Babam çok yoksulluk çekmiş, çok küçük yaştan itibaren sürekli çalışmak zorunda kalmış ve bunun sonucunda varlıklı biri konumuna gelmiş bir adam. Ben doğduğumda durumumuz iyiydi, ben hiç yokluk görmedim.
Kendisi maddi zorluklar çektiği için iyi bir baba olmayı hep maddiyatta gördü.
Babam çocukları pek sevmez, çocukken bana sarıldığını hatırladığım tek bir anım bile yok.
Çocukluğumdan itibaren hiçbir şeyden geri kalmadım istediğimi yedim istediğimi giydim. Devlet üniversitesinde okudum ama isteseydim özelde okutacaktı. Özel yurtta tek kişilik odada kaldım. Yaşıtlarımın sahip olamadığı çok şeye sahip oldum maddi anlamda.
Ama hiç mutlu olamadım çocukluğumdan itibaren. Ergenliğim özellikle babam keşke ölse diye dua ederek ondan nefret ederek geçti. Çünkü annem (ben 20 yaşındayken vefat etti) babamdan çok eziyet gördü. Gelip de bana babamı şikayet etmezdi, buna gerek de yoktu. Çünkü gözümün önünde olurdu her şey. Annem çok gariban bir kadındı. Ne annesi vardı ne babası. Akrabaları hep yoksuldu. Babamsa eskiden yoksul olsa da artık zengin olduğu için -ki annemle yoksulken evlendi- annemi ezmekte bir sorun görmedi. Ağzı çok bozuktu, en ufak bir şeyde annemin ölmüş anne babasına ağza alınmayacak küfürler ederdi, yaşayan akrabalarını hep eziklerdi. Üstelik babaannemin de anneme çok şey çektirmesine fırsat verdi. Başka kardeşleri de olmasına rağmen "anne sen burda kalacaksın sadece" der anneme hiç sormazdı. Annemin gidecek yeri olmadığını bildiği için "annem burda kalacak, istemiyorsan sen çıkıp gideceksin" derdi. Babaannem de dedem de en çok bizim evde kaldılar. Kavga, dövüş hiç eksik olmadı. Hem tansiyon hem şeker hastası oldu annem. Sonra da henüz 52 yaşındayken birden bire kalp krizinden vefat etti.
Şimdi babam başkasıyla evli. Çok iyi bir kadın ondan yana hiçbir sorunum yok birbirimizi sever sayarız.
Ve babam çocukluğumda görmediğim manevi ilgiyi ben büyüdükçe bana gösterdi. Eskiden kalbimin kırılmasını hiç umursamazdı, ama şimdi kalbimi kırmaya çok çekinir, hep beni mutlu etmek ister. Bana karşı da eşime karşı da çok iyidir çok sever bizi. Şu anda babamla hiçbir problemimiz yok.
Ama ben sık sık rüyalar görüyorum ve babamı hep canavarmış gibi görüyorum. Gerçekte çok iyiyiz, ama bilinçaltım demek ki unutmuyor bazı şeyleri. Zaten ne kadar iyi evlat olmaya çalışsam da aramızda hep bir mesafe vardır benden kaynaklı. Çok yakın baba kızlardan değiliz ama o hep benimle yakın olmaya çalışır olamayınca üzülür. Zaten başka şehirde yaşıyorum ben, sadece bayramda yaz tatilinde görebiliyoruz birbirimizi, onda da bu geçmiş travmalarım ve rüyalarım kaynaklı ister istemez bir çekincem oluyor ona karşı.
Geçmiş nasıl unutulur, nasıl güzel bir ilişkiye sahip olunur tekrar bilmiyorum. Bu rüyalardan nasıl kurtulabilirim yoksa kurtulmaya çalışmamalı üstüne sünger çekip böyle geldi böyle gider diye mi davranmalıyım bilmiyorum. Siz yerimde olsanız iyi bir baba kız ilişkisi kurabilir miydiniz?
Kendisi maddi zorluklar çektiği için iyi bir baba olmayı hep maddiyatta gördü.
Babam çocukları pek sevmez, çocukken bana sarıldığını hatırladığım tek bir anım bile yok.
Çocukluğumdan itibaren hiçbir şeyden geri kalmadım istediğimi yedim istediğimi giydim. Devlet üniversitesinde okudum ama isteseydim özelde okutacaktı. Özel yurtta tek kişilik odada kaldım. Yaşıtlarımın sahip olamadığı çok şeye sahip oldum maddi anlamda.
Ama hiç mutlu olamadım çocukluğumdan itibaren. Ergenliğim özellikle babam keşke ölse diye dua ederek ondan nefret ederek geçti. Çünkü annem (ben 20 yaşındayken vefat etti) babamdan çok eziyet gördü. Gelip de bana babamı şikayet etmezdi, buna gerek de yoktu. Çünkü gözümün önünde olurdu her şey. Annem çok gariban bir kadındı. Ne annesi vardı ne babası. Akrabaları hep yoksuldu. Babamsa eskiden yoksul olsa da artık zengin olduğu için -ki annemle yoksulken evlendi- annemi ezmekte bir sorun görmedi. Ağzı çok bozuktu, en ufak bir şeyde annemin ölmüş anne babasına ağza alınmayacak küfürler ederdi, yaşayan akrabalarını hep eziklerdi. Üstelik babaannemin de anneme çok şey çektirmesine fırsat verdi. Başka kardeşleri de olmasına rağmen "anne sen burda kalacaksın sadece" der anneme hiç sormazdı. Annemin gidecek yeri olmadığını bildiği için "annem burda kalacak, istemiyorsan sen çıkıp gideceksin" derdi. Babaannem de dedem de en çok bizim evde kaldılar. Kavga, dövüş hiç eksik olmadı. Hem tansiyon hem şeker hastası oldu annem. Sonra da henüz 52 yaşındayken birden bire kalp krizinden vefat etti.
Şimdi babam başkasıyla evli. Çok iyi bir kadın ondan yana hiçbir sorunum yok birbirimizi sever sayarız.
Ve babam çocukluğumda görmediğim manevi ilgiyi ben büyüdükçe bana gösterdi. Eskiden kalbimin kırılmasını hiç umursamazdı, ama şimdi kalbimi kırmaya çok çekinir, hep beni mutlu etmek ister. Bana karşı da eşime karşı da çok iyidir çok sever bizi. Şu anda babamla hiçbir problemimiz yok.
Ama ben sık sık rüyalar görüyorum ve babamı hep canavarmış gibi görüyorum. Gerçekte çok iyiyiz, ama bilinçaltım demek ki unutmuyor bazı şeyleri. Zaten ne kadar iyi evlat olmaya çalışsam da aramızda hep bir mesafe vardır benden kaynaklı. Çok yakın baba kızlardan değiliz ama o hep benimle yakın olmaya çalışır olamayınca üzülür. Zaten başka şehirde yaşıyorum ben, sadece bayramda yaz tatilinde görebiliyoruz birbirimizi, onda da bu geçmiş travmalarım ve rüyalarım kaynaklı ister istemez bir çekincem oluyor ona karşı.
Geçmiş nasıl unutulur, nasıl güzel bir ilişkiye sahip olunur tekrar bilmiyorum. Bu rüyalardan nasıl kurtulabilirim yoksa kurtulmaya çalışmamalı üstüne sünger çekip böyle geldi böyle gider diye mi davranmalıyım bilmiyorum. Siz yerimde olsanız iyi bir baba kız ilişkisi kurabilir miydiniz?
ve de yoksuluktan geliyor, aynen bu model tek fark fakirlikten kurtulamamış ama çok çalışmış çok yorullmuş, derdi aiesini kimseye muhtaç etmemekmiş. Hem 1 kuşak ötesi diyorsak, hem Doğu diyorsak tek baba tipi var sanırsam o da ailesinin başında duran baba tipi. Onun dışında eskiden zaten öyle bilinçli babalık, çocuğunla vakit geçirme, iletşişim kurma vb zaten yoktu. Benim babam da doktor mesela okumuş biri, ama iletişim kurmayı pek billmezdi, o da eski model bir babaydı öyle çocuğumla kaliteli vakit geçireyim falan yoktu. Ama sevdiğini söyerdi, ailesini arkaladığını da hissettirirdi. Benim için gayet yeterli bu kadarı, babam da ailesinden böyle görmüş çünkü. Bir noktada aşırı beklentide olmamak gerek diye düşünüyorum, senin babanın da kültürü bu, o şekilde görmüş, bir de Doğunun gerçeği olan yoksulluk ve onunla savaşırken yıpranmak var .. bizlerin gerçekliği ve hayatı o adamınkinden çok farklı, o adamı bizim gerçekliğimizle yargılayamayız. Anne babalar da insan doğru yaptığı yerler var yanlış yaptığı yerler var, yetersiz kaldıkları yerler var derken baban canavar değil asla. Dediğim gibi git sor baba ben çocukken niye sevgi göstermedin diye. Muhtemelen cevabı ben aillemden öyle görmedim ya da hayatla cebeleşmekle meşguldum düşünemedim tarzı bir şeyler olur.