Haklı" kendine hiç mi saygın yok seni sevmiyorum "
Emin ol bu günler de geçecek. Cocuk olsa sen mutlu olsa o mutlu olmazdı. Babasından ayrılmış ve babasızdan çok uzaklarda büyüyecekti.esinin aile olamadık kısmına katılıyorum. Bu onun yaptıklarını haklı göstermez tabiki. Peki neden sen onunla gitmedin neden uzun süreler hep yalnız kaldınız kiAçtığım konularla sizi darladığımı biliyorum. Desteğe ihtiyacım var.
Kısaca kendimi anlatayım. 9 senelik evliyim. Evliliğimin 7 senesi eşimin ve benim görevlerim yüzünden ayrı geçti. Eşim asker. Hep bir araya gelip aile olmayı bekledik. 8 kere tüp bebek tedavisi falan...
En son görevi yine yurt dışı ve bu sefer 3 sene sürecek. Ben bunu duyunca baya psikolojim bozuldu tabi. Çünkü bir kadının sürekli kocasını evde beklemesi yalnız yaşaması çok zor.
Her neyse aldattı beni ve terk etti. Dediği şey de biz bir evlilik yaşayamadık zaten. Sen çok nazlı kaprislisin. Benim huzura ihtiyacım var. Bir an önce boşanmak istiyorum. Kafamda bir çok sorun var bi de seninle uğraşamam.
Yurt dışında olduğu için davayı kendi açamayacağı için zorla bana açtırdı. 1 ay sonra boşanıyoruz. Ben açmak istemiyorum boşanmak istemiyorum seni hala seviyorum dememe rağmen bana " kendine hiç mi saygın yok seni sevmiyorum " dedi.
Bugün ailemin memleketinde ev baktım. Tayinimi farklı bir şehire istedim. Bugün pazar. Evini görmeye gittiğim aile çok güzellerdi. Eşimle benim yaşlarımda bi çift. 4 yaşında bi çocukları var. Birbirlerine gülümseyerek bakıyorlar. Ev de çok güzeldi. Çocuk da çok tatlıydı. Evi beğendim ama içim bi yandı. Biz çıkınca pazar kahvaltısı yapacaklar. Sonra bi arkadaşıma mesaj attim buluşalım diye. Eşim ve çocuklar evde dedi bana. Bugün pazar çıkamam sen gel dedi.
Böyle evlendik evleneli hep aileye hasret yaşadım. Hep eşimin yolunu bekledim. Hep anne olmak istedim. Nasip olmadı ve şimdi her şey bitti. Ne gerek vardı bunca göreve. Bunca uzaklığa bunca tedavilere.
Eşimi çok seviyordum ben. Dizindeki çocukluk yaralarından, alnındaki ize kadar her bir şeyini seviyordum. Sakallarını, boyunu, duruşunu, sessizliğini... o da baba olmak istiyordu. Hayattaki en büyük arzusu buydu. Ona da nasip olmadı aile olmak bana da. Onun da aileye ihtiyacı vardı. zaten yıllarca hep ailesinden uzakta okumuş büyümüş.
Hayat çok mu kalleşlik yaptı bize? Yoksa bunların hepsi hayatın kendisi de ben mi toz pembe hayallerle yaşıyorum?
Eşime öfke hissetmiyorum içimde. Ona kızamıyorum. Sadece yaşadığımız acilara yoksunluklara kaybolmusluk hislerimize ağlıyorum.
Başka biriyle tanışıp ikinci evliliğimi yapabilirim belki. Belki çok mutlu olurum belki hayat bundan sonra gülecek bana falan... ama şuan içimde yangın var benim. Ailemi geri istiyorum. Anne olmak istiyorum. Eşimi yanimda istiyorum. Ben huzur ve mutluluk istiyorum. Evime girince kapı duvar görmek istemiyorum.
Herkes çocuğun yok çok şanslısın diyor. Evet boşanma sürecinde bir de çocuk olsaydi hayat çok daha zor olurdu ama o büyüyecekti, evde bi nefes bi ses bi soluk olacaktı.
Bu şehire bi yerleşeyim de kendime bi kedi alayım diyorum. Nefes alamıyorum ben yaa. Çok acı çekiyorum.
Senin için hayırlısı buymuş demekki.her şerde vardır bir hayır.düzelir durumun inşallah.Açtığım konularla sizi darladığımı biliyorum. Desteğe ihtiyacım var.
Kısaca kendimi anlatayım. 9 senelik evliyim. Evliliğimin 7 senesi eşimin ve benim görevlerim yüzünden ayrı geçti. Eşim asker. Hep bir araya gelip aile olmayı bekledik. 8 kere tüp bebek tedavisi falan...
En son görevi yine yurt dışı ve bu sefer 3 sene sürecek. Ben bunu duyunca baya psikolojim bozuldu tabi. Çünkü bir kadının sürekli kocasını evde beklemesi yalnız yaşaması çok zor.
Her neyse aldattı beni ve terk etti. Dediği şey de biz bir evlilik yaşayamadık zaten. Sen çok nazlı kaprislisin. Benim huzura ihtiyacım var. Bir an önce boşanmak istiyorum. Kafamda bir çok sorun var bi de seninle uğraşamam.
Yurt dışında olduğu için davayı kendi açamayacağı için zorla bana açtırdı. 1 ay sonra boşanıyoruz. Ben açmak istemiyorum boşanmak istemiyorum seni hala seviyorum dememe rağmen bana " kendine hiç mi saygın yok seni sevmiyorum " dedi.
Bugün ailemin memleketinde ev baktım. Tayinimi farklı bir şehire istedim. Bugün pazar. Evini görmeye gittiğim aile çok güzellerdi. Eşimle benim yaşlarımda bi çift. 4 yaşında bi çocukları var. Birbirlerine gülümseyerek bakıyorlar. Ev de çok güzeldi. Çocuk da çok tatlıydı. Evi beğendim ama içim bi yandı. Biz çıkınca pazar kahvaltısı yapacaklar. Sonra bi arkadaşıma mesaj attim buluşalım diye. Eşim ve çocuklar evde dedi bana. Bugün pazar çıkamam sen gel dedi.
Böyle evlendik evleneli hep aileye hasret yaşadım. Hep eşimin yolunu bekledim. Hep anne olmak istedim. Nasip olmadı ve şimdi her şey bitti. Ne gerek vardı bunca göreve. Bunca uzaklığa bunca tedavilere.
Eşimi çok seviyordum ben. Dizindeki çocukluk yaralarından, alnındaki ize kadar her bir şeyini seviyordum. Sakallarını, boyunu, duruşunu, sessizliğini... o da baba olmak istiyordu. Hayattaki en büyük arzusu buydu. Ona da nasip olmadı aile olmak bana da. Onun da aileye ihtiyacı vardı. zaten yıllarca hep ailesinden uzakta okumuş büyümüş.
Hayat çok mu kalleşlik yaptı bize? Yoksa bunların hepsi hayatın kendisi de ben mi toz pembe hayallerle yaşıyorum?
Eşime öfke hissetmiyorum içimde. Ona kızamıyorum. Sadece yaşadığımız acilara yoksunluklara kaybolmusluk hislerimize ağlıyorum.
Başka biriyle tanışıp ikinci evliliğimi yapabilirim belki. Belki çok mutlu olurum belki hayat bundan sonra gülecek bana falan... ama şuan içimde yangın var benim. Ailemi geri istiyorum. Anne olmak istiyorum. Eşimi yanimda istiyorum. Ben huzur ve mutluluk istiyorum. Evime girince kapı duvar görmek istemiyorum.
Herkes çocuğun yok çok şanslısın diyor. Evet boşanma sürecinde bir de çocuk olsaydi hayat çok daha zor olurdu ama o büyüyecekti, evde bi nefes bi ses bi soluk olacaktı.
Bu şehire bi yerleşeyim de kendime bi kedi alayım diyorum. Nefes alamıyorum ben yaa. Çok acı çekiyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?