İşte anahtar cümle ; hepsi babamın yüzünden !
Burcu kova, astığı astık, kestiği kestik bir anneyle 33 yılımı geçirdim, benim burcum ikizler, onunla kavga etmeden anlaşabilen tek çocuğuydum. Rahmetli beyaza siyah diyorsa siyahtır, tartışacak bir şey yoktur. Çok ilgi isterdi, hele hastalandıktan sonra, sürekli kulağımda telefon anlatırdı anlatırdı =) çevremdeki herkes evliya mısın bu ne sabır derdi. Zaman içinde anladım ki, çocuklarını tek başına büyüten anneler daha zor kişilikler olup çıkıyorlar. Bizi büyütmek için, sosyal çevresinden kopan, yeniden evlenemeyen, sürekli çalışmak zorunda olan annemin bizden başka arkadaşı yoktu, bizden başka da sızlanacak kimsesi yoktu.
Yetişkin olup ayrı eve çıktıktan sonra bu düşkünlük inanılmaz safhalara geldi, annem o zaman 54 yaşındaydı, hem bizi çok seviyordu, hem de yalnızlık çekiyordu. Sorumlulukları çerçevesinde düzenlediği hayatı sıradan ev kadınları gibi değildi, hep koşmak zorundaydı, gün yapıp toplanan ya da sabah yürüyüşlerine giden çevresindeki kadınlardan çok başka bir hayatı vardı annemin, gündelik sohbetler ona sıradan,basit geliyordu. Kocalarından yakınan, ev işlerinden yakınan kadınlar ona o kadar dertsiz geliyordu ki ; dört çocuk nasıl doyacak, nasıl okuyacak, akşam tenceremi kaynatacak mıyım diye düşünmedikleri için kocalarına sarıyorlar derdi =) tabi ki öyle değil, herkesin derdi kendince büyük ama annem öyle bir savaş verdi ki çevresindeki insanların onu anlama şansı yoktu, sadece biz vardık. Ve bütün bunlar boşanma sonrası 25 yıl çocuklarını aramayan, sorumluluklarını paylaşmayan babamın yüzündendi. Annem yaşadığı haksızlıkla ömrü boyu savaştı, son nefesine kadar. Son ameliyatını olduğunda kardeşim üniversitedeydi, narkozlu haliyle dua ediyordu annem; Ya Rabbi en küçüğüm daha çok küçük bana okulunu bitirene kadar müsade et !
Umarım anlatabilmişimdir, azar işit, huzursuz ol, hatta zaman zaman için acısın ama annenin ne yaşadığını gör, onun senden başka sarılacak, hıncını ve sevgisini paylaşacak kimsesi yok. Tedavi falan boş bu saatten sonra, kimse ona hayatını geri veremez. Şimdi ne mi oldu =) O huysuz, mükemmeliyetçi, sayan söven annemi kırmızı dipli mumla arıyorum ve kendimle gurur duyuyorum; onu hiç incitmedim, hakkını helal edip gitti. Ve o kadar özlüyorum ki tarifi yok, onu gönül hoşluğuyla uğurlamama rağmen keşke biraz daha vakit geçirebilseydik diye toprağını seviyorum.
Aman arkadaşım, sakın, sakın incitme, onlar bizim için hayatlarını harcadılar, biz biraz huysuzluk çekmişiz çok değil inan değil... Çok dolmuşum çok uzun oldu, hakkını helal et ...