Boşandığı İçin Pişman Olan Var mı?

marjinalfaydali

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
24 Eylül 2009
2.535
68
163
Ankara
Merhaba. Sorum şu: Çok "affedilemez" ve somut bir sebep olmamasına rağmen ( şiddet, aldatma vs.) şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanan ve sonradan zaman zaman pişmanlık duyan var mı hiç ? Yanlış anlaşılmasın, şiddetli geçimsizlik de gayet yeterli bir sebep tabii boşanmak için ama hani diğerleri gibi somt değil ya, o açıdan öyle dedim.

Hani şu konuda da ben hatalıydım, şurada şöyle yapmasaydım, burada şu tepkiyi gereksiz verdim, şimdi boşandım da şöyle daha mutsuzum, ya da bu açıdan aslında evli kalmalıydım diyenlerin düşüncelerini duymak istedim...
 
Son düzenleme:
Benim bu konuda direkt tecrübem yok ama yazabileceğim şeyler var.
Ablamla eşi ihanet yüzünden boşanma noktasına geldiler.
Sonra terapi vs ablam yeni bir şans verdi, tabi çocukları da olmasının etkisi var bu yeni şansta.
Üzerinden 1 sene geçti.
Daha önceden olmayan bir geçimsizlik hali başladı.

Bu defa ablam ciddi depresyona girdi, neden mi.
"Ben aldatıldığım halde, elimde somut sebep varken boşanmadım. Şimdi geçimsizlikten boşanırsam vicdan azabı çekerim kızıma karşı" diye..
Konun bana bunu hatırlattı.
Gene terapi aldı.
Terapistin dediğine göre (ki çok mantıklı) evlilikler genelde ihanet, şiddet gibi somut sebeple bitmezmiş. Aksine bu tür durumlarda kadınlar genelde yeni şans veriyorlarmış. Asıl ayrılma sebebi geçimsizlikler oluyormuş.

Yani akut sorunlarla değil, kronik sorunlara boşanma kararı alırmış kadınlar genellikle.
 


pişman olmak değil
somut sebeb olmasına karsın
gecımsızlık konsunda ınsan hep terbıye edılıyor ayrıldıktan sonra cok dusunuyorsun tabıkı keskeler var ama pişman olamk degıl
ekmek bölünde bir kere geri dönüşü olamaz..
 

paylaşımın için teşekkürler ipek.Değişik ve düşündürücü bir fikir. Sanırım gerçekten de tek bir olay ( aldatma, şiddet) bir sefere mahsusmuş gibi görülebliyor biz kadınlar tarafından ve yapmış bir hata mantığıyla affediliyor. Ama uyuşmazlık anlaşmazlık hergün düzenli olarak ömrünüzden ve ruhunuzdan yiyor.Birşeyleri düzeltmek için ne enerji ne de heves kalıyor bi yerden sonra.
 
Pişman olmak mı adı bilmiyorum...
Boşanma sürecinde gel-gitlerim çok oldu.
Boşanmayı kendim istediği halde çok ağladım.
Boşanma sonrası sıkıntılarımı çok zor atlattım.
Ailemle ve yakın dostlarımla aram çok bozuldu.
İhanet ve şiddet olmadığı halde bitmesi gereken bir evliliğimiz vardı ama boşanma sonrasındaki acılarımı çok zor atlattım.
Psikolojik,fizyolojik sağlığımı tamamen yitirmiştim. Ciddi bir tedavi gördüm ben.
Bunları moral bozmak için yazdığımı nolur düşünmeyin. 2 yıl geçti üzerinden şimdi hamdolsun çok iyiyim.
 
benimde annem defalarca aldatıldı ama kızım var babasız kalmasın diye yıllarca göz yumdu aileler araya girdi her defasına derken ikinci çocuk 3 ve 4 derken yaşı oldu 30 ondan sonrada iş emeklilik şu bu derken yaşı oldu 45 ve şuan bi torunu var ve halen aldatılıyor bu saatten sonra nasıl boşanayım ki diyor yani diyeceğim şu ki başka şeyler varsa bilemem ama aldatan erkek hep aldatır onu affetmek ona hep gözyummak müsade etmek demek yol yakınken bişiler yapmak gerek şu an annem çok pişman
 

Aldatmak konusunda ben de öyle düşünüyorum.Ama benim bahsettiğim genel ismiyle fikir uyuşmazlığı, şiddetli geçimsizlik vb. konulardan dolayı yapılmış ayrılıklar.


Paylaşımın için teşekkürler laale. Sanırım biz kadınların bir özelliği, kötü hatıraları unutup iyi sahneleri romantik film tadında tekrar tekrar başa sarıp izliyoruz kafamızda herhalde,izledikçe de üzülüyoruz. Aslında bitme noktasına geldiyse demek ki bitmesi de gerekiyormuş gibi,diğer taraftan.Güzel gitse zaten itmeye kakmaya gerek olur muydu?

Yaşadığın zorlukları atlatmana sevindim. Benim aklıma şu da geliyor. Acab evliliğimizdeki sorunlar o kadar büyük mü ki? Boşandıktan sonra karşılaşacağımız sorunlardan daha katlanılamaz şeyler mi yaşıyoruz, yoksa içinde bulunduğumuz durum bize olduğundan daha sorunlu mu görünüyor? Artık olayı yaşamış ve dışına çıkmış insanların fikirlerini bu yüzden duymak, tecrübelerinden faydalanmak istiyorum. Mesela, çok çok özel olmayacaksa aileyle ya da arkadaşlarla ne gibi sorunlar yaşanabiliyor boşanma sonrası? Ortada somut sebep yoktu da boşandın diye seni mi kabahatli buluyorlar? Ya da artık kendi düzenine alışmış ve egosu daha da büyümüş yetişkin olarak eski bekar günlere dönmek mi insanı yıpratıyor? Biraz açman mümkünse çok sevinirim.

Bu konuyu açarken kimsenin moralini bozmayı aklımdan geçirmedim, öyle birşeye sebep olursam affola.Boşanıp pişman olanların fikirlerini duyup boşanma arefesindeki kesin kararlıların cesaretin kırmak değil niyetim.Ama daha yeni yeni aklından geçirmeye başlayanlara işin bir de diğer tarafını göstermek, kendim de görmek istedim.
 


Rica ederim.
Bana ailemden,arkadaşlarımdan "ah vah yapma,etme" diyen olmadı.
Ailem hep destek oldu her kararıma.
Hatta babacım derdi; "sen hiç bir sorunum yok ama ben bu evliliği istemiyorum dersen yine de arkandayım" diye.
Benim sorunum kendimleydi.
Sürekli sinirli,kavga çıkarmak için yer arayan biri oldum.
Ailemi hep kırdım.
Sanırım yalnız kalmak istedim devamlı ama onlar da bu süreçte beni pek rahat bırakmadılar,hani konuşursam rahatlayacağımı sandılar ben bunu yapamadım. Yapamadıkça da kötü olan ben oldum. "Ailen değil miyiz bizle paylaşmıcan da kimle konuşacan" dediler. O dönem çalışmıyordum geceleri uyumak,sabahları uyanmak azaptı.
Annemin kafamı dağıtmak için anlattığı herşey bana batıyordu.
Arkadaşlarımla da benzer sorunlar yaşadım. Telefonlarını açmadım,buluşmalara gitmedim,evimden günlerce,gecelerce çıkmadım.
Herkes aynısını söyler hala; "ama biz yanında olmak istedik Lale bizi istemedi ne yapalım?" Yani nasıl anlatayım ben saçmalamış olabilirim,çevremi kırmış olabilirim ama hiç kimsenin kendisini haklı göstermesine gerek yok ya beni yalnız bırakacaklardı ya da biz şunu ettik bak bunu yaptık ama demeyeceklerdi. Evime kapanmamı eleştirmeyeceklerdi. Bilmiyorum ki ben mi anlatamadım derdimi yoksa onlar mı anlamadı beni inan hala bilmiyorum.
Evet ben hiç kimseyi istemedim hem de hiç istemedim! Sadece birtek arkadaşım sabırla,inatla benimle iletişim kurmaya devam etti ona da neler derdim beni bıraksın diye ama yok pes etmedi ki o benim birtanemdir.

Şu anda insanlarla aramdaki büyük uçurumların sebebi o günlerden kalmadır bana.
Artık eski Lale değilim.

 
Son düzenleme:

Aslında iletişim isteksizliğinin sebebini anlıyorum. Çünkü eşin zaten herşeyindi, herşeyini paylaşmaya değer bulduğun tek insan oydu. Zaten diğer insanlık alemine evliyken de pek de inancın kalmamıştı belki de. Ve boşandıktan sonra o arkadaşlarla, aileyle muhabbetlerin, sohbetlerin, geyiklerin faniliğini, bittikten 2 saat sonra yine aynı mutsuz insana dönme sendromunu yaşayacagını bilmek, kısacası ne işe yarar ki duygusuydu belki de. Hani sahip olduğum herşeydin, herşeyimi alıp gittin durumu belki de...Bir de sanırım şey hissi var bende de... Muhabbetlerin esas kızı olcam da nolacak ki, hele bir de istifamla, boşanmamla, bilmem neyimle. Yani eş dost akraba benle benim derdimi konuşup hakkında bir yargıya varınca ne olacak? Ne işe yarayacak? Bitmiş, geçmiş bir mesele.Zaten kimse de bizle aynı evde yaşamadı, her detayı anlatmadıktan sonra kimse olanı biteni anlayamaz, benim her detayı anlatmaya mecalim olmaz, her detayı bilmeyen birinin yapacagı yorumlar, verecegi teselliler de beni açmaz. Bu kısır döngü de beni daha da depresyona sürükler....
 

Çok güzel özetlemişsin.
Ben inan ki o durumdayken nedeni,niçini bilmiyordum bile.
Annem "ama anlatmazsan rahatlayamazsın neden susuyorsun?" dediğinde delirme noktalarında mekik dokudum.
Bilmiyordum ama yalnız kalmak istiyordum sadece.
Bir de biz hiç ayrı kalmamıştık kocamla.
Hani insanlar kavga ederler,kadın ailesinin yanına gider,adam birkaç gün sonra gelip yalvarır ağlar kadını geri getirir. Biz bunları hiç yaşamadık.
Öyle büyük kavgalarımız oldu ki o an bile her ikimiz de evimizi terketmedik.
İlk defa onsuz uyudum,uyandım o dönem. Nefesini özlerdim. O ağladıkça ben çok yıprandım.
Oysa o çok büyük kavgalarımızda bu işi bitirseydim belki onu bu kadar çok özlemeyecektim,o yalvarırken ağlamayacaktım.
Kimbilir belki de yanlış olan evliliklerin sonu da yanlış neticeleniyor.


 

Bilmiyorum ki, büyük kavgalarda sonra yapılan ayrılık daha da pişmanlık getirir sanırım bana. Hani öfkeyle kalktım diye düşünürüm, olaydan sonra yaşayacagım pişmanlıkta. Sanki sakin kalıp içimdeki tüm duyguları bitirip, heyecan ve umudu tüketip ondan sonra bitirmek daha acısız olur gibi görünüyor şu an bana. Çünkü ben çok fevri bir insanım. bİRŞEYİ 5 kez söylediysem ve düzelmediyse 6.da dağları deliyorum, hakaretler, kavgalar, gürültüler Karşıdakinin imajı da daha ılımlı ve sakin kişi olunca herkes kabahati sana buluyor, kırk gün deli diyince sen de deli sanıp kabahati kendinde bulmaya başlıyorsun. Bu sebeplerle ben sürekli sakin kalmaya çalışıyorum aslında.
 

Hayat o kadar garip ki...
Aldığımız her kararda böyle yapsaydım şöyle mi olurdu?
Böyle davransaydım o da mı bunu derdi?
Böyle sürüp gidiyor.
Heee bir de işte fazlasıyla kaderci oldum ben mesela.
Boşanmak için evlenmedim ki cümlesini papağan misali tekrarlıyorum.
Evlenmek nasıl kaderimizse boşanmak ya da devam etmek de öyle.
Acısız boşanma yok maalesef. Sorgulamalar da hayatın her alanında bizimle.
Herkes için hayırlı olsun,Rabbim hiç kimseyi pişman etmesin inşallah!
 
merhaba,çok uzun zaman önce burda bi kaç paylaşımım oldu.bunlar aldatıldığım ve ne yapacağıma dairdi.ben boşandım çok zor ve sancılı bir dönem geçirdim ama boşanmadan eşime son bir şans vermiştim ki aldatılmama rağmen ama o ne yaptı beni yine aldattı.şuan düşündümde boşanmasaydım kelimesini ben hiç söylemedim tam tersi iyiki boşanmışım dediğim çok oldu.tabi fikirler ve düşünceler kişiye göre değişir bu benim düşüncem.
 
bende boşandım ewet pişmanlıklar yaşıyorum gel gitler oluyor.geri dönebilsem daha sabırlı olup susmayı denerdim eşimi kazanmak adına.çünkü ailesi ve eşim susarak iki yüzlü davranarak bizi bu noktaya getirdi.bende öyle olsaydım sorun olmayacaktı...bizimki maddi sebeplerden bitti geçimsizlik ama buna eşim sebep verdi yinede insan dediginiz gibi film gibi güzel günleri izliyor özlüyorsun.inşallah biz yeniden birlikte olabilirz ben halen daha sewiyorum eşimi.aldatma şiddet yokken bitirmesi eşimin içimi acıtıyor.aldatma olmadıgı içinde sanki şansımız tekrar olabilirmi düşüncesisni atamıyorum aklımdan
 
şimdiii boşanmayı yaşamış bir kadın olaraktan marcicim; bir şekilde, bir sebeple yürümeyen bir evliliğiniz biter…hayatın nimet mi, lanet mi sunduğunu anlayamazsınız. boşandığınız için kendinizi mutlu, içi boşalmış ve hayata yeniden adım atmaya hazır hissederken, size göre nimet olan şey; topluma göre lanettir çoğu zaman. malum pek bir etiketleme meraklısıyız hepimiz.
dün yan komşunuzun bacım, kardeşim diye seslenirken size, anında okus pokusla kadına çevrilirsiniz. o ana dek göze batmayan, herkes gibi olan davranışlarınız; (birilerinin gözünde!) bir anda içinde seksepalite kokan eylemlere dönüşmüştür.“Dul kadın” olmanın “potansiyel verici” olmakla eşdeğer sayıldığı bir devirden günümüze neler değiştiğini düşünüyorum da. koca bir hiç…! tamam, belki biraz anlam değişikliği oldu o kadar. onlara sorarsanız mazeretleri çok açıktır. dul kadının sevişmeye ihtiyacı yok mudur? eeee dünkü size bacım diyenler, her zaman bu ulvi görevi layığı ile yerine getirmek isterler. cinsel ihtiyaçlarınızı karşılamayı vazife edinirler. zaten dul kadının da düşünecek başka bir şeyi yoktur, tek derdi budur. her şeyi bir yana bırakıp, ahhh ahh! biri gelse de sevişsek diye bakınırlar hepsi! üstelik bu hangi seviyede, kültürde, gelenekte bakarsanız bakın dul kadın olmak zorlayıcıdır bir kadın için.

siz boşanırsınız / eşinizi kaybedersiniz; sonra şöyle bir çevrenize bakarsınız, değişen bir şeyler olacak mı diye? bizim beynimizi geçmişte öyle bir boyamışlardır ki, arkadaşınızın eşinin arabasına binmeye bile çekinirsiniz… yalnz yaşamaya çekinirsiniz… yanınızda ki her erkekle işi pişirme ihtimaliniz vardır çünkü! bir neslin filmleri, size bu dul kadınlarla ilgili birçok şey aşılamıştır…insanların bekarken yaşadıklarını yaşarsanız, size cüzzamlı gibi bakıverirler.

birde şu var bakın! diyelim ki; aileniz sizi bağrına basmıştır. onlarla yaşamanız size, biraz daha namuslu bir hava kazandırır. çünkü yanlız yaşayan bayanlar, imkanları! fazla geniş bayanlardır… insanlar yüzünüze bakıp gülümserken, içlerinde:“hem dul, hemde yanlız yaşıyor. bak bak bak. kesin yatıp kalkıyordur bu kadın… zaten geçen günde biri bırakmıştı araba ile… şu gün geç gelmişti evine, çocuğundan da mı utanmıyor… böylelerinden korkacaksın, her daim tetikte olmalısın… evine mi alıyorsun o kadını, kocan evdeyken! deli misin kızım sen…”

bir dulsanız, hareketlerinize iki kez dikkat etmeniz gerekir. nasıl oturulacağı kalkılacağı, nasıl gülümsediğinize bile en ince ayrıntısı ile dikkat edilir. hep iki ile çarpılacaktır her davranışız… en ufak açığınızda aradan sızmaya çalışılır. hemcinsleriniz bekar bir bayanı süzerken, sizi iki kere dikkatle süzerler. erkekler içinse; kolay avsınızdır… nasıl görürler biliyormusun? zorluk çıkartmaz, tecrübelidir. ilişkilerde çocuksu davranışlarla sizi bezdirmez. soru işareti ile biten cümleler pek kullanmaz? yanınızdayken doğaldır, kendini farklı göstermeye çalışmaz, doygundur vs. diye liste uzayıp gider…
 
iş görüşmesine giden dul ve çocuklu bir bayan; sorulan soruda şöyle bir düşünür. heleki çocuğu varsa; bekarım dese bir türlü, demese diğer türlü…en sonunda bekar ama çocuğu olduğunu belirtince, karşıdaki insanın bakışları, değişir mi değişmez mi? ya da yeni tanıştığınız birisine bunu söylediğinizde. bayansa size destek olma ayağında neden ayrıldığınız merek eder önce. erkekse sizinle sevişmenin nasıl olacağı, yada diğer tabirle kendisine verip vermeyeceğinizi. bunlarında hepsini de, içine umut ve ay sen ne güçlüsün kelimeleri altında yaparlar...

ha bi de ayrıldıktan sonra “ben sana demiştim” ler havada uçuşur.

velhasıl zordur dul bir bayan olmak...
 
Boşanmak büyük bir nimet bence. Ben uğraşıyorum ve asla pişman olacağımı sanmıyorum. Çocuğuma huzurlu bir hayat sunmaya çalışıyorum çünkü bizde çocuğun önünde şiddet de vardı. Bence hiçbir kadın durduk yere boşanmaz. Boşanmışsa da pişman olacağı bir durum kalmamış demektir.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…