• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Beynim durdu, bir akıl da bana verin...

Gelişmelerden haberdar edeyim sizi. Pek bir gelişme var sayılmaz ama.
Akşam eve gittim, her zamanki gibi bir akşam. Eşim benden 1 saat sonra geliyor. Annesine telefon alacaktı, biraz da gecikti o yüzden. Kapıyı açtı, biz koştuk kapıya oğlumla. Her zamanki gibi. "Hoşgeldin" dedim. "Hoşbulduk" dedi ama öpmek için yaklaşamadım. "Kadınlar günü için size birer karanfilim vardı ama yağmurun azizliğine uğradı" dedi. Sevinçten elim ayağım boşaldı. Sıkıca sarıldım ama tepki vermedi, sarılmadı. akşam boyunca annelerin yanında normal davrandık. Mutfakta bir iki kez sarılmaya çalıştım, gene bana izin verdi ama o sarılmadı. "Bana zaman ver" dedi. Oğlumun uyku saati geldi. Emerek uyur oğlum. Üçümüz gideriz her akşam odaya. Biz emmeye başlarız baba da ikimizi de öper "iyi geceler" der, ışığı kapatır. Beni öpmedi, ama saçımı okşadı. Ama bu arada beraber izlediğimiz bir dizi var, ona bakmış, "çıkmamış yeni bölüm" dedi. Neyse yattık, dün omzuna yattım ya ben yatağa girmeden yan dönmüş, yani sırtını dönmüş, yatamayayım diye. Ben gene de sarıldım. "Birşey söylemek istiyorum, 'konuşalım' demeyeceğim, sen hazır olunca konuşuruz ama bilmeni istediğim birşey var. Ben dersimi aldım. Yarın sabah yüzüğünü takarsan çok mutlu olurum." dedim. "Sana ders vermek amacında değilim." dedi. Ben de "Biliyorum amacının ders vermek olmadığını, biliyorum." dedim. Uyuduk.
Sabah oldu. Oğlum uyandı, gittim odasından aldım. Bizim yatakta emziriyordum. Uyandı, ben uyandırdım. Bebek yastığı yere düşmüştü, alıversin diye. Neyse uyandı, giyindi. Ama hiç ben yokmuşum gibi. Dün akşamdan daha sert. İçeri odalarda birşeyler yapıyordu. Ben yatarak emzirme pozisyonund aolduğum için sabitim. Seslendim, duymadı. Kazak almaya girdi odaya, adıyla seslendim. Uzanabildiğim kadar elimi uzattım. Hiçbirşey demeden. Uzatmadı elini. Gene "Zaman ver." dedi. Ben ağlamaya başladım. "Kızdığını biliyorum ama zamana ihtiyacım var." dedi. "Keşke kızsaydım, kızmıyorum." dedim. Daha bir arttı ağlamam. Kolumu okşadı "Güzel olacak." dedi. Elini yakaladım, omuzuma bastrıdım. Yan yatar pozisyonda öyle denk geldi. Elimi öptü. "Bitsin artık." dedim. Birşey demedi, çıktı gitti. Yüzüğü hala şifonyerin üzerinde...
Ne olacak bizim sonumuz bilmiyorum.


Aldirma, üstüne gitme. sakin davran ...Bitsin bitsin dememeye calis...Esin belliki bu olay yüzünden olan kavgalardan baya dolmus..Merak etme adin gibi emin ol seni hala ayni seviyor...Sadece oda emin olmak istiyor birdaha bu konunun acilmayacagina...Sen hersey normalmis gibi davran bir süre bu konuda konusma...Eminim oda o omuzda senin basin olmadigi icin rahat degildir...Gececek ins..
 
Bence biraz zaman ver üstüne gitme zaman herşeyin ilacıdır sen alttan al sonra bir ara yine sorarsın

Aldirma, üstüne gitme. sakin davran ...Bitsin bitsin dememeye calis...Esin belliki bu olay yüzünden olan kavgalardan baya dolmus..Merak etme adin gibi emin ol seni hala ayni seviyor...Sadece oda emin olmak istiyor birdaha bu konunun acilmayacagina...Sen hersey normalmis gibi davran bir süre bu konuda konusma...Eminim oda o omuzda senin basin olmadigi icin rahat degildir...Gececek ins..

İnanın sakin kalmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Sakinleştiğimizde, kavgasız gürültüsüz son bir konuşma yapmayı teklif edeceğim. Herşeyi tamamen kapatmak üzere. Ama şunu da diyeceğim "bu konuşmada hala ikimiz de ya da ikimizden biri de belli noktalara takılı isek yardım alalım. Ama yok ikimiz de dersimizi aldıysak önümüze bakalım." Ben dünkünden farklı düşünüyorum, dün yardım almadan çözemeyeceğimizi düşünüyordum. Ama bu kavga hepsinden farklıydı ve en azından ben kendi adıma ciddi bir zihinsel süreç yaşadım. Eğer o da bu noktada ise zaten bu konu için bir danışmana gidip konuyu yeniden yeniden haftada bir açmanın faydası değil zararı olacaktır. Ama o benim susmamı bir zafer olarak görüyorsa, bu tavrı ile "konular artık açılmayacak ben de onun hassasiyetlerini törpülemiş olacağım." deme noktasına gelirse cidden bir yardım gerekecek. O sonraki aşama. Hele o bir bana yüzünü dönsün de.
 
tatlım hani eşine diyorsunya ikimizde ders aldık,ama eşin şuanda yakın zamanda bişey yapmamışki o zaten dersini çoookkkktan almış sana şeffaf olacagım demiş taa en başta, bence senin bir ders alman gerek çünkü geçmişteki konu ne kadar taze liğini korudukça bunları tekrar tekrar yaşayacaksınınz, şimdi senin bir kendine söz vermen lazım,kesin kati kararlar alman lazım, bir daha bu eski konuları ısıtıp ısıtıp gündeme getirmemek gibi...
meselea senin bu sonradan oluşan korkun, takıntın aslında benim tarzımıda çok uygun bişey...bende bşeyi kafama taktımmı içimi kemiriyor,hiç çıkamıyorum o düşünceden...
onun için seni çok iyi anlıyorum, neyse su akar yolunu bulur..sevgiyle kal
 
tatlım hani eşine diyorsunya ikimizde ders aldık,ama eşin şuanda yakın zamanda bişey yapmamışki o zaten dersini çoookkkktan almış sana şeffaf olacagım demiş taa en başta, bence senin bir ders alman gerek çünkü geçmişteki konu ne kadar taze liğini korudukça bunları tekrar tekrar yaşayacaksınınz, şimdi senin bir kendine söz vermen lazım,kesin kati kararlar alman lazım, bir daha bu eski konuları ısıtıp ısıtıp gündeme getirmemek gibi...
meselea senin bu sonradan oluşan korkun, takıntın aslında benim tarzımıda çok uygun bişey...bende bşeyi kafama taktımmı içimi kemiriyor,hiç çıkamıyorum o düşünceden...
onun için seni çok iyi anlıyorum, neyse su akar yolunu bulur..sevgiyle kal

Teşekkürler iki gündür tüm arkadaşlarla birlikte çok destek oldunuz, sakin kalmamda payınız büyük. Haberdar edeceğim iyi kötü olanlardan.
 
Teşekkürler iki gündür tüm arkadaşlarla birlikte çok destek oldunuz, sakin kalmamda payınız büyük. Haberdar edeceğim iyi kötü olanlardan.
rica ederim ne demek, hepimiz insanız,iyi kötü bişeyler yaşıyoruz mutlaka, ama 3. şahısların olayları objektif degerlendirme duruumları daha yüksektir, hafta sonu dışarı çıkın, eşinizle daha çok vakit ayırın birbirinize, belkide şuan suçluluk psikolojisinde olupta acaba düzelmezmi bir daha diye korkularınız var, ama yazdıgınız yazılardan anladımki eşiniz sizi çok seviyor, siz okadar sarılıyorsunuz ediyorsunuz, eşini bu durumdayken elinizi öpmüş, saçınızı okşamış aslında size bir karşılık verecek ama suanda çokta fazla yumusamak istemiyor, sabahki geri çekiliş ondan dolayı..
 
rica ederim ne demek, hepimiz insanız,iyi kötü bişeyler yaşıyoruz mutlaka, ama 3. şahısların olayları objektif degerlendirme duruumları daha yüksektir, hafta sonu dışarı çıkın, eşinizle daha çok vakit ayırın birbirinize, belkide şuan suçluluk psikolojisinde olupta acaba düzelmezmi bir daha diye korkularınız var, ama yazdıgınız yazılardan anladımki eşiniz sizi çok seviyor, siz okadar sarılıyorsunuz ediyorsunuz, eşini bu durumdayken elinizi öpmüş, saçınızı okşamış aslında size bir karşılık verecek ama suanda çokta fazla yumusamak istemiyor, sabahki geri çekiliş ondan dolayı..

Ne bileyim alışık değilim ki ben. Aslında içimi huzursuz eden noktalardan biri de bu. Suçluluk psikolojisine de girmek istemiyorum. Yani tamam benim olayı yönetmede sıkıntılarım oldu, hatalı tepkiler verdim, yanlış müdehaleler yaptım. Ama bu onun hatalı tepkilerini de bütün vu süreçteki asli ve yan hatalarını da sıfırlamıyor ki. İki yanlış bir doğru etmiyor ki. Bunu bir inatçılık ya da huysuzluk olarak görmeyin. Herkes olduğu noktada var olurken yaptığı hataları gözrmezse ömür boyu yaşayacağımız sorunlara yaklaşımımız da sağlıklı olamaz. Ben bundan sonra herşey iyi olsun diye herkes ne rahatsızlığı varsa söylesin, herkes hataları ile yüzleşsin istiyorum.
 
Güvensizlik çok zordur, çok kolay geri gelmez, beyninin içinde en ufak şeyde eski şeylerle beraber büyürde büyür.
Kendine göre haklı yanların var elbette.
Yalnız, bu son olayda ortada en ufak birşey yokken, bu kadar büyük patlamalar olmamalıydı, bu anlamda sen genel olarak çok yıpranmışsın sanırım,
konu sadece bu değil, çünkü verdiğin tepkiler artık aşırı derecede anormalleşmiş.
Benim de sana benzer bir yapım var genel olarak, mesela ortada bir problem varsa onu gerekirse sabaha kadar konuşup çözmek isterim,
aşırı sinirlenir bağırırım, ağzımın ayarı kaçar, ağlarım sızlarım ve benim bu durumum bile bana fazla geliyor, biran önce yardım almayı düşünüyorum,
oğlumu emzirdiğim için şuan kıyamıyorum ona pek, bu da ne kadar sağlıklı bir karar düşünülür.
Demem o ki, senin tepkilerin artık aşırıya kaçmış bayağı, kendine hakim olamıyorsun belli ki ve hangi erkek olursa olsun, arada ne kadar sevgi olursa olsun
bir yerden sonra yıpranır evlilik, o noktaya da gelinmiş, eşin de yıpranmış belli, hatalar yapmış olsa da, sana güvensizliği o aşılamış olsa da,
bu kadarı bana fazla geldi. Bu arada evliliğin içinde ister istemez bazı yalanlar oluyor, hak vermesem de oluyor işte, ufak tefek bizimkinde de olmuştur.
Eşinin üstüne bu kadar gitme şu saatten sonra bence, ısrar etme, biraz zaman ver, o seninle konuşmak isteyecektir mutlaka.
Üstüne gittikçe zaten birşeyi düzeltememişsin, kendine de zaman tanı, kendini de daha fazla üstüne gidip sinirlenip, yıpratma.
Biraz sessizlik ve sakinlik her ikinize de iyi gelecektir bence, eminim birkaç gün sessizliğini korursan, eşinde sakinleşip,
karşılıklı daha yapıcı bir konuşma yapacaksınızdır.
En önemlisi de yardım almakta gecikme bence de, sen iyi olmazsan ne evliliğine, ne de o güzel evladına verecek birşeyin olamaz ki.
Umarım ikinizde sakinleşip, biraz zaman sonra güzel bir konuşmayla toparlayacaksınız, ama sonrası da önemli.
Elinde herhangi bir kanıt olmadan eşine bu kadar yüklenme bence, bundan sonra 3. bir vakayı da kaldıramayacğını da güzellikle bilsin tabi ki.
Allah yardımcın olsun, hakkınızda hayırlısını versin inş.
 
Güvensizlik çok zordur, çok kolay geri gelmez, beyninin içinde en ufak şeyde eski şeylerle beraber büyürde büyür.
Kendine göre haklı yanların var elbette.
Yalnız, bu son olayda ortada en ufak birşey yokken, bu kadar büyük patlamalar olmamalıydı, bu anlamda sen genel olarak çok yıpranmışsın sanırım,
konu sadece bu değil, çünkü verdiğin tepkiler artık aşırı derecede anormalleşmiş.
Benim de sana benzer bir yapım var genel olarak, mesela ortada bir problem varsa onu gerekirse sabaha kadar konuşup çözmek isterim,
aşırı sinirlenir bağırırım, ağzımın ayarı kaçar, ağlarım sızlarım ve benim bu durumum bile bana fazla geliyor, biran önce yardım almayı düşünüyorum,
oğlumu emzirdiğim için şuan kıyamıyorum ona pek, bu da ne kadar sağlıklı bir karar düşünülür.
Demem o ki, senin tepkilerin artık aşırıya kaçmış bayağı, kendine hakim olamıyorsun belli ki ve hangi erkek olursa olsun, arada ne kadar sevgi olursa olsun
bir yerden sonra yıpranır evlilik, o noktaya da gelinmiş, eşin de yıpranmış belli, hatalar yapmış olsa da, sana güvensizliği o aşılamış olsa da,
bu kadarı bana fazla geldi. Bu arada evliliğin içinde ister istemez bazı yalanlar oluyor, hak vermesem de oluyor işte, ufak tefek bizimkinde de olmuştur.
Eşinin üstüne bu kadar gitme şu saatten sonra bence, ısrar etme, biraz zaman ver, o seninle konuşmak isteyecektir mutlaka.
Üstüne gittikçe zaten birşeyi düzeltememişsin, kendine de zaman tanı, kendini de daha fazla üstüne gidip sinirlenip, yıpratma.
Biraz sessizlik ve sakinlik her ikinize de iyi gelecektir bence, eminim birkaç gün sessizliğini korursan, eşinde sakinleşip,
karşılıklı daha yapıcı bir konuşma yapacaksınızdır.
En önemlisi de yardım almakta gecikme bence de, sen iyi olmazsan ne evliliğine, ne de o güzel evladına verecek birşeyin olamaz ki.
Umarım ikinizde sakinleşip, biraz zaman sonra güzel bir konuşmayla toparlayacaksınız, ama sonrası da önemli.
Elinde herhangi bir kanıt olmadan eşine bu kadar yüklenme bence, bundan sonra 3. bir vakayı da kaldıramayacğını da güzellikle bilsin tabi ki.
Allah yardımcın olsun, hakkınızda hayırlısını versin inş.

Evet haklısın. Ama bu tepkileri sadce bu konuda veriyorum. Daha önce yardım aldım. Ama ilaçlık ya da terapilik bir durum olmadığını, tedavi edilecek bir sorun olmadığını çok yıprandığım için böyle olduğunu, sorunumuzu çözdüğümüzde sakinleşeceğimi, hassas bir yapım olduğunu ama bunun kişilik özellikleri sınırları içindekaldığını söyledi. Hele bir sakinlşelim de kökten çözeceğim bu meseleyiz. İyi yanından bakmaya başladım, yer etmiş sorunları çözmek için bir fırsattır belki de.
 
Son düzenleme:
bence bır daha konusmayı teklıf etme sakınce bekle..
sucluluk psıkojısıne gırmek ıstemıyorum dıyorsun ama coktannn gırmıssın gıbı..
o dusunsun tasınsın gelıp senınle konusacaktır uzerlerıne dusmeyın su erkeklerın bu kadar.
sonucta esının daha onceden vukuatları var.. hesap ısınıde halledın derım ben gor hesapları herseyı..
 
Eşin niye bu kadar kızgın anlamış değilim.
Eşler arasında hataların bir terazisi olmaz ama eşin her şekilde hatalı.
Elbette her defasında yüzüne vur,her hatasında tepesine bin,her lafından alın demiyorum.
Kaldı ki sen bunları yapmayacak kadar olgun bir kadınsın belli ama eşin neden bu kadar katı.
Suçlu,hastalık sebebiyle,psikolojisi sebebiyle vs vs bir yalan söylemiş borçları olmuş.
Karısı ona güvenmiş bakın güvenmiş diyorum ve borç ödenmiş.
Sonra tekrar ortaya başka bir borç çıkmış.
Nu durumda ne yapmalı bu kadın şüphelenmekte haksız mı ,?
Yarın sabah uyandığınızda yeni bir borç çıkmayacağını siz nereden bilebilirsiniz.
Bir çocuk annesi bir kadın olarak geleceğiniz açısından maddi veya manevi olarak tedirgin olamaz mısınız?
Eşinize güvenip borçları öderken iyi bir insandınız parmağında yüzüğü vardı da,banka hesabını netten görmek istediğinizde mi çıktı yüzük?
Kime neyin artistliği yapılıyor amiyane tabirle,siz bence şu anda fazla hassas fazla özenli davranıyorsunuz.
Evet eşler birbirine güvenmeli maddi manevi veya duygusal olarak şüpheler olmamalı.
Fakat siz şüphelere kendi ruh rahatsızlıklarınızdan mı düştünüz ,hasta mısınız siz ortada şüphelecek şeyler yaşanmadı da ondan mı şüpheleniyorsunuz?
İnsan birinin güvenini kaybettikten hatta 2 kez kaybettikten sonra 2 kez şeffaf olmalı.
Yok şeffaf olmayacağım hem de yüzüğümü parmağımdan çıkarıp kadınların duygusallığını kullanacağım,bak beni sıkıştırma seni terkederim mesajı vereceğim.
Yok artık!
Ben küsün ayrılın barışmayın boşanın demiyorum ama bu meseleyi "senin sarılmanla" atlatacaksanız işiniz zor.
Eşin yaptığı hataları olağan göstermeye çalışıyor,yüzüğü çıkarmada afedersin yine amiyane olacak ama "adam etmek" isteği
Yani adam olsun yola gelsin üstüme gelmesin yüzüğü çıkartırım hee
Herşeyden önce ayıp sonrası aile kavramına aykırı.
Üstüne gitmeyin bence yeter pohpohlamayın kendinizi duygusal çöküntülere gark etmeyin.
Yani sarılmadı öpmedi sadece saçımı okşadı vs vs..
Bilsin ki güven kırmak kötü birşey telafisi zor kimsede bunu yaşamayı haketmez.
Bilsin ki affettiyseniz siz kıymetli bir insansınız onu da çok seviyorsunuz.
Nasıl bu suçluluk psikolojisine girdiniz bilemiyorum ama acilen çıkın.
 
bence bır daha konusmayı teklıf etme sakınce bekle..
sucluluk psıkojısıne gırmek ıstemıyorum dıyorsun ama coktannn gırmıssın gıbı..
o dusunsun tasınsın gelıp senınle konusacaktır uzerlerıne dusmeyın su erkeklerın bu kadar.
sonucta esının daha onceden vukuatları var.. hesap ısınıde halledın derım ben gor hesapları herseyı..

Girdim tabi. Sürekli olarak benim ne kadar hatalı tepkiler verdiğim konuşuluyor, ima ediliyor. Neye tepki verdiğimi konuşmaya gelince fısss..


Eşin niye bu kadar kızgın anlamış değilim.
Eşler arasında hataların bir terazisi olmaz ama eşin her şekilde hatalı.
Elbette her defasında yüzüne vur,her hatasında tepesine bin,her lafından alın demiyorum.
Kaldı ki sen bunları yapmayacak kadar olgun bir kadınsın belli ama eşin neden bu kadar katı.
Suçlu,hastalık sebebiyle,psikolojisi sebebiyle vs vs bir yalan söylemiş borçları olmuş.
Karısı ona güvenmiş bakın güvenmiş diyorum ve borç ödenmiş.
Sonra tekrar ortaya başka bir borç çıkmış.
Nu durumda ne yapmalı bu kadın şüphelenmekte haksız mı ,?
Yarın sabah uyandığınızda yeni bir borç çıkmayacağını siz nereden bilebilirsiniz.
Bir çocuk annesi bir kadın olarak geleceğiniz açısından maddi veya manevi olarak tedirgin olamaz mısınız?
Eşinize güvenip borçları öderken iyi bir insandınız parmağında yüzüğü vardı da,banka hesabını netten görmek istediğinizde mi çıktı yüzük?
Kime neyin artistliği yapılıyor amiyane tabirle,siz bence şu anda fazla hassas fazla özenli davranıyorsunuz.
Evet eşler birbirine güvenmeli maddi manevi veya duygusal olarak şüpheler olmamalı.
Fakat siz şüphelere kendi ruh rahatsızlıklarınızdan mı düştünüz ,hasta mısınız siz ortada şüphelecek şeyler yaşanmadı da ondan mı şüpheleniyorsunuz?
İnsan birinin güvenini kaybettikten hatta 2 kez kaybettikten sonra 2 kez şeffaf olmalı.
Yok şeffaf olmayacağım hem de yüzüğümü parmağımdan çıkarıp kadınların duygusallığını kullanacağım,bak beni sıkıştırma seni terkederim mesajı vereceğim.
Yok artık!
Ben küsün ayrılın barışmayın boşanın demiyorum ama bu meseleyi "senin sarılmanla" atlatacaksanız işiniz zor.
Eşin yaptığı hataları olağan göstermeye çalışıyor,yüzüğü çıkarmada afedersin yine amiyane olacak ama "adam etmek" isteği
Yani adam olsun yola gelsin üstüme gelmesin yüzüğü çıkartırım hee
Herşeyden önce ayıp sonrası aile kavramına aykırı.
Üstüne gitmeyin bence yeter pohpohlamayın kendinizi duygusal çöküntülere gark etmeyin.
Yani sarılmadı öpmedi sadece saçımı okşadı vs vs..
Bilsin ki güven kırmak kötü birşey telafisi zor kimsede bunu yaşamayı haketmez.
Bilsin ki affettiyseniz siz kıymetli bir insansınız onu da çok seviyorsunuz.
Nasıl bu suçluluk psikolojisine girdiniz bilemiyorum ama acilen çıkın.

İşte tam olarak bu aslında olan biten.
 
Gelelim haftasonuna. Haftasonları pek girmiyorum, girsem de çok kısa kalıyorum. Yazamadım.
Cuma akşam oldu. Eşim gene aynen devam. Aklınca bana iyi davranıyor ama gene de benim tarif edemediğim o mesafe. Çektim kendimi geri, fazla muhatap olmadım. Küs de değiliz ama. Yatak vakti geldi. O sarıldı bu sefer. Sevdiğini söyledi. "Ama çok yorgunuz bu gece uyuyalım artık, bitkinlikten iyice gerilmeyelim." dedi. "Omzumda uyumayacak mısın?" dedi. "Tamam ama bu böyle kalmamalı, hiçbirşey hallolmadı.Birkaç gün sakinleşelim, kendimiz birgün bir konuşma yapalım ve hala ikimizden birinin içinde en ufak bir kırıntı kalırsa bir yardım alalım, ben geleceğe emin yürümek istiyorum." dedim. "Bunu düşüneceğim." dedi. Ertesi gün bir ara kabul ettiğini söyledi.
Cumartesi kalktık, oğlum erken uynadığı için, onu emzirdikten sonra babası alıp biraz oyalıyor kahvaltıya kadar ben bir saat uyuyorum. Kahvaltı hazırlamışlar, gelip uyandırdı. Bu arada yüzüğünü takmış. O gün herşey çok koşuşturmalı idi, o koşuşturdu yani. Babasının bazı işleri filan vardı dışarıda halledilmesi gereken. Bir saatte hallederim diye çıktılar ama bir sürü aksilik olmuş filan, gelmeleri akşamı buldu. Neyse bütün gün gene aynıydık. Şimdi burada yazınca tuhaf gelecek ama böyle hissediyorum. Bana yakın davranmaya çalışıyor ama belli ki içinden gelerek değil yani tamam bana dokunuyor ama her zamanki dokunuşu değil. Yani nasıl anlatsam? Beni seviyor ama benim hatırım için. Ama ben sustum, çektim kendimi, o nekadar yaklaşırsa ben o kadar izin verdim.
Pazar sabah oldu, kalktık gene kahvaltı faslı filan. "Ben bir yarım saat bisiklet bineyim." dedi. "Tamam ama gün içinde bir ara beraber biraz çıkalım." dedim. "Çok işim var, dün babamın mıymıntılığından hiç çalışamadım, geçen hafta zaten çok fenaydım hiç iş yapamadım." dedi. Akşam da iş arkadaşı ile buluşup yemek yemesi gerekiyor. Çok önceden verilmiş bir sözdü, önceden haberdardım. "Ya ne olacak biraz kafa dağıtalım." dedim. Biraz gıcık bir şekilde "Bak saat 11 yarım saat bisiklet binip gelsem, arkadaşımla saat 7'de buluşacağım 7-8 saat zamanım var, arada da sen çocuk uyutacaksın, ne zaman çıkalım, sen söyle, ciddi çalışmam lazım." dedi. Benim yüzüm düştü. Ne oldu diye söylendi. "O kabus gibi haftadan sonra kısa süre de olsa başbaşa kalmak istedim, olan bu." dedim. "Kabus bitmemiş demek ki" dedi. Benim şalterler attı. Şimdi böyle yazınca "E adam çalışacakmış, gene üstüne gitmişsin." diyeceksiniz. Ama değil. Yani beni çileden çıkaran dışarı çıkmamız değil. Ki sosyal hayatta o kadar koca bağımlısı filan da değilimdir. Derdim dışarı çıkmak olsa çıkarım arkadaşlarımla. Bana yakınlaşıyor gibi davranıp da aradaki mesafeyi gözüme sokarcasına hissetttirecek şekilde davranması; dokunuşu, ses tonu, sözleri, bakışları oldu beni yarlayan. Ben çok fena oldum gene. "Bana bir taksi çağır hastaneye gideceğim." dedim. Kendisi götürdü. Acil psikyatri olan bir hastaneye. Doktorla konuştum biraz. Emzirdiğim için ilaç filan veremedi. Benim tek başıma psikyatra, eşimle birlikte de çift terapisini gitmemizi önerdi. Gelirken "Uygun bir pastaneye filan bırak beni çay sigara içmek istiyorum." dedim. Beraber oturduk. Hİç konuşmadık. Eve geldik ben akşama kadar yattım.
Bu arada kayınvalidemler de evde biliyorsunuz. Herşey yatak odasında fısırı fısır oluyor. Hastaneye giderken de "tansiyonum düştü" dedik, evde tansiyon aleti var, hakkaten düşümüştü de. Akşam üzeri yanıma geldi. Gene abuk subuk kavgaya giden bir sohbetin içindeydik. Ben "Yeter artık, dayanma gücüm kalmadı benim. Sen bana yakın davranıyor gibi yapıp taş gibi duruyorsun. Bu beni uzaklaştırıyor. Çok kötü şeyler olacak. Bu boşanma tehdidi değil, ama ben bize inanacımı kaybediyorum. Dönemeyeceğiz bir noktadan sonra, bu böyle olmaz. Ya beni kaybedeceksin ya birbirimizi kaybedeceğiz ya da birimizden birimiz sağlığımızdna olacağız." dedim. Daha bir sürü şey. "Sen hep beni somut olarak ispatlayamayacağım duruma sokuyorsun. Güya iki gündür küs değiliz ama sesin, bakışların ve somut olarak ispatlayamayacağım şekilde beni incitmek için uğraşıyorsun. Psikolojik işkence bu, dayanma gücüm kalmadı." dedim. Birden ağladı, sinirleri boşaldı, aniden sımsıkı sarıldı. İşte gerçek sarılma o andı. Gerçekten gevşedi ve biz gerçekten ilk defa gülümsedik. Öyle farklıydı ki akşamki sarılmasından. Elinden koluma enerji akışını hissettim. "Bu kadar zor muydu bu?" dedi. Kendisine mi dedi bana mı dedi? Bilemiyorum.
Neyse gitti geldi arkadaşına, akşam gene herşey yolundaydı. Yatınca konuştuk biraz. "Seni kaybetmek istemiyorum, senin her sinir krizin beni korkularıma yaklaştırıyor, ben senin birgün bu krizlerin en büyüğünü yaşayıp herşeyi sileceğini düşünüyorum, o yüzden kaskatı kalıyorum, katlanamıyorum. Çözmemiz gereken çok şey var. Ama beni de anla, çok yıprandım ve bu seninle başlamadı. Seni daha tanımıyordum bile ben bu sıkıntılar başladığında ve hala kurtulamamak beni mahvediyor. Beni hayat boyu affetmeyeceğini düşünmek beni çok yoruyor." gibi bir sürü şey söyledi. Ben de özetle "Benim tepkilerim aşırı ya da yanlış yönlendirilmiş olabilir. Ama bu esas sorunu yok etmemeli. Ben durup dururken ya da çoraplarını yere attın diye o hale gelmiyorum. Beni o hale getiren konu belli ve tek. Ve oradaki sorunu ben yaratmadım, bana büyük haksızlık yapıyorsun. Bu konu benim sinir krizlerim konusu değil, senin yaptığın hatalardan sıyrılamamamız konusu." dedim. "Haklısın, ama ben artık bunu geride bırakmak istiyorum, sen aklına geldikçe hesabıma bakmak istediğinde ben herşeyi yeniden yaşıyorum. Bunu aşmamız lazım ama hemen olacak birşey değil. Zamana yayalım. Uzun uzun konuşalım." dedi. "Tamam bir anda olmaz ama bu süreçte bana duvar örme, küslük benim psikolojimi alt üst ediyor, senden uzaklaştırıyor, beni susturuyor, bize faydası yok." dedim. "Doğru söylüyorsun ki zaten benim böyle bir olay olduğunda ilk tepkim hatalı olmazsa iş kavgaya dönüşmüyor, ben ilk müdehaleyi yanlış yaparsam film kopuyor. İlk telefonu istediğinde sana öfkelenmeyip seni sakinleştimeyi becerebilseydim bunların hiçbiri olmazdı." dedi. Bu hafta birgün işten izin alıp konuşma ve o konuşmanın seyrine göre bir danışmana gidip gitmemeye karar verme kararı aldık. Ki benim ağırlıklı fikrim gitmek yönünde.
İşte böyle. Çözmüş değiliz ama en azından konuşabilecek durumdayız artık. Ki biz çift olarak en güçlü yönümüzün konuşabilmek olduğunu ve konuşarak herşeyi çözdüğümüzü düşünürdük. Nasıl bu hale geldik, nasıl bir hafta konuşamaz duruma geldik, nasıl konuşup da birbirimizi anlayamaz duruma geldik? Bilemiyorum. Ama daha umutluyum.
 
Allah allah haftasonuda bu işi çözmemişssiniz.. nazaramı geldiniz, nedir bu durum, dua falan bol bol okuyun, bu mevzu karabulut gibi sizi huzursuz ediyor sürekli, yani düşününcede bu kadar büyütülecek bişey değildi, ama kısır bir döngüde şuan, kakat dikkat ettiyseniz siz geri çekilince bu kezde eşiniz yanaşıyor, o yüzden sizin çok fazla ilginiz ters tepiyor, çözülmedik bir sorun değildi
 
Allah allah haftasonuda bu işi çözmemişssiniz.. nazaramı geldiniz, nedir bu durum, dua falan bol bol okuyun, bu mevzu karabulut gibi sizi huzursuz ediyor sürekli, yani düşününcede bu kadar büyütülecek bişey değildi, ama kısır bir döngüde şuan, kakat dikkat ettiyseniz siz geri çekilince bu kezde eşiniz yanaşıyor, o yüzden sizin çok fazla ilginiz ters tepiyor, çözülmedik bir sorun değildi

Yok çözdük gibi aslında. Yani şöyle. Biz gerçekten sarıldık ya, artık o karabasandan çıktık ya. Kavga etmeden konuşabiliriz. Asıl sorunun birgünden diğerine çözülmesini beklemiyorum zaten ki çözülmesin de. Bu sefer bir daha geri dönmemek üzere aşmak istiyorum. O yüzden derinine inmeye ihtiyacımız var. Konuşabiliyorsak aşarız biz, konuşaibilecek durumdayız şu anda. Şu aşamada daha büyük beklentim yok zaten.
 
Gelelim haftasonuna. Haftasonları pek girmiyorum, girsem de çok kısa kalıyorum. Yazamadım.
Cuma akşam oldu. Eşim gene aynen devam. Aklınca bana iyi davranıyor ama gene de benim tarif edemediğim o mesafe. Çektim kendimi geri, fazla muhatap olmadım. Küs de değiliz ama. Yatak vakti geldi. O sarıldı bu sefer. Sevdiğini söyledi. "Ama çok yorgunuz bu gece uyuyalım artık, bitkinlikten iyice gerilmeyelim." dedi. "Omzumda uyumayacak mısın?" dedi. "Tamam ama bu böyle kalmamalı, hiçbirşey hallolmadı.Birkaç gün sakinleşelim, kendimiz birgün bir konuşma yapalım ve hala ikimizden birinin içinde en ufak bir kırıntı kalırsa bir yardım alalım, ben geleceğe emin yürümek istiyorum." dedim. "Bunu düşüneceğim." dedi. Ertesi gün bir ara kabul ettiğini söyledi.
Cumartesi kalktık, oğlum erken uynadığı için, onu emzirdikten sonra babası alıp biraz oyalıyor kahvaltıya kadar ben bir saat uyuyorum. Kahvaltı hazırlamışlar, gelip uyandırdı. Bu arada yüzüğünü takmış. O gün herşey çok koşuşturmalı idi, o koşuşturdu yani. Babasının bazı işleri filan vardı dışarıda halledilmesi gereken. Bir saatte hallederim diye çıktılar ama bir sürü aksilik olmuş filan, gelmeleri akşamı buldu. Neyse bütün gün gene aynıydık. Şimdi burada yazınca tuhaf gelecek ama böyle hissediyorum. Bana yakın davranmaya çalışıyor ama belli ki içinden gelerek değil yani tamam bana dokunuyor ama her zamanki dokunuşu değil. Yani nasıl anlatsam? Beni seviyor ama benim hatırım için. Ama ben sustum, çektim kendimi, o nekadar yaklaşırsa ben o kadar izin verdim.
Pazar sabah oldu, kalktık gene kahvaltı faslı filan. "Ben bir yarım saat bisiklet bineyim." dedi. "Tamam ama gün içinde bir ara beraber biraz çıkalım." dedim. "Çok işim var, dün babamın mıymıntılığından hiç çalışamadım, geçen hafta zaten çok fenaydım hiç iş yapamadım." dedi. Akşam da iş arkadaşı ile buluşup yemek yemesi gerekiyor. Çok önceden verilmiş bir sözdü, önceden haberdardım. "Ya ne olacak biraz kafa dağıtalım." dedim. Biraz gıcık bir şekilde "Bak saat 11 yarım saat bisiklet binip gelsem, arkadaşımla saat 7'de buluşacağım 7-8 saat zamanım var, arada da sen çocuk uyutacaksın, ne zaman çıkalım, sen söyle, ciddi çalışmam lazım." dedi. Benim yüzüm düştü. Ne oldu diye söylendi. "O kabus gibi haftadan sonra kısa süre de olsa başbaşa kalmak istedim, olan bu." dedim. "Kabus bitmemiş demek ki" dedi. Benim şalterler attı. Şimdi böyle yazınca "E adam çalışacakmış, gene üstüne gitmişsin." diyeceksiniz. Ama değil. Yani beni çileden çıkaran dışarı çıkmamız değil. Ki sosyal hayatta o kadar koca bağımlısı filan da değilimdir. Derdim dışarı çıkmak olsa çıkarım arkadaşlarımla. Bana yakınlaşıyor gibi davranıp da aradaki mesafeyi gözüme sokarcasına hissetttirecek şekilde davranması; dokunuşu, ses tonu, sözleri, bakışları oldu beni yarlayan. Ben çok fena oldum gene. "Bana bir taksi çağır hastaneye gideceğim." dedim. Kendisi götürdü. Acil psikyatri olan bir hastaneye. Doktorla konuştum biraz. Emzirdiğim için ilaç filan veremedi. Benim tek başıma psikyatra, eşimle birlikte de çift terapisini gitmemizi önerdi. Gelirken "Uygun bir pastaneye filan bırak beni çay sigara içmek istiyorum." dedim. Beraber oturduk. Hİç konuşmadık. Eve geldik ben akşama kadar yattım.
Bu arada kayınvalidemler de evde biliyorsunuz. Herşey yatak odasında fısırı fısır oluyor. Hastaneye giderken de "tansiyonum düştü" dedik, evde tansiyon aleti var, hakkaten düşümüştü de. Akşam üzeri yanıma geldi. Gene abuk subuk kavgaya giden bir sohbetin içindeydik. Ben "Yeter artık, dayanma gücüm kalmadı benim. Sen bana yakın davranıyor gibi yapıp taş gibi duruyorsun. Bu beni uzaklaştırıyor. Çok kötü şeyler olacak. Bu boşanma tehdidi değil, ama ben bize inanacımı kaybediyorum. Dönemeyeceğiz bir noktadan sonra, bu böyle olmaz. Ya beni kaybedeceksin ya birbirimizi kaybedeceğiz ya da birimizden birimiz sağlığımızdna olacağız." dedim. Daha bir sürü şey. "Sen hep beni somut olarak ispatlayamayacağım duruma sokuyorsun. Güya iki gündür küs değiliz ama sesin, bakışların ve somut olarak ispatlayamayacağım şekilde beni incitmek için uğraşıyorsun. Psikolojik işkence bu, dayanma gücüm kalmadı." dedim. Birden ağladı, sinirleri boşaldı, aniden sımsıkı sarıldı. İşte gerçek sarılma o andı. Gerçekten gevşedi ve biz gerçekten ilk defa gülümsedik. Öyle farklıydı ki akşamki sarılmasından. Elinden koluma enerji akışını hissettim. "Bu kadar zor muydu bu?" dedi. Kendisine mi dedi bana mı dedi? Bilemiyorum.
Neyse gitti geldi arkadaşına, akşam gene herşey yolundaydı. Yatınca konuştuk biraz. "Seni kaybetmek istemiyorum, senin her sinir krizin beni korkularıma yaklaştırıyor, ben senin birgün bu krizlerin en büyüğünü yaşayıp herşeyi sileceğini düşünüyorum, o yüzden kaskatı kalıyorum, katlanamıyorum. Çözmemiz gereken çok şey var. Ama beni de anla, çok yıprandım ve bu seninle başlamadı. Seni daha tanımıyordum bile ben bu sıkıntılar başladığında ve hala kurtulamamak beni mahvediyor. Beni hayat boyu affetmeyeceğini düşünmek beni çok yoruyor." gibi bir sürü şey söyledi. Ben de özetle "Benim tepkilerim aşırı ya da yanlış yönlendirilmiş olabilir. Ama bu esas sorunu yok etmemeli. Ben durup dururken ya da çoraplarını yere attın diye o hale gelmiyorum. Beni o hale getiren konu belli ve tek. Ve oradaki sorunu ben yaratmadım, bana büyük haksızlık yapıyorsun. Bu konu benim sinir krizlerim konusu değil, senin yaptığın hatalardan sıyrılamamamız konusu." dedim. "Haklısın, ama ben artık bunu geride bırakmak istiyorum, sen aklına geldikçe hesabıma bakmak istediğinde ben herşeyi yeniden yaşıyorum. Bunu aşmamız lazım ama hemen olacak birşey değil. Zamana yayalım. Uzun uzun konuşalım." dedi. "Tamam bir anda olmaz ama bu süreçte bana duvar örme, küslük benim psikolojimi alt üst ediyor, senden uzaklaştırıyor, beni susturuyor, bize faydası yok." dedim. "Doğru söylüyorsun ki zaten benim böyle bir olay olduğunda ilk tepkim hatalı olmazsa iş kavgaya dönüşmüyor, ben ilk müdehaleyi yanlış yaparsam film kopuyor. İlk telefonu istediğinde sana öfkelenmeyip seni sakinleştimeyi becerebilseydim bunların hiçbiri olmazdı." dedi. Bu hafta birgün işten izin alıp konuşma ve o konuşmanın seyrine göre bir danışmana gidip gitmemeye karar verme kararı aldık. Ki benim ağırlıklı fikrim gitmek yönünde.
İşte böyle. Çözmüş değiliz ama en azından konuşabilecek durumdayız artık. Ki biz çift olarak en güçlü yönümüzün konuşabilmek olduğunu ve konuşarak herşeyi çözdüğümüzü düşünürdük. Nasıl bu hale geldik, nasıl bir hafta konuşamaz duruma geldik, nasıl konuşup da birbirimizi anlayamaz duruma geldik? Bilemiyorum. Ama daha umutluyum.


Süper..Sana anlatmak istedigim ama anlatamadigim seyi yapmissin:) Tam zamaninda müdahale etmissin...Ama sana taekrar söyleyeyim..Yine bir tartisma yada sinir aninda eski mevzulari acma bu sefer o sana olan inancini ve saygisini kaybediyor..Artik acilmayacagindan emin oldu suan esin...Ne kadar sinir krizine girersen gir eski konulari acma...O olaylari sil kafandan..Ins hep böyle mutlu olursunuz...
 
Süper..Sana anlatmak istedigim ama anlatamadigim seyi yapmissin:) Tam zamaninda müdahale etmissin...Ama sana taekrar söyleyeyim..Yine bir tartisma yada sinir aninda eski mevzulari acma bu sefer o sana olan inancini ve saygisini kaybediyor..Artik acilmayacagindan emin oldu suan esin...Ne kadar sinir krizine girersen gir eski konulari acma...O olaylari sil kafandan..Ins hep böyle mutlu olursunuz...

Sağol iyi dileklerin için. O konular bir kez daha açılacak ama... Açılacka da hani bir bahane ile kavga çıkınca değil. Oturup konuşulacak, neden geride bırakamadığımız sorgulanacak. Zaman içinde herşey daha iyi olacak. Umuyorum.
 
Sağol iyi dileklerin için. O konular bir kez daha açılacak ama... Açılacka da hani bir bahane ile kavga çıkınca değil. Oturup konuşulacak, neden geride bırakamadığımız sorgulanacak. Zaman içinde herşey daha iyi olacak. Umuyorum.

Ben arkadaş gibi düşünmüyorum.
ilişkiniz sizin eski konuları ısıtıp ortaya getirmenizden dolayı sorunlu değil.
sizin sorunlu konuları çözüp eşiniziniz yeni sorunlarının ortaya çıkması
bu durumda sizde şüphecilik yaratmış her insan evladı gibi..
konuyu sürekli kavga mevzusu yapmak elbette aptallık olur.
ama konuşmayıp herşey çok tatlıymış gibi davranmak da sadece kısa vadede işe yarar uzun vadede kriz daha da büyür.,
eşiniz çocuk değil sizin çocuğunuz hiç değil hatası var ise kabullenmeyi bilmeli veya insanlara güvenlerini kaybedince biraz mantıksızlaşabilirler buu da bilmeli.
burada pohpohlanması gereken birisi var ise sizsiniz ki bence ihtiyacınız yok ama sizsiniz.
oysa ki size salık verilenler eşinizi pohpohlamanız.
bence kartlar açık olmalı,herşey ortaya konulmalı sevgi ayrı hatalar ayrı..
yani adam karısını çok seviyor ama ne bileyim 100 bin liralım kumar oynuyor?
Yani kocacığım seni seviyorum kumar yüzünden aç geçen günlerimiz yüzünden kendini üzme mi diyeceğiz bu adama?
ilişkilerin gidişatı için duygusal anlarda duygusal kararlar alınırsa duygusal olunmayan bütün anlarda mutsuz olunuyor.
ben mevzuya hala sevgi odaklı baktığınızı düşünüyorum eşiniz sizi bence zaten seviyor.
sadece onu rahatsız etmeyin diye sevgisini çekiyor..
ee bu da sizin zaafınız..
 
Ben arkadaş gibi düşünmüyorum.
ilişkiniz sizin eski konuları ısıtıp ortaya getirmenizden dolayı sorunlu değil.
sizin sorunlu konuları çözüp eşiniziniz yeni sorunlarının ortaya çıkması
bu durumda sizde şüphecilik yaratmış her insan evladı gibi..
konuyu sürekli kavga mevzusu yapmak elbette aptallık olur.
ama konuşmayıp herşey çok tatlıymış gibi davranmak da sadece kısa vadede işe yarar uzun vadede kriz daha da büyür.,
eşiniz çocuk değil sizin çocuğunuz hiç değil hatası var ise kabullenmeyi bilmeli veya insanlara güvenlerini kaybedince biraz mantıksızlaşabilirler buu da bilmeli.
burada pohpohlanması gereken birisi var ise sizsiniz ki bence ihtiyacınız yok ama sizsiniz.
oysa ki size salık verilenler eşinizi pohpohlamanız.
bence kartlar açık olmalı,herşey ortaya konulmalı sevgi ayrı hatalar ayrı..
yani adam karısını çok seviyor ama ne bileyim 100 bin liralım kumar oynuyor?
Yani kocacığım seni seviyorum kumar yüzünden aç geçen günlerimiz yüzünden kendini üzme mi diyeceğiz bu adama?
ilişkilerin gidişatı için duygusal anlarda duygusal kararlar alınırsa duygusal olunmayan bütün anlarda mutsuz olunuyor.
ben mevzuya hala sevgi odaklı baktığınızı düşünüyorum eşiniz sizi bence zaten seviyor.
sadece onu rahatsız etmeyin diye sevgisini çekiyor..
ee bu da sizin zaafınız..

Tatlım işte bunu demek istiyorum ben de. Benim duygusallğım kriz anları hariç mantığımı örtmez, endişen olmasın. Bu konuyu kapattık ama sadece ve sadece sakince konuşabilecek kadar öfkemiz yatışana kadar. Konuşulacak bu konu, derin derin. Zaten bugüne kadar da hep öyle yaptık. Ben "eşimle her sorunda sarıldık barıştık hiçbirşey yokmuş gibi koklaşıp konuyu kapattık." dersem yalan olur, kendime de haksızlık olur, eşime de. Biz her seferinde günlerce konuştuk bu konuyu. Her seferinde o hatasını anladı, ben hatalarımı anladım. Neyin birbirimizi incittiğini anladık. Ama buna rağmen bir şekilde geride kalmadı işte bazı şeyler. Ben bunun nedeninin bilinçaltımızdaki açığa çıkaramadıklarımızın bize dayatması olduğunu düşünüyorum. Yani örneğin eşim oturup konuşunca benim güvenimi tazelemem için bir süre şüpheci yaklaşımıma sabretmesi gerektiğini biliyor ve bir süre bunu uygluluyor ama bir an geliyor ve patlıyor. Ben de aynı şekilde her tartışmada öfke nöbetine kapılmadan önce sakince derdimi anlatabilmem gerektiğini, sırf bu yüzden haklıyken haksız duruma düştüğümü biliyorum. Her konuşmadan sonra bunu bir süre uyguluyorum ama bir an geliyor ve patlıyorum. İşte bu patlama anları bizim amatörce konuşarak açığa çıkartamadığımız bir takım ruhsal hasarlarla ilgili diye düşünüyorum. Biz yapamadıysak bu profesyonellerin işi.
Ben burada bana destek olan her arkadaşa ayrı ayrı minnettarım. Sizin demek istediğinizi de çok iyi anlıyorum ve de sizin gibi düşünüyorum. Ama bana eşime daha yumuşak yaklaşmam gerektiği yönünde verilen öğütleri de yabana atmıyorum. Bunları "Erkek dırdırı sevmez, cadı olma da adam senden uzaklaşmasın." şeklinde algılamıyorum, öyle dense bile ben bu öğütleri "İki insanın konuşabilmesi ve sorunlarını çözebilmesi için duygusal patlamaların gölgesinden kurtulmuş olarak konuşabilmeye ihtiyacı var, her insan zaman zaman kabuğuna çekilir, eşin de kabuğuna çekildiyse ona zaman ver sorunları deşelemek için" şeklinde içselleştiriyorum. Cuma günü sadece konuşmaya ayıracağız bütün günümüzü. Ve muhtemelen sonrası için bir terapistten randevu alarak kapatacağız günü. Demek istediğinizi çok iyi anladım, merak etmeyin. Ayrıca da teşekkür ederim. :)))
 
yerçekimlikaranfil; bence bu işin çözümü ,eşim bana aşıladı bu güvensizliği ve ben patladığımda beni ne olursa
olsun sakinleştirecek ve her yaptığıma katlanacak, çünkü beni bu hale o getirdi değil.
Eşin tamamen haksızda değil, insan hayatında elbette hatalar yapılmasın ve güvensizlik olmasın istiyor,
hiçbirşeyde eskisi gibi kalmıyor malesef, ama mükemmelliyetçi değil ,bir de gerçeklerden yola çıkarak bakmak lazım.
Malesef erkekler bu konuda çok hata yapabiliyor, çeşit çeşit herkesin hayatında hatalar olabiliyor, benim eşiminde oldu.
Aynen senin hissettiğin gibi içim içimi yediği çok zaman oldu. Bu içini kemiren duygu, karşı tarafa yüklenmekle, yani
hadi bakalım her defasında rahatlatsın beni demekle çözüm olmuyor, karşı tarafta bıkıyor bir süre sonra haklı olarak.
Şunu da kastetmiyorum, sen nasıl olurda hala eşinden şüphelenirsin demiyorum, her zaman şüphelenebilirsin,
ama elinde en ufak kanıt yokken karşı taraf yüklenmek, ikinizi de yıpratır sadece, çözüm değil ki.
O yüzden içini kemiren en küçük noktada, bence yükü sadece eşine atma, içini ne rahatlacak ise,
eşine açık açık çözümler sun, seni ne rahatlacak ise, bir evrak görmek mi rahatlacak,
eşine söyle getirsin göstersin mesela, vs vs. O düşünsün beni rahatlasın demek, sizin sıkıntınızın çözümü değil bana göre.
Çözümleri eşinize açık açık söyleyin ve kendinizi rahatlatın bence.
Erkekler çoğu şeyi düşünemiyor, hele de bir kadın gibi düşünme kapasitesine hiç sahip değiller bana göre,
o yüzden sen beklentilerini açık açık söylemezsen, daha çok yara alırsınız gibi geliyor bana.
 
Back
X