- 18 Ekim 2025
- 11
- 0
- 1
- Konu Sahibi oyleicapetti
- #1
iyi geceler...nereden başlayacağımı bilemiyorum. çok yoruldum, her şeyden çok yoruldum. küçük bir ilçede, lanet bir mahallede yaşıyorum. maalesef burdan kurtulamıyorum. 3 yıl oldu buraya taşınalı ve ilk günden beri sevmedik. binadakiler zaten sıkıntılı ve insan demeye bin şahit ister. sesleri, kafalarına göre binayı yıkamaları, dedikoduları...her şeylerinden bıktım. bir gün bile muhatap olduğum olmadı, elektrik parası denilir veririm, apartman kapısı bozuldu der veririm.
3 yıldır binanın genel gürültüsünü geçtim hem alttakinin hem üsttekinin sesini çekiyorum. sabahları onlara göre uyanıyor, geceleri onlara göre uyuyorum. bir kez olsun gidip de ses yapıyorsunuz demedik. ilk zamanlar sadece bir kere gece vakti çok ses olunca vurmuştum alttakine, onlar da geri vurdu ve "kiracısınız ses çekeceksiniz" denildi. (2 yıl önce) para istemeye gelince ev sahibinden istenmesi gereken parayı (binada koku vardı boru değişecekmiş. bu arada hâlâ koku var bir şey yapılmadı) kapıma gelip "ille de vereceksin" diye olay çıkardılar (üsttekinin kocası, para toplama işleriyle o ilgileniyor ama bir yönetici vs yok kafalarına göreler) ve o günden sonra iyice nefret ettim, asla muhatap da olmadım. ev sahibi desen o da bunlarla aynı...hiçbiri insan değil ve yoruldum.
burada istediğim gibi doğru düzgün iş bulamadım ve bir türlü hayatımı yoluna sokamadım. defolup gidemedim. geçen eylül ayında bir fabrikada işe girdim, çok memnun olmasam da alışmıştım. içimde değişik bir his vardı, her şey yoluna girecek sanmıştım. sandığım yerden vuruldum...
annemi kaybettim ve ışıklar söndü. annemi kaybettim ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. işten eve geldiğimde onu kaybetmiştim. hiçbir şeyi yoktu, sebebini de doktor yüzünden öğrenemedim. aklımı nasıl yitirmedim hâlâ bilmiyorum. yanımda işyerinden arkadaşım vardı (şu anda da tek görüştüğüm kişi, adı s olsun) ve çoğu şeyi hatırlamıyorum bile. aylarca ölü gibiydim, gerçi şimdi de yaşıyor sayılmam.
konumuza gelirsek, binayı kafalarına göre yıkıyorlar. yıkıyorlar dediğim yukarıdan suyu döküveriyor, herkes kendi katını yıkıyor. her katta iki daire var ve her hafta bir diğeri yıkıyor güya ama hiç öyle olmadı. önceleri annem yapardı ve yan taraftaki kadının sırası olmasına rağmen "nolucak kızım ben yaparım kadın çalışıyor" derdi. ayrıca her hafta da yıkamıyorlar, kafalarına göre takılıyorlar. ne saati belli ne günü. ayrıca şu an olmasa da ben de çalışıyordum, evde olmuyorum ne olacak? onların keyfini mi bekleyeceğim?
bunlar sürekli benim dedikodumu yapıyordu ama ben her zaman katı süpürüyordum çünkü su birikmiş oluyordu. buna rağmen yapmadığımın dedikodusu yapılıyordu. hazirandan beri ben yıkıyorum, yan taraftaki kadının umrunda bile değil.
sabahın köründe elini hiç çekmeden zile basıp (kendi o saatte yıkadı ya sen de kalkacaksın yatamazsın) utanmadan üste çıkan insanlar... neyse. geçen hafta yine apartmanın kapısı bozulmuştu, arkadaşım geldiğinde inip kendim açıyordum. (bu daha önceleri de oldu ve para istenmişti, bu defa otomat değişmiş) geçen hafta yukarıdaki kadının kocası kapıya geldi (ondan önceleri de zile bastı bir iki dk sonra açtım kimse yok, aradan bir saat geçti yine basıldı açıyorum kimse yok)
elinde anahtar, para istiyor. otomatiğin sürekli bozulduğunu söyledim ve "şu an nakitim yok yarın veririm" dedim. bu arada anahtarı da istemedim zaten, parayı verince alırım diye. elini kaldırıp dur yapar gibi "sen yanlışsın, yanlışsın" dedi. neredeyse beni dövecek. "yanlışsın derken?" dedim, "ben buraya göçeli 30 yıl oldu daha önce böyle olmadı" dedi. "e daha önce de para alınmıştı otomatik sürekli bozuluyor" dedim. bu bana bağırmaya başladı, yukarıdan da karısı çıktı "binada yaşayınca vermek zorundasın" dedi "siz niye çarpıtıyorsunuz anlamadım vermiycem mi dedim yarın veririm diyorum" dedim. hakaret etmeye başladı bağırma diye. kendileri kapıma gelmiş olay çıkarıyor, hakaret, tehdit ediyor ve benim susmamı bekliyor.
adam da "siz hep böyle sorun çıkarıyorsunuz, binayı da temizlemiyorsunuz" dedi. o zaman iyice delirdim. "ne sorun çıkarması ya ne parası dediyseniz verdim ayrıca 3 aydır ben yıkıyorum ne diyosun sen" dedim. o sırada yan taraftaki de çıktı, "ben yıkamıyo muyum söylesene" dedim o ara olay koptu zaten. adamın karısı o ara beni tehdit etti "kafana çivi çakarım, binada karşılaşmayalım" bilmem ne diye.
daha ağza alınmayacak tonla laf edildi. (kafasını sallayarak ben senin hayatını biliyorum dercesine)"evden çıkmıyormuşsun, kirayı ödemiyormuşsun, seni bir gecede attırırım" dedi. "eee öyle bir anda çıkılıyor mu, ne ödememesi ya ne saçmalıyorsun sen kimi attırıyorsun pis dedikoducular defolun kapımdan polis çağırırım" dedim. "çağır hadi bekliyorum" dedi adam. ellerim titriyordu kapıyı kapattım, yarım saate yakın hâlâ hakaretler... o ara ben ağlayarak s'yi aradım. sağ olsun, çıktı geldi yarım saate.
anahtarı almaya o gidecekti. (adam daha önce onu bir kez yanımda gördü diye gidip şu kadar elektrik parası var demişti, ben de parayı verirken kuzenime söylemişsiniz diyerek vermiştim) biraz değişik konuştu sinirimi bozdu, yok ben buranın sakini değilim garip geliyor bilmem ne. "seni zaten biliyorlar ama neyse istemiyorum" dedim. yine de yukarı çıktı bu, açmadılar kapıyı. ertesi gün yanımda durmak istedi onca tehditten sonra, çıktık yukarı bastım zile, direkt olarak kadına parayı uzattım tek kelime etmedim. süt dökmüş kedi gibi al anahtarını dedi gittik biz de.
o günden sonra iyice huzurum kaçtı. hatta hissetmiş gibi iki gündür içim sıkılıyordu cumartesi günü yıkamamaya kafayı koymuştum. madem yıkadığım halde yapmıyorsun deniliyor, yapmam olur biter dedim. dün sabahın köründe elini hiç çekmeden zile basıldı, yataktan sıçradım korkarak. kalktım açtım, kimse yok, kim o diyorum ses yok. aşağıdan ses geliyor, yukarıdaki olduğunu tahmin ettim ama görmediğim için bilmiyorum ve "ben yıkamıyorum kim yıkayacaksa yıkasın" dedim. (başta zile ben basmadım dedi bu arada)
yukarıdan biri çıktı merdivende duruyor, bağıramazsın bilmem ne demeye başladı. "ben o kişiyle muhatabım, ne dediğini anlamıyorum zaten o yüzden bağırıyorum" dedim, bağırdığın kişi benim annem bilmem ne dedi o sırada kadın da aşağıdan geldi. "ee kendileri bana bağırırken, kapımda hakaretler ederken iyi" dedim. kadın da "parayı vermiycem demeseydin o zaman" dedi "siz iyi misiniz ya, vermiycem mi dedim yarın vericem dedim verdim de gelip gidip kapımda hakaretler tehditler ediyorsunuz bak yine de teyze diyorum tek bir hakaret etmedim size" dedim. bu yine başladı hakaretlerine.
yok 30 yıldır burdaymış benim gibisini görmemiş, yok ev sahibime söylermiş. "kime ne söylüyorsan söyle napacak ev sahibi? ben de sizin gibisini görmedim hem dedikoducu hem kötü kalplisiniz" dedim. kapıyı kapattım hâlâ hakaretler ediyor. sonra arkadaşımın geçen haftaki olayda (bu s değil başka) dediği aklıma geldi, ses kaydı al şikayetçi ol diye. ben de olay bir anda gelişti, aklıma gelmedi demiştim. sonra devam ettikleri için açtım, polis çağırıcam git diyorum kocası gibi "çağır polis napacak bana" diyor. kızı yukardan bağıra bağıra atlayarak merdivenden iniyor, elinde süpürge "polisi mi arıyosun sen polis mi çağıracaksın" diye beni dövmeye geliyor. o sırada kaydı açmıştım ama gitsinler diye polis çağırıcam dedim. beni dövmeye yeltenince kapıyı vurdum kapattım.
yine s geldi bir saat sonra, çok sinirlerim bozuktu ama artık ağlayamıyorum bile. ben şikayetçi olacaktım, "polisler zaten bir şey yapmayacak, olay daha da büyüyecek boş ver" dedi. "asıl polis çağırıcam deyip bir şey yapmazsam yüz bulacaklar" dedim. artık iyice huzursuzum. ne yapacağımı bilmiyorum.
ev sahibine gelirsek, evin hiçbir şeyiyle ilgilenmez ve sadece çıkmamı istiyor. baksanıza, binadakilere bile dedikodumu yapmış. kiramı ödememek gibi bir şey söz konusu da değil, iftira atıyor resmen. o gün ona da mesaj döşemeyi düşündüm ama tuttum kendimi. annem gittikten 2 hafta sonra annesini arattırıp, kiraya zam istedi kaç katı. annemin vefat ettiğini ve şu an taşınacak durumda olmadığımı söyledim, zaten biliyormuş. bir başın sağ olsun kızım demiyor da para için arıyor. sonra tekrar oğlu devreye girdi, o da o zamanlar tehdit etmişti çıkıcam zaten ama bir anda olmuyor dememe rağmen.
biz zaten annemle bu binadan taşınmak istiyorduk, biliyorsunuz öyle bir anda pat diye çıkılmıyor yoksa bunca şeyi çeker miyim? çok mu meraklıyım her günüm huzursuz... tehdit ettiği zaman da madem öyle aç dava dedim, 3 ya da 6 aya çıkarsın dedi. o işler o kadar kısa sürmüyor dedim, 13 tane kiracım var gayet sürer demişti ama ne hikmetse ağustos ayında konuştuğumuzda ben öyle bir şey demedim dedi.
şimdi de çıkmamı istiyorlar. yiğeni intihar etmiş, o evde yaşamak istemiyormuş abisi buraya geçecekmiş. başka evleri yokmuş bilmem ne. şu an durum belli dedim o zaman dava açılacak demişti. öyle kaldı. (ayrıca benim ev sahibim kim o bile belli değil, bir annesi aradı bir kendisi bir başka numara aradı.)
s, her koşulda yanımda oldu. ailem gibi gördüm onu ama ben arkadaş olarak görürken o çalıştığımız zamandan beri beni seviyordu. defalarca reddetmeme rağmen vazgeçmedi. evlenelim, her şey senin istediğin gibi olsun, gerekirse diğer evlilikler gibi olmasın dedi ama buna inanmadım tabi ki. kendisini gerçekten canım gibi seviyorum ama o gözle bakmamıştım. bir de evlilik düşünen birisi değildim, ilişki bile istemiyordum. ben annem annem diye acı çekerken bunları düşünecek halim de yoktu.
şimdi tüm bu olanlardan sonra düşünmeye başladım ama evlenmeyi bile hayal etmemişken olursa bu şekilde olacak olması da ayrıca üzüyor. bir şeylerden kurtulmak için evlenmek istemiyorum ama bir taraftan da neden olmasın diyorum. geçen gün anneme gittim, öyle ağladım ki fikrini alamıyorum hiçbir şey anlatamıyorum diye...
1 aydır bir şeyler değişmeye başladı aramızda. ne hissettiğimi bilmiyorum, hoşlanıyor gibiyim ama adını koyamıyorum. hep evlensem bile aşık olarak evleneceğimi düşünmüştüm. annemden sonra sanki kalbim de öldü. bir şey hissedemediğim için uzun zaman kendimi suçladım ve acaba sürekli baskı gördüm diye mi şimdi hoşlanıyorum gibi geliyor diye sorguluyorum. hatta bunu kendisine de söyledim çünkü hiç yalan söylemedim.
o sevmesem de razıydı, bu da bana hep saçma geldi. sen kendine bunu layık görebilirsin ama ben göremem demiştim. onu görmediğim zaman özlüyorum, merak ediyorum, yanındayken güvende hissediyorum, konuşmayı, kahve içmeyi, kedilere köpeklere mama vermeye gittiğimde eşlik etmesini seviyorum ama öyle aşık gibi hissetmiyorum. aşık değilim de dedim. hep dürüst oldum. belki de 1 yıla yakın arkadaş gözüyle baktığım ve hep olmaz dediğim için şu an hoşlandığımı mı kabul edemiyorum?
o kadar karışığım ki. normalde hep bir şeyler hissederek bir ilişkiye başlardım ama son bir yıldır ne normal ki? yaşadıklarımın ağırlığından kalbimi duyamıyorum. çok uzun oldu, kusura bakmayın ama kızınız, kız kardeşiniz olsa ne derdiniz? öyle bunaldım ki, hata yapmaktan korkuyorum. ailemden başka kimse yok. hem başka şehirdeler hem de görüşmüyorum.
evlensem bile düğünüm olmayacak mesela...düğünüm olsa kim gelecek ki? annem olmayacak en başta. her şey zoruma gidiyor. taa en başından yanımda oluşu için herhangi bir beklentisi olduğundan değil, arkadaş olduğumuzdan, bana kıymet verdiğinden olduğunu söylemişti. minnettar olmak ayrı bir şey bu ayrı, eğer inanmasaydım yanımda olmasına da müsaade etmezdim. şimdi kabul etsem, on güne kalmaz burdan kurtulurum evet ama ben doğru düzgün karar vermek istiyorum. mutlu olacağımdan emin değilim, evet beni seviyor, düşünüyor, şüpheye düşmüyorum, güveniyorum. her koşulda da yanımdaydı sağ olsun...ama bunlar evlenmeye yeter mi?
belli başlı farklılıklar var, ben sınırlarıma müdahale ettirmem ve açıkça da söyledim. (dizimdeki bir elbiseye yorum yapmıştı, bozmuştum) bu tarz şeyler beni korkutuyor. hayatım hep mücadeleyle geçti, okumak için babamla savaştım, yaşamak için hayatla... şimdi burdayım. yaşamak istediğimden bile emin değilim. ben sadece burdan, bu şehirden gitmek istiyorum ama iş bile bulamıyorum. her yerden köşeye sıkıştırılmış hissediyorum. yanlış adımlar atmak istemiyorum. annesiz olmak ne zormuş...anneme dedim ki "senin bile annen hayatta ama sen neden beni bırakıp gittin? ben artık çok yoruldum."
ama cevap gelmedi.
okuduğunuz için teşekkür ederim...
3 yıldır binanın genel gürültüsünü geçtim hem alttakinin hem üsttekinin sesini çekiyorum. sabahları onlara göre uyanıyor, geceleri onlara göre uyuyorum. bir kez olsun gidip de ses yapıyorsunuz demedik. ilk zamanlar sadece bir kere gece vakti çok ses olunca vurmuştum alttakine, onlar da geri vurdu ve "kiracısınız ses çekeceksiniz" denildi. (2 yıl önce) para istemeye gelince ev sahibinden istenmesi gereken parayı (binada koku vardı boru değişecekmiş. bu arada hâlâ koku var bir şey yapılmadı) kapıma gelip "ille de vereceksin" diye olay çıkardılar (üsttekinin kocası, para toplama işleriyle o ilgileniyor ama bir yönetici vs yok kafalarına göreler) ve o günden sonra iyice nefret ettim, asla muhatap da olmadım. ev sahibi desen o da bunlarla aynı...hiçbiri insan değil ve yoruldum.
burada istediğim gibi doğru düzgün iş bulamadım ve bir türlü hayatımı yoluna sokamadım. defolup gidemedim. geçen eylül ayında bir fabrikada işe girdim, çok memnun olmasam da alışmıştım. içimde değişik bir his vardı, her şey yoluna girecek sanmıştım. sandığım yerden vuruldum...
annemi kaybettim ve ışıklar söndü. annemi kaybettim ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. işten eve geldiğimde onu kaybetmiştim. hiçbir şeyi yoktu, sebebini de doktor yüzünden öğrenemedim. aklımı nasıl yitirmedim hâlâ bilmiyorum. yanımda işyerinden arkadaşım vardı (şu anda da tek görüştüğüm kişi, adı s olsun) ve çoğu şeyi hatırlamıyorum bile. aylarca ölü gibiydim, gerçi şimdi de yaşıyor sayılmam.
konumuza gelirsek, binayı kafalarına göre yıkıyorlar. yıkıyorlar dediğim yukarıdan suyu döküveriyor, herkes kendi katını yıkıyor. her katta iki daire var ve her hafta bir diğeri yıkıyor güya ama hiç öyle olmadı. önceleri annem yapardı ve yan taraftaki kadının sırası olmasına rağmen "nolucak kızım ben yaparım kadın çalışıyor" derdi. ayrıca her hafta da yıkamıyorlar, kafalarına göre takılıyorlar. ne saati belli ne günü. ayrıca şu an olmasa da ben de çalışıyordum, evde olmuyorum ne olacak? onların keyfini mi bekleyeceğim?
bunlar sürekli benim dedikodumu yapıyordu ama ben her zaman katı süpürüyordum çünkü su birikmiş oluyordu. buna rağmen yapmadığımın dedikodusu yapılıyordu. hazirandan beri ben yıkıyorum, yan taraftaki kadının umrunda bile değil.
sabahın köründe elini hiç çekmeden zile basıp (kendi o saatte yıkadı ya sen de kalkacaksın yatamazsın) utanmadan üste çıkan insanlar... neyse. geçen hafta yine apartmanın kapısı bozulmuştu, arkadaşım geldiğinde inip kendim açıyordum. (bu daha önceleri de oldu ve para istenmişti, bu defa otomat değişmiş) geçen hafta yukarıdaki kadının kocası kapıya geldi (ondan önceleri de zile bastı bir iki dk sonra açtım kimse yok, aradan bir saat geçti yine basıldı açıyorum kimse yok)
elinde anahtar, para istiyor. otomatiğin sürekli bozulduğunu söyledim ve "şu an nakitim yok yarın veririm" dedim. bu arada anahtarı da istemedim zaten, parayı verince alırım diye. elini kaldırıp dur yapar gibi "sen yanlışsın, yanlışsın" dedi. neredeyse beni dövecek. "yanlışsın derken?" dedim, "ben buraya göçeli 30 yıl oldu daha önce böyle olmadı" dedi. "e daha önce de para alınmıştı otomatik sürekli bozuluyor" dedim. bu bana bağırmaya başladı, yukarıdan da karısı çıktı "binada yaşayınca vermek zorundasın" dedi "siz niye çarpıtıyorsunuz anlamadım vermiycem mi dedim yarın veririm diyorum" dedim. hakaret etmeye başladı bağırma diye. kendileri kapıma gelmiş olay çıkarıyor, hakaret, tehdit ediyor ve benim susmamı bekliyor.
adam da "siz hep böyle sorun çıkarıyorsunuz, binayı da temizlemiyorsunuz" dedi. o zaman iyice delirdim. "ne sorun çıkarması ya ne parası dediyseniz verdim ayrıca 3 aydır ben yıkıyorum ne diyosun sen" dedim. o sırada yan taraftaki de çıktı, "ben yıkamıyo muyum söylesene" dedim o ara olay koptu zaten. adamın karısı o ara beni tehdit etti "kafana çivi çakarım, binada karşılaşmayalım" bilmem ne diye.
daha ağza alınmayacak tonla laf edildi. (kafasını sallayarak ben senin hayatını biliyorum dercesine)"evden çıkmıyormuşsun, kirayı ödemiyormuşsun, seni bir gecede attırırım" dedi. "eee öyle bir anda çıkılıyor mu, ne ödememesi ya ne saçmalıyorsun sen kimi attırıyorsun pis dedikoducular defolun kapımdan polis çağırırım" dedim. "çağır hadi bekliyorum" dedi adam. ellerim titriyordu kapıyı kapattım, yarım saate yakın hâlâ hakaretler... o ara ben ağlayarak s'yi aradım. sağ olsun, çıktı geldi yarım saate.
anahtarı almaya o gidecekti. (adam daha önce onu bir kez yanımda gördü diye gidip şu kadar elektrik parası var demişti, ben de parayı verirken kuzenime söylemişsiniz diyerek vermiştim) biraz değişik konuştu sinirimi bozdu, yok ben buranın sakini değilim garip geliyor bilmem ne. "seni zaten biliyorlar ama neyse istemiyorum" dedim. yine de yukarı çıktı bu, açmadılar kapıyı. ertesi gün yanımda durmak istedi onca tehditten sonra, çıktık yukarı bastım zile, direkt olarak kadına parayı uzattım tek kelime etmedim. süt dökmüş kedi gibi al anahtarını dedi gittik biz de.
o günden sonra iyice huzurum kaçtı. hatta hissetmiş gibi iki gündür içim sıkılıyordu cumartesi günü yıkamamaya kafayı koymuştum. madem yıkadığım halde yapmıyorsun deniliyor, yapmam olur biter dedim. dün sabahın köründe elini hiç çekmeden zile basıldı, yataktan sıçradım korkarak. kalktım açtım, kimse yok, kim o diyorum ses yok. aşağıdan ses geliyor, yukarıdaki olduğunu tahmin ettim ama görmediğim için bilmiyorum ve "ben yıkamıyorum kim yıkayacaksa yıkasın" dedim. (başta zile ben basmadım dedi bu arada)
yukarıdan biri çıktı merdivende duruyor, bağıramazsın bilmem ne demeye başladı. "ben o kişiyle muhatabım, ne dediğini anlamıyorum zaten o yüzden bağırıyorum" dedim, bağırdığın kişi benim annem bilmem ne dedi o sırada kadın da aşağıdan geldi. "ee kendileri bana bağırırken, kapımda hakaretler ederken iyi" dedim. kadın da "parayı vermiycem demeseydin o zaman" dedi "siz iyi misiniz ya, vermiycem mi dedim yarın vericem dedim verdim de gelip gidip kapımda hakaretler tehditler ediyorsunuz bak yine de teyze diyorum tek bir hakaret etmedim size" dedim. bu yine başladı hakaretlerine.
yok 30 yıldır burdaymış benim gibisini görmemiş, yok ev sahibime söylermiş. "kime ne söylüyorsan söyle napacak ev sahibi? ben de sizin gibisini görmedim hem dedikoducu hem kötü kalplisiniz" dedim. kapıyı kapattım hâlâ hakaretler ediyor. sonra arkadaşımın geçen haftaki olayda (bu s değil başka) dediği aklıma geldi, ses kaydı al şikayetçi ol diye. ben de olay bir anda gelişti, aklıma gelmedi demiştim. sonra devam ettikleri için açtım, polis çağırıcam git diyorum kocası gibi "çağır polis napacak bana" diyor. kızı yukardan bağıra bağıra atlayarak merdivenden iniyor, elinde süpürge "polisi mi arıyosun sen polis mi çağıracaksın" diye beni dövmeye geliyor. o sırada kaydı açmıştım ama gitsinler diye polis çağırıcam dedim. beni dövmeye yeltenince kapıyı vurdum kapattım.
yine s geldi bir saat sonra, çok sinirlerim bozuktu ama artık ağlayamıyorum bile. ben şikayetçi olacaktım, "polisler zaten bir şey yapmayacak, olay daha da büyüyecek boş ver" dedi. "asıl polis çağırıcam deyip bir şey yapmazsam yüz bulacaklar" dedim. artık iyice huzursuzum. ne yapacağımı bilmiyorum.
ev sahibine gelirsek, evin hiçbir şeyiyle ilgilenmez ve sadece çıkmamı istiyor. baksanıza, binadakilere bile dedikodumu yapmış. kiramı ödememek gibi bir şey söz konusu da değil, iftira atıyor resmen. o gün ona da mesaj döşemeyi düşündüm ama tuttum kendimi. annem gittikten 2 hafta sonra annesini arattırıp, kiraya zam istedi kaç katı. annemin vefat ettiğini ve şu an taşınacak durumda olmadığımı söyledim, zaten biliyormuş. bir başın sağ olsun kızım demiyor da para için arıyor. sonra tekrar oğlu devreye girdi, o da o zamanlar tehdit etmişti çıkıcam zaten ama bir anda olmuyor dememe rağmen.
biz zaten annemle bu binadan taşınmak istiyorduk, biliyorsunuz öyle bir anda pat diye çıkılmıyor yoksa bunca şeyi çeker miyim? çok mu meraklıyım her günüm huzursuz... tehdit ettiği zaman da madem öyle aç dava dedim, 3 ya da 6 aya çıkarsın dedi. o işler o kadar kısa sürmüyor dedim, 13 tane kiracım var gayet sürer demişti ama ne hikmetse ağustos ayında konuştuğumuzda ben öyle bir şey demedim dedi.
şimdi de çıkmamı istiyorlar. yiğeni intihar etmiş, o evde yaşamak istemiyormuş abisi buraya geçecekmiş. başka evleri yokmuş bilmem ne. şu an durum belli dedim o zaman dava açılacak demişti. öyle kaldı. (ayrıca benim ev sahibim kim o bile belli değil, bir annesi aradı bir kendisi bir başka numara aradı.)
s, her koşulda yanımda oldu. ailem gibi gördüm onu ama ben arkadaş olarak görürken o çalıştığımız zamandan beri beni seviyordu. defalarca reddetmeme rağmen vazgeçmedi. evlenelim, her şey senin istediğin gibi olsun, gerekirse diğer evlilikler gibi olmasın dedi ama buna inanmadım tabi ki. kendisini gerçekten canım gibi seviyorum ama o gözle bakmamıştım. bir de evlilik düşünen birisi değildim, ilişki bile istemiyordum. ben annem annem diye acı çekerken bunları düşünecek halim de yoktu.
şimdi tüm bu olanlardan sonra düşünmeye başladım ama evlenmeyi bile hayal etmemişken olursa bu şekilde olacak olması da ayrıca üzüyor. bir şeylerden kurtulmak için evlenmek istemiyorum ama bir taraftan da neden olmasın diyorum. geçen gün anneme gittim, öyle ağladım ki fikrini alamıyorum hiçbir şey anlatamıyorum diye...
1 aydır bir şeyler değişmeye başladı aramızda. ne hissettiğimi bilmiyorum, hoşlanıyor gibiyim ama adını koyamıyorum. hep evlensem bile aşık olarak evleneceğimi düşünmüştüm. annemden sonra sanki kalbim de öldü. bir şey hissedemediğim için uzun zaman kendimi suçladım ve acaba sürekli baskı gördüm diye mi şimdi hoşlanıyorum gibi geliyor diye sorguluyorum. hatta bunu kendisine de söyledim çünkü hiç yalan söylemedim.
o sevmesem de razıydı, bu da bana hep saçma geldi. sen kendine bunu layık görebilirsin ama ben göremem demiştim. onu görmediğim zaman özlüyorum, merak ediyorum, yanındayken güvende hissediyorum, konuşmayı, kahve içmeyi, kedilere köpeklere mama vermeye gittiğimde eşlik etmesini seviyorum ama öyle aşık gibi hissetmiyorum. aşık değilim de dedim. hep dürüst oldum. belki de 1 yıla yakın arkadaş gözüyle baktığım ve hep olmaz dediğim için şu an hoşlandığımı mı kabul edemiyorum?
o kadar karışığım ki. normalde hep bir şeyler hissederek bir ilişkiye başlardım ama son bir yıldır ne normal ki? yaşadıklarımın ağırlığından kalbimi duyamıyorum. çok uzun oldu, kusura bakmayın ama kızınız, kız kardeşiniz olsa ne derdiniz? öyle bunaldım ki, hata yapmaktan korkuyorum. ailemden başka kimse yok. hem başka şehirdeler hem de görüşmüyorum.
evlensem bile düğünüm olmayacak mesela...düğünüm olsa kim gelecek ki? annem olmayacak en başta. her şey zoruma gidiyor. taa en başından yanımda oluşu için herhangi bir beklentisi olduğundan değil, arkadaş olduğumuzdan, bana kıymet verdiğinden olduğunu söylemişti. minnettar olmak ayrı bir şey bu ayrı, eğer inanmasaydım yanımda olmasına da müsaade etmezdim. şimdi kabul etsem, on güne kalmaz burdan kurtulurum evet ama ben doğru düzgün karar vermek istiyorum. mutlu olacağımdan emin değilim, evet beni seviyor, düşünüyor, şüpheye düşmüyorum, güveniyorum. her koşulda da yanımdaydı sağ olsun...ama bunlar evlenmeye yeter mi?
belli başlı farklılıklar var, ben sınırlarıma müdahale ettirmem ve açıkça da söyledim. (dizimdeki bir elbiseye yorum yapmıştı, bozmuştum) bu tarz şeyler beni korkutuyor. hayatım hep mücadeleyle geçti, okumak için babamla savaştım, yaşamak için hayatla... şimdi burdayım. yaşamak istediğimden bile emin değilim. ben sadece burdan, bu şehirden gitmek istiyorum ama iş bile bulamıyorum. her yerden köşeye sıkıştırılmış hissediyorum. yanlış adımlar atmak istemiyorum. annesiz olmak ne zormuş...anneme dedim ki "senin bile annen hayatta ama sen neden beni bırakıp gittin? ben artık çok yoruldum."
ama cevap gelmedi.
okuduğunuz için teşekkür ederim...