Sevgili hanımlar... Kendimi bildim bileli hep zor etkilenen, zor sevdalanan biri oldum. 40'lı yaşlara gelmeme rağmen aradığım gibi birini bulamadım. Benim sorunum "armudun sapı, üzümün çöpü" diyenlerden değil, bugünün popüler tabiriyle "kolay elektrik alamayan" tiplerden olmam. Kırk yılda bir, bilmem kaç yıl aradan sonra tutup aşık olduklarımdan da bir hayır göremedim zaten.
Problem şu; arkadaşlarım kızıyor, "şansını denemiyorsun, kendini açmıyorsun, herkese arkadaş gibi yaklaşıyorsun, aramıyorsun..." diye. Ben cilveli bir tip değilim, öyle hedef belirleyip birini seçen, internetten, oradan buradan birini bulup sırf hayatımda biri olsun da, ne olursa olsun diye bakamıyorum hayata. Benim illa sevmem gerek, hoşlanmam gerek. İşin kötüsü (veya iyisi bilmiyorum) yanızlık veya yokluk duygusu içinde filan da değilim. Belki kaderciyim, belki kendine güvensiz bir tipim, belki fazla güvenliyim. Neyim, nasılım gerçekten artık ayırt edemiyorum. Bildiğim tek şey şu; ben birinden hoşlanmadan herhangi bir ilişki yaşayamam.
Ama yıllar geçiyor. Ne yapmak gerek? İlla sevmesem de evlenecek birini mi bulmalıyım, yoksa kadere güvenip, "benim için hayırlısı bu ki, onu yaşıyorum, bakalım mevlam neyler..." mi demeliyim...
Sorarken bile saçma geldi ama... Burada bir çok hayat öyküsü okuyorum. Bazılarına özeniyorum, bazen de halime şükrediyorum. Ama doğrusu nedir? Hayatı akışına bırakmak mı, yoksa bir şekilde (ve nasıl?) müdahale etmeye çalışmak mı? Bilmiyorum...
Allahım gelecekte ki halimi görüyorum
Ben de sizin gibiyim. Bazı insanlar kimseyi beğenemediğimi düşünseler de alakası yok aslında. Buluşmaya giderken kalbimi çarptıracak, yan yana geldiğimde heyecanlandıracak; yani elini tutmak, başımı omzuna yaslamak isteyeceğim biri olsun istiyorum hayatımda. Elbette bu kalp çarpıntılarının sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyorum, alıştıkça azalacaktır, ilişki olgunlaşacaktır ama en azından ilk başlarda... Yani öyle beyaz atlı prens hayalleri kuran, romantik komedi filmlerindeki kusursuz erkekler gibi birini bekleyen biri de değilim ama akıl ve gönül birlikteliği olsun istiyorum. Böyle biri olmadığı sürece de hayatıma kimseyi sokmamaya kararlıyım( bana da size söylendiği gibi şans vermem söyleniyor ama, ben kalp çarpıntısının sonradan olacağına inanmıyorum pek), illa ki hayatımda biri olsun, aman yalnız kalmayayım demiyorum. Benimle ilgilenen birkaç kişiye arkadaşça şans verdiğim oldu, birkaç kez oturup sohbet ettik ama başta nasılsam sonra da hiçbir şey değişmedi içimde bu insanlara karşı, arkadaşlıktan öte hiçbir şey hissedemedim. Bu yüzden en başta bir şey hissetmediğim insanlara da şans vermeme kararı aldım, çünkü ümit verip yarı yolda bırakmışsın gibi oluyor ve kalp kırmak da istemiyorum. Hep diyorum şu anda düşüncem bu doğrultuda ama ilerleyen yıllar bana ne getirecek, fikirlerimi ne yönde değiştirecek(ya da değiştirecek mi) bilemem. Bu arada ben 28 yaşındayım.
Aslında sizde kararsızsınız bu konuda, bana öyle geldi yazdıklarınızdan.
Şimdi belki yalnızlık duygusunu derinlerde yaşamıyor olabilirsiniz ama yaşlanınca zor olur diye düşünüyorum.
Hayatınıza, mantığınıza uyan biriyle yapabilirsiniz, belki zamanla seversiniz.
Zaten birini görür görmez elektrik almak, hoşlanmak herkesin başına gelcek birşey değil.
Aşık olmak sevmek için hiçbir zaman geç değil. Deneyin.
ah Eternalhope, inan aslında halimden herhangi bir şikayetim yok. hissetmeden bir şey yaşamak bana çok ters. ama dediğim gibi hayat gelip geçiyor, hep aynı hissedeceğimi bilsem umurum olmayacak. ama senin dediğin çok doğru, ya yaşlanınca? yani ömrüm olursa eğer, bugün "sevmeden olmaz!" diyen ben kendimi kimsesiz hissedermiyim diye korkuyorum. yeni birini tanımak ise öyle zor ki. belli bir süre sonra çevreniz oturuyor, hep aynı insanlar, aynı güvenilir simalar, küçük bir çerçeve. çalışsan da, çalışmasan da... ki ben çalışan biriyim. yeni biri öyle zor ki...
Sevgili cs lover, ben hoşlanmadığım birinin elini tutmayı bile zul sayıyorum. benim bir duygum yoksa, ama karşımdaki bana bir şeyler hissediyor biliyorsam, el sıkışmak bile sinirimi bozar. ama hoşlandığım biriyse hiç böyle huysuzluklarım olmuyor. bu nedir bilmiyorum. "iyi biri, bir deneyeyim bari..." yok bende. manasız bir ilişki yaşamaktansa, böyle mutluyum biliyorum. ama bu doğru olan mı, yoksa kendini kandırmat mı onu ayırt edemiyorum işte...
Kendini böyle kısıtlamamalısın. Hiçbir şey için geç değil. Yeter ki iste, şans ver.
Biliyorum güvenmek çok zor artık, ama en azından birine güvenmek hayatını onunla paylaşmak gerek.
Belki de sandığın kadar zor değildir bu. Biraz daha olumlu yaklaş. Kalbini umutla doldur.
Hakkında hayırlısı olsun. :)
Ben de hoşlanmadığım birinin elini tutmaya tahammül edemem, tacize uğramış gibi hissederim kendimi. Konuştuğum bir-iki kişi oldu, konuşmaktan kastım da işte bir kafeye gidip çay içmek, sohbet etmek. Onlara göre her şey çok iyi, ne güzel muhabbet ediyoruz, ee daha ne işte olmaması için bir sebep yok... İyi de hissiyat? O da bende yok. Ben yanında saatlerce susabileceğim birini istiyorum aynı zamanda. Bu denemeleri de acaba ben mi aşkı yanlış biliyorum, yoksa böyle de oluyor mu diye yapmıştım. Vardığım sonuç şu oldu, başta yoksa sonra da olmuyor. Tabii bu benim için geçerli, genelleme yapamam. Ben de "böyle daha mutluyum" diyenlerdenim. Ama can yakmıyor mu bu durum, yakıyor elbet. Neden olmuyor diye soruyorum kendi kendime. Sanırım bizim durumumuzda olanların sayısı da az değil.
benim durumum da tam böyle bir şey işte... çevremdeki bazı arkadaşlarım yalnızlarını gidermek için sürekli denemelerdeler. ama aradıklarını bulana kadar öyle itilip kakılıyorlar ki. bazen bütün bunlara rağmen bulamıyorlar da. veya sabit bir ilişki tutturduklarında "bana iyi davranıyor" diye cevap veriyorlar. ben böyle bir tip değilim. yani "zamanla belki hoşlanırım" diye bir yola çıkamıyorum, elimde değil. ben illa o sıcaklığı arıyorum.
hoş şimdiye kadar böyle hissettiklerimden bir hayır geldi mi, gelmedi. ama benim için hareket noktası bu işte. birde sanırım, sırf yalnızlık korkusuyla aslında sevmediğim biriyle beraber olmak doğru gelmiyor içten içe. kibirli miyim, huysuz muyum, soğuk yaradılışlı mıyım, neyim bilmiyorum. ama olmuyor...
ah Eternalhope, inan aslında halimden herhangi bir şikayetim yok. hissetmeden bir şey yaşamak bana çok ters. ama dediğim gibi hayat gelip geçiyor, hep aynı hissedeceğimi bilsem umurum olmayacak. ama senin dediğin çok doğru, ya yaşlanınca? yani ömrüm olursa eğer, bugün "sevmeden olmaz!" diyen ben kendimi kimsesiz hissedermiyim diye korkuyorum. yeni birini tanımak ise öyle zor ki. belli bir süre sonra çevreniz oturuyor, hep aynı insanlar, aynı güvenilir simalar, küçük bir çerçeve. çalışsan da, çalışmasan da... ki ben çalışan biriyim. yeni biri öyle zor ki...
Ben sizi cok iyi anlıyorum bende kimseyi sevemezdim güvenemezdim,
Etrafımdaki cok sayıda kötü evliliklerden ötürü cok seciciydim, basta kendi ailem olmak üzere.
Kariyer de olunca çıtam baya yüksekti ama balık burcuyum hayatımda biri olsun evleneyim isterdim.
Hal boyle olunca yani cok korumalı olunca , ask ilk görüşte öyle filmlerdeki gibi gelmiyor, akıl hep one geçiyor ,
Ben samimi sekilde yazmak gerekirse kadere bıraktım isi , Allahım hakkımda hayırlısını cikar dedim , cok dua ettim hayırlısıyla iyi bir evlilik yapayım diye , çünkü o yasa kadar sevgilim olmamıştı , artık o saatten sonra kırılmak ta istemiyordum
Neyse çok uzatmayım dualarım kabul oldu heralde, bir aile dostu tarafından esimle tanistirildim , hersey okadar hızlı gelişti ki 3 ay icinde evlendik , cok sukur 8 yılı devirdik :) basta tabi öyle kara sevda yoktu aramızda ama güveniyordum ona , zamanla da sevgi gelişti ,
Sizde tanısip gorusebilirsiniz , modern görücü usulü yani
Hemen sevgili olmanıza gerek yok ,tanırsınız kafanız uyuşursa devam edersiniz
Ne bileyim kısmet bu isler
Tabiki evlilik zorunlu degil ama dogru insanla da cok guzel , Allah hakkınızda hayırlısını nasip etsin
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?