Bıktım kendimdeb bıktım her şeyden nefretim kendime artık...

Bu forumda zaman zaman dert yarıştıranları görüyoruz. Bu da dert mi vs demeler başkalarının derdini küçümsemeler daha önemli sorunların olduğunu hatırlatmak falan... diyorum ki şu hayatta bir insanın yaşayabileceği en önemli sorunlardan biri ailevi problemler. Sorunlu bir aileye sahipsen tüm hayatını etkiler, ilişkilerini etkiler , arkanı dönüp gidemezsin, banane diyemezsin ama yine de bu sorunların arkasına sığınıp hatalarına başarısızlıklarina bahane yapmamalisin. Ben de hep ailevi problemlerle mücadele ettim.maddi manevi sıkıntılarımız oldu hep. Hayatımın en iyi zamanlarında tam her şey oldu bitti bundan sonra her şey iyi olacak dediğim günlerde hayatıma biri girdi. Kendine inandırdı güvenimi aşkımı kazandı. Onun da bazı ailevi sorunları vardı. Kendini eksik hissetmesin dye ben de yaşadığım sorunları paylaştım onunla. Öyle sürekli dert de anlatmiyodum. Bu adam ciddi adımlar atmaya başladığımız anda hiç bir sebep göstermeden beni terketti başkasıyla evlendi yani beni aldatmış sonradan öğrendim. Başka sebepleri de vardı onun kendince bencilce ama sebeplerden biri de tamamen sorunsuz problemsiz dört dörtlük bir insan aramasiydi. Evlendiği kız benim yaşadıklarımı yaşamadı belki dye çok düşündüm ben de. Yani demek istediğim erkekler kendi problemleri bile olsa evleneceği kızın hiç bir problemi olsun istemiyorlar. Onlar bizim kadar fedakar olamıyorlar. Ve başka bir örnek: bir kız arkadaşım vardı. Onun da ciddi sorunları oldu hep yanında oldum dertlerini dinledim ki geçimsiz bir kız olduğu halde ona tahammül ettim. Ne zamanki benim sorunlarım oldu dertlerimi paylaşmak istedim benimle dert yarışına girdi o da. Benim sorunlarım onun kadar önemli değilmiş kendime boşuna dert ediniyormuşum gibi davrandı. Uzun yıllara dayanan dostluğumuza rağmen bunu yaptığı için bende iletişimi kopardım artık. Bu kadar uzatmamin sebebi kimse sana senin kadar önem vermez acılarını dertlerini dinlemez ailen bile. İyi günde güçlü olduğunda yanında olanlar sırtını sivazlayip sana yüklenenler sorunlarını paylaştığında ya küçümser ya yok sayar senden kaçar. Üzücü ama acılarını içinde yaşa kendine dön sadece kendini düşün kendini mutlu et. Geçmişe takılı kalmamaya çalış. Sen de bencil ol. Kimsenin yükünü derdini çekme. Senin sorunların sana yetiyor zaten. İlla paylaşmak istediğinde bu forumda paylaş sıkıntılarını. Allah yardımcın olsun.
 
Aslında hepsi başlangıçta güzel gülüşlü kadına aşık olur.
Ve onu hep öyle şen şakrak görmek ister.
Ne saçmalık!
Oysa güldürmezlerken neye güleceğiz değil mi?

İnsanın hayatında zor zamanlar hep olacak.
Bu babandı, sorunlu olan iş hayatın da olabilirdi.
Veya Allah göstermesin sağlık sıkıntısı olabilirdi.
Ne yapacaktı büyük aşklı delikanlı o zaman?
Eee yeter ama sen arabesk kadın
ben seninle duramam mı diyecekti?

Diyecekmiş demek..

Kendini suçlama senle ilgisi yok.

Güzel sevememiş, bencilce sevmiş demek.
Pek çok erkek bencilce sever esasında.
Bunca kadın neden mutsuz sanıyorsun?
 
Hic kimse sürekli aşağı çekilmek istemez,mutsuz olmak istemez,dert dinlemek istemez.Tahammul sınırı vardır ki aldıkları verdiklerini dengelemezse o ilişki yürümez.Evet cok acımasızca,sevseydi gerçekten sevseydi,aile geçmişinizi anlamaya çalışarak hareket ederdi.Ne yazık ki hayat cok adaletsiz,sizin yasadıgınızla ilgilenmeden kendi mutluluğunu düşünmüş.Yol yakınken bitmesi cok daha iyi.Karsınıza daha iyi kisiler cıkıp,bu ilişkiden yasadığınız deneyimler yanınıza kar olarak kalabilir
 
Canım herkesin bi derdi var valla kimse mükemmel mutlu değil. Geçmiş gitmiş şeyleri neden kendine hala dert edip birine anlatıyorsun. Çok mu umrundaydı sanki olmamışta. Insan birseyleri yaşayarak tecrübe ediyor bu da sana bi ders olsun. Kimseye ne derdini anlat ne aileni ne de yaşadıklarını..
 
Anne babanın terk etmesi gerçekten başka yaralar açıyor insanda. Bizim üstteki manyak komşuyu da 7 yaşındayken annesi terk etmiş. Kadın 47 yaşında kocasından boşanmış en son çocukları da bunu terk etti. Oğlu hala arada geliyor sabah yine kavgalarını duydum. Annesinin 40 yıl önceki tavrını kadın kendine kader bellemiş öyle yaşıyor. O terk edildim sanıyor aslında yanında insan barındırmiyor. Sizinki de bu hesap olabilir.

Doktora değil terapiye gideceksiniz. Kurtarilmayacak bir şey göremedim ben. Geç kalmayın yaşınız genç. Kendinize hiç dagilmayacak bir aile kurarsınız üzülmeyin.
 
acılarınizi kutsallastirmayin. herkesin bu hayatta az cok yaşanmışligi var. hata yaptıysanız yaptınız. bundan ders çıkarıp önünüze bakacaksiniz.

hayatta herseyi birbirine baglayarak ilerleyemezsiniz. sorumlu suclu su bu arayıp tüm suçu bulduğunuz seye atamazsiniz.

anneniz o kadar ezik bi kadin olsa sizi yurda verir baska bi adamla evlenir üç bes cocuk daha yapardi. bu da hayatta kalmak için bi yol çünkü. kadin cocuklarini doyurmak için yardim istemis napcakti. asla ihtiyacı olup da isteyen insana karsi olumsuz dusunmem.

bence bakış açısını degistirmelisiniz.
 
Tüm bunları konuşacak kimsem yok, yine size yazıyorum. Bu kez terk edildim çok acı çekiyorum değil olayım. Pişmanlık ve suçluluk. Hatta öfke.. Ve benim Bunların altında kalmam. Son zamanlarda düşünmekten kaçsam da içimi garip bir suçluluk alıyor.

Ben 25 yaşındayım. 11 yaşındayken babam tarafından terk edildik. Anneme olan öfkesini bizden de çıkardı, bizi hayatında istemedi. Annemle birlikte bizden de boşandı kısacası.
Ben o zamanlar bundan etkilenmediğimi düşünüyordum. Ablamlar daha farkındaydı. Biri hep nefret etti, diğeri de hep merhamet...büyük ablam severdi babamı napsa kıyamazdı ona hep sevgi duydu gitse de. Diğer ablam adını bile anmadı. Felaket bir nefrete kapıldı. Bense.. Ben en kötüsüne kapıldım. Hissizdim. Hala daha öyle. Benim için baba bir boşluk. Sevgi de duymadım nefret de. Baba ne demek hiç bilmedim. Unuttum onu. İnanın ona dair hatırladığım hiçbir anı yok. Hatırladığım tek şey nasıl gittiği. O da canımı yakmadı.

Ben anneme üzüldüm hep. Anneme kızdım. Zayıftı. Alkole sığındı. İntihar etti gözümün önünde, sinir krizleri.. Bizi doyurmak için başkalarına yalvaran bir kadın.. Dolabımızı dolduran komşular.. Annemin ağır depresyonu. Kapıya atılışlarımız, karakollar, mahkemeler.. Benim uğradığım taciz...

Öfkeye tutundum. Hırçındım. Güler yüzlü ama hırçın. Hep dikenlerim vardı, beni koruduğuna inandığım. Gardımdı yani sertliğim. Yine de ben mutluydum. Yaşanılaan hiçbir şey geleceğe umutla bakmama engel olmamıştı. Kitaplara sığındım. Okudum. Okudukça turundum ayakta kaldım. Mücadeleyi annem etti, ablam etti. Ben sadece okudum. Düşünmedim. Günleri kurtardım. Geleceğe odaklandım. Hiçbiriyle yüzleşmedim bastırdım.

Lise yıllarım kitaplarla geçti. Erkekler umrumda değildi. Bir gün biri gelecekti ve onu ben çok sevecek çok güvenecektim. Babam gitmişse de o gitmeyecekti. O kişi üniversitede geldi. Dünden hazırım bağlanmaya, bağımlı olmaya. Nasıl bağlandım ama.. Kör kütük aşık. İlk ve son aşk.. Kaderim dediğim işte ailem. O da beni öyle bildi. Ne hissettiysem o da bana hissetti. Ama zamanla ben ona da dikenlerimi gösterdim. Tüm yaralarımı gösterdim ve sanırım onarmasını bekledim. Bunu başarıyordu da. Ama nereye kadar.. Birkaç sene sonra ilgisi azalınca sevilmediğim korkusuna kapıldım. Ailemden benden yorulması canımı yakmaya başladı. Gidecek diye korktum, korktukça hatalar yaptım. Üzerine düştüm, kavgalar ettim, sev beni diye tepindim bile diyebilirim.

Eskisi gibi sevmiyordu beni. Asla gitmem ben senden herkes gitsin ben gitmem söz diyen adam gidiyordu işte. Nasıl bir çırpınış. Gitti bir daha geldi. Ama yine gitti. Şimdi de başkasıyla.

Ben çok mu yordum diyorum. Öfkem hırçınlığım sürekli ilgi beklemem sevilme arzum terk edilme korkum hepsi bu sonu hazırladı sanki. Kendime çok kızıyorum. Neden bağımlı bir şekilde bağlandım ki? Neden bu zamana kadar bastırdığım her yarayı ona açtım? İçten içe beni kurtarmasını iyileştirmesini ondan bekledim? Kaçtı bendren, benim yüzümden. Sen beni dibr çekiyorsun diyerek.. Mutluluk vermiyorsun hep dert hep dert diyerek... Hastalıklı ve zayıfsın diyerek..

Haksız mı? Neden beni sevsindi ki? Baba yok, arabesk bir insanım. Sürekli hüzün, sorun..
Ama bu da haksızlık. Ben onunla çok güldüm. Çok. Ben neşeliydim. Umutluydum. Ne ara bu üzüntülerde boğuldum.. Babam giderken duymadığım acıyı neden onun gitmesiyle duydum?

Kendimi o kızla kıyaslıyorum. Ailesi var mı ki onun diyorum? Aradığı mutluluğu huzuru ona veriyor mu? Onun benim gibi sorunlu bir mazisi yok mu diyorum. Benden çok yorulan sevdiğim adamı o yormaz mı diyorum..

Kendimi çok suçluyorum. Sürekli içimde kim haklı kim haksız savaşı. Onu suçlu çıkarma çabalarıyla en sonunda kendimden nefret ediyorum. Benim yüzümden diyorum. Onu kaybetmemin sebebi yine benim. Babasızlığım, hırçınlığım, sevgi açlığım, aile sorunlarım..

Ben bunlardan çok yoruldum. doktora da gidiyrum. Bu bağımlı kişilikten nasıl kurrulurum diyorum sadece ilaç veriyor. Hepsini size anlatıyorum. İçimdeki bu yoğun duygulardan, karmaşalardan nasıl kurtulacağım? Geçmişimle, kendimle nasıl barışacağım? Hatta onunla bile.. Nasıl barışacağım her şeyle?
Aslında hepsi geçicek sadece zaman lazım sana her insan hayatında birkere aşık olur bagımlıda olur kimi yansıtmaz kimi sen gibi yansıtarak yaşar şimdi sen acını yaşayıp yasını tutacaksın hemen geçmeyecek ama emin ol geçecek sadece doğru zamanı bekle gün geçtikçe hafifleyecek içini dökebilmen bile bir adım bana göre başkası ile olması canını elbette yakacak ama zaman geçtikçe eskisi gibi canını yakmayacak kendini meşgul edecek birşeyler bul ne bileyim çık yürü kedi sev müzik dinle ama hareketli müzikler otur makyaj yap kendinle uğraş canın her yandığında camı aç nefes al derin derin gökyüzüne bak ve geçecek de ağlamak gelirse içinden tutma asla ağla o an akacak gözünün yaşı zehrin çünkü akıtarak atacaksın yaşa acını ama geçecek ne aşklar geçti gitti unutuldu ah bilsen ben onsuz yaşayamam der insan ama onsuzda yaşatır hayat unutma onunla doğmadın onunla yada yokluğu ile bitecek ölecek değilsin sen değerlisin unutma meditasyon yap ara sıra dinlenir beynini sevgiler
 
Babasız olmak. Hemen hemen aynı şeyleri yaşamışız seninle ..
Biyolojik babama ne öfke duydum ne özlem ne sevgi..öğrendim onsuz yaşamayı ki çok da güzel yaşadım.
Bende hayatıma girecek erkekten bir baba rolü bekledim hep. Babasız büyüyen kızlarda da bu olur, normaldir. Baba boşluğunu bir erkeğe bağlanarak doldurmayı denerler, zamanla bağımlı hale gelirler . Biliyorum..
Ne yaparsan yap o boşluğu başka bir şey dolduramayacaksın bunu kabullen önce canım. Doldurmak yerine o boşluğu tamamen silebilrsen mutlu olabilirsin ancak. Kendimden biliyorum. Bu baba yarasını kendin kapatmak zorundasın ne kardeş ne sevgili ne anne ne kitaplar ne bir uğraş .. Kimse yardımcı olamaz bu konuda sana. Bu yarayı ancak sen kapatabileceksin. Kendi kendine ancak sen merhem olabileceksin. Eğer bunu başka birinden bekler isen sonuç her zaman aynen yazdığın gibi olacak. İstisnası var mıdır bilmem ama değişmeyecek kaidedir bu.
Nedenini bende bilmiyorum. Ama bir insan bu konuda hiç bir zaman tam anlamıyla ilaç olmuyor sana.
Ben bu yarayı kendim kapatabildiğim an kendimi okuluma verdim. Ondan sonra evlendim. Şükür ki eşim yine bu baba rolünü bende hissettirdi. Mutlu etti, aradığım huzuru verdi. Ama hiç bir zaman onu tamamen o boşluğa koymaya çalışmadım. Dertlerimi anlatıp tamemen derdimi yaşamasını istemedim, çünkü derdimi ben bile unutmuştum . Seninde öyle olacak. Bunlar senin hatan değildi. Bilemezdin ki zaten, emin ol karşına doğru kişi çıkacak sana hem baba sıcaklığını hissettirecek hem de eş olacak. O yüzden kendini umutsuz yetersiz hasta ya da depresif hissetme. Kendi yaralarını kendin sar o bana boşluğunu kendin ile doldur. Hemen olacak şeyler değil tabi bunlar ama zamanla olacak. Kimseden de sana merhem olmasını bekleme :)
Elbet güzel günler göreceksin, önce kendini iyileştir
 
Tüm bunları konuşacak kimsem yok, yine size yazıyorum. Bu kez terk edildim çok acı çekiyorum değil olayım. Pişmanlık ve suçluluk. Hatta öfke.. Ve benim Bunların altında kalmam. Son zamanlarda düşünmekten kaçsam da içimi garip bir suçluluk alıyor.

Ben 25 yaşındayım. 11 yaşındayken babam tarafından terk edildik. Anneme olan öfkesini bizden de çıkardı, bizi hayatında istemedi. Annemle birlikte bizden de boşandı kısacası.
Ben o zamanlar bundan etkilenmediğimi düşünüyordum. Ablamlar daha farkındaydı. Biri hep nefret etti, diğeri de hep merhamet...büyük ablam severdi babamı napsa kıyamazdı ona hep sevgi duydu gitse de. Diğer ablam adını bile anmadı. Felaket bir nefrete kapıldı. Bense.. Ben en kötüsüne kapıldım. Hissizdim. Hala daha öyle. Benim için baba bir boşluk. Sevgi de duymadım nefret de. Baba ne demek hiç bilmedim. Unuttum onu. İnanın ona dair hatırladığım hiçbir anı yok. Hatırladığım tek şey nasıl gittiği. O da canımı yakmadı.

Ben anneme üzüldüm hep. Anneme kızdım. Zayıftı. Alkole sığındı. İntihar etti gözümün önünde, sinir krizleri.. Bizi doyurmak için başkalarına yalvaran bir kadın.. Dolabımızı dolduran komşular.. Annemin ağır depresyonu. Kapıya atılışlarımız, karakollar, mahkemeler.. Benim uğradığım taciz...

Öfkeye tutundum. Hırçındım. Güler yüzlü ama hırçın. Hep dikenlerim vardı, beni koruduğuna inandığım. Gardımdı yani sertliğim. Yine de ben mutluydum. Yaşanılaan hiçbir şey geleceğe umutla bakmama engel olmamıştı. Kitaplara sığındım. Okudum. Okudukça turundum ayakta kaldım. Mücadeleyi annem etti, ablam etti. Ben sadece okudum. Düşünmedim. Günleri kurtardım. Geleceğe odaklandım. Hiçbiriyle yüzleşmedim bastırdım.

Lise yıllarım kitaplarla geçti. Erkekler umrumda değildi. Bir gün biri gelecekti ve onu ben çok sevecek çok güvenecektim. Babam gitmişse de o gitmeyecekti. O kişi üniversitede geldi. Dünden hazırım bağlanmaya, bağımlı olmaya. Nasıl bağlandım ama.. Kör kütük aşık. İlk ve son aşk.. Kaderim dediğim işte ailem. O da beni öyle bildi. Ne hissettiysem o da bana hissetti. Ama zamanla ben ona da dikenlerimi gösterdim. Tüm yaralarımı gösterdim ve sanırım onarmasını bekledim. Bunu başarıyordu da. Ama nereye kadar.. Birkaç sene sonra ilgisi azalınca sevilmediğim korkusuna kapıldım. Ailemden benden yorulması canımı yakmaya başladı. Gidecek diye korktum, korktukça hatalar yaptım. Üzerine düştüm, kavgalar ettim, sev beni diye tepindim bile diyebilirim.

Eskisi gibi sevmiyordu beni. Asla gitmem ben senden herkes gitsin ben gitmem söz diyen adam gidiyordu işte. Nasıl bir çırpınış. Gitti bir daha geldi. Ama yine gitti. Şimdi de başkasıyla.

Ben çok mu yordum diyorum. Öfkem hırçınlığım sürekli ilgi beklemem sevilme arzum terk edilme korkum hepsi bu sonu hazırladı sanki. Kendime çok kızıyorum. Neden bağımlı bir şekilde bağlandım ki? Neden bu zamana kadar bastırdığım her yarayı ona açtım? İçten içe beni kurtarmasını iyileştirmesini ondan bekledim? Kaçtı bendren, benim yüzümden. Sen beni dibr çekiyorsun diyerek.. Mutluluk vermiyorsun hep dert hep dert diyerek... Hastalıklı ve zayıfsın diyerek..

Haksız mı? Neden beni sevsindi ki? Baba yok, arabesk bir insanım. Sürekli hüzün, sorun..
Ama bu da haksızlık. Ben onunla çok güldüm. Çok. Ben neşeliydim. Umutluydum. Ne ara bu üzüntülerde boğuldum.. Babam giderken duymadığım acıyı neden onun gitmesiyle duydum?

Kendimi o kızla kıyaslıyorum. Ailesi var mı ki onun diyorum? Aradığı mutluluğu huzuru ona veriyor mu? Onun benim gibi sorunlu bir mazisi yok mu diyorum. Benden çok yorulan sevdiğim adamı o yormaz mı diyorum..

Kendimi çok suçluyorum. Sürekli içimde kim haklı kim haksız savaşı. Onu suçlu çıkarma çabalarıyla en sonunda kendimden nefret ediyorum. Benim yüzümden diyorum. Onu kaybetmemin sebebi yine benim. Babasızlığım, hırçınlığım, sevgi açlığım, aile sorunlarım..

Ben bunlardan çok yoruldum. doktora da gidiyrum. Bu bağımlı kişilikten nasıl kurrulurum diyorum sadece ilaç veriyor. Hepsini size anlatıyorum. İçimdeki bu yoğun duygulardan, karmaşalardan nasıl kurtulacağım? Geçmişimle, kendimle nasıl barışacağım? Hatta onunla bile.. Nasıl barışacağım her şeyle?
Canım çok derin bir analize girmeyeceğim, sadece senin için değil herkes için geçerli bir kural var, fazla naz aşık usandırır.
Bu her zaman ger koşulda geçerli bir durum. O yüzden hiçbirşeyde fazlaya kaçmamaya çalış fazlanın ne olduğunu anlaman için de dengenin ne olduğunu bilmen lazım. Bunu da karşı tarafın davranışlarında değişiklik olduğunu gördüğünde dengenin bozulduğunu anlarsın
 
Back
X