Benimki pek aşk acısı sayılmaz aslında da yine de yazayım. Aslında benimki hem aldatılmışlığın hem salaklığımın, hem de "niye zamanında ben tekmelemedim, üzüldüm şuna ki" acısıydı. Kimsenin yanında ağlamadım hatta hiç umrum değilmiş gibi davrandım ama o geceler boyu içimi çeke çeke bi ağladım bi ağladım. Sadece tek bir arkadaşımla dertleştim bu konuda, o bile bilmez fazlasını. Birkaç gün içinde s.medyada yeni ilişkisini paylaştı, bilmiyordum şok oldum, o an ki öfkeyle yazdım birşeyler, o da yazdı, bir daha da asla ne yazdım ne aradım. Numaramı değiştirdim. Ağlamak kârım oldu derler ya, çok ağladım, asla aşktan değil, iyi niyetimin karşılığını bir kez daha bu şekilde görmekten, neyin cezasını çektiğimi bilememekten, onun gibilerin dört ayak üzerine düşüp benim gibilerin hep yaya kalmasına duyduğum üzüntüden... Onunla ilgili güzel anlarıma da ağladığım oldu tabi. Kırılan gururuma ağladım en çok neticede. Kitap okumak, film izlemek iyi geliyor. Hayvanlarla ilgilenmek de öyle. Kendi kendime hayat felsefesi yapıyorum, sonra "sen kimsin ki lan hıyar, en kötü günüm böyle olsun" diyor ve hayata devam ediyorum.