bak kuzucum, su an 4.ay atağında bir bebeğim var. ve ben ikinci cocuk istemeye başladım bile

halbuki isteyerek hamile kalmama rağmen o pozitif gebelik testini gördüğün andan itibaren “ben yapamam” düsüncelerine girdim sürekli. ve kimseye de söyleyemedim. ama davranışlarımdan ailem ve esim anlamıştı durumu. bu yüzden esim sağ olsun asla yalnız bırakmadı. gece ben ne zaman emzirmeye kalksam o da kalktı, elimi tuttu, sohbet etti benimle. bebeğim 40 günlük olduğunda spora, kuaföre vs gitmeye başladım. günde 1-2 saat bebeğimden ayrı zaman geçirdim. eskiden sabah olsun istemezdim cünkğ gece çok güzel uyuyan bebeğim gündüz hiç uyumazdı. ama hepsi gecti. artık bebek bana, ben de bebeğe alıştım. artık spora da bebeğimle gidiyorum, kuaföre de

eskiden bebekle dısarı çıkmak kabustu. simdi en sevdiğim aktivite. ki bebeğim dısarda huzursuzdur
yani evet zor.. ama bir kez bebekle o bağı kurduğunda artık keyif alıyorsun. ben bebeğim doğar doğmaz bebeğimle bağ kuramadım.. ilk 20-25 gün emzirmek dahi istemiyordum. kolay olacak, hep bahar olacak diyenlere zaten inanma. ama her sey anlam kazanacak. söylediğin gibi zorluğu mecburi bir kabulleniş mi? bilmiyorum belki de öyle ama bana hissettirdiği bu değil. bana hissettirdiği sey bomboş bir defteri iyisiyle kötüsüyle doldurmak. temiz ve baharı bol bir defter tutmaya odaklıyım.
asla kendimden gectim, artık kendimi birey gibi hissetmiyorum diyemem. ama farklı. evet eskisi gibi hissedemiyorum. en basiti eskisi gibi cinsel anlamda dahi kendimi yeterli veya istekli görmüyorum. yani eskiden eş ve kadındım. simdi %90 anneyim, %10 eş ve kadınım

ama zaten bir insanın ömründe sahip olabileceği en değerli sıfat bu. bu yüzden çok kafanı yorma, kendini kasma. cünkü bebek geldiğinde zaten o senin hayatını bir şekilde yeni bir düzene sokuyor.
şikayetçi değilim, olmasaydı veya daha sonra olsaydı demiyorum. iyi ki olmuş.. her gülün bir de dikeni var. ben dikeniyle boğulmak yerine dikenlere rağmen kanamadan, kanatmadan gülü sevmeyi öğrendim. bunu bana öğreten de beneğimin kendisi oldu.