ayşe hatun önal sendromu

Ben seni ve senin gibi insanları cidden anlayamıyorum.Çevremde senin gibi çok akrabam var.Aman ben herkese gideyim ama kimse bana gelmesin.Kusura bakma sizinki bıkkınlık içe dönüşdeğil,bildiğin rahatlık bencillik tıpkı Ayşe hatunda. Olduğu gibi.Gelene kapı açmamak nedir Ya? Zaten hepimiz yalnız gideceğiz bu dünyadan.İnsan insan içine karıştıkça yaşar.Sana samimiyetsiz insanlarla zaman öldür demiyorum.Ancak bu yabanilik bana keyfi geldi

Insana ne huzur veriyorsa onu yapmali bence
Insanin bu yolu sevmesinin cevreye nasil zarari olabilir ki?
Ya da kazik yiye yiye bu hale geliyor insan benim gibi
Ve bazen bencil olmak da gerekmiyor degil hani
Bencil olmadigim icin gelen vurdu giden vurdu resmen
 
Benim için insanlar ikiye ayrılır sevdiklerim ve sevmediklerim. Kalabalık saydığım bir arkadaş grubum var güldüğümüz eğlendiğimiz ama aynı zamanda kapıyı telefonu açmadığım insanlarda var. Bunu normal buluyorum sevmediğim insanlara bi bardak su bile vermek istemiyorum çünkü bırakın baklava böreği. Ama bu durum sizin için geçerli değil gibi yanlış anlamayın ama hayatınızdaki tüm insanlara böyle davranıyorsanız bi yerlerde farketmediğiniz bi sorun olmuştur gibi geliyor bana. Siz de bu durumu sorguladığınıza göre durumun farkındasınız. Ayrıca sevdiğiniz insanlara karşı sergilediğiniz tavır anlaşılır ya da olur öyle şeyler ya insanlar değişir diye ifade edilemez kesinlikle :)
Sizin kapıyı telefonu açmadığınız insanlar sevmedikleriniz. Ama benim şu hayatta sevmediğim bir tane insan bile yok. Bir çok önemsediklerim var bir de diğerleri. Ama o diğerlerini arkadaş olarak hayatımın hiçbir noktasında ağırlamak gelmiyor içimden.
 
Garip bir şey yok.
Buyumussunuz.
30 lu yaşlarınızla 18 lik hallerinizin ayni olmasi garip olmaz mıydı?

Üniversiteye 17 yaşında başladım.
150 kişilik sınıfta ilk hafta herkes adımı öğrenmişti
Kantin çalışanları ile bile ölümüne kankaydik🤪

E büyüdüm ama.
18 yaşımda uyuyakalan birinin suratını karalamak komik gelirdi, simdi boynu agirmasin diye üstüne sal bakinirim 😅
O gun yasadigim anlari, bugun cocukca buluyorum, cünkü çocuktum :)
Ama hepsine iyiki diyorum.
Bugün olduğum kişi sayelerinde :)
 
Ben buna "kibir" diyorum, kusura bakmayın..
Bazen yalnız kalmak herkesin ihtiyacı tabii ki ama kimseye ihtiyacım yok diyerek kendini toplumdan soyutlamak hoş değil. İnsan insana lazım.
Sizin belki kimseye ihtiyacınız yok ama belki başkalarının size ihtiyacı vardır?
Tamam çok fazla herkesle samimi olmayın ama Allah aşkına bir komşularınızla tanışın yahu.. aç mi, hasta mi, kimdir bir bakin...
 
Bu sendrom bende de var, ayşe hatun onalın yazısını bana göndermeyen kalmadı 😂 çevremde de biliniyor demek ki saklamıyorum
 
Ben buna "kibir" diyorum, kusura bakmayın..
Bazen yalnız kalmak herkesin ihtiyacı tabii ki ama kimseye ihtiyacım yok diyerek kendini toplumdan soyutlamak hoş değil. İnsan insana lazım.
Sizin belki kimseye ihtiyacınız yok ama belki başkalarının size ihtiyacı vardır?
Tamam çok fazla herkesle samimi olmayın ama Allah aşkına bir komşularınızla tanışın yahu.. aç mi, hasta mi, kimdir bir bakin...
Ben kibir olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa kendimi bu konuda öteki değil cool hissederdim. Eyvallah böyle mutluyum. Ama aklım birşeyler ters gidiyor diyor. Kibir sahibi biri bunu kolay kolay kontrol edemez ve tersliği de itiraf edemez.
 
Ayni seyleri yasiyoruz ve herkes sıkılmiyor musun diyor ama ben gercekten mutluyum. 14 aylik evliyim ve okula gidip geliyorum esimle oturup muhabbet etmek bana yetiyor. Surekli günlere giden velilerimi arkadaslarimi gorunce hangi kafadalar bunlar acaba ben mi sorunluyum diyorum. Sonra bakiyorum gercekten mutluyum. Evime zar zor yetiyorken baskalarinin ozelini dinlemek icin(dertlerini)tatlilar mezeler hazirlamak sacma geliyor artik. Eskiden boyle degildim. Annem arada eve ugra derdi. Ben yaşla alakali oldugunu dusunuyorum sonra bakiyorum benden daha buyuk insanlar daha neseli. Sonra bakiyorum gercekten mutluyum😂😂Kendimin degistigini olgun kisiligimin bu olduguna karar verdim ve huzurluyum. Esim ailem ve insaAllah cocugumm yeter🤗e bi de ogrencilerim😍
 
Bende çocuklardan sonra böyle oldum. Kızım bebekken başladı,biri çağırsa "aman şimdi çanta hazırla,git,uyku saati gelecek zaten oturamayacağım ,ayaklansın görüşürüm"diye düşünerek geçti,sonra yürümeye ve herşeyi ellemeye başlayınca "of ya gidicem durmayacak,yediğim içtiğimden de anlamıyorum ki böyle olunca"ya evrildi.
Kızım büyüdü 7 yaşında şu an ve çevremde kızımın arkadaşlarının annelerinden başka insan kalmadı,bir iki de anlayışlı,halden anlayan arkadaş.
Bitti mi dersiniz, hayır bitmedi,şu an oğlum 15.5 aylık ve o anneleri hep ekmek durumunda kalıyorum,arıyorlar ,hadi gelsene şuraya gidelim diye,ben saate bakıp ama uyku saati,yemek yedirmedim,benim evden çıkmam 1 saat sürer zaten vs diye düşüncelere dalıp,gitmek istesemde hızlıca vazgeçiyorum. Uzun zaman bahane uydurdum ve en son,kızımın okulunun çıkışına 1 saat varken gittim yanlarına zira 1 saat idare edebilirim,insanlar kırılmasin hep hayır diyor,bahane buluyorsun, 1 saat idare et kızım dedim kendi kendime. Gittiğimde niye gitmek istemediğimi 1 kez daha anladım. Onlar bir sohbet açıyorlar,ben oğlumun peşindeyim, geliyorum konu değişmiş,haliyle anladıysam arap olayım durumu oluyor. Böyle gitmiş olmak için gidiyorum yani.
Tek gezmeyi seviyorum ama,eşimle hatta çocuklarla. Kendim karar veriyorum çünkü ne zaman gidip döneceğime,kimseye bağlı değilim, uymak zorunda değilim falan. Çocukların uyku yemek saatini ayarlayip kafama göre takılıyorum.
Bu saatten sonra degişip kalabalıklara karışabileceğimi sanmıyorum,istemiyorum da sanırım.
Bazen bunalsam,kimse kalmadı çevremde diye yakınsamda,insan insana lazım desemde,aslında ben böyle mutluyum bunu idrak ettim artık. Bir kaç kişi var,cidden beni anlayıp bana kırılmayan arkadaşlarım,onlarla rahat vr huzurluyum, zaten her gün görüşmüyoruz,ısrar da etmiyoruz birbirimize,anlayış gösteriyoruz.
Sizi anlıyorum konu sahibi. Normal geldi bana haliniz, mutluysanız problem yok
 
Son düzenleme:
Mutluysaniz sıkıntı yok. Kimin ne dediğinin de bir önemi yok. Sorgulanacak bir şey goremedim halinizde. Zoraki yapmaktansa bir seyi hic yapilmasin daha iyi kanaatindeyim.
 
Ben varım. İnsan sevmiyorum :) insan türünü seviyorum tabi ama uzaktan. Kendisiyle mutlu olmayı başarabilen nadir insanlardan biriyim. Ki bence modern dünyada yalnızlığa yüklenen lüzumsuz dram yüzünden içi boş arkadaşlıklar kuruluyor. İnsanlar kendisiyle kalmayı, yalnızlığı sevmeyi beceremiyorlar. Ben kendimi seviyorum, kendimle kalmayı da seviyorum. Yalnızlık ürkütücü değil, aksine huzur veriyor.

Bazen insana aşeriyorum. Sayısı az olan dostlarımı özlüyorum. Konuşma ve paylaşma ihtiyacı hissediyorum. Ancak bu çok sık olursa insan orucuna geri dönüyorum. Yineliyorum, insanlar uzaktan daha güzel.

Komşuluktan pek haz etmem. Evim benim mabedim. Dolayısıyla birlerinin sıklıkla girip çıkmasından, zamansız ziyaretlerinden hoşlanmıyorum. Ev pislenir, bir şey hazırlamaya üşenirim mevzusu değil bu. Eve mana da yüklemiyorum. Ancak "dost" olduğunu hissetmediğim herhangi biri ile sırf sosyalleşmek amacı ile saatler harcamak istemiyorum. Hem kendime, hem bu samimiyetsiz çabaya, hem de zamana acıyorum.

Yeterince yabani göründüysem mevzuya döneyim :) siz bu durumdan Rahatsız mısınız? Neden böyle bir konu açma gereği hissettniz mesela. Birileri bu durumu eleştiriyor diye mi, yoksa siz de bu durumdan çok hoşnut değil misiniz?

Ayrıca kına gecelerine laf yok. İnsanın manasızca hareketler yapıp enerji boşalttığı en özgür alan orası. Pek severim :)
 
Salt yaşla veya hayat temposuyla alakalı olduğunu düşünmüyorum bunun.

30 yaşındayım, akşam işten çıkıp arkadaşlarımla buluşmaya hiç üşenmem. Karşıya geçer saatlerce takılır, eve döner uyur sabah işe giderim. Ya da birinin bana oturmaya gelmesine üşenmem, yemek yapmak zor gelmez. Veya birilerine gitmek iş gibi gelmez vs.

En yakın arkadaşlarımla bir ay konuşmadığımı düşünemiyorum mesela.

Kendi başıma vakit geçirmeyi de çok severim, yalnız kalmaktan da keyif alırım. Kendi muhabbetim iyidir :KK70: Ama kendimle kalmayı seviyor olmam, hayatımı insanlardan soyutlamamı gerektirmiyor.

Dolayısıyla sadece "e bu yaştan sonra normal" veya "çalışıyoruz ondan hep" sebepli değil bence değişiminiz. Ya etrafın kalabalığından sıkıldınız, ya evlendikten sonra bu tip ekstra şeyler yapmaya üşenmeye başladınız.

Halinizden memnunsanız sorun yok. Herkes hayatının her aşamasında aynı düşünecek, aynı şeylerden zevk alacak diye bir şey yok.
 
İnsanların sosyal olması,zevkleri saçma gelmemeli.
sizde bir dönem gayet mutlu,kalabalık bir ortamda olmuşsunuz.
Durumunuz daha çok “yaşını almak,doymak,dingillemek” olabilir.

Bende eski yaşantıma göre şimdi daha çok yalnız,sessiz,çekirdek aile modunda mutlu oluyorum. ama bu demek değil ki,düğünlerde oynamayı saçma buluyorum. Tövbee,çok seviyorum valla. 🤓

not: ilk 20 dakika Naz yapıyorum. Sonra aklıma geliyor,düğün salonu dediğin zaten2-3 saatlik bir yer. Telaşlanıp daha fazla uzatmadan piste geçiyorum. 😌
 
Ben de bu konuda kendimi tanimlayamiyorum. İnsan ilişkilerinde farkli tavirlar sergilemiş oldugumu goruyorum donup geriye baktigimda.
Simdi kendimi tanimlarken "soğuk, herkesle anlaşamayan, kalabalik sevmeyen" derim ama bir dönem benim de çok kalabalik arkadas gruplarim oldu, grubum da degil gruplarim o derece kalabalikti gerci o zamanlarda da sicak kanli degildim o ayri ama çokta arkadasim? vardi.

Sonra zaman zaman ortaliktan yok olmaya basladim insanlar bana her zaman ulasamiyordu, bazen bi kac hafta bile telefondan cevap vermediklerim oluyordu. Kimisi bu durumu sevmedi uzaklasti kimileri de anlayisli oldu yanimda kalmaya devam etti.

Sonra iyice kendi içime çekildim artik arkadas istemez oldum ve arkadas iliskisi kurmakta zorlandigimi hissettim yeni kurdugum arkadasliklari da yurutmeye üşeniyordum hep.

Neyse işin özü yeni insanlar tanimak, onlarla anlaşmak, kalabalik insanlar zor ve kimseye fazladan ayircak vaktim yok, tahammulum yok ben bunu fark ettim ve eski dostlar diyorum onlar çok kiymetliymiş meger. 26 yasimdayim şuan gorustugum bikac arkadasim var onlarla 10-19 yillik bir mazimiz var.

Az insan iyidir diyoorumm, iyi böylesi senin sayende ben de kendi içimi doktum sagol.
 
not: uzun bir iç döküş. durumu olmayanlar hiç başlamasın.
selamlar hanımlar,

dün haber sitelerinde gezinirken ayşe hatun önal'ın verdiği bir röportajda 'evime misafir davet etmiyorum' başlığı dikkatimi çekti. röportaj tam metni şu şekilde:
'Yalnız yaşadığım için artık eve pek misafir kabul etmiyorum. İnsanlara hizmet falan bunlar beni yoran şeyler, dışarıda görüşmeyi tercih ediyorum. Davetsiz misafirlere kapıyı açmıyorum zaten evde yok numarası yapıyorum.'

31 yaşımdayım. iki üniversite okudum toplamda sekiz sene süren bir üniversite hayatım oldu. özellikle kimya fakültesinde okurken tanıştığım insan sayısı ve sosyal yoğunluk hala arkadaşlarım arasında konuşulur. kendi öğrenci evimiz vardı beş öğrenciydik ama o evde beş kişi uyuduğumuz çok nadirdi. gün geldi yirmi kişi kaldık. telefon listem ciddi kabarıktı. ve bu insanların çoğu birbirimize yüreğimizden dokunduğumuz, hayatımda hep olmalı, hep kalmalı türünden kişilerdi. yani bu sosyal hız benim başımı döndürmüyor, beni yormuyor aksine memnun ediyordu. çoğu kişinin hayallerinde olan kalabalık sofralar, kahkaha yükselen evler bizim evimizdi. her meslek grubundan arkadaşım vardı. ilk üniversite bitip ikinci üniversitem başladığında arkadaş grubunun yaş ortalaması düşük olduğu için pek iletişim kurma taraftarı olmadım ve bir nebze kendime döndüm. kimya yolculuğum sırasında beraber olduğumuz o kabarık listeyle de görüşmeye devam ettim. benimle birkaç saat geçirseydiniz telefonuma gelen bildirimlere bakarak tanınmış biri olduğumu düşünebilirdiniz.
-kendimi yeteri kadar övebildiysem sorunuma geçiyorum :KK48:-

sonra, zamanla fark ettiğim bir değişime girmeye başladım. telefon görüşmeleri 'bu sefer sen arayacaksın' larla bitmeye başladı. rehberin arayan kısmı doluyken aranan kısmı o günkü ev arkadaşlarıma açtığım ekmek lazım mı telefonlarıyla meşguldü.
bugün geldiğim noktada rehberimdeki elle tutulur dost denecek insan sayısı beş-altıya indi. tanımadığım numaralardan gelen vefafız nasılsın mesajları seyrekleşti. numarayı tanımadığımı söylemekten utandım ve her seferinde zaten devam ettirmek istemediğim konuşma kendiliğinden bitti.
son birkaç yıldır böyleyim. o beş altı kişiden başkasıyla görüşmek istemiyorum. o görüştüklerimde hadi şunu yapalım, alo cınım naber şeklindeden ziyade, birkaç ayda bir orda mısın hayatta mısın iyi misin merakını giderdikten sonra birkaç ay daha aramama halini aldı. oturduğum apartmanda kimseyle görüşmüyorum çünkü komşuculuk oynamak beni bayıyor. samimiyetsiz birkaç lakırdıyı kahve eşliğinde tüketmek. kahve sonrası ne benim cebimde ne onun cebinde dişe dokunur birşey kalmamış olması, çoğu kişiye minik ve ponçik bu kahve ziyaretini benim için zulme dönüştürüyor. ayşecim gibi :KK48: eşim haricinde kimseye kapıyı açmam. insanlar beni böyle kabullendiği için de pek gelmezler zaten.
böyle anlatınca yabani biri olduğum düşünülmesin. insanlara kendimi sevdirmeyi ve affettirmeyi çok iyi başarırım. tanıdığım ve pek iyi tanımadığım çok insanda büyük bir kredim vardır nedense.
bayramları hiç sevmem mesela. daha dün görüştüğün komşuna baklava, sarma gibi insanı zahmetten öldürecek şeyler yedirip havadan sudan konuşmanın neresi bu kadar çekici anlamıyorum. çok konuşan insanlara tahammülüm ciddi derecede azaldı. boş konuşan insanlara ise hiç tahammülüm kalmadı. eski günlerimi düşündüğümde yıldızı sönmüş bir star gibi hissediyorum kendimi :KK48: fakat o hayat şu an bana öyle uzak ve öyle yorucu geliyor ki.
var mı ben gibi insandan kaçan, insan sevmeyen. burada açılan arkadaş arıyorum konularının sahiplerinden özür diliyorum bunu şımarıkça bir off bırakın yakamı yhaa'dan ibaret sanmayın. çevrem öyle büyük doldu ve öyle büyük boşaldı ki olanları anlamdırmakta zorlanıyorum. kendi dünyamı kurdum ve içinde çok mutluyum. çalışıyorum, kimyagerim. müzik kursuna gidiyorum. dil eğitimi alıyorum. kaneviçe yapıyorum. üniversite sınavına hazırlanıyorum yeni bir bölüm için. ben bana yetiyorum ve çok mutluyum. ama neden toplumdan ve insanlardan bu kadar uzağım. yarın gece bir arkadaşın kınası var. ben de iki göbek atar keyfimizi buluruz tadında olabilsem. ama göbek atarak eğlenmek bir bana mı saçma ve sıkıcı geliyor.
:KK14:

Halinizden memnunsanız ki öyle olduğunuZu velirtiyorsunuz.o hal de sorun nedir?
 
Ben yazsam anca bu kadar yazardım sanırım. Üniversitede fazlasiyla sosyaldim ve evlendikten sonra çoğuyla görüşmeyi kestim. Hatta esim o kadar sosyal bi insandı ki. Ama insanlarin kötü yüzlerini göre gore benim doğruyu yaptığımı anlayip saygı göstermeye başladı. En yakınlarım yüzünden (hem akraba, hem sözde dost) cok fazla darbe yedim. Artik o insanların evime gelip kötü enerjilerini bırakmalarını istemiyorum.

Kendi kendime yetebilmeyi ve sadece eşimle mutlu olmayı öğrendim. Çünkü etrafımdakiler kuru kalabalıktan baska birşey değilmiş zamanla çok iyi anladım. Özetle bende halimden çok memnunum. Yalnızlığı seviyorum. Yeni insanlari tanimak epey yorucu ve zaman kaybi gibi geliyor
 
not: uzun bir iç döküş. durumu olmayanlar hiç başlamasın.
selamlar hanımlar,

dün haber sitelerinde gezinirken ayşe hatun önal'ın verdiği bir röportajda 'evime misafir davet etmiyorum' başlığı dikkatimi çekti. röportaj tam metni şu şekilde:
'Yalnız yaşadığım için artık eve pek misafir kabul etmiyorum. İnsanlara hizmet falan bunlar beni yoran şeyler, dışarıda görüşmeyi tercih ediyorum. Davetsiz misafirlere kapıyı açmıyorum zaten evde yok numarası yapıyorum.'

31 yaşımdayım. iki üniversite okudum toplamda sekiz sene süren bir üniversite hayatım oldu. özellikle kimya fakültesinde okurken tanıştığım insan sayısı ve sosyal yoğunluk hala arkadaşlarım arasında konuşulur. kendi öğrenci evimiz vardı beş öğrenciydik ama o evde beş kişi uyuduğumuz çok nadirdi. gün geldi yirmi kişi kaldık. telefon listem ciddi kabarıktı. ve bu insanların çoğu birbirimize yüreğimizden dokunduğumuz, hayatımda hep olmalı, hep kalmalı türünden kişilerdi. yani bu sosyal hız benim başımı döndürmüyor, beni yormuyor aksine memnun ediyordu. çoğu kişinin hayallerinde olan kalabalık sofralar, kahkaha yükselen evler bizim evimizdi. her meslek grubundan arkadaşım vardı. ilk üniversite bitip ikinci üniversitem başladığında arkadaş grubunun yaş ortalaması düşük olduğu için pek iletişim kurma taraftarı olmadım ve bir nebze kendime döndüm. kimya yolculuğum sırasında beraber olduğumuz o kabarık listeyle de görüşmeye devam ettim. benimle birkaç saat geçirseydiniz telefonuma gelen bildirimlere bakarak tanınmış biri olduğumu düşünebilirdiniz.
-kendimi yeteri kadar övebildiysem sorunuma geçiyorum :KK48:-

sonra, zamanla fark ettiğim bir değişime girmeye başladım. telefon görüşmeleri 'bu sefer sen arayacaksın' larla bitmeye başladı. rehberin arayan kısmı doluyken aranan kısmı o günkü ev arkadaşlarıma açtığım ekmek lazım mı telefonlarıyla meşguldü.
bugün geldiğim noktada rehberimdeki elle tutulur dost denecek insan sayısı beş-altıya indi. tanımadığım numaralardan gelen vefafız nasılsın mesajları seyrekleşti. numarayı tanımadığımı söylemekten utandım ve her seferinde zaten devam ettirmek istemediğim konuşma kendiliğinden bitti.
son birkaç yıldır böyleyim. o beş altı kişiden başkasıyla görüşmek istemiyorum. o görüştüklerimde hadi şunu yapalım, alo cınım naber şeklindeden ziyade, birkaç ayda bir orda mısın hayatta mısın iyi misin merakını giderdikten sonra birkaç ay daha aramama halini aldı. oturduğum apartmanda kimseyle görüşmüyorum çünkü komşuculuk oynamak beni bayıyor. samimiyetsiz birkaç lakırdıyı kahve eşliğinde tüketmek. kahve sonrası ne benim cebimde ne onun cebinde dişe dokunur birşey kalmamış olması, çoğu kişiye minik ve ponçik bu kahve ziyaretini benim için zulme dönüştürüyor. ayşecim gibi :KK48: eşim haricinde kimseye kapıyı açmam. insanlar beni böyle kabullendiği için de pek gelmezler zaten.
böyle anlatınca yabani biri olduğum düşünülmesin. insanlara kendimi sevdirmeyi ve affettirmeyi çok iyi başarırım. tanıdığım ve pek iyi tanımadığım çok insanda büyük bir kredim vardır nedense.
bayramları hiç sevmem mesela. daha dün görüştüğün komşuna baklava, sarma gibi insanı zahmetten öldürecek şeyler yedirip havadan sudan konuşmanın neresi bu kadar çekici anlamıyorum. çok konuşan insanlara tahammülüm ciddi derecede azaldı. boş konuşan insanlara ise hiç tahammülüm kalmadı. eski günlerimi düşündüğümde yıldızı sönmüş bir star gibi hissediyorum kendimi :KK48: fakat o hayat şu an bana öyle uzak ve öyle yorucu geliyor ki.
var mı ben gibi insandan kaçan, insan sevmeyen. burada açılan arkadaş arıyorum konularının sahiplerinden özür diliyorum bunu şımarıkça bir off bırakın yakamı yhaa'dan ibaret sanmayın. çevrem öyle büyük doldu ve öyle büyük boşaldı ki olanları anlamdırmakta zorlanıyorum. kendi dünyamı kurdum ve içinde çok mutluyum. çalışıyorum, kimyagerim. müzik kursuna gidiyorum. dil eğitimi alıyorum. kaneviçe yapıyorum. üniversite sınavına hazırlanıyorum yeni bir bölüm için. ben bana yetiyorum ve çok mutluyum. ama neden toplumdan ve insanlardan bu kadar uzağım. yarın gece bir arkadaşın kınası var. ben de iki göbek atar keyfimizi buluruz tadında olabilsem. ama göbek atarak eğlenmek bir bana mı saçma ve sıkıcı geliyor.
:KK14:

Yahu sen beni anlatmışsın baya baya. Yoksa ruh eşi falan mıyız? Hiç garipsemedim yazdıklarını aksine kendimi buldum. Geçen bi komşum mesaj atmış, müsaitsen bi ara yüzünü görmek isterim diye. Tabi ben müsait olunca haber veririm dedim. Gayette müsaitim ama yalandan samimiyet dolu 1-2 saate katlanamayacağım için çağırmak istemiyorum. Halbuki üniversite yıllarımda yalnızlık nedir bilmezken, şu an ciddi ciddi yalnız kalmak istiyorum. Görüştüğüm 3-4 kişi var, yetiyor. Fazlasına ihtiyaç duymuyorum.
 
Ben yazsam anca bu kadar yazardım sanırım. Üniversitede fazlasiyla sosyaldim ve evlendikten sonra çoğuyla görüşmeyi kestim. Hatta esim o kadar sosyal bi insandı ki. Ama insanlarin kötü yüzlerini göre gore benim doğruyu yaptığımı anlayip saygı göstermeye başladı. En yakınlarım yüzünden (hem akraba, hem sözde dost) cok fazla darbe yedim. Artik o insanların evime gelip kötü enerjilerini bırakmalarını istemiyorum.

Kendi kendime yetebilmeyi ve sadece eşimle mutlu olmayı öğrendim. Çünkü etrafımdakiler kuru kalabalıktan baska birşey değilmiş zamanla çok iyi anladım. Özetle bende halimden çok memnunum. Yalnızlığı seviyorum. Yeni insanlari tanimak epey yorucu ve zaman kaybi gibi geliyor

Aynen öyle eşim yetiyor. 1-2 tane de dostum var sağolsunlar Allah yokluklarını göstermesin. Gerisi boş, samimiyetsiz kuru kalabalıklar. Almayım ben böyle daha huzurlu daha mutluyum.
 
Back
X