Merhabalar hanımlar,
Aranıza yeni katıldım gibi görünse de aslında uzun zamandır sessiz ziyaretçilerinizden biriydim. Endişeleriniz, sevinçleriniz, korkularınız, ümitleriniz hepsini herşeyi okuyup türlü hassasiyetler geliştirdim. Ne çok anlatacak şey var aslında değil mi?
İlk yazımı "boşanma noktasına gelip barışanlar" başlığına açtım çünkü; bende bu duruma aday onlarca kadından biriyim. Bir yıl önce benden 11 yaş büyük, ve 15 yaşında çocuğu olan biriyle evlendim. (ben bekardım). Hiç şaşırıp eleştirmeyin ne olur... Onu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Gözlüklerini çıkartıp bana bakıp gülümsediğini.. İşte ben o an zaman mekan ötesi bir yolculuğa başladım.. dönüp dönüp durdum aynı yerde..
neyse.. Biz çok etkilendik birbirimizden ve 2-3 ay gibi kısa bir sürede evlendik.
Ve üzülerek söylüyorum ki, ancak 6 ay bir arada kalabildik. Ve ben evi terkettim.. Bir seneyi ayrı evlerde bu şekilde doldurduk ve anlaşmalı olarak geçen hafta ayrıldık. Buraya kadar herşey normal görünüyor.
Mahkeme salonundan çıktığımızda onu ilk kez ağlarken gördüm.. Bende tutamadım kendimi.. Herkes bize bakıyordu..
O günden beridir ara ara telefonlaşıyoruz. Ve bir şansı hakkettiğimizi düşünüyor hep. Aklım çok karışık.. Ondan süre istedim ve ne yapacağımı hala bilmiyorum..
Gelelim boşanma nedenimize.. Şunu samimiyetle söylüyorum ki; ne aldatıldım ne dayak yedim.. Ne hakaret, ne de küfür.. İçkisi, kumarı, dışarda vakit geçirmesi v.s. durumları da yoktu.. Ama eleştirilmekten ve sürekli küçük bir çocuk gibi ne yapılacağımın söylenmesinden bıktım.. Ben üniversite eğitimli etrafından aklıyla, bilgisiyle, becerileriyle takdir toplayan bir kişilikteyim.. Ama o bunların hiçbirini önemsemedi.. Basit ev işlerini bile bana öğretmeye, böreğe kattığım sütün yarım yağlı mı tam yağlı mı olduğunu denetlemeye kalkıştı.. Çok kez konuşmaya çalıştım ama anlatamadım. Nedense kadınların hep bişeyleri eksik yapacakları yönünde bir algısı var. Bunu yıkamadım. Ve de çok titiz..
Günlük hayatı bir kenara bırakırsak, geceleri bambaşka bir adam benim eşim. Öyle tatlı birine dönüşüyor ki özel zamanlarımızda.. Ona doyamıyorum. Ama sabah kalkıyoruz herşey başka bir şekle dönüşüyor. "Bu çoraplar niçin böyle katlandı", "Nevresimleri düzgün asmıyorsun", " o tabakları kullanmasan iyi olur demiştim" gibi basit, abuk sabuk saplantılarla boğuyor beni..
Ne yapacağımı bilmiyorum. Üzgünüm..
Yazı uzun oldu. Gözlerini benim için yoranlar beni affetsinler.. Bana birilerinin birşey söylemesine şiddetle ihtiyacım var