"Aynı ben" diyenlerden biri de ben olayım.
Sanırım bu kadar çok kişi olmamızın sebeplerinden biri şehir hayatı. Biz galiba 90'ların mahalle çocukları oluyoruz :) Şimdi bilmem kaç katlı apartmanlarda kimsenin kimseyi tanımadığı, güvenmediği bi zamanda komşuluk zor oluyor. Ben 4 senedir gurbetteyim 20 daireli apartmanımızda 1 tane bile komşum yok. "Merhaba-merhaba"dan öteye diyalog yok. Anneler çalışıyor, çocuklar kreşlerde, parkta kimse olmuyor.
Ben de dönüşümlü olarak yağlı boya, gitar, spor, kpss, ingilizce vs vs bir sürü şey ile oyalanmaya çalışıyorum. Ama sosyal varlıklarız işte insan bir yerden sonra yalnız yaptığı şeyden de sıkılıyor.
Bir de şöyle bi durum var ki bi yaştan sonra arkadaş edinmek çok zor. İnsan kimseyi beğenmiyor. Mahallede, okulda, işte zoraki aynı ortamda durup istemesen de bi bağ kuruyosun ve zamanla ortak noktalar bulabiliyosun. Ama evliyken, evin sorumlu kişisi sen iken; canın isterse davet ediyor, yada davetlere katılıyorsun. O da bize zor geliyor galiba. "Aman şimdi kim uğraşacak kek börekle" falan filan. Halbuki gerçek bi dostun olsa "geliyorum" dese "ne ikram edicem, ev temiz mi pis mi" diye düşünemezsin. Maksat sadece görüşmektir. Seni tanır, konuşmalarından anlam çıkarmaz, ima aramaz, önyargı da bulunmaz falan filan. Özetle yeni biriyle tanışmak bence bize zor geliyor. Eşlerimizin durumu da birebir aynı.
Ay çok uzun olmuş kusura bakma :)) Yardımcı da olamadım, kendime hayrı yok. Yaram varmışsa demek ki
