size hayatım üstüne temin ederim hepsini denedim
tek çıkar yol sizin gibi biri iletişim kurmaktı
çok mutlu oldum yazdığınıza
Yolumuz zorlu bir yol, pek çok şey denenir, denenir kah değişir, kah yaklaşılır, kah yan etkileri sebebiyle daha yorucu hale gelir. Bu bir yolculuk, doğru ilaçları keşfetmek ve vücudun buna ayak uydurabilmesi de oldukça zaman alıyor. Ama mümkün olduğunca pes etmemek ve umudumuzu diri tutmak lazım. Çünkü ancak böyle oluyor.
Tatlım, birisi bana, bundan 14 sene önce "Strobe, bipolarlı yaşamının ilk senelerinde, sana bu kadar acı gelen şeylerle gün gelecek dalga bile geçeceksin" deseydi, onları küfürle kovalardım. Ama oldu, yoluna girdi.
Sana iyi gelecekse yazabilirim:
Bundan 14 sene kadar önce, ağır bir mani atağıyla hastaneye kaldırıldım. Bulunduğum yerdeki hastane ve doktorumuz yeterli gelemediği için beni Manisa Ruh ve Sinir Hastanesine gecenin üçünde ambulansla yolladı.Psikotik mani ile yaşıyordum krizi, hatta bir kısmı da hafızamda yer almıyor, bir kabus gibiydi ama uyuyamıyordum. Doktorumun sonradan anlattığına göre beni uyutmak için vurduğu ilaçlar, 80 kiloda yetişkin bir erkeği 24 saat aralıksız uyutabilecek dozlardaymış ancak, yavaş yavaş artarak gelen ortalama 10 günlük mani atağı sürecinde, 49 kiloya düşen ve 6 gündür uyuyamayan beni, sadece 30 dakika uyutabilmiş.
O hastaneye yatışıma karar veren ve beni muayene eden Manisa'daki doktorumuz, aileme "Bir şey söylemek için henüz erken ama çok da ümitlenmeyin" demiş. Annemin bu sözü atlatması bile zaman aldı, yıkılmış tabii kadın da, bilmiyorlar neyim var ne oluyor.
Ailemden elektroşok izni istemişler, çünkü uyuyamıyorum, kendimde değilim ve şoklu tedaviye geçecekler. Ailem izni vermiyor, şok tedavisine bir miktar önyargılı oldukları için. Ancak zorlayıcı ve seçeneklerin artık azaldığı durumlarda şok tedavisinin de kurtarıcı olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Vurulan ilaçlarla ayakta uyudum.
Şöyle açıklayayım; derin uykuya dalamadım, yatağımda rahat uyuyamadım, her on dakikada belki sıçrayarak kalktım, yürüdüm, yürürken sanki orada değildim, kalbim, bedenim uyuyordu sadece gözlerim kapanmıyor, beynim durmuyordu.
Nihayetinde atak geçti. Ardından gelen süreç ise "Asssla bitmeyecek! Sonu yok bunun" dediğim majör depresyon süreciydi.
22 gün boyunca yıkanamadım, annem koluma omzuma girer, küvete oturtur yıkardı. Kemiklerim, tüm kaslarım adını koyamadığım bir ağırlıkta sızlardı, gözlerim açılmazdı, uykudan, yataktan başımı asla kaldıramazdım, köşeye atılmış bir patates çuvalından farksızdım. Hareket etmek ıstıraptı, hiçbir şeyin tadı yoktu, hayatın manası yoktu, hiçbir şey keyif vermiyordu, yediğim yemek değil sanki çamurdu... Bitmiyor, geçmiyordu. Bu süreçte hafızam inanılmaz zayıfladı, dedim herhalde ben gerizekalı oldum. Kullandığım ilaçlardan ağzım kurur, dilim şişerdi. Kaç kere ilaç değiştirdim, pes ettim öleyim dedim, kaç kere ailem "Geçecek, güçlü bir kızsın sen" diyerek ayağa kaldırdı.
2 ay boyunca cümle kurmayı unuttum, kekeledim, konuşamadım, insanlarla sohbetten nefret ettim, kimseye katlanamaz haldeydim, tüm yeteneklerim yok olmuş gibiydi vs vs vs...
Bunları daha sayfalarca niteleyebilirim.
Özetle, sadece sana zor değil ve sadece sen denemiş denemiş ve olduramamış değilsin.
Bu bir yolculuk, bu bir süreç; önünde sonunda oluyor, bitiyor ve bu derece acı vermiyor, alışıyorsun, ayak uydurmaya başlıyorsun, hafızanı, yeteneklerini geri alıyorsun, yüzün yeniden gülüyor.
Ama sabır tatlım. :)
Sabır.
Sabır çok acı evet, ama meyvesi tatlı.
Bu günlerin geçeceğini asla aklından çıkarma.
Benden herhangi bir eksiğin yok, benim ultra mega insanüstü bir gücüm yok, senin gibi biriyim işte. Sabrı öğrendim, bununla yaşamayı öğrendim, içgörü edindim, farkındayım. Ben başarabildim, neden sen de başaramayasın?