. Ama onunla biz bir aileyiz diye değil, paramız bizim bütçemiz diye değil, teyzesini sevmediği için karşı çıktı. Her gün, her Allah'ın günü eşimden eziyet görüyordum (fiziksel şiddet hiç olmadı, ben yaptım hatta maalesef). Sürekli olarak annesiyle ilgili bir gündem oluyordu ve bana saldırıyordu. Bu süreci anlatmam mümkün değil. Şu evin her köşesinde ağladım öyle diyeyim. Defalarca evi terk ettim geri dönmemi istedi. Ama eziyeti hiç bitmedi. Kendimi çok çaresiz ve savunmasız hissediyordum. Bir gün "anne pazar günü gel yağmura yemek öğret" dedi (bu sıralar yaptığım her yemeğe laf eder, çamaşır katlama şeklimi bile eleştirir, beni inanılmaz aşağılardı). Ben de "hiç yemek bilmiyor değilim benim de annem var sonuçta" dedim. Bu laf yüzünden öyle çok işkence çektim ki. Annesi domates rendelerken "KADIN DEDİĞİN BÖYLE OLUR BÖYLE" diye bağırıyordu bana. Neden böyle yaptı hiç anlamadım. Ben de acemiydim daha. Evliliğimin 20 küsürüncü günüydü o sıralarda. Annesi yer elması pişirmişti. Hayatımda ilk kez yedim, sevmediğimi söyledim. "B*K YE!" diye bağırışını unutamıyorum eşimin.

Bu sırada eşim hala işsiz, zamanındaki meseleler yüzünden denetimli serbestliği var ve giremiyor hiçbir yere, bir kurumun sınavını birincilikle kazandığı halde. Bunu da hallettim, araya birileri girdi ve işe başladı. Mutlu olmadığı ve alanında olmayan bir işi var ama işsiz değildi artık. Annemle karşılıklı oturuyoruz bu arada. Ama annem eşimi bildiği için evime 3 kere bile adım atmadı. Yok gibiydi, zaten farklı bir şehre abimin bebeğine bakmak için gitti. Aylarca da burada değildi. Nişanlıyken çok yalvardım kayınvalidemlerin de yakına taşınması için. Kredi bile çektim taşınma masrafları için. İstemediler, taşınmadılar. Bize arabayla 15 dakika mesafede oturuyorlar. Eşim işe girdikten birkaç gün sonra annem yine gidecekti, kayınvalidemi davet etti. Gitmeden beraber bir gün geçirelim dedi. Harika bir gün geçirdik, hediyeleşildi, annem dört döndü kayınvalidemin etrafında. Ertesi gün kayınvalidem annemi aradı.

HAYATINIZDA DUYMADIĞINIZ BİR ŞEY OLDUĞUNDAN EMİNİM: Anneme "sen bundan önceki görüşmemizde bana poponu dönerek oturdun" dedi. Annem ne olduğunu bile anlamamış şekilde "başından beri mi öyle yapıyorum" falan dedi. Kayınvalidem de "seni gördüğüm günden beri iyi hissetmiyorum bana iyi gelmiyorsun" dedi. Hastanede yatarken ona ev yemeği taşıyan annem. Geceliklerini kendisi seçip götüren annem. Evlerinde klozet yok diye hasta tuvaleti almamı söyleyen annem. "Odası yok" diye koca bir oda takımı almamı söyleyen annem. Hiçbir hizmeti, hürmeti esirgemeyen annem.

Bu şekilde anneler arası bağ koptu. Eşimin bana eziyeti daha da arttı. Çok ezilmiş, dışlanmış ve yalnızdım. Eşim ve annesi bir aileydi, bense yabancı biriydim. Babam çok koruyucu ve güçlü bir adamdır. Ona sığındım. Ben itildikçe babama yaklaşıyordum ve babamdan başka kimsem olmadığını hissediyordum, zaten öyleydi de. Ve tam yedinci yıldönümümüzde babama her şeyi anlattım. Yıllardır tanıştığımızı, her şeyi. Babam tek bir şey sordu, "peki şimdi geçmişle mi yaşayacaksınız yoksa mutlu mu olacaksınız?"

Eşim hayatı zindan etti bana. Babama anlattığım için ailesini kötü duruma düşürdüğümü söyledi. Oysa babama ben her şeyi tam anlattım. Benim istediğimi, her masrafı kendim, bilerek, isteyerek yaptığımı. Onların bir zorlaması ya da talebinin olmadığını. Ama olmadı. Eşim beni bir türlü karısı olarak göremedi. Ben bu süreçte annesine hep yakın olmaya devam ettim. Sık sık arıyordum, uzun uzun konuşuyordum. Bir akşam bana "ben sana kırgınım" dedi. Nedenini sordum, o olaydan sonra gönlünü almaya çalışırken "Anne poposunu dönmüşse ne olmuş, biz sizi elimizde ayağımızla popomuzla her yerimizle severiz, ne kadar samimiyiz bilmiyor musunuz sanki" demiştim. Bu lafa çok kırılmış. Sürekli, ama sürekli, 1 ay boyunca belki daha fazla, BANA İLGİ GÖSTERMİYORSUN diyerek hayatı bana zindan etti.

Birkaç gün sonra eşimle beraber onlara gittik. Mutfakta fısır fısır konuştular. Zaten hep eşim kapıları kitler annesiyle gizli gizli konuşurdu. Balayındaki kavga nedenimiz de buydu. Gizli konuşmaları. Yanlarına gittim eşim "annemin senin de ailenin de kendisini istemediğinizi düşünüyor" dedi. Şoka girdim, kimseyi "acaba istiyor muyum" diye düşünmem ki. İşin kötüsü istiyordum da kayınvalidemi. Çok seviyordum onu. Artık gerçekten yılmıştım. Bir çığlık gibi koparıp atmak istedim her şeyi. "Bu evlilik anneni pohpohlamama bağlı olacaksa istemiyorum" dedim. Ve çıkıyordum evden. Eşim arkamdan gelirken annesi "sen nereye?" dedi. Eşim gelmedi. Bana sürekli "ya anana ya babana gidersin" diye zavallı muamelesi yapıyordu. Gitmedim. Babamın ofisine gidip saklandım. Ölmek istedim. Buldular beni. Bu sırada babam dokuzuncu kez ameliyat olalı 2 gün olmuştu. Hastanede refakatçi kalmıştım 2 gün. Hemen sonrasında yaşanıyor bunlar. Eşim beni bulamayınca babamı aramış. Hastaneye gelmiş. Orada "karını nasıl bırakırsın" diye 2 tokat yemiş. Ben ayrılacağımdan çok emindim. Ayrılamazsam ölecektim. Ölmeyi de becerirdim, yılmıştım çünkü.

Bu olaydan sonra babamda kalmaya başladım. Yani hastanede. Elimde üç beş parça kıyafet, hastane odasında evliliğim biterken refakatçi yatağında ağlayarak yaşadım günlerce. Bu sırada eşimin teyzesi (hani o borç vermediğimiz) babama "senin kızın üç sene çıktım beş sene çıktım deyip evlenmeye zorladı" dedi. Babam "senin de kızın var" deyince "benimki seninki gibi salak değil" dedi. Kafamı duvarlara vurdum sinirimden. Acilde de zaman geçirdim epeyce, çeşitli sakinleştiriciler kullanarak.

Babam eve çıkınca onunla gittim. Eşim sürekli geldi gitti, barışmak için çabaladı. Barıştık döndüm evime. Ayaklarım geri geri gitti dönerken. Biliyordum olmayacağını. Annesine olan takıntısı ve benle bir takım olamaması, aile olamaması beni mahvedecekti biliyordum. Öyle de oldu. Sürekli kavga ettik, sürekli. Şubat başında yine kavga ediyorduk bir sabah, işe gönderdim onu. "İstemiyorum seni" dedi. Aradım işteyken. Beni sevdiğini ve istediğini söyle gitmeyeyim dedim. Yüzüme kapattı. Toplandım gittim babama. Babamla konuştu telefonda. "Senle yüz yüze görüşeceğiz, benden o tokatlar için özür dileyeceksin" dedi babama. Babam zaten "o tokatı ben yemiş oldum" gibi şeyler söylemişti eşime biz barıştıktan sonra. Ama eşim hasta bir yapıda olduğu için babama saygısızlık yaptı, hiçbir alakası yoktu babamın olayla. Her zamanki gibi konu annesiydi. Abim eşimin annesine "artık böyle şeyler yapmayın yeter" temalı bir konuşma yaptığı için zamanında, abime de düşmandı. Onla da telefonda kavga etti. Abim alkol sorunu olan biri, babamsa tüm çalışanlarının hatta çevresinde gördüğü herkesin babası gibi olan, güçlü bir adam. Abim olacak zırdeli bir arkadaşıyla eşimi işyerinden aldı ve darp etti. Arkadaşı eşime bir yumruk atmış.

Bu olayın üzerine ben kıyamadığımdan, dayanamadığımdan, eşimin yanına gittim. Beni istemedi. Babama döndüm, iki gün sonra işyerine gittim. Ailemi ikna et dedi. İstemiyorlar dedi. Kayınvalidemin yanına gittim. Bana, aileme küfürler ve hakaretler etti. Oğlum seni sevmiyor, hiç sevmedi dedi. O sırada teyzesi aradı, teyzesi küfürler etti. Çantamla montumu kucağıma verdiği gibi itekleye itekleye evinden kovdu beni. Eşimin yanına gittim yeniden, işyerine. Çıkınca beni yemeğe götürdü. Annesi aradı, benle olduğunu söyleyince "eşyalarını topla git" dedi. "Ya eşin, ya biz" dediler eşime. Eşim eşyalarını aldı ve biz beraber evimize döndük. İnanamıyordum, gerçekten inanamıyordum bu nasıl olabilirdi? Eşim beni mi seçmişti? Bizim aile olduğumuzu algılamış mıydı artık? Annesine hissettiği o inanılmaz bağı bana da hissetmesi gerektiğini, bunları anlamış mıydı yani?

Tabi ki anlamamıştı. Eşimle ailesi 1 hafta konuşmadılar (eşim defalarca aradı tabi), evliliğimizdeki mutlu tek hafta o hafta oldu. Sonra görüşmeye başladılar. Annesiyle ben o zamandan beri 2-3 kez konuştum. Babası benle konuşmayı bile kabul etmedi. Eşim bu süreçte ailesini haklı buluyordu yine çoğu zaman, bana "geleceğimiz yok", "senden çocuk yapacağımdan emin değilim, yapmayacağımdan emin olursam boşanırız senin de anne olma şansın kalır" gibi şeyler söylüyordu. Annesi de en son konuşmamızda "çok söyledik ona, istemedik, ayrıl dedik ama gitti seninle" dedi. Yine canımı yakmayı başardı. İlgi, ilgi, ilgi, ilgi istiyorum, ilgi! İlgi diye delirtmişti beni. Yine yaptı yapacağını. Eve döndükten sonraki süreç boyunca eşimle kavga ederken ağzıma ne gelirse sayıyordum. Yanlış. Ama benim de sanırım bunca emek verip böyle suçsuz yere üzerim çizildikten ve evliliğimde mutluluk yüzü göremedikten sonra delirmeye biraz hakkım vardı.

Ben çok üzüldüm. Eşim "yanındayım, seni anlıyorum, sen haklısın" dedi. Bir suçumun olmadığını söyledi. Haksızlığa uğradığımı söyledi.

Bugün ise virüs nedeniyle uzun zamandır görüşemediği ailesine gitmek istedi. Korkuyorduk virüsten ama gitti. Sabah giderken ona sarıldım, "unutma bu anı, biz aileyiz, şimdi nasılsan akşam da öyle ol söz mü?" dedim. Söz verdi, sarıldık. 8 saat geçirdiler beraber. Eve geldi, soğuktu, beni öpmedi bile. Anlamıştım durumu. Öfkelendim. "Olmuş yine olan" dedim. Babası "siz hep kavga ediyorsunuz" demiş. Babası çok gerçekçiymiş. Keşke babası neden kavga ettiğimiz konusunda da gerçekçi olabilse. Annesi de babası da benzer hastalıklara sahipler, psikiyatrik rahatsızlıklar ve ilaç kullanıyorlar.

Sonuç olarak, eşim akşam geldikten 1 saat sonra bana ayrılmak istediğini, benimle mutsuz olduğunu, beni istemediğini söyledi. Saatlerce konuştum, bak böyle, biz aileyiz, biz takım olmalıyız... Hayır. Ailesiyle samimi olmadığım için (evden kovulduğumda bile tek bir saygısızlık etmedim, kendisi benim ailemde saygısızlık yapılmadık insan bırakmadı ama) beni istemiyormuş. Çok mutsuzmuş. Ailesiyle yakın olmadığım için.

Altı taksitle aldığım o gelinliğin hakkını bir gün olsun veremedim. 8 aydır evliyim. 8 aydır ağlıyorum. Yedi sene bu adamla yuva kurmak için canımı dişime taktım. Olmayacakları oldurdum. Hayatımı, gençliğimi adadım ona. Heveslerle aldığım mutfak eşyalarımın bile tadını çıkaramadım. Gençliğim, hayatım yandı gitti. 25 yaşındayım. Ama bundan sonra bir gelecek olur mu bilmiyorum. Bu toplumda "dul kadın" olmak zor.

Bu arada cinsel yaşamımız da yok eşimle. Kullandığı ilaçlar nedeniyle. Herhangi bir isteği yok. Bir gün hazırlanıp ona sürpriz yapmak istemiştim. "Yarın annemin ultrasonu var nasıl bunu yaparsın" diye saatlerce azarlamıştı beni.

Bütün bunlara rağmen ona sarılıp mutlu hissettiğim o nadir anları özleyeceğim. Hiçbir suçum yokken istenmeyen gelin ve istenmeyen eş oldum. 7 senede bir gün jest, hediye, romantizm, sevgi gösterisi görmedim. Birbirimize uyarlayıp söylediğimiz çizgi film şarkıları dışında... Bu yazıyı o da okuyacak. Ona linki gönderip, sabah öyle gideceğim zorluklarla kurduğum yuvamdan. Keşke annesinin sahip olduğu değerin binde birini bana verebilseydi. Ona anne de, baba da, kardeş de, eş de olmuştum oysa. Ona yardım ettiğim zamanlarda kimse yoktu yanında. Ben vardım. Umarım annesiyle çok mutlu bir yaşamı olur. Yanan da benim gençliğim, hayallerim olsun.

Okuyan sabırlı kadınlar, her yorumunuz altın değerinde. Hele ki bana destek olup "atlatırsın kız, seni istemeyen adamı sen hiç isteme" derseniz çok mutlu olurum. Ben acı içinde uykusuzken, onun rahatça uyuyabilmesi çok canımı acıtıyor çünkü. Bana bu evden güçlü bir şekilde çıkıp gitmem için yardım edin.
Kınamıyorum , başıma gelir Allah'ım sen koru ..

Sizi ananız bir ş....z'e paspas olun diye doğurmadı sevgili konu sahibi ,
Lütfen kendinize gelin.
Daha 25 yaşındasınız ,
İşiniz , gücünüz var.

Hayat çok güzel ,
Bahar , kuşlar , özgürlük , aşk ...
Yaşamaya başlayın.
Zira bu yaşadığınız hayat değil ...
 
Hala diyosunuz ki link aticam ona o da gorsun, hala icten ice sizi anlamasini bekliyosunuz; belki de yorumlardan etkilenmesini bekliyorsunuz. Zaten bunca seye sabrettiyseniz daha da ayrilacaginizi dusunmuyorum eminim o da farkindadir iki guzel konussa ikna olursunuz gibi geliyor. Yazik gercekten tamam onlar neler yapmis da siz niye kendinize bunlarin yapilmasina izin verdiniz? Hadi bir noktaya kadar tamam da bi noktadan sonra insan yeter der. Uzgunsunuz diye bu kadar hafifletebildim yazdiklarimi. Terapi almalisiniz artik hirs mi yaptiniz emegime mi yazik dediniz ne dediniz bilmiyorum da daha 25 yasindasiniz Bu evlilik daha da bitmez gibi geliyor yazik ediyorsunuz omrunuze. Silkelenip kendinize gelin
 
Durun, çok uzun demeden ilk paragrafı bari okuyun. "Böyle de gelin mi olur" dedirteceğim size söz :)
Aslında ailesi yüzünden değil de benimle bir aile olduğunu algılayamayan eşim yüzünden boşanacağımızı biliyorum. Ama konum okunsun, dikkat çeksin istiyorum. Hayatınızda böyle bir hikaye duymadığınızdan eminim. Mümkün olduğunca kısa anlatacağım, ne kadar mümkün olursa... Eğer evliyken yaşadıklarımı okuyup yorum yapmak isteyen olursa bu "asıl" olayları anlatmaya başladığım yeri koyu işaretliyorum...

Eşimle tanıştığımda farklı bir şehirde üniversitede 6 yıldır birinci sınıfı okuyordu. Serseri bir hayatı vardı, uyuşturucu kullanıyordu. Çok uzun hikayeler ama şöyle diyeyim, onu bulunduğum şehre geçirdim, evini tuttum, tüm masraflarını karşıladım, her an yanında oldum ve dereceyle mezun oldu. Annem onu başından beri istemedi. Anneannem vefat ettikten sonra yalnız kalamadı annem bir süre, anneannem-annem-ben üçümüz yaşıyorduk. Babamla annem ben 1 yaşındayken ayrılmışlar. Bu süreçte eşimle görüşmelerimizde annem hep yanımızdaydı. Annem ona hep ters davrandı, uyuşturucu meseleleri ve beni sürekli terk etmeleri, üzmeleri, başka kızlarla düşüp kalkmaları yüzünden. Eşime sorsanız "bunlar bana yaptıklarına sebep değil!" diyecektir. 18 yaşında başladı ilişkimiz. Annemle bu olanlar ise 21-23 yaş aralığımda oldu.

Eşimi tanıdığım günden itibaren maddi manevi tüm ihtiyaçlarında yanında oldum. Ailesi de farklı bir şehirdeydi, onları bizim bulunduğumuz şehre taşıdı. Babası borç bırakıp çeker çeker giderdi, yalnız kalırdı annesiyle. Hep arkalarındaydım. Öğrenciliği boyunca 1 gün çalışmak zorunda kalmadı. Öyle çok sevdim ki onu, hiçbir yanlışı ondan kopmamı sağlayamadı.

Okulu benden 1 sene sonra bitirdi. Sonraki 1 sene de KPSS'ye hazırlandı. Kursa gitti geldi, bu süreçte yine babasının olayları, ben yine yanındaydım. Sınav sonucu açıklandı, artık evlenmek istiyorduk. Yani ben onun da istediğini sanıyordum. İstekliydi de aslında. Ama parası yoktu. Babamla tanıştırdım onu. Eski mevzuları hiç anlatmadan. Her şey güzel olacak dedim. Eşyalarımı aldım. Gelinliğimi aldım. Nişanlandık, yüzüklerimizi aldım. İsteme çiçeğimi aldım. Çikolatamı aldım.

Sonra bir sorun daha vardı askerlik. Bedelli askerliğe gönderdim onu. Öyle mutluyduk ki. İnanın o askerden dönene kadar yaşadığım mutluluğu bilebilseydiniz şu an bana içinizden "salak" diyor olmazdınız. O güne kadar yaptıklarımdan hiç pişman değilim.

Askerden geldi, 1 ay geçti annesinin meme kanseri olduğunu öğrendi. Korkunç durumdaydı doğal olarak. Hep yanlarındaydım. Annesi beni çok severdi. Kar tanem derdi bana. Annem gibiydi. Ameliyatını yaptırdım en iyi doktorlara. Hastane odasından geceliklerine kadar, sayısız test, tetkik, sayısız muayene görüşmeleri, her şey tamam. Düğünü ertelememiz gerekir mi diye sordum doktora, gerekmez dedi. Bu da tamam. Bu süreçte eşim kendini belli etmeye başladı. Annesini zaten tedavi ettiriyordum. Ama ettirmezsem beni bırakıp gitmekle tehdit etti. Öyle bir hal almıştı ki artık masraflar bana sorulmuyordu bile. Sadece ödüyordum. Hatta hiç unutmam hastanede bütçemi ayarlayayım diye "tek kişilik oda ücreti ne kadar?" diye sorduğum için kavga etmişti benimle. Öyle bir "para sorun değil" tavrı vardı ki, sanki o kazanıyordu, o çalışıyordu sabahlara kadar. Benim için önemli değildi.

Nişanlılığımız boyunca, tam 10 ay, bana eziyet etti. Annem hakkında ileri geri konuştu, ona defalarca saygısızlık yaptı. Hepsini yuttum, onun adına anneme hediyeler gönderdim, aralarını düzelttim. Babamla da iyi ilişki kurmuştu. Babam hep sevdi ve kolladı onu. Eşimin annesiyle ilgili takıntısı inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Hepimiz (kayınvalidem, annem, ben) çok iyi anlaşıyor, beraber çok eğleniyor, harika zaman geçiriyorduk. Ama eşim annesine saldırdığımızı düşünüyordu. Annesi düğüne 4 ay kala ona "annecim" demediğim için büyük bir sorun çıkardı. Kemoterapi almaya başladıktan sonra evlerine sık sık gitmememiz gerektiğini söylemişlerdi bize. Biz de gitmiyorduk. Telefonda konuşurken de "annecim" dememişim. Eşim tam olarak beni desteklemedi, ama ezdirmedi de. Ama annesine takıntısı asla bitmedi ve onu haklı bulduğunu hep hissettim. Evet doğru tahmin ettiniz, paranoid kişilik bozukluğu tanısı var. İlaç da kullanıyor. Doktoruyla görüştüğümde "durum böyle, sen bilirsin" dedi. Ben biliyordum tabi.

Sonra evlendik. Balayında bile boşanmak istediğini söyledi. Sürekli annesini öne sürdüğü için kavga çıkıyordu ve ben de sinirlenince ağır konuşan biriyim, bu yüzden. Döndüğümüz ilk gün annesi kendi kızkardeşinin kızı için borç para istedi. Eşim karşı çıktı. Ama onunla biz bir aileyiz diye değil, paramız bizim bütçemiz diye değil, teyzesini sevmediği için karşı çıktı. Her gün, her Allah'ın günü eşimden eziyet görüyordum (fiziksel şiddet hiç olmadı, ben yaptım hatta maalesef). Sürekli olarak annesiyle ilgili bir gündem oluyordu ve bana saldırıyordu. Bu süreci anlatmam mümkün değil. Şu evin her köşesinde ağladım öyle diyeyim. Defalarca evi terk ettim geri dönmemi istedi. Ama eziyeti hiç bitmedi. Kendimi çok çaresiz ve savunmasız hissediyordum. Bir gün "anne pazar günü gel yağmura yemek öğret" dedi (bu sıralar yaptığım her yemeğe laf eder, çamaşır katlama şeklimi bile eleştirir, beni inanılmaz aşağılardı). Ben de "hiç yemek bilmiyor değilim benim de annem var sonuçta" dedim. Bu laf yüzünden öyle çok işkence çektim ki. Annesi domates rendelerken "KADIN DEDİĞİN BÖYLE OLUR BÖYLE" diye bağırıyordu bana. Neden böyle yaptı hiç anlamadım. Ben de acemiydim daha. Evliliğimin 20 küsürüncü günüydü o sıralarda. Annesi yer elması pişirmişti. Hayatımda ilk kez yedim, sevmediğimi söyledim. "B*K YE!" diye bağırışını unutamıyorum eşimin.

Bu sırada eşim hala işsiz, zamanındaki meseleler yüzünden denetimli serbestliği var ve giremiyor hiçbir yere, bir kurumun sınavını birincilikle kazandığı halde. Bunu da hallettim, araya birileri girdi ve işe başladı. Mutlu olmadığı ve alanında olmayan bir işi var ama işsiz değildi artık. Annemle karşılıklı oturuyoruz bu arada. Ama annem eşimi bildiği için evime 3 kere bile adım atmadı. Yok gibiydi, zaten farklı bir şehre abimin bebeğine bakmak için gitti. Aylarca da burada değildi. Nişanlıyken çok yalvardım kayınvalidemlerin de yakına taşınması için. Kredi bile çektim taşınma masrafları için. İstemediler, taşınmadılar. Bize arabayla 15 dakika mesafede oturuyorlar. Eşim işe girdikten birkaç gün sonra annem yine gidecekti, kayınvalidemi davet etti. Gitmeden beraber bir gün geçirelim dedi. Harika bir gün geçirdik, hediyeleşildi, annem dört döndü kayınvalidemin etrafında. Ertesi gün kayınvalidem annemi aradı.

HAYATINIZDA DUYMADIĞINIZ BİR ŞEY OLDUĞUNDAN EMİNİM: Anneme "sen bundan önceki görüşmemizde bana poponu dönerek oturdun" dedi. Annem ne olduğunu bile anlamamış şekilde "başından beri mi öyle yapıyorum" falan dedi. Kayınvalidem de "seni gördüğüm günden beri iyi hissetmiyorum bana iyi gelmiyorsun" dedi. Hastanede yatarken ona ev yemeği taşıyan annem. Geceliklerini kendisi seçip götüren annem. Evlerinde klozet yok diye hasta tuvaleti almamı söyleyen annem. "Odası yok" diye koca bir oda takımı almamı söyleyen annem. Hiçbir hizmeti, hürmeti esirgemeyen annem.

Bu şekilde anneler arası bağ koptu. Eşimin bana eziyeti daha da arttı. Çok ezilmiş, dışlanmış ve yalnızdım. Eşim ve annesi bir aileydi, bense yabancı biriydim. Babam çok koruyucu ve güçlü bir adamdır. Ona sığındım. Ben itildikçe babama yaklaşıyordum ve babamdan başka kimsem olmadığını hissediyordum, zaten öyleydi de. Ve tam yedinci yıldönümümüzde babama her şeyi anlattım. Yıllardır tanıştığımızı, her şeyi. Babam tek bir şey sordu, "peki şimdi geçmişle mi yaşayacaksınız yoksa mutlu mu olacaksınız?"

Eşim hayatı zindan etti bana. Babama anlattığım için ailesini kötü duruma düşürdüğümü söyledi. Oysa babama ben her şeyi tam anlattım. Benim istediğimi, her masrafı kendim, bilerek, isteyerek yaptığımı. Onların bir zorlaması ya da talebinin olmadığını. Ama olmadı. Eşim beni bir türlü karısı olarak göremedi. Ben bu süreçte annesine hep yakın olmaya devam ettim. Sık sık arıyordum, uzun uzun konuşuyordum. Bir akşam bana "ben sana kırgınım" dedi. Nedenini sordum, o olaydan sonra gönlünü almaya çalışırken "Anne poposunu dönmüşse ne olmuş, biz sizi elimizde ayağımızla popomuzla her yerimizle severiz, ne kadar samimiyiz bilmiyor musunuz sanki" demiştim. Bu lafa çok kırılmış. Sürekli, ama sürekli, 1 ay boyunca belki daha fazla, BANA İLGİ GÖSTERMİYORSUN diyerek hayatı bana zindan etti.

Birkaç gün sonra eşimle beraber onlara gittik. Mutfakta fısır fısır konuştular. Zaten hep eşim kapıları kitler annesiyle gizli gizli konuşurdu. Balayındaki kavga nedenimiz de buydu. Gizli konuşmaları. Yanlarına gittim eşim "annemin senin de ailenin de kendisini istemediğinizi düşünüyor" dedi. Şoka girdim, kimseyi "acaba istiyor muyum" diye düşünmem ki. İşin kötüsü istiyordum da kayınvalidemi. Çok seviyordum onu. Artık gerçekten yılmıştım. Bir çığlık gibi koparıp atmak istedim her şeyi. "Bu evlilik anneni pohpohlamama bağlı olacaksa istemiyorum" dedim. Ve çıkıyordum evden. Eşim arkamdan gelirken annesi "sen nereye?" dedi. Eşim gelmedi. Bana sürekli "ya anana ya babana gidersin" diye zavallı muamelesi yapıyordu. Gitmedim. Babamın ofisine gidip saklandım. Ölmek istedim. Buldular beni. Bu sırada babam dokuzuncu kez ameliyat olalı 2 gün olmuştu. Hastanede refakatçi kalmıştım 2 gün. Hemen sonrasında yaşanıyor bunlar. Eşim beni bulamayınca babamı aramış. Hastaneye gelmiş. Orada "karını nasıl bırakırsın" diye 2 tokat yemiş. Ben ayrılacağımdan çok emindim. Ayrılamazsam ölecektim. Ölmeyi de becerirdim, yılmıştım çünkü.

Bu olaydan sonra babamda kalmaya başladım. Yani hastanede. Elimde üç beş parça kıyafet, hastane odasında evliliğim biterken refakatçi yatağında ağlayarak yaşadım günlerce. Bu sırada eşimin teyzesi (hani o borç vermediğimiz) babama "senin kızın üç sene çıktım beş sene çıktım deyip evlenmeye zorladı" dedi. Babam "senin de kızın var" deyince "benimki seninki gibi salak değil" dedi. Kafamı duvarlara vurdum sinirimden. Acilde de zaman geçirdim epeyce, çeşitli sakinleştiriciler kullanarak.

Babam eve çıkınca onunla gittim. Eşim sürekli geldi gitti, barışmak için çabaladı. Barıştık döndüm evime. Ayaklarım geri geri gitti dönerken. Biliyordum olmayacağını. Annesine olan takıntısı ve benle bir takım olamaması, aile olamaması beni mahvedecekti biliyordum. Öyle de oldu. Sürekli kavga ettik, sürekli. Şubat başında yine kavga ediyorduk bir sabah, işe gönderdim onu. "İstemiyorum seni" dedi. Aradım işteyken. Beni sevdiğini ve istediğini söyle gitmeyeyim dedim. Yüzüme kapattı. Toplandım gittim babama. Babamla konuştu telefonda. "Senle yüz yüze görüşeceğiz, benden o tokatlar için özür dileyeceksin" dedi babama. Babam zaten "o tokatı ben yemiş oldum" gibi şeyler söylemişti eşime biz barıştıktan sonra. Ama eşim hasta bir yapıda olduğu için babama saygısızlık yaptı, hiçbir alakası yoktu babamın olayla. Her zamanki gibi konu annesiydi. Abim eşimin annesine "artık böyle şeyler yapmayın yeter" temalı bir konuşma yaptığı için zamanında, abime de düşmandı. Onla da telefonda kavga etti. Abim alkol sorunu olan biri, babamsa tüm çalışanlarının hatta çevresinde gördüğü herkesin babası gibi olan, güçlü bir adam. Abim olacak zırdeli bir arkadaşıyla eşimi işyerinden aldı ve darp etti. Arkadaşı eşime bir yumruk atmış.

Bu olayın üzerine ben kıyamadığımdan, dayanamadığımdan, eşimin yanına gittim. Beni istemedi. Babama döndüm, iki gün sonra işyerine gittim. Ailemi ikna et dedi. İstemiyorlar dedi. Kayınvalidemin yanına gittim. Bana, aileme küfürler ve hakaretler etti. Oğlum seni sevmiyor, hiç sevmedi dedi. O sırada teyzesi aradı, teyzesi küfürler etti. Çantamla montumu kucağıma verdiği gibi itekleye itekleye evinden kovdu beni. Eşimin yanına gittim yeniden, işyerine. Çıkınca beni yemeğe götürdü. Annesi aradı, benle olduğunu söyleyince "eşyalarını topla git" dedi. "Ya eşin, ya biz" dediler eşime. Eşim eşyalarını aldı ve biz beraber evimize döndük. İnanamıyordum, gerçekten inanamıyordum bu nasıl olabilirdi? Eşim beni mi seçmişti? Bizim aile olduğumuzu algılamış mıydı artık? Annesine hissettiği o inanılmaz bağı bana da hissetmesi gerektiğini, bunları anlamış mıydı yani?

Tabi ki anlamamıştı. Eşimle ailesi 1 hafta konuşmadılar (eşim defalarca aradı tabi), evliliğimizdeki mutlu tek hafta o hafta oldu. Sonra görüşmeye başladılar. Annesiyle ben o zamandan beri 2-3 kez konuştum. Babası benle konuşmayı bile kabul etmedi. Eşim bu süreçte ailesini haklı buluyordu yine çoğu zaman, bana "geleceğimiz yok", "senden çocuk yapacağımdan emin değilim, yapmayacağımdan emin olursam boşanırız senin de anne olma şansın kalır" gibi şeyler söylüyordu. Annesi de en son konuşmamızda "çok söyledik ona, istemedik, ayrıl dedik ama gitti seninle" dedi. Yine canımı yakmayı başardı. İlgi, ilgi, ilgi, ilgi istiyorum, ilgi! İlgi diye delirtmişti beni. Yine yaptı yapacağını. Eve döndükten sonraki süreç boyunca eşimle kavga ederken ağzıma ne gelirse sayıyordum. Yanlış. Ama benim de sanırım bunca emek verip böyle suçsuz yere üzerim çizildikten ve evliliğimde mutluluk yüzü göremedikten sonra delirmeye biraz hakkım vardı.

Ben çok üzüldüm. Eşim "yanındayım, seni anlıyorum, sen haklısın" dedi. Bir suçumun olmadığını söyledi. Haksızlığa uğradığımı söyledi.

Bugün ise virüs nedeniyle uzun zamandır görüşemediği ailesine gitmek istedi. Korkuyorduk virüsten ama gitti. Sabah giderken ona sarıldım, "unutma bu anı, biz aileyiz, şimdi nasılsan akşam da öyle ol söz mü?" dedim. Söz verdi, sarıldık. 8 saat geçirdiler beraber. Eve geldi, soğuktu, beni öpmedi bile. Anlamıştım durumu. Öfkelendim. "Olmuş yine olan" dedim. Babası "siz hep kavga ediyorsunuz" demiş. Babası çok gerçekçiymiş. Keşke babası neden kavga ettiğimiz konusunda da gerçekçi olabilse. Annesi de babası da benzer hastalıklara sahipler, psikiyatrik rahatsızlıklar ve ilaç kullanıyorlar.

Sonuç olarak, eşim akşam geldikten 1 saat sonra bana ayrılmak istediğini, benimle mutsuz olduğunu, beni istemediğini söyledi. Saatlerce konuştum, bak böyle, biz aileyiz, biz takım olmalıyız... Hayır. Ailesiyle samimi olmadığım için (evden kovulduğumda bile tek bir saygısızlık etmedim, kendisi benim ailemde saygısızlık yapılmadık insan bırakmadı ama) beni istemiyormuş. Çok mutsuzmuş. Ailesiyle yakın olmadığım için.

Altı taksitle aldığım o gelinliğin hakkını bir gün olsun veremedim. 8 aydır evliyim. 8 aydır ağlıyorum. Yedi sene bu adamla yuva kurmak için canımı dişime taktım. Olmayacakları oldurdum. Hayatımı, gençliğimi adadım ona. Heveslerle aldığım mutfak eşyalarımın bile tadını çıkaramadım. Gençliğim, hayatım yandı gitti. 25 yaşındayım. Ama bundan sonra bir gelecek olur mu bilmiyorum. Bu toplumda "dul kadın" olmak zor.

Bu arada cinsel yaşamımız da yok eşimle. Kullandığı ilaçlar nedeniyle. Herhangi bir isteği yok. Bir gün hazırlanıp ona sürpriz yapmak istemiştim. "Yarın annemin ultrasonu var nasıl bunu yaparsın" diye saatlerce azarlamıştı beni.

Bütün bunlara rağmen ona sarılıp mutlu hissettiğim o nadir anları özleyeceğim. Hiçbir suçum yokken istenmeyen gelin ve istenmeyen eş oldum. 7 senede bir gün jest, hediye, romantizm, sevgi gösterisi görmedim. Birbirimize uyarlayıp söylediğimiz çizgi film şarkıları dışında... Bu yazıyı o da okuyacak. Ona linki gönderip, sabah öyle gideceğim zorluklarla kurduğum yuvamdan. Keşke annesinin sahip olduğu değerin binde birini bana verebilseydi. Ona anne de, baba da, kardeş de, eş de olmuştum oysa. Ona yardım ettiğim zamanlarda kimse yoktu yanında. Ben vardım. Umarım annesiyle çok mutlu bir yaşamı olur. Yanan da benim gençliğim, hayallerim olsun.

Okuyan sabırlı kadınlar, her yorumunuz altın değerinde. Hele ki bana destek olup "atlatırsın kız, seni istemeyen adamı sen hiç isteme" derseniz çok mutlu olurum. Ben acı içinde uykusuzken, onun rahatça uyuyabilmesi çok canımı acıtıyor çünkü. Bana bu evden güçlü bir şekilde çıkıp gitmem için yardım edin.
valla hepsini okumadım burdan cıkarılcak sonuc iyilik yap iyilik bu degil iyilik yapmaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa

yeri geliyo insanın annesi babası seni savunmuyo yanında olmuyo elin adamını annesindne banane yaniii ne bu ugras peygamber degilsin ya kim icin bu caba yazık bosa sacların beyazlamıs
 
Kendinizi neden sevmiyorsunuz? Hatta sevmemek bile değil bu, insanın bunları yaşamaya devam etmesi için kendinden nefret ediyor olması lazım.

"Eşim beni karısı gibi görmedi hiç" diyorsunuz ya, siz hiç karısı gibi davranmamışsınız ki.
Adamın sponsoru olmuşsunuz siz. Psikoloğu, annesi, bakıcısı, hizmetçisi olmuşsunuz.
Ailesi size en doğru şeyi söylemiş "seni hiç sevmedi" dediklerinde.
Sizi sevmemiş hiç. Yaptıklarınızı yapacak başka bir saf bulamayacağı için kendince katlanmış size. Sunduğunuz imkanlar için katlanmış. Yaranmak için yaptığınız onca nimetten mahrum kalmamak için katlanmış.
Ama sevgisizlik bir yerden sonra katlanılmaz bir şeye dönüşür; tam olarak böyle hastalıklı bir ilişkiye.

Bunları sizi üzmek için söylemiyorum. Gerçeği görün artık. Sizi sevmeyen bir adamın sponsoru olarak hizmetçilikle geçirmeyin ömrünüzü.
Genceciksiniz daha. Çocuk da yokken kaçıp kurtulun.
Kendinizi neden sevmediğinize dair psikolojik yardım almadan da yeni bir ilişkiye başlamayın. Sevgi tanımınız çok sıkıntılı çünkü.
 
Yarısına kadar okumaya tahammül edebildim. Arada sonlara doğru "Dul kadın olmak zor." cümlesini gördüm. Sinir bastı. Bir insan kendine bu kadar işkenceyi bile bile cektiriyorsa üzülmüyorum gerçekten. Allah akıl fikir vermis ama kullanana. Tek üzüldüğüm anne babalar. Yahu kendinize saygınız yoksa bir gram anne babanıza da mı saygınız yok? Bütün bu kelazelikler dul kadın olmaktan zor mu? Ne dul kadın olmakmış be.
İnsana en büyük kötülüğü yine kendisi edermiş.
 
Bunları okuyunca kendi derdimden utandım resmen.
Seninki sevgi değil bağımlılık
Tabiki kolay olmayacak onsuz bir yaşam.
ama böyle 7 sene geçirmişsin. Hiç değer görmeden. Ufak tefek kavgalar dışında iyi olsanız iyi düşün derdim. Ama bu durumda düşünecek bir şey göremiyorum.
annesi de o da o kadar nankörler ki Allah yanlarına bırakmaz emin olur.
sen kendine bak. 25 yaşındasın daha, yazık değil mi sana. Hiç arkana bakma arkadaşım.
 
Sana bisey söylim mi canım onlar sana zarar vermemiş asıl zararı sen kendine vermişsin çok üzüldüm gerçekten.Kesinlikle arkana bile bakma anladigim kadarıyla işin de var annen baban da arkanda 25 yaş daha hayatının çok başındasın öyle biri çıkar ki karşına o mahlukatın sana 7 senede veremediği sevgiyi hissiyatı bi dakika da verebilir çok gençsin cabuk atlatırsın bunları inanıyorum
 
Konunuzu okurken çok üzüldüm. Gerçekten çok üzüldüm. İyi bir insansınız belli ama siz de hiç sağlıklı düşünemiyorsunuz. Bu tarz bir adamla sevgili bile olunmaz ki. Neyse ki çocuk yokmuş. Bi' an önce boşanıp psikolojik destek alın, henüz 25'siniz önünüze nice insanlar çıkacaktır.
İnsanlar bir enkazken alıp düzeltmeniz gereken projeler değiller. Kendi mutluluğunuzu düşünmek zorundasınız.
 
Yaptıkların ettiklerin inslalah onların burnundan gelir.
Yazıklar olsun.
Yemişler birde utanmadan verdikleri toekiye bak
Değer mi
Kendinden vazgeçmeyedegnez.

Genç yaşında herşeyi oldurmussun.
Yazık etme.
 
Sen kendini kurtar bırak onlar kendi pislikerinde ne yapıyorlarsa yapsınlar.
Sen ilgi özen destej verdikçe kalkmis bir yerleri.

Ee böyle olunca da senin eksikliğini sen gidince anlicaklarsana sorundan başka ne verdiler...
Hiiiicc
 
18 yaşında tanışmışsın, sevgilin 6 yıldır 1. Sınıfta okuyan biri ve 18 yaşına rağmen tüm masraflarını karşılamışsın. Annen de sevmediği halde tüm imkanları seferber etmiş demekki(!) 18 yaşındaki bir ergenin ağzına bakarak baya masraf etmiş helal olsun. Ne diyelim :işsiz:

Ciddi psikiyatrik problemi olan birinin askerliğini yapması da baya iyiymiş. Kolay gelsin.
 
Öyle değil aslında eski erkek Arkadaşıma bende sizin kocanızla olan ilişkiniz deki gibi bir bağımlılığım vardi. Nolursa olsun benim olsun sevsin beni vs vs. Ama öyle olmadı bir çizgi var o çizgi gecilince yetti be diyorsun tiksinti başlıyor. Hemen kangren gibi kesip atmak kurtulmak istiyorsun hiç yaşanmamış sayıyorsun.
Sizin bu çizginiz nedir? Bu adam ne yapsa yeter dersiniz onu düşünün. Hala aklınızda daha kötüsünü yapmadığını düşündüğünüz için devam ettiriyorsunuz. Yapmış varsayın.
Ayrıca kendinizi sevin. Kendiniz dışında lütfen başka birine bu kadar değer vermeyin. Hayat bir kere yaşanıyor.
Yazacağım tam anlamıyla buydu
Ya sen gerçekten bu olayları yaşadın mı?? Senin ben kendini sevip saydığını düşünmüyorum aileni sevip saydığını da düşünmüyorum kendini seven ailesini seven sayan insan şu okuduklarımın onda birinde ee yeter kimse bana benim aileme bunu yapamaz derdi..
Bu saatte uyku mahmurluğuyla bişeyler okuyayım diye girdim sinir oldum sen bi kendine gel o ailene yazık ya neler yaşamışlar senin yüzünden nolur ayrılırsan oksijensiz mi kalırsın yok çok zor bilmem ne bu hayatı kendine zindan ettiğin için kendi kendine kul hakkını nasıl ödersin bilmiyorum Ben böyle bir şey duymadım ya sadece kendine şunu sor BEN NASIL BİR HAYATI HAK EDİYORUM NELERE LAYIĞIM?? EĞER HAK ETTİĞİN HAYAT BUYSA DEVAM ET🤬 O ANNEN BABAN BİR GÜN ÖLÜP GİTTİĞİNDE BEN NELER YAŞATMIŞIM SİZE BEN KENDİMİ NE HALE SOKMUŞUM DİYE KAFANI DUVARLARA VURMAK İSTERSİN!!! Emin ol değil boşanmış kadın olmak yedi koca boşamış hürmüz olsan bile hayatın daha mantıklı daha kıymetli olur insanların bakış açısı emin ol şuan sana karşı daha kötüdür. Şu mesajımı okuduktan sonra bi düşün ya sen neye saplantı yapmışsın hiç mi değerin yok senin hiç mi bir kıymetin yok kendine bunları yaşatıyorsun??
Gönder gönder linki eşine de gönder okusun okusun da oh be iyi yedik bak hala açık kapı bırakmış özür dilesem döner desin bence yaşadıklarınızı boş verin çünkü akıl mantığa sığacak şeyler değil yani erkeklerin köküne kıran girmiş gibi varını yoğunu bu asalağa vermişsin bence eşnin ve ailesinin rahatsızlıklarını bırak kendi ruh sağlığın için destek al gerçekten bunlar normal ruh haliyle yapılabilecek şeyler değil imkansız hatta
Sen çekip gidersen onlar mutlu olamaz ki hatta tamamen ilişkilerinin kopacağını düşünüyorum... Geçmiş olsun sen sevdiğin için yapmışsın inşallah hakettiğin gibi bir insana rastlayıp bu günleri hatırlamamak üzere unutursun 🥰
Ya kusura bakmayın. Hepsini okudum ve anladım ki siz de o psikolojik rahatsız dediğiniz kaynana ve kayınbabadan farksızsınız. Sizde psikolojik olarak hastasınız. Bu adama Bağımlısınız. Akıl sağlığı yerinde olan bir insan bunları çekmez. Ayrıca onu yaptım bunu aldım demişsiniz. 21 22 yaşlarındaki bir insan bu kadar parayı nasıl buluyor? Ben öğretmenim 22 yaşından beri. Bu anlattıklarınızı aldığım maaşla yapamam. Siz ne iş yapıyorsunuz ki o kadar para harcamışsınız. Neyse kolumu yormayacağım. Çok sevgili kocacığınıza yalvarmaktan okuyacak vakit bulamayabilirsiniz.
Ben çok merak ettim o kadar parayı nasıl kazandız? Hızır gibi yetişmişşiniz maşallah.Başınıza gelenler sizin hataniz 1 değil 2 değil onlara hasta diyorsunuz ama sizde bağımlısınız eşinize?İnsanın kendi kendine ettiğini neyse uzatmıyım geçmiş olsu n.Umarım en yakın zamanda iyileşirsiniz
Teyzsesine katiliyorum.babaniz senin de kizin var dediginde "ama benimki salak degil" lafina...lacka lacka berbat bir evlilik.hepimiz bosanma esiginden donduk ama okudugum en kotu evlilik sizinki.kendinize sayginiz yok bir kere
Değer görmemenin sebebi kendine değer vermemen. Sen kendini sevmezsen kimse sevmez. Önce kendini sev ve bu asalak sülaleden uzak dur.
İki kızım var böyle konuları okuyunca Allah ım kızlarıma akıl fikir ver inşallah diyorum.

Kusura bakmayın adam baştan beri böyleymiş zaten siz kendinizi paralamışsınız adam edeceğim diye. parayla sevgi satın almaya kalkmışsın adam sana hiç olmadığı biri gibi davranmamış ki.

Kusura bakma ama kocan seni ilk günden beri sevmemiş, uyuşturucu, aldatma, psikolojik şiddet, maddi olarak kullanma sizce insan sevdiği kıymet verdiği birine bunları reva görür mü?

Bu konuda en çok ailenize üzüldüm, sizin takıntınız yüzünden 5 para etmez adamlarla muhatap olmak zorunda kalmışlar.

Sizi sevmeyen adam ve anasına harcadığınız paraları keşke kendi psikolojik tedaviniz için harcasaydınız en azından bu kadar maddi manevi kayıba uğramazdınız
Siz daha neyi bekliyorsunuz mis gibi işiniz var
Dag gibi güçlü babanız aileniz arkanızda. Bu herkese nasip olmadığı için kadınlar baba evine gidemiyorlar. Onca para dokmussunuz o ailenin pervane olması lazım .
Ben de okurken diyorm ki adam karısı evdeyken annesiyle buluşunca eve gelince tripli hadi hayırlısı . Ne oluyorsa bu doldurmalardan oluyor zaten siz ne derseniz deyin adam dolduruşa gelen bı tipse her annesine gidip döndüğünde size saldıracak . Benim eşim de ilk zamanlar sebepsiz yere soğuk davranıyordu itiyordu kavga çıkarıyordu öğrendim ki kayınvalidem dolduruyormus annesine çok gidiyor böyle olmaz ki falan diyormuş. Sırf bu yüzden bir gün annemdeyken beni almaya gelmedi sebepsiz yere kal orda dedi . Şimdi doldurmuyorlar anneme acidiklarindan heralde doldursalar da alırlar ağızlarının payını .
Yani o anne etkeni aradan kalkmadikca, eşinizin psikiyatrik sorunları bitmedikce bu iş ol maz. Hasta bir adamla ve sorunlu bir anneyle baş. Edemezsiniz bu imkanlara sahipken niye bunu yapıyorsunuz kendinize.
Konu sahibi vallahi fenalık geldi okurken. her hareketiyle sizi sevmediğini belli etmiş, yaşamadığınız rezillik kalmamış hala romantik romantik onu özleyeceğim yazıyorsunuz. Pes.
Yukarıda bir üye ailenize üzüldüm sizin yüzünüzden böyle insanlarla muhatap oldukları için demiş, gerçekten ben de sadece anne babanıza üzüldüm.
Asla eşinizin ya da ailesinin suçu yok.
Bu ailenin pskiyatrik hasta olduğunu yazmışsınız.
Bile isteye gidip bu insanlara, kusura bakmayın, yapışan sizsiniz.
Bir olur iki olur 7 senede hala aklınız başınıza gelmemiş hala bana destek olun da ayrılabileyim diyorsunuz.
Paranız var, işiniz var, aileniz arkanızda.
Vallahi pes.
Bence büyü falan yapılmış size. Kızım var büyük konusmak istemiyorum ama harbi teyzenin dediği gibi yumuşak şekilde söyliyim safsınız 🤷‍♂️.. Adamla ilişkiye bile giremiyormussun adam zengin bile değil adam leş leş. adam o kadar fedarlığa nankörlükle karsılık veriyor. Maaşı olmayan ev hanımları bende dahil kocaları peşlerinde pervane oluyor artık bu zamanda cünkü kızlar değerini biliyor kendini seviyor ezdirmiyor. Eminim cokta güzelsindir cünkü cevremde gördüğüm cok güzel kızlar hep böyle saf oluyor boş beleş yaşıyor hayatı. Hayatını kurban etmişsin resmen onlara senin bir hayatın yok. Bu saatten sonra boşan yolla şu pasif herifi hatta harcadığın paraları kanıtla mahkemede geri iste. Bu kadar para elalemin ogluna niye harcar Bi kız anlamadım 🤷‍♂️🤷‍♂️
Yoo eşiniz yuzunden boşnmıyorsunuz kendiniz yüzünden boşanıyorsunuz
Olmayan işi oldurmak için o kadar çaba sarf etmişsiniz ki her şey başından belliymiş
Bu kadar parayı nasıl buldunuz?

allahaşkına gidip psikolojik Destek alın
Bu kadar şeyi sevgi görmeyen kabullenilmek isteyen insan yapar
Eşinizin sizi çok da sevmediğini başından beri biliyordunuz

Sırf sevsim diye yaptıklarınıza bakın
Normal mi?
Tedavi alın boşanın

Yaptığınız fedakarlıkları da isteyerek yapmıssınız insanlara nankör demenin manası yok zaten durum belliymiş
Bırakıp gidersen belki 1 ay yoğun acı çeker sonra normale dönmeye başlarsın ama bırakmaz geri dönersen hergün çekersin. Kendinde farkındasın ama bağımlı olmuşsun bence annene babana saygısı olmayan kişinin annesini fazlası ile pohpohlamissin o kim ki benim anne babama saygısızlık yapacak sonra da kendi annesine ciğim eklemediniz diye hayatı zindan edecek. Ezik gibi davranmayı bırakın ve ezip geçin artık şu adamı emin olun çok daha mutlu olacak ve belki de asil hayatınınızın aşkını bulup evlenip mutlu olmak nedir öğreneceksiniz. Benim eşim bırakın b.k ye demeyi beğenmezsen beğenme tarzı bile konuşsa kırılırım. Fazla taviz vermişsiniz oda aldıkça istemiş.
Kurtul şu deliler sülalesinden. Olmayacak işi oldurmaya çalışmışsın
Bencede. Adam bulmuş hem maddi olarak sömürecek hemde her türlü egosunu ailesinin egosunu tatmin eden paralı birini ayrılmaz tabiî. Hepsi biraz daha kızı kullanmak için, ego tatmini ve ruhsal şiddet için biliyor kızın bırakıp gitmeyeceğini
Çok sevdiğim bir söz vardır senin durumuna uyan "hayat önce kendini yok sayanları harcar diye" ah be canım daha gençliğinin başında bu kadar güçlü bir karakterken niye bir an bile kendini düşünmedin hep ödün veren taraf oldun daha çok gençsin eminim ilerde seni hak eden birini bulacaksın sabır sadece senin kıymetini bilmeyen o ş....... Düşünsün ne kaybettiğinin farkında degil bütün bunlara ragmen hiç çirkinleşmeden asaletinle bu durumdan çıkmayı başardıgın için kendinle gurur duymalısın arkana bile bakma geride degeri hiçbirşey yok kurtar kendini güzel Bi hayat kur inan en mutsuz anında bile o 8 ay dan daha mutlu oldugunu göreceksin kendine eziyet etme sana verecek hiçbirşey leri yok onları içleri çürümüş boş kabuklardan oluşan Bi aile karşındaki piklik insanlar ya böylelerinden nefret ediyorum hiçbirşey hak etmiyor bu insanlar umarım çok mutlu olursun ki bence olacaksın çık oradan derin Bi nefes al yoluna bak yeni bir hayata başla ve mutlu ol
Farkında değilsiniz ama eşinizde hasta

Hatta sizde çok sağlıklı değilsiniz. Takıntı olmuş bu aşk sizde. Mazoşist gibi her eziyete boyun eğmişsiniz
Bu kadar saygısız, seviyesiz Kişiler arkandan iğrenç gelin deşeler ne olacak. Onlardan kurtulduğun için dua etmelisin. Eğitimlisin bir işin var neden kendini bağımlı yaptın ki bu kadar, daha 25 yaşındasın kocaman bir hayat var önünde, önce kendini sevmeyi öğren birileri sırf maddi iyilik yapıyorsun diye seni seveceklerse bırak sevmesinler ki sevmemişler de zaten. Allahtan adam çocuk düşünmemiş boşanalım demiş vakitlice, bu sayede sen de hayatını kurabileceksin tekrardan bi 10 yıl geçseydi her şey çok daha zordu,adamın ailesinde psikiyatrik sorunlar varmış bunlar genetiktir, eşinde de var muhtemelen çocuğun olsa onda da olabilirdi Allah korusun. Zor süreçler ama profesyonel destek alıp ayağa kalkıp dimdik önüne bakmalısın. Gencecik pırıl pırıl eğitimli kızların böyle pislikler için kendini harcaması, kendini yok sayması çok üzüyor beni.
Daha yaşın çok küçük 25 nedir ki maddi özgürlüğünde var emin ol seni sevmek için kapında sıra olacaklar. Seni sevmeyene dünyaları vadetsen boş. Şu an imkânsız geliyor ama boşandıktan sonra omuzlarindan yük kalkacak. Ve bence yaptıklarını ispat edip nafaka ya da tazminat da al en azindan borçlarini bitirene kadar. Yaşadığın güzel günler için evrene teşekkür et icinde öfke pismanlık kalmasın. Yoluna bak
Siz bu kadar parayi nerden buldunuz
Valla hiç tesseli edemem bu resmen salaklık
hani aciz bir kadın olur katlanmak zorunda olan anlarım ama siz resmen
Neyse devam edin
Bu upuzun hikayede tek suçlu var o da sizsiniz . Kusura bakmayın . Neyin mecburiyeti neyin bağımlılığı bu ya böyle . Niye paranızı pulunuzu yedirdiniz bu asalaga . Bence sizin psikolojik tedavi almanız lazım bunlardan kurtulmak icin . Eşinizde aileside gayet akıllı çünkü bulmuşlar bir kaz ( özür dilerim bu benzetme icin ama öyle) yolmuşlar hergun . Birde niye yalvarıyorsunuz bu adama defolsun gitsin .allah size akıl fikir versin ya okurken ben krize girdim siz hala yok evlilik yok yuva . Siz tek başınıza bir yuva kurmuş tek başınıza icinde oynuyorsunuz farkında mısınız bunun . Kurtulun bu adamdan da onun kan emici ailesinden de
Ben hala o kadar parayı nerden buldu oradayım hangi işi yapıyorr
Bence acilen bir uzmana görünmelisiniz. İlişkinizin başından itibaren davranışlarınız normal değil çünkü. Ciddi bir desteğe ihtiyaç duyuyorsunuz.Bence aşık falanda değilsiniz, sizinki takıntı, bağımlılık gibi birşey. Aşk sevgi böyle birşey değil çünkü. Adam sizi yapabileceği her şekilde aşağlamış, siz yeterki benimle olsun diye maddi manevi kendinizi ve ailenizi paspas atmişsiniz. Hani evlilik falan diyorsunuz ya ortada bir evlilikte yok, sizin zorlamanızla olmuş ne olmuşsa. Ailesi kötü insanlar olabilir ama dedikleri doğru birşey var, o adam sizi sevmiyor ve siz bunu bile bile maddi manevi tüm gücünüzü kullanarak sizi zerre sevmeyen adamı kendinize koca yapmaya çalışmışsınız. Siz kendinize değer vermezseniz, başkasından değer vermesini bekleyemezsiniz. Bence gerekirse hastaneye yatın ama kocanıza olan bu takıntınızdan kurtulun. Yoksa ilerde geri dönüşü olmayan yollara girersiniz.
Kalemin o kadar sağlam ki istemsizce okudum.

Tebessüm ettirdin:)

Zekâ da zehir ha

Aslında suç bizde analar olaylara realist bakıyor bizim gibi pembe gözlükle değil..

:silah:bu kadar paran vardı beni evlatlık alaydın.. daha hayırlı olurdum senin için.

Bre kurban olduğum ilkkez mi seviliyorsun şu hayatta da böyle şeyler diyorsun

Sinir tavan yaptı bende ban yemeyim diye susuyorum sabirlisin reis

Evlatlık konusunda ciddi düşünmeye başladım

Alkışlasam mı ağlasam mi bilemedim o derece kinayeliyim

dul olmak tü pis kaka değil.
En azından SAYGILI bir hayat yaşarsın. Tekrardan diyorum kalemin çok sağlam yazın çok güzel ama yasantin adamı sınır hastası eder. Dön totonu bu adama,ailesi,gecmisine bitir herşeyi kökten en azından öz saygını tekrardan kazan...
Ayrıca dul kadın olmakla alakalı şarkı bırakıyorum dinlersin


Sevgili Konu Sahibesi, hepsini okudum. Lütfen arkana bakma bile. Aşk bu değil, yoldaşlık bu değil. Bir gün bunları gerçekten yaşadığında ya o da aşk mıymış diyeceğinden eminim. Önünde büyük bir mutluluğun seni beklediğinden de. Hepsi bugünkü dirayetine, dönüp arkana bakmamana bağlı. Kır zincirlerini kız, tabii atlatırsın dünyaya bu adamla anasının derdini çekmeye mi geldin, bırak ne halleri varsa görsünler. Güzel haberlerini bekliyorum, birazcık destek olabildiysem ne mutlu. Atlatırsın 💪🏻💪🏻💪🏻
Hepsini okudum ve ne desem bilemedim. Eşinizden çok size kızdım ama kusura bakmayın. Ne istediyse yapmışsınız, askere göndermiş siniz, gelinliğinizi bile kendiniz almışsınız ama adam size bı kere teşekkür etmemiş ki. Yapmasaydin? Der çıkar işin içinden, hakli. Adamın ne olduğunu bile bile evlenmissiniz, ben konuyu okuyunca en az bikac senedir evlisiniz diye düşünmüştüm, meğer bütün bunlar 8ayda yaşanmış. O anneniz babanız, kızım gitme, bu adamla olmaz diyeceklerine öylece durdular mi barisip dönerken? Hata sizde konu sahibi, belki sizde de bağımlı kişilik bozukluğu var bilemiyorum, bu kadar bile bile katlandiginiza göre. Boşanmak size lütuf olur ancak, boşanmayip napicaksiniz ya, ömrünuz boyunca son kurusunuza kadar bu herife harcayıp annesine mi yaranmaya uğraşıcaksiniz? Böyle bi adamdan doğacak çocuğa yazık. Silkinin kendinize gelin o babanızın eşinize attığı tokadı siz hakediyorsunuz şuan. Bı tane hayatınız var!
Senin annene babana yazik dedim sadece okurken içimden. Kocandan ve ailesinden çok sana gicik oldum ben, daha yazsam baya kotu seyler yazarim ama yazmayacagim...

Bir erkege bu kadar da yapişilmaz bu sevgi aşk filan değil, en hafif şekilde bunu yazabilirim sadece.
Neyi varmış bir yıl dolmadan boşananlar kervanının. İnsanlar sırf sizin gibiler yaftalamasın diye kendilerini sömüren, kendilerine zarar veren insanlara katlanmıyor ve boşanmayı seçiyor. Gayet mantıklı.
Kusura bakmayın ama teyzesi haklı. Salaklıklar üstüne salaklıklar etmişsiniz. Ama kabahat biraz da annenizde. Ben doğurup emek verip böyle bir aileye hediye etmezdim. Arkasında dururdum kızımın. Yuvası yıkılmasın diye anne kuzusu bir keşe ve annesine hizmet edip ayaklarına kapanmazdım.
kendinizi çok küçük düşürmüşsünüz. Senelerce ana kız ayaklarına kapanmışsınız. Ben bana ve kızıma ilk saygısızlığında alır kızımı giderdim. Gelmezse de kızım ayırmak için elimden geldni yapardım.
Siz kendi değerinizi bilmezseniz el hiç bilmez.
Mutlu yasa iyi günler diyorsunuz da hani nerede? Aldatmalar,türlü çeşit terketmeler. Sizi sevdiğini ilk günden göstermemiş ki. Kendine deli divana bir kadın bulmuş sonuna kadar sömürmüş.
Burda bir aşk yok. Aşık olduğunu sanan bir kadın ve onu dibine kadar kullanan bencil bir keş var.
Siz kendi hayatındaki problemleri çözemediği için başkasının hayatında kurtarıcı olmak isteyen ve bunun içinde takdir beğeni sevgi bekleyen bir insansınız

Başkalarının hayatını kolaylaştırdınız diye sizi sevmezler sadece işe yararsınız sistemi işletirsiniz ama sizi sevmeyen işe yaramadığınız anda sizi yine istemez

Kendi probleminiz de şu ilişkide bağlılık değil bağımlılık yaşamanız bunu çözmezseniz boşanıp başkasıyla da birlikte olsanız yine yapışırsınız o insana.

O insan sizi tekmeledikçe köle olursunuz

Terapi alın. Ve ilişkiler karşılıklıdır almadan vermek allaha mahsustur

Terazi düşünün sürekli siz verirseniz karşı taraf yukarı kalkar aranızdaki mesafe açılır

Ve bu adam maalesef sizi sevmiyor bunu bir kabullenin

Ve kesinlikle ilişki bağımlılığınız için terapi alın

Serhat yabancı videoları var onları izleyin
Ay neyini özleyeceksiniz??
Terk etmesini, yalnız bırakmasını, aldatmasını, parasal anlama sömürmesini, anne kuzuluğunı?? Balayında bile hakaret etmesini.
Amma da ezikmişsiniz. Sevilmek için neler yapmışsınız yazık.
Hayır ne münasebet, ilk mesajınızdan da bunca yıl bağlandığı ilişkisini -eşinizden çok ilişkinize ve sevilme ihtimaline bağlandığınızı düşünüyorum- bitirmeye karar vermiş, acı çekeceğini bilen ama bunu göze almış, gücünü toplayıp dişini sıkıp yapması gerekeni yapacaksınız gibi duruyor. Hepsi geçecek, sevgili konu sahibi. Sıkın dişinizi.
Louder Louder siz de normal değilsiniz. kesinlikle destek almanız lâzım.

boşuna dememişler s*çan g*t tatlıdır diye :KK12:
Hepsini okudum konunun
Sizi aylardır ciddiye almayan eşinizin buradaki linkten konuyu ve diğer kadınların yorumlarını okuyunca ciddiye alacağını mı sanıyorsunuz? Hala demagoji hala kendini acındırma politikası. Akıl yok sizde kusura bakmayın.

Teyzeye katılıyorum. Siz salaksınız.
Şu kısımlarda salak demedim kesinlikle. Basiretiniz bağlanmış, gözünüz kör olmuş. Ayrıca adam için o kadar fedakarlık yapmışsınız ki siz onun seveceği biri olmamışsınız, ona karşı mecburi görev ve sorumlulukları olan, bunları gerçekleştirmesi gereken bir "bakıcı" (?) olmuşsunuz. Adamı mezun eden siz, askere gönderen siz, hastane işi olunca takip eden siz, her türlü sorumluluğunu onun sırtından alıp yapan yine siz. E böyle olunca adam sizin onun sevgilisi, nişanlısı, eşi olduğunu unutmuş. Almış hayatına bir enayi (kusura bakmayın) sefasını sürmüş.



Ama şu kısımda (yine kusura bakmayın) bi salak diye geçmedi değil aklımdan. Kuzum size o kadar eziyet eden, üzen adam niye annesiyle mutlu oluyor ya hu! Cehennemin dibine kadar yolu olsun, ettiğini çeksin desenize. Niye sizin gençliğiniz hayalleriniz yanarken o annesiyle sefa sürüyormuş acaba? Ay lütfen bu adamlara bu kadar bağlanmayın, hak ettiklerinin 1 damla üstünde değer verince böyle üzüyorlar insanı ama siz hala bu adamın hak ettiğinden kat be kat fazla değer veriyorsunuz.
Benim anlamadığım konu alıp çöpe atsan daha çok makbule geçecek olan harcadığın paraları nasıl buldun?Yaşın küçük umarım tüm parayı bu adam için harcamamışsındır da bundan sonra ki hayatın daha da iyi geçer.O evden ayrılırken valizini hazırlamak için bile vakit kaybetme terliklerini giyip çık
Sana duvar ördüysem tuğlasını sen verdin de ve önüne bak artık.
Aynı yaştayız.
Korkma hele ki ailen ve işin varken hiç korkma.
O pişman olacak sen değil.
Çık artık mahzeninden
Dışarıda güneş var
Yazdıklarınızı hayret ve üzüntü içinde okudum. Kaybetme korkusu yüzünden, çok çok fedakarlık yapmışsınız. Kendinizden okadar çok vermişsiniz ki.. Boyle devam ederseniz kendinize zarar vermenizden endişe duydum. 😔
Henüz yaşınız çok genç. Psikolojik yardim alarak atlatın bu süreci. Kendinize inanın, umarım size zarar veren bu evlilikten, aileden kurtulursunuz 🙏🙏
Siz es degil evlatlik almissiniz ve o istemeden yapmissiniz herseyi
Sirf yaranmak icin Sirf sizi sevsin saysin diye
Olmamis ama ask oyle gelemiyo malesef
Ailece hasta olmalarida cabasi
Popo muhabbeti cok komik ama karsindaki ciddi tirlakki buna takilabiliyo
Canım benim öncelıkle seni seviyorum Yanlız degilsin bunu bilmeni isterim. Sen annen baban 1 yaşındayken ayrıldıgı için sadece sevgi açısın sevgi beklemissin .. bu yüzden de hep vereb taraf olmussun üzgünüm ama karsındakı vasıfsız insan ve aileside bu durumunu kullanmış. Yaşın daha çok küçük emın ol hayat uzun bunları bu şekılde çekmeye degmez ...Bu defa sen onlara ters köşe yap git ve birdaha dönme bırak onlar ortada kalsın bi yola çık ve arkana asla bakma kendını daha fazla ezdirme kullandırma çok iyi birisi çıkabılır karsına mutlu olursun evlatların olur bunlar üzgünüm ama ailecek hastalar ... anne babadan oğula geçmiş artık bide fırsatcılarda bunlar uyanık hastalardan inan çok üzüldüm senin de birazcık azıcık kendıne saygın varsa sessizce o evden cıkar bıdahada asla dönmez ve bu aileyi o eşi asla görmezsin ... yolun açık bahtin güzel olsun
Karşına daha ne iyi insanlar çıkar tekrar mutlu olursun ama bırak şu psikopatı.. Bir kadın cinayeti daha duyurma şu ülkeme
Ay okurken darlandim. Zindan adası gibi. Bence sizin de bir tedaviye ihtiyacıniz olabilir. Aklı başında hiç bir insan şu aileye o kadar şans vermez. Yuh gerçekten korku filmi karakteri gibi insanlar. Değer mi ömrünü heba etmeye ya. Yasin daha 25 yeni temiz bir hayata merhaba de. Gözünu seveyim kurtar kendini daaa
Hala diyosunuz ki link aticam ona o da gorsun, hala icten ice sizi anlamasini bekliyosunuz; belki de yorumlardan etkilenmesini bekliyorsunuz. Zaten bunca seye sabrettiyseniz daha da ayrilacaginizi dusunmuyorum eminim o da farkindadir iki guzel konussa ikna olursunuz gibi geliyor. Yazik gercekten tamam onlar neler yapmis da siz niye kendinize bunlarin yapilmasina izin verdiniz? Hadi bir noktaya kadar tamam da bi noktadan sonra insan yeter der. Uzgunsunuz diye bu kadar hafifletebildim yazdiklarimi. Terapi almalisiniz artik hirs mi yaptiniz emegime mi yazik dediniz ne dediniz bilmiyorum da daha 25 yasindasiniz Bu evlilik daha da bitmez gibi geliyor yazik ediyorsunuz omrunuze. Silkelenip kendinize gelin
Kendinizi neden sevmiyorsunuz? Hatta sevmemek bile değil bu, insanın bunları yaşamaya devam etmesi için kendinden nefret ediyor olması lazım.

"Eşim beni karısı gibi görmedi hiç" diyorsunuz ya, siz hiç karısı gibi davranmamışsınız ki.
Adamın sponsoru olmuşsunuz siz. Psikoloğu, annesi, bakıcısı, hizmetçisi olmuşsunuz.
Ailesi size en doğru şeyi söylemiş "seni hiç sevmedi" dediklerinde.
Sizi sevmemiş hiç. Yaptıklarınızı yapacak başka bir saf bulamayacağı için kendince katlanmış size. Sunduğunuz imkanlar için katlanmış. Yaranmak için yaptığınız onca nimetten mahrum kalmamak için katlanmış.
Ama sevgisizlik bir yerden sonra katlanılmaz bir şeye dönüşür; tam olarak böyle hastalıklı bir ilişkiye.

Bunları sizi üzmek için söylemiyorum. Gerçeği görün artık. Sizi sevmeyen bir adamın sponsoru olarak hizmetçilikle geçirmeyin ömrünüzü.
Genceciksiniz daha. Çocuk da yokken kaçıp kurtulun.
Kendinizi neden sevmediğinize dair psikolojik yardım almadan da yeni bir ilişkiye başlamayın. Sevgi tanımınız çok sıkıntılı çünkü.
Topluca bir cevap yazayım dedim.

Öncelikle konumu en fazla 2 kişi okur diye düşünüyordum, hayatımda ailem dışında bu yazıyı okuyarak bana emek vermiş tek insanlar siz bu konuyu okuyan kadınlar olabilirsiniz. Çok teşekkür ederim.

Sert mizacı olanlar salak demiş, yumuşak mizacı olanlar kıyamamış yazık sana demiş. Hepinize katılıyorum. Sorularınızı da cevaplayayım.

Üniversite 2. sınıftayken çok parasızlık çekiyordum. Babamın maddi durumu çok iyi, müteahhit. Ama babamla şu olayları ona anlatana kadar yakın bir ilişkim olamamıştı hiç. Eşime de bir KYK kredisiyle destek olmaya çalışırken debelenip duruyordum, babamdan aldığım harçlık da yetmiyordu. İnternetten SEO uyumlu makaleler yazmaya başladım. Sayfası 1 liraydı o zamanlar. "Halı yıkama" diye aratanlar için mesela, onlarca sayfa yazı yazıyordum her bir sayfada farklı şeyler anlatarak, yaptığım son işti bu "halı yıkama", bu yüzden aklımdan çıkmaz hiç. Bu işi yaparken bir kadınla tanıştım. Bulunduğumuz sitede yazdıklarımı okuyor, bu iş yerine başka bir iş yapabileceğimi söylüyordu. Onunla tanıştıktan sonra proje danışmanlığını iyice araştırdım, öğrendim, onunla ortaklık kurduk ve kosgeb, kalkınma ajanslarına vb. proje hazırlamaya başladım. Evimden çalışıyordum, hala da evimden çalışıyorum. Harcadığım paraların hepsini de bir anda harcamadım, bir anda kazanmadım çünkü. Ama küçük de olsa bir birikimim vardı ve sürekli para kazanabiliyordum. Evlendikten sonra sürekli kavgalar, krizler yüzünden işlerime hiç odaklanamadım. Birikimimi zaten harcamıştım. İşlerimi yapamadığım için insanlar haklı olarak benden memnun kalmadılar, iadeler yapmam gerekti. Böyle böyle çöktüm, şimdi para kazanıyorum yine. Ama borçlarım olduğu için birikim vs. yapamıyorum. Corona nedeniyle bazı borçlarımı ertelettim. Bu durumdan istifade ayağa kalkmaya çalışacağım diyordum. Ama yine sabaha kadar oturmuş ve ağlamış halimle burada sizlere yazıyorum. Babama yaşadıklarımı anlattıktan sonra çok büyük maddi-manevi destek gördüm. Borçlarım için de. Eşim bu sırada sayemde kazandığı maaştan ailesine para vermenin savaşını yapıyordu, ben bu durumdayken. Annesi de babası da emekli öğretmen bu arada. Paralarının neden yetemediğini sorgulamam bile kavga sebebi oluyordu. Çünkü anneciğinden başkasına ait olamazdı onun parası, sevgisi, gücü, her şeyi.

İkinci olarak, güzel falan değilim. Kilo problemim var. Eşim bunu sorun etmedi hiç, yani bana söylemedi böyle bir şey. Ancak kayınvalidem beni evden kovmadan önce "seni kilona rağmen kabul ettim" demişti. Bunu unutamıyorum. Buradan arkadaşlar edinebilirsem, bu süreci atlatmak için, fotoğraflarımızı zaten göreceklerdir.

Bu adama bağımlı olduğum doğru. En büyük sebebi hayallerim. Evli olanlar, ya da uzun süreli ilişkisi olanlar düşünmeli, sadece sevdiniz ve üzerinize düşeni yaptınız. Şöyle haksızlıklar görseniz üzülmez miydiniz geçen zamanınıza ve emeklerinize? Ben üzerime düşenden de çok fazlasını yaptım, çok şeyin savaşını verdim. Şimdi her birini geride bırakmak hem de hiçbir suçum yokken, çok canımı yakıyor. Yapmam gereken bu biliyorum. Tutmamış bir yatırıma hayatımı harcadım. Artık daha fazla harcayıp yatırımın tutmasını beklemek salaklık, biliyorum. O yatırım hiçbir zaman tutmayacak çünkü.

Bir kez daha "salak!" diye suratıma bağırın, ama ben bu adamı çok sevdim. Eskisi gibi değilse de, hala seviyorum. Ama dün gece ona "bizim aile olmamız için ailenle yakın olmama gerek yok, beni sevmiyor musun" dediğimde bana söylediği gibi, "sevgi yetmiyor."

O en kötü zamanlarında içindeki ışığı görebildiğim biriydi. Onu o karanlıktan tutup çıkarmak istemiştim. Bu yüzden parayı, pulu hiç önemsemedim. Ama ne yazık ki o karanlığa çekti beni. Annemin söylediğiniz gibi beni alıp kurtarma şansı da yoktu, çünkü hep annem "ilişkimizin düşmanı" rolündeydi, evlenmeden önce denemedi de değil. Ama yapamadı. Çünkü ben izin vermedim. Yapma çabaları da hep eşim tarafından anneme hakaret olarak kullanıldı.

Ben gençliğimi, hayallerimi, hayatımı aldım, çöpe attım. Bundan sonra da bir gelecek yok benim için diye düşünüyorum. Dün annesinde teyzesinin gönderdiği yiyeceklerden yemiş. Ben ayrılalım dediğimde beni durdurup barışmak isteyen adam ortada hiçbir şey yokken ayrılalım dedi. Nasıl bir enerji yükledilerse o yiyeceklere ben de istiyorum inanın :)

İşin şakası bir yana, eşimin psikiyatrik rahatsızlığı önemli bir boyutta, ailesinin de öyle. Benim psikotik bir rahatsızlığım yok ama (onun psikiyatristine kendim de uzun süre muayene oldum, en son bu corona olayından önce gitmiştim) korkunç bir depresyonun içindeyim uzun zamandır. Diyetisyenimle arkadaş gibiydik, ona bunlardan bahsederken "kurtar kendini" demişti bana. "Ama hocam perdelerimi bile diktirdim" demiştim. Acıyarak gülmüştü bana. Şimdi o acımayı çok iyi anlıyorum.

Ben ayağa kalkmak için savaşacağım. Söylediğiniz gibi ezik, zavallı olmayacağım. En azından deneyeceğim. O ailesinin yanına, ben ailemin yanına gittiğimizde onu aramak, ondan bir güzel söz duymak için saatlerce acı çekip ağlayacağım biliyorum, ama başaracağım bunu. Çünkü hepiniz haklısınız, bu adam beni sevmiyor. Hep git gel yaşadım bu konuda, bazen öyle şeyler yaptı ki beni sevdiğine kendimi ikna etmeme yardımcı oldu, ama sevmiyor işte. Hiçbir zaman da sevmeyecek.

Bu arada artık ona ya da ailesine karşı herhangi bir maddi desteğim yok. Sadece borç ödeyip geçimimi karşılayacak param var çünkü.

Kayınvalidem de eşim de kötü insanlar. Bunu biliyorum. Ve benden bu kötülüklerini hiç esirgemediler. Kayınvalidem evlendikten sonra böyle yapmaya başladı bana. "İlgisizsin" diyerek. Oysa inanın gerçekten ilgiliydim.

Çekeceğim acıyı sorgulayacağınızı biliyorum, ben size anlattığım adamdan ayrı kalacağım için acı çekmeyeceğim. Bu koltukları, bu halıları, her bir bibloyu, helva şekillendirmek için kullanılan zımbırtıyı bile "mutlu olacağım günler" için aldım, evimi yerleştirirken bile kimse yoktu yanımda. Her bir damlasında umudum var bu yuvanın. İşte bunun için acı çekeceğim. Olmadı diye. Mutlu olacağım günler asla gelmedi diye. Ve bunda hiçbir eksiğim yok diye. Keşke eksiklerim olsaydı, güzel olmamak dışında. O zaman hak ettim diyebilir ve mutlu olmaya çalışabilirdim. Geleceğim yok. Mutlu olacağım günlerim de yok. Duyduğum onca hakaret, yaşadığım onca eziyet yanlarına kar kalsın. Hiçbir şekilde tek kuruş nafaka ya da tazminat vs. istemeyeceğim. Annesine harcasın.
 
Hepsini okuyamadım çok uzun geldi. Bir noktadan sonra atlaya atlaya okudum. Atlatırsın yazmamızı istemişsiniz bunu gerçekten yürekten diliyorum ama her şey sizin elinizde. İsterseniz atlatırsınız ama bu bağımlı kafa yapınızla pek emin değilim. Şu an gelse size tekrar onunla olursunuz. Psikolojik destek almanız şart. Siz kendinize saygı duymamışsınız ilişkiniz ve evliliğiniz boyunca. Kendine saygı göstermeyen karşısından da saygı göremez. Haliyle eşiniz de size saygı göstermemiş. Daha çok gençsiniz önünüzde uzun bir hayat var. Ayrıca siz dul değil bekarsınız önce siz bunu kabul edin sonra toplum kabullenir.
 
6 yıldır sınıfta kalan birini nasıl sehrinizdeki üniversiteye geçirmeyi başardınız. Yüksek not lazım onun için
 
Hepsini okuyamadım kusura bakmayın. Sadece iki yere cevabım var. Hayır siz ne eşiniz ne de ailesi yüzünden değil sadece ve sadece kendiniz yüzünden boşanıyorsunuz çünkü bu evliliği zorla kendiniz oldurmuşsunuz.
Ayrıca hayır paranoid kişilik bozukluğu olduğunu falan tahmin etmedik. Ben sizin sorunlarınız olduğunu düşündüm daha çok. Bunca yaptıklarınızın başka açıklaması olamaz çünkü.
Sert olduysa kusura bakmayın. Ben sizin gibi insanları anlayamıyorum.
 
Bunları okuyunca kendi derdimden utandım resmen.
Seninki sevgi değil bağımlılık
Tabiki kolay olmayacak onsuz bir yaşam.
ama böyle 7 sene geçirmişsin. Hiç değer görmeden. Ufak tefek kavgalar dışında iyi olsanız iyi düşün derdim. Ama bu durumda düşünecek bir şey göremiyorum.
annesi de o da o kadar nankörler ki Allah yanlarına bırakmaz emin olur.
sen kendine bak. 25 yaşındasın daha, yazık değil mi sana. Hiç arkana bakma arkadaşım.
Yaptıkların ettiklerin inslalah onların burnundan gelir.
Yazıklar olsun.
Yemişler birde utanmadan verdikleri toekiye bak
Değer mi
Kendinden vazgeçmeyedegnez.

Genç yaşında herşeyi oldurmussun.
Yazık etme.
Allah hakkımı alır değil mi? Tek umudum bu. Ben de sadece en azından "mutsuz olmamak" istiyorum.
18 yaşında tanışmışsın, sevgilin 6 yıldır 1. Sınıfta okuyan biri ve 18 yaşına rağmen tüm masraflarını karşılamışsın. Annen de sevmediği halde tüm imkanları seferber etmiş demekki(!) 18 yaşındaki bir ergenin ağzına bakarak baya masraf etmiş helal olsun. Ne diyelim :işsiz:

Ciddi psikiyatrik problemi olan birinin askerliğini yapması da baya iyiymiş. Kolay gelsin.
Annem biz nişanlandıktan sonra, annesiyle samimi olduktan sonra eşimin iyi biri olduğunu düşünmeye başlamıştı. Annesi öyle iyiydi ki mayası temizdir bu çocuğun diyordu. Bu arada çok haklısınız. Başıma ne geldiyse o askerden dönünce geldi. 19 gün yaptığı askerlikte ilaçlarını içmedi çünkü. Döndüğünde ise canavara dönüşmüştü resmen.
 
6 yıldır sınıfta kalan birini nasıl sehrinizdeki üniversiteye geçirmeyi başardınız. Yüksek not lazım onun için
2013 Eylül olması lazım, bir yönetmelik çıktı. Üniversite sınavından aldığınız puan, sınava girdiğiniz yılda nereye yetiyorsa oraya yatay geçiş yapabiliyorsunuz. Bunu ilk yapanlardan biri de benim eşimdir sanırım. Çıkar çıkmaz yaptırmıştım.
 
Geleceğim yok. Mutlu olacağım günlerim de yok. Duyduğum onca hakaret, yaşadığım onca eziyet yanlarına kar kalsın. Hiçbir şekilde tek kuruş nafaka ya da tazminat vs. istemeyeceğim. Annesine harcasın.
Ne demek nafaka tazminat istemeyeceksin ? Öncelikle esinizi o evden kovun,siz cikmayın cünkü zaten her seyi siz almissiniz. Sonrada sadece borclarinizi kapatacak kadar olsa dahi tazminat nafaka talep edin.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X