Bencil bir sorum.

mahmut abi

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
20 Haziran 2024
1.665
2.017
53
49
Sevgili hayvansever hanımlar

Bir sorum var ama linçlemeyin, beni anlamaya çalışın. Ben bundan 35gün 4saat önce 11 yaşında çok sevdiğim bir kedimi kaybettim. Ben daha önce anne kaybı, baba kaybı yaşadım, yakın arkadaş kaybı yaşadım, daha önce biri 18, diğeri 15, biri 1 yaşında başka kedi kayıplarım da oldu. Annemin kaybı dışında hiçbiri beni bu denli berbat etmedi. Bu kedim benim için çok özeldi. Onu da diğerleri gibi sokaktan sahiplenmiştim. Daha doğrusu o beni sahiplenmişti. Evde asosyal bir kedim var diye onu almaya çekiniyordum ama o sokakta peşimden ayrılmıyordu. Birbirimize aşık olduk, aramızda özel bir bağ oldu ve ben sürekli onu düşünüyordum. Yağmurda ıslandı mı? Başına bir şey mi gelecek vs. En sonunda hastalandı ve ben onu o gün sahiplendim. Biliyorum ki onu almasaydım 1 yaşını görmeyecekti. O beni seçti. Bana zorla kendini aldırttı ve çok büyük bir sevgi yaşadık 10,5 yıl boyunca.

Aramızda çok özel bir bağ vardı. Bana aşıktı resmen, ben de ona. Her gece mutlaka koynuma girer yatardı. Bir yere otursam illa ki kucağıma gelirdi. Yani koşulsuz, karşılıksız(yani ona mama verdim diye değil), ve ölçüsüz bir sevgisi vardı. Ölçüsüz diyorum çünkü her canlı çok sevse de ölçülüdür. Yok bizimki sevilsin sevilsin sevilsin hiç bıkmazdı.

Tabi ki her kedi kendi şahsına münhasır, hiçbiri birbirine benzemez, birbirinin yerini tutmaz, onu biliyorum. Evde şu anda 10 ay önce sahiplendiğim ve 1 yaşında olan bir kedim daha var. Onun varlığı elbet bana iyi geliyor, oyuncu vs, sevdirir ama hiç yanıma sokulmaz. Ben vefat eden kedimin farklı zamanlarda sakladığım tüylerini bir beze sarıp, yastık kılıfına doldurdum ve geceleri onunla uyuyorum.

Eşim “istersen bir kedi daha sahiplenelim, alıştırırsın, o senin koynunda uyur” dedi. Ben de yok, zamanı var, o beni bulacak, nasıl ki Gözde (vefat eden kedimin adı) beni buldu. Bir gün o kedi de beni bulacak, onu bekleyeceğim. Dedim.

Şimdi bir kedi daha sahiplenmeyi istiyorum (şu an evdeki kedim de diğer kedilerle iyi geçinen sosyal bir kedi, sorun olmaz) ama alacağım kedinin biraz eski kedime benzemesini istiyorum (fiziksel olarak şart değil yani enerji olarak). Biraz da eski kedim gibi uzun tüylü olursa fena olmaz diyorum ama şart değil. Tabi asla cins falan düşünmüyorum. Evde doğmuş bir kedi de değil, özellikle sokaktan, yaralı veya zor durumda olan bir kediyi almak istiyorum. Birbirimizin yaralarını saralım. Biliyorum ki bu tamamen bencillik. Çok kötü bir bencillik değil belki ama çok büyük bencillik. Yani sadece ben onu değil, o da beni seçsin, sahiplensin istiyorum. O enerjiyi hissettim mi anlayacağım evet bu o kedi diye.

Şimdi eskiden sokaklarda çok kedi vardı ama artık yok. Var olanlar da çoğunlukla insandan kaçıyor. Bizim site bahçesinde mama verdiğim bir sürü kedi var ama aralarında beni seçen yok. Ben şimdi etrafa bir haber uçursam bana kedi bulanlar da çok olur ama ben o enerjiyi hissetmek istiyorum.

Dediğim gibi belki buradan bile çıkabilir. Yuvalandırma ilanlarına da bakıyorum, bazısı ilgimi çekiyor (cins veya evde doğmuş değil, zor durumda olan birini almak istiyorum) ama kediyle tanışmadan olmaz, tanışıp da o enerjiyi almazsam o da olmaz. Tanışıp da olmaz dersem de çok ayıp olacak. Şimdi belki bazılarınız da bana kızmaya başladı. Ama ben hiç kedi sevmeyen biri de olabilirdim. Hiç eve kedi almak istemeyen biri de olabilirdim. Almak istiyorum ama o enerjiyi almak istiyorum. Nasıl bir yol izlemeliyim?
 
kedi olayı şans meselesi,insanlar gibi binbir türlü karakterleri var,benim hiç öyle beni sev beni sev diye bana yapışan bir kedim olmadı,olmasını da isterdim ama olmadı.
ille de olsun diye de arayışa girmek de bana tuhaf geliyor nasibimizde kime ekmek su vereceğimizi bilemeyiz,sokak sokak ev ev gezip hayalinizde ki kediyi bulmanız da biraz tuhaf olur,kül kedisi hikayesi geldi aklıma,arayışa girmek yerine elbet bir gün diyip bekleyin.
bu kadar bağlanıp harap oluyorsanız da bir daha bu kadar bağ kuracağınız kedi sahiplenmemeniz daha iyi bir seçenek.
 
Teşekkür ederim. Evet elbet bir gün deyip beklemek en mantıklısı. Ama içimdeki boşluk çok acı veriyor. Bağlanıyorum ama harap olmam bir parça da kedimin ölümünün çok ani ve beklenmedik olması. Ev kedilerinin ortalama ömrü belli. Bunu bilerek sahipleniyoruz. 15 yaşından sonra bir kedinin artık yaşlanarak ölmesi beklenebilir bir durum. 20 yaşında bir kedi 100 yaşını geçmiş insan gibi yani pek enderdir. Benim 18 yaşında ölen kedimin ölümü beklenen bir durumdu. 15 yaşında ölen kedim de biraz erken gitti gibi ama böbrek yetmezliği vardı ve çok hastaydı. Üzüldüm ama bir yandan da hastaydı kurtuldu diye düşündüm. Bu 11 yaşındaki kedime hem çok bağlıydım hem gençti daha en az 3-5 yılımız var diye düşünüyordum çok ani oldu. 1 saat önce mutlu mesut sapasağlamdı, 5-6 saat içinde gidiverdi.
 
Durum anormal değil bence. Sokakta bulup sahiplendirdiğim kediyi ölen kedisine çok benziyor diye almıştı biri. İnsan doğası. Kayıp acıdır. Bulursunuz umarım. Şimdi böyle düşünürken belki de çok farklı bir kedi sahiplenecek sizi. Belli olmuyor.
 
Bu bencillik değil bence. Çok bilgim yok ama tekir kediler daha sıcak kanlı oluyor diye duydum. Bir de yavru olursa birbirinize daha çok bağlanırsınız.
 
isminize bakınca hatırladım sizi kedinizi kaybettiğiniz zaman yine yazmıştık,hepsini toplayınca psikolojik olarak sorun çıkıyor ortaya,bence bir kedi sahiplenerek değil kendinizi iyileştirmek için yol arayın,bilinç altınızda ne sorun varsa onu hayatınızdan çıkarmayı deneyin,yaranıza sürekli tuz basıyorsunuz,geçmişte kurtulamadığınız ve şuanda yaşadığınız boşukları sürekli irdeliyorsunuz,birinin yerini bir başkasıyla doldurmak doğru bir karar değil,gelen gideni aratır,yine aynı konunun üzerine konuşmuştuk,ruhunuzu tahrip etmeyi bırakın hayatımızdan neler gidiyor kaybettiğimiz yıllar içinde,
yıllar önce ilk sahiplendiğim köpeğim vardı sokakta bulmuştum,üç beş yıl benimleydi,karşı olmama rağmen odama almıştım onu,sanki üzüldüğüm zaman anlıyor gibiydi yüzümü gözümü yalardı sarılırdım ona,beni anlayan tek varlıkmış gibi,bir dönem anneme emanet ettim,annem sahip çıkamamış araba çarpmış ölmüş,günlerce ağladım tabi,bu olay 2010 civarı oluyor,bir daha hiç bir köpüşü sevemem heralde dedim,yıllar geçti 2020 de bir köpek daha sahiplendim 2022 yılında, köpüşümü istemiyolardı zaten aynı avlu içinde,bazen bahçeye salıyordum oynaması için bahçe kapısını örtün diyordum,saldığım bir gün kapıdan çıkan şahıs bilinçli şekilde açık bırakıyor kapıyı,bunun da sonu aynı oldu araba çarptı,yok dedim bir daha istemiyorum,yıl 2025 eşim kızımla büyüsün diye iki ay önce bir yavru köpüş getirdi,acaba yine aynı mı olacak diye tüylerim diken diken oluyor,asla salmıyorum ben çıkarsam o da geziyor,sürekli kontrol ediyorum acı twcrübeler insan da hasar bırakıyor..velhasıl kelam gidenin yerini gelenle doldurmak mümkün değil,bir nefes alın kader diyip bu kadarmış diyip önümüze bakmak lazım,hayatımıza girip sevgimizi verebileceğimiz bir çok canlı var olduğu gibi hiç birisini de aynı oranda sevemeyiz hepsini duyduğumuz sevgi şevkat farklıdır,herşeye duyduğumuz aşk başkadır,iki rengi bile aynı anda aynı oranda beğenmek pek münkün değil,başka bir kediyi kedinizin yerine koyamayacaksınız,bir farklılıktan dolayı bu da değil diyeceksiniz ve farklı arayışa gireceksiniz,hayatınız eziyet olacak,

biraz uzun oldu ama umarım söylemek istediklerim anlaşılır olur...
 
Ben de yazdıklarınızı bencillik olarak görmedim. Acınızla baş etmeye çalışıyorsunuz ve bu hiç kolay değil.
Ben oğlumu 17 yaşında kaybettim. Bir sürü hastalık ve yaş faktörü olunca, ölüm konusu da hep aklımdaydı haliyle. Kaybettiğim an, o boşluğa dayanamayıp bulduğum ilk kediyi eve getiricem sanıyordum, hiçbir ile yaramayacağını bilsem de. Kaybedeli 2 sene oldu ve hala cesaret edemedim bir kedi sahiplenmeye.
Arada sırada bir yükseliyorum, sizin gibi ilanlara bakıyorum. Benim oğluşum uzun tüylü ve ve siyahtı, ben de önce kara kedi ilanlarını tarıyorum. :) Kolay değil bu kadar kıymet verdiğimiz bir canı kaybetmek. Acınızı hafifletecek bir yol arıyorsunuz. Ama kabul etmemiz gerek, gelen hiçbir yeni evlat kaybettiğinizin yerini doldurmayacak. Yeni geleni de çok seveceksiniz elbette, ama Gözde'nin yerini almayacak. Üstelik sizin süreciniz daha çok yeni, acınız çok taze.
Yeni bir evlada annelik yapmak tabii ki sizin kararınız, haddim bile değil yorum yapmak. Kime neyin iyi geleceğini bilmek de mümkün değil. Sadece sizinle benzer duyguları paylaşan biri olarak şu geliyor aklıma; Gözde'yi yeni çocuğunuzda bulamazsanız bu sizin için çok büyük bir hayal kırıklığı olur mu? Bu sorunun cevabından emin değilseniz belki de doğru zaman henüz gelmemiştir.
 
Çok teşekkür ederim. Söylemek istediklerinizi çok iyi anlatmışsınız ve anlıyorum. Yazdıklarınız tuhaf bir şekilde bana çok iyi geldi.
Hayatımın çeşitli dönemlerinde aldığım kediler hep içimdeki bir takım boşlukları doldurdu. Hep de sokaktan, ya zor durumda ya da yaralı, almasam muhtemelen ölecek olan kedilerdi bunlar, böylece de vicdanımı rahatlattım.
Gözde içimdeki en derim boşluğu dolduruyordu ve o sağken de hep derdim "bu kadar çok sevmek doğru değil" diye. Bu kadar çok sevmekten ne kastettiğimi anlamışınızdır, Onun bir gün benden önce öleceği gerçeği beni kahrediyordu. Bununla yüzleşmekten sürekli kaçınıyor, en uzun yaşamış kediler ne kadar yaşamış diye araştırıyor, belki ona çok iyi bakarsam...
Başka bir kedinin Gözdenin yerini tutmayacağını da biliyorum. İçimdeki boşluk aynı ama her kedi farklı kendi şahsına münhasır. Her biri ile kurulan ilişki farklı oluyor. Ancak hayatıma giren neredeyse her kedinin bir şekilde yaralı olması ve kendi hayatımda belli bir kayıptan sonra girmesi de tesadüf değil.
Elbet alacağım yeni bir kedinin Gözdeye "benzemeyeceğinin" çok farkındayım. Ama alacağım kediyle karşılaşınca hissedeceğim o enerji çok tanıdık. Size sadece küçük bir örnek vereyim. Bir keresinde 2 günlük deniz tatilimde sabah yüzmeye giderken kaldığım pansiyonun yakınlarında otların içerisinde bir kedi gördüm, hiç hareket etmiyordu. Onu aldım, taşımak için uzunca süre kutu aradım. Dolmuşu bekledim, merkeze götürdüm veterinere gittim, kediyi yılan sokmuş. Tedavisini yaptı. Sonra tekrar dolmuşu bekleyip, geri getirdim. Onu evime almayı çok istedim ama şartlarım uygun değildi. Çaresizce bir kafeye gittim ve orada bir dilek ağacı vardı. İnsanlar çaput bağlamış. Yanımda hiç bağlayacak bir şey yoktu, şortumun kuşağını kestim bağladım. Bunu gören yan masadaki iki kadın (anne ve kızmış) merak etti. Ne dileğim olabilirdi bu kadar önemli ki şortumu kestim diye. Ve onlara kediyi anlattım, birisi evine alıp baksın diye dilek diledim dedim. Kadınlar çok etkilendi ve sonradan gelip kediye salam ve yiyecek bir şeyler getirdiler. Kedinin hep başında bekledim, sonra da onlar sahiplenip İzmir'e götürdüler. Pansiyon sahibi benimle dalga geçti. 2 gün tatile gelmişsin denize girmektense bütün bir gününü kediye harcadın" diye ama hiçbir deniz hiç bir tatil benim ona karşı duyduğum şefkatin hazzını veremezdi. Mesela bu olay şimdi olsa o kediyi alırdım. Gözdenin yerini tutmayacağının çok farkındayım ama o kedi örneğin içimde bir yerlere dokundu. anlatabildim sanırım.
Şimdi öyle bir duygu arıyorum ama işte yöntemim yanlış. Çünkü şimdiye kadar sahiplendiğim veya sahiplenmeyi çok istediğim ama şartlar müsait olmadığı için alamadığım kedilerin hiçbirini ben aramadım. Hepsi bir şekilde beni buldu, ben aramadım. Şu an aramamın ve bu açtığım konuda sorduğum sorunun ne kadar saçma ve yanlış olduğunu anladım sayenizde. Evet Gözde vefat ettiğinden beri yeniden terapiye başladım ve önceki terapilerimde işlemediğim ve Gözde ile doldurduğum boşluğun ne olduğu konusunda yeni farkındalıklar kazanıyorum. Ve Gözde bunu anlamamı sağladığı için ona teşekkür ediyorum. Yine şunu da biliyorum. Bir gün yine bir kedi beni bulacak ve onu alacağım. Ama aramayacağım.
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…