- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.546
-
- Konu Sahibi Yokuspokus
- #61
diğer konularınızda da denk geliyorum, yazı renginiz farklı olduğu için aklımda kalıyorsunuz.
ben sizin derdinizi anlatamadığınızı düşünmüyorum, aksine biraz fazla anlatıyorsunuz, ağır,ağdalı şekilde , uzun uzun... asıl soruna fırsat kalmıyor girizgah yapmaktan yani.
üstte saydığınız çoğu şeyi ben de yaşadım ağır akne, saçkıran, anoreksiya vs... hatta benim ekstradan öyle fazla ve ağır problemlerim vardı ki, hayatını anlat deseler bu ağır akneyi, anoreksiyayı, iğne fobisini dertten saymam...
psikologun sizi bırakma nedeni bence kendinizi bırakmamanız değil, aksine asıl sorunu 3 kelimeyle anlatacağınıza, girizgahını 300 kelime seçmenizdir.
neden bilmem yazılarınızın hepsinde bu "kelimeler deryasında balığım" izlenimi var.
dümdüz olmayı deneseniz inanın çok daha rahatlayacaksınız.
gerçekten yerinizde olmayı istemezdim, çok yoğun duygularla yaşıyorsunuz, en küçük şeyde duygu patlamaları yaşıyorsunuz, çok yorucu olmalı.
Travmalarınız var belli ki.. EMDR yi araştırın.. Tek tek bütün travmalarınızı düğüm gibi sökün sökün atın.. EMDR yapan bir psikolog bulun ve her seferinde bir sıkıntı üzerinde yoğunlaşın.. İnanın yaparken bu kadar komik ve saçma , inandırıcı gelmeyen fakat sonunda ' Nasıl yaa ? Dün kafayı yediren bu dertler şimdi niye umrumda değiller ?! ' gibi bir şaşkınlık yaratan müthiş bir yöntem.. Hiç beklemeyin hiiiiç...Selamlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat kızlar?
İyisiniz umarım.
Gecenin şu saati olmuş, kafam güzel (Belirtme ihtiyacı hissediyorum ki bir miktar çakır-sarhoş haldeyim, kusurum olursa affola) aldı beni kederler... Üstü kapalı bir dertleşme ile hislerimi paylaşmak istiyorum, doluyum bir miktar. Şuralara akıtayım biraz da ferahlayayım dedim.
Drama Queen demek serbest, bugün tacımı giyesim var.
Şööyle bi dökül ne varsa diyorum, bir yandan diyemiyorum "Anlaşılmaz nasıl olsa, gerek yok zaten kendine bile itiraf edemiyorsun" diyorum.
Benim "Dert anlatma sıkıntım" var arkadaşlar, birilerine şöyle en başından başlayıp sonuna kadar her şeyi anlatmak istiyorum ama işte... O kadar alışmışım ki gizlemeye, o kadar yok saymaya, geçiştirmeye, küçümsemeye, kabullenmeye... Bazen ağır geliyor en ufacık şeyler bile.
Geçtiğimiz günlerde, kuzenimin bir derdini dinledim, gözleri doldu, ağladı önümde. Tesellisini verdim, omzu oldum elimden geldiğince, "Anlıyorum" dedim, anlaşıldığını gerçekten düşünmüş olacak ki döküldükçe döküldü, ağladı ferahladı.
Ben anlatsam peki ne kadar anlaşılırdı? Bilemedim. Kimsenin önünde ağlayamıyorum.
Sinirle ağladıklarım hariç... Dert döke döke, rahatlayıp ağlayacağım kimsem mi yok, yoksa ben mi yapamıyorum?
En son aile dizimi, psikodrama ile uğraşan bir psikologa gittim; yaşam koçu mu denir artık bilemeyeceğim, psikoloji yüksek lisansı vardı; adam "Benim sana faydam olamayacak bu şekilde, kendini bırakmıyorsun" demekten dilinde tüy bitti, en sonunda "Belki ben senin için faydalı biri değilimdir, boşu boşuna paranı alamam, başka birisini deneyebilirsin" vb. konuştu.
Bu adam, bana tavsiye ile sunulan bir adam... Kimden duysam "Çok iyidir işinde" denilen bir adam... Neden bende olmadı ki?
Aklıma geldi biraz parlatınca... Ağlayabilsem şöyle en ince ayrıntısına kadar döke saça, ama yok, bazı şeyleri asla anlatmıyor-anlatamıyorum.
KKyı kendi mini terapi odam yaptım, birinde göreyim dökeyim, birinde anlayayım anlatayım vs... Yok olmuyor, hep bir yere kadar.
Olm burada beni kim tanıyor, burada anlat işte, yüzün gözün görünmüyor, yoksun yok burada diyorum ı-ıh... Yine bir yere kadar.
Bunu bir başka, sevdiğim üyemizin konusunda da yazmıştım "Bazı şeyler hiç konuşulamıyor" diye.
Nasıl olacak?
İçtim de şöyle bağlarım acıların çocuğuna diye ama yok, yine ağlamak dert dökmek yok.
Oysa canım pek yandı, en ince yerlerimden.
Dünyaya geldiğim günle birlikte hastaneler ikinci evim oldu,
Lisede gördüğüm akran zorbalığı,
Bağıra bağıra 20li yaşlarımda ipe ipe aşmak zorunda kaldığım iğne fobim (Artık bunun bu hale gelene kadar ufaklığımdan itibaren ne kadar iğne vurulduğumu düşünün ve hala daha vuruluyorum yeri geliyor/eh çoğunuz da vuruluyorsunuz da artık bendeki beni bk edecek seviyedeydi)
Yakın dost/kardeş kazıklarından seçmeler
Seneler alan yalnızlık ve yeniden inşa edilen hayat
Damgalanma-iftira
Farkında olmayan anne zulmü-psikolojik şiddet
Ölümler...
Hastalıklardan seçmeler:
Ağır akne sorunu
Yayılan saçkıran
Anoreksiya
Bipolar
Tüm vücut yanık
Sebepsiz bayılmalar
vb.
Oh :)
Bunlarla mücadele ettim, geçtim de, şöyle bi güzel, anlatabilsem tüm kırıklarımı, ayrıntı ayrıntı, ağlaya ağlaya...
Hiç yapamadım, yapamıyorum.
Duygularım mı öldü kendime karşı? Kontrol edeceğim derken çok mu görmezden geldim?
Neyse...
Öyle işte...
Anlatıp rahatlayabilmek istiyorum Noop.
Çünkü anlatmadığım her şeyi, taşıyor, yük ediyorum ve beni ruhsal olarak yalnızlaştırıyor.
Çoğunu "Boşver"iyorum ama bazıları çok ağır, tek başıma götüremiyorum, bazen basit bir olayda aklıma geliyor ve başlıyor sorgulama "Aştığın şeyi aşamadığına delalettir bu" diye, al bir de buradan yak.
Anlatsam full rahatlayacağımı düşünmem bu sebepten.
Ben dertleşmiyorum Noop. Altı kırık dolu, gülerken canım zerre yanmıyor affedersin öyle bir kşr yönüm var atlamayalım; ama bir başka şey oluyor misal, gözümün ucuna yaş geliyor tüm eskilerle; nasıl anlatabilirim bilemedim.
Mutsuz değilim, mutluluk anlık bir şey ve bipolar olmam sebebiyle, ağlak halimin 10 dk sonrası gülebiliritem mevcuttur bu ayrı bir şey; benim bu anlatamama kapanından çıkmam lazım, bu insanı yalnız hissettiren bir şey ve bu bana iyi gelmiyor.
Rica ederim.Bunların bir kısmı tavsiye edildi; bunu psikologumun da söylediği oldu, annemin de...
Bir bardak su doldur, koy karşına anlat o suya, sonra suyu dök ve onunla birlikte içinde ne varsa aksın gitsin.
Musluğu aç, o aksın, aktıkça anlat.
Kağıda yaz, dök, sonra yak, o yandıkça dumanına bak, uçsun gitsin...
Vb.
Ferahlatıyor, kesinlikle bunu es geçemem; çok daha kötü hissettiğim anlarda hep yaptım; derdim biraz daha insana anlatamama kısmında. Çok yakın bir dostum var, çocukluk arkadaşım; çoğu şeyimi bilir ve şahit olmuştur misal ama iş dertleşmeye gelince bir bakıyorum ben dinleyici, o anlatıcı; küçümsüyorum kimi dertlerimi; "Böyle oldu işte aman" diyorum misal ama bu değil yani bana hissettirdiği; dert anlatamama derdim böyle.
Bunun psikolog ayağı da, sürekli kaçırma, derinleştirildikçe kaçırma halinde. Bilmiyorum; duygusal olarak o çıplaklığa tam tekmil erişince, soyunup dökünüp yeni elbiselerimi giyecekmişim gibi geliyor.
Bunu ne kadar çok kendi kendime yapıyorsam, o kadar yalnız hissettiriyor.
Ayna karşısında konuşma tavsiyesi gelmiş, sanki kendi suratımı görünce, karşımda insan var diye daha olur gibi geldi... Bilmiyorum.
Aslına bakarsanız, bu da bir noktada "Dert" sayılmaz, bir düzen tutturmuş gidiyorum, ama işte öyle bi üzüldüm;
Kuzenim omzumda anlata anlata ağlayabiliyor, ben neden yapamıyorum?
Çocukluk arkadaşım her derdini akıtıyor, ben neden daha çok dinleyici kalmayı tercih ediyorum?
Psikologum kendinden bazı örnekler veriyor ki bunu beni bir miktar daha açmak için yapıyor farkındayım, ben neden gözüm dolunca koyvermek yerine, "Neyse ya" deyip gözümü tavana kaldırıp geçmeyi tercih ediyorum vb.
Bunlardan da şu anlaşılmasın; @turuncupijama çok güzel anlatmış, kimseyi özel kılacak kadar anlatmıyorum belki de, çünkü hep bir noktaya kadar, lisanım kah eğlenceli kah düşündürücü anlatıyorum; konuşmamazlık etmiyorum zaten sosyalleşmenin bir gereği bu... Ama işte ne bileyim. Herhalde insanların yapı farkı mıdır, ben mi çok kontrollü oldum, olmamam gereken kadar mı oldum ve bu şekilde davranarak kendimi mi görmezden gelmeye başladım? (Bipolar olduğum için, kontrol konusunda bir miktar daha hassasım diyeyim, sizler bilirsiniz)
Öyle...
Belki de hiç takılmamam gereken bir yere taktım: Neden herkes gibi şöyle derdimi başındaaan sonuna hiç atlamadan ağlaya ağlaya anlatamıyorum bir başkasına? ...Belki de tarzım buydu, karakterim... Bilmiyorum :)
Bugün daha iyiyim, öyle bir anlık yokladılar; teşekkür ederim yorumlarınız için.
Salın gitsin.
Çok mu kontrolcüsünüz?
Ben öyleyim mesela.
Bayilsam bile bilirim bayildigimi o halde bile kendimi birakamiyorum.
Suya, kağıda, muma, aynaya anlatsam rahatlayacagim biliyorum ama yapmıyorum öyle de tuhafim.
Anlatsam da rahatlayamiyorum.
Öyle içime içime konuşuyorum.
Unuttum gitti deyip kendimi mi avutuyorum bilmiyorum.
Tek tesellim maneviyatim ve tevekkül.
Yoksa delirecek gibi hissediyorum kendimi.
Sizde ki durum daha bir farklı gibi sanki.
Bu kadar mantıklı bir insan neyi çözüme ulastiramiyor diye diye okuyorum her yazınızı ya da konunuzu.
Allah kolaylık versin, kalbinizi de sükunete ulastirsin.
o zaman fazla umursuyorsun diyebilir miyiz?
biriktirmek fena evet ama dökülemiyorsa önemsememeyi denesen başarabilir misin?
eski hesapları kapatmak zordur ama şu noktada yanlışsın full rahatlama yok. anlatıp böğüre böğüre ağlasan da hatta yüzleşsende onlar can yakmaya devam ediyor. o söylediğin basit olayda yine ben buradayım diyor.
Rica ederim.
Bir de forumdaki yorumlarınızdan çıkardığım bir sonucu da yazmadan edemeyeceğim,
umarım sizi kırmam.
Ayrıntılara çok takılıyorsunuz gibi geliyor bana.
Her şeyi bu kadar ayrıntılı düşünüp,
yorumlamak sizi yorar.
İçinde bulunduğunuz ruh haline bu durumun da etkisi olduğunu düşünüyorum.
Aslında boş vermiyoruz vermiş gibi yapıyoruz, bir yayı bastırır gibi her seferinde biraz daha biraz daha bastırıyoruz. Sonra bir an geliyor artık o yayı tutacak gücümüz kalmıyor, o yay o güçlü fırlıyor ki... sonrası...Ee, her şeye boşver boşver boşver, sonra gerçek boşvermeler boşvermemem gereken yerdeki zoraki boşverler oluyor, oradan da gelsin dolum.
Bir Ah çek karşıki dağlar yıkılırsa yıkılsın, senden kıymetli mi?
Bu annemin tavsiyesi... Daha yalnızlaştırıyor beni bu, bilmiyorum. Tuhaf hissettiriyor, rahatlatıyor evet ama sıkıyor da.
Tam deli işi geliyor sularla, ağaçlarla konuşmak ki daha önce bunu baya abartı bir şekilde yapmışlığım var, çekiniyorum. Muhabbeti, kendimi kaptıracak kadar fazla koyulaştırıyorum. :)
Olabilir yer yer yokluyor o ufaklık hissi, ama daha çok büyüttüğünü, onlarla ben olduğumu düşünüyorum tartacak olursam.
Sevdiğim, bilgisine vb. saygı duyduğum insanların ne düşündüğü benim için önemli, çünkü düşüncelerimi etkileyebilecek güçteler; burada olanın ise, terapiye dayandığını söyleyebilirim.
Ne düşündükleri, bir yere kadar önemli kim ne niyettedir, ne kadar doğrudur biliyor muyuz? Ondan bir yere kadar.
Muhabbet, yazı dilinin donuk ve düzlüğü, fazla üstü kapalı kalışı sebebi ile polemiğe kaymaya müsait olduğundan sanalda, bunu elimden geldiğince toparlarım ki karşıdaki kişi ona göre gardını indirsin gelsin, onun tecrübesinden de alacağım vardır belki. Çünkü herkesin bir gardı vardır değil mi (Benim de dahil)? "Onu ben indirmeyi denedim, gerisi onun problemi" der devam ederim. Bulunduğum her ortam -bu sanal da olsa- benim için önemlidir çünkü hayata dairdir. Ha ama önemdeki sırası düşüktür bir başkasına göre.
Bu benim prensibim.
Yok, ben bu anlatamamayı niye bu kadar dert ettim arkadaş... :/
Yalnızlık hissim azıyor şu ara, hep ondan.
Kuzeni gördüm imrendim, ne güzel ağladı ferahladı anlattı dedim.
Birine de şöyle ben dökülsem ne güzel olacak..
Demek istediğim insanların senin hakkında ne düşündüğü önemli mi
Ben mesela görüş farklılığım olsa bile insanları severim ama hakkımda ne düşündüklerini önemsemem ve bu bana tadına doyulmayan müthiş bir özgürlük veriyor. İçimi çok rahat açabiliyorum.
Aslında ne kadar çabalasan da seni anlamayacak insan anlamıyor. Anlamak isteyen insan da bir hareket veya bakışından veya bir cümle ile içini çözebiliyor.
Hastalığını da çok benimsediğini düşünüyorum, bir çok seyi de buna bağlıyorsun sanki. Bipolar olmayan insanlar da mükemmel değiller. Mesela ben bipolar değilim ama benim de on dakika içinde modum değişir çok çabuk. Bazen abuk subuk hareket ederim ama hasta değilim, beşerim sadece.
Son olarak da kendini çok dinlememeni tavsiye ederim. Çünkü delilikle akıllılık arasında çok ince bir çizgi var ve o çizgiyi çok düşünerek aşıverebiliriz aman dikkat ;-D
Bu 'iç konuşmalar' insana çok zarar veriyor tecrübeyle sabit. Kurup çözecek, eskileri düşünecek kadar boş kalmamaya çalış.
Ben resmen bayıldım cümle kuruşlarına.Selamlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat kızlar?
İyisiniz umarım.
Gecenin şu saati olmuş, kafam güzel (Belirtme ihtiyacı hissediyorum ki bir miktar çakır-sarhoş haldeyim, kusurum olursa affola) aldı beni kederler... Üstü kapalı bir dertleşme ile hislerimi paylaşmak istiyorum, doluyum bir miktar. Şuralara akıtayım biraz da ferahlayayım dedim.
Drama Queen demek serbest, bugün tacımı giyesim var.
Şööyle bi dökül ne varsa diyorum, bir yandan diyemiyorum "Anlaşılmaz nasıl olsa, gerek yok zaten kendine bile itiraf edemiyorsun" diyorum.
Benim "Dert anlatma sıkıntım" var arkadaşlar, birilerine şöyle en başından başlayıp sonuna kadar her şeyi anlatmak istiyorum ama işte... O kadar alışmışım ki gizlemeye, o kadar yok saymaya, geçiştirmeye, küçümsemeye, kabullenmeye... Bazen ağır geliyor en ufacık şeyler bile.
Geçtiğimiz günlerde, kuzenimin bir derdini dinledim, gözleri doldu, ağladı önümde. Tesellisini verdim, omzu oldum elimden geldiğince, "Anlıyorum" dedim, anlaşıldığını gerçekten düşünmüş olacak ki döküldükçe döküldü, ağladı ferahladı.
Ben anlatsam peki ne kadar anlaşılırdı? Bilemedim. Kimsenin önünde ağlayamıyorum.
Sinirle ağladıklarım hariç... Dert döke döke, rahatlayıp ağlayacağım kimsem mi yok, yoksa ben mi yapamıyorum?
En son aile dizimi, psikodrama ile uğraşan bir psikologa gittim; yaşam koçu mu denir artık bilemeyeceğim, psikoloji yüksek lisansı vardı; adam "Benim sana faydam olamayacak bu şekilde, kendini bırakmıyorsun" demekten dilinde tüy bitti, en sonunda "Belki ben senin için faydalı biri değilimdir, boşu boşuna paranı alamam, başka birisini deneyebilirsin" vb. konuştu.
Bu adam, bana tavsiye ile sunulan bir adam... Kimden duysam "Çok iyidir işinde" denilen bir adam... Neden bende olmadı ki?
Aklıma geldi biraz parlatınca... Ağlayabilsem şöyle en ince ayrıntısına kadar döke saça, ama yok, bazı şeyleri asla anlatmıyor-anlatamıyorum.
KKyı kendi mini terapi odam yaptım, birinde göreyim dökeyim, birinde anlayayım anlatayım vs... Yok olmuyor, hep bir yere kadar.
Olm burada beni kim tanıyor, burada anlat işte, yüzün gözün görünmüyor, yoksun yok burada diyorum ı-ıh... Yine bir yere kadar.
Bunu bir başka, sevdiğim üyemizin konusunda da yazmıştım "Bazı şeyler hiç konuşulamıyor" diye.
Nasıl olacak?
İçtim de şöyle bağlarım acıların çocuğuna diye ama yok, yine ağlamak dert dökmek yok.
Oysa canım pek yandı, en ince yerlerimden.
Dünyaya geldiğim günle birlikte hastaneler ikinci evim oldu,
Lisede gördüğüm akran zorbalığı,
Bağıra bağıra 20li yaşlarımda ipe ipe aşmak zorunda kaldığım iğne fobim (Artık bunun bu hale gelene kadar ufaklığımdan itibaren ne kadar iğne vurulduğumu düşünün ve hala daha vuruluyorum yeri geliyor/eh çoğunuz da vuruluyorsunuz da artık bendeki beni bk edecek seviyedeydi)
Yakın dost/kardeş kazıklarından seçmeler
Seneler alan yalnızlık ve yeniden inşa edilen hayat
Damgalanma-iftira
Farkında olmayan anne zulmü-psikolojik şiddet
Ölümler...
Hastalıklardan seçmeler:
Ağır akne sorunu
Yayılan saçkıran
Anoreksiya
Bipolar
Tüm vücut yanık
Sebepsiz bayılmalar
vb.
Oh :)
Bunlarla mücadele ettim, geçtim de, şöyle bi güzel, anlatabilsem tüm kırıklarımı, ayrıntı ayrıntı, ağlaya ağlaya...
Hiç yapamadım, yapamıyorum.
Duygularım mı öldü kendime karşı? Kontrol edeceğim derken çok mu görmezden geldim?
Neyse...
Öyle işte...
Kuzum tüm insanoglu karşısındaki kişiye içinden geçenleri karşılıklı diyalog halinde anlatabilse /anlatmak istese bence sanat diye birşey olmazdı.Kimse renklerle /fırça darbeleri ile içinden geçenleri ortaya koymaz,kimse eline sazı almaz,kimse roman kahramanlarınin arkasına geçip anlatmak istediklerini onlara soyletmezdi. Benim gibi demlerlerdi bir demlik çayi ...koyarlardı yanına bir tatlı bir tuzlu ikram ... "sen çaya şeker koymuyordun dimi?" ,"Frambuzli cheskek yesene bak çok güzel yapıyor bu pastahane" ..lafları arasında kâh ağlayıp , kâh gülüp anlatırdı karşısındaki kişiye anlatmak istediği kadarıyla kendini. Sen kendini bipolar olarak tanimliyorsun ama bence üstün zekalı bir arkadasimizsin da..(bilemiyorum bir ölçüm yapıldı mı daha önce) en azından duygusal zekanın yuksek olduğunu dusunuyorum.Beni veya sokaktaki pek çok kişiyi etkilemeyecek pekcok şey seni tesiri altına alıyor ve kendine olan acimasizligin devreye girip başlıyorsun ruhunu desip kanatmaya ...bence biraz da dunyaya kazara inmiş uzaylı muamelesi yapıyorsun kendine...neden burada olduğunu bilmeyen ,insanlar tarafından anlaşılamayan , kurtulacagina -ait olduğu gezegene donebilecegi inancı da azalmaya baslamis bir uzaylı değilsin sen. Evet ,ortalama insandan daha farkli algiliyorsun hayatı ..dolayısıyla da biraz daha farklı yaşıyorsun duygularini.İyi yada kötü anlamda söylemiyorum seni böyle tanimis ,böyle sevmiş birisi olarak soyluyorum.Seni çok seviyoruz..bir gün burada bir iç döküşde bulunursan tasi taragi toplayıp gitme lütfen