- 28 Mart 2012
- 837
- 714
- 123
- Konu Sahibi sersemsinem
- #1
Yaklaşık 6,5 ay önce çok defa düşündüğüm ama bi türlü uygulamaya geçemediğim kararımı gerçekleştirdim ve iki çocuğumu alıp, koca evine mendil salladım.
Bi avukatım ve hatta adliyeye verilmek üzere hazırlanmış bi dilekçem vardı fakat babamın aşşırı ısrarı üzerine geri çektim.
"Belki" dedi babam, "belki düzelir, belki ayrılık aklını başına getirir, acele etme, 2 çocuğun var sakinleş"
Sakinleştim.
Beklemeye başladım, hiç düzelmeyeceğini bildiğim bi adamın düzelmesini bekledim.
Düzelmeyeceğini ben biliyordum ama etrafımın da bilmesi şarttı çünkü kadınız ve ne münasebet kafamıza göre boşanma kararları falan almalar?
Önce büyükler ikna olmalı (babam ısrarla ikna olmuyor)
İlk zamanlar, babaevine sığınamayacağım, çocuklarla çok zorlanacağım konusunda kendimden emindim.
Hatta ilk 1 ay etrafın söylemlerinin de etkisiyle çok gel-gitler yaşadım;
"kötü de olsa kocandır, kimse ne senin ne çocuklarının kahrını onun kadar çekmez" dediler.
O zamanlar korkuyla ve yutkunarak dinliyordum bunları ama şimdi düşündüğümde neden "ıldı cınım bın kıctım" deyip uzaklaşmamışım ordan bilmiyorum.
Bu 6,5 ay içerisinde elbette çok şey yaşadım,
Kayınvalidemden defalarca hakaret telefonları aldım,
Kaynımın küfürlü ve bol bela okumalı konuşmalarına maruz kaldığım oldu,
Evden çıktığımın 3. ayında kayınvalidem eşyalarını depoya kaldırıp benim evime yerleşti (halen oturuyor)
Çocuklarımı kullandılar, beni sindirmek, vazgeçirmek için psikolojileriyle oynadılar.
Herşeye rağmen, her türlü felaket senaryolarına kulaklarıma tıkayıp, yaşadıklarımı arkama aldım ve önüme gelen herkese "boşanmak istiyorum" dedim.
Bi işe girdim, çocuklarımla biraz annem ilgilendi, biraz babasında kaldılar.
Şimdilerde tamamen bende kalıyorlar.
Kendime bi ev açtım, ailemin apartmanında bi daire kiraladım.
Çok yeni eşyalar alamadım ama kendime ait bi yatağım, çocuklarımın odası, bi televizyonum bi tavam, bi düzenim var en azından.
Çok yorulduğum, durup dinlendiğim, yıkıldığım, soluklanıp kalktığım zamanlarım oldu.
Ve artık hiç kimsenin ikna olmasını beklemeyip boşanma davamı açtım.
Çünkü ben bu adımı atabilmek için çok fazla zaman tanıdım kendime ve eşime.
Hiçbir şey değişmedi.
Hala konuştuğumuzda; "dur bak bana bi hatamı söyle anlıyım, ben niye boşandığımızı bilmiyorum" diyor.
"Peki" deyip susup yürüyorum.
Anlatmıyorum, dinlemiyorum, çabalamıyorum, ağlamıyorum dahi.
İyi ya da kötü bi düzenim, bi işim, bi hayatım var artık,
Kendimle gurur duyuyorum çünkü arkama baktığımda yıllarca "sabır" adı altında süründürülen beni gördükçe yaşadıklarımdan, acizliğimden utanıyorum.
Güçlüydüm, unuttum.
Artık hatırlıyorum, hatırlamakla kalmayıp gücümü yaşıyorum.
Tüm bunların yanında daima tuz dökülmeye müsait bir yaram var,
Aslında asıl konumda bu.
Biri 4 biri 2 olmak üzere iki çocuğum var.
4 yaşında olan bana gelirken çok isteksiz geliyor, bazen ağlıyormuş, allah aşkına beni anneme götürme diyormuş.
Annemi sevmiyorum, ona gitmek istemiyorum diyormuş.
İnanıyorum çünkü bana geldiğinde sürekli "babam bizi ne zaman alıcak" diye soruyor.
Ağlıyorum.
Çoğu zamansarılıp "seni seviyorum sen çok yi bi annesin ama babamızı da özlüyoruz napalım" gibi cümleler kuruyor.
Planlıyım, kurallıyım da biraz.
Uyku, tablet, yemek, kardeşe davranış biçimi gibi ucu sivri noktalarda çok yumuşaklık göstermiyorum.
Bağırmıyorum, anlatıyorum ama bi kural var o kesin.
Baba da bunların hiç biri yok, hiçbiri.
Rica ettiğimde, kuralları devam ettir dediğimde ; "ettireyim de bana da gelmek istemesinler dimi, bence sen kaldır kurallarını çocukların senden nefret edecek yoksa" gibi dünyanın en cahilce cümlelerini duyuyorum.
Anlaşmalı boşanamıyorum çünkü eşim "seni kaybetmicem" deyip duruyor.
Bütün meziyeti bu çünkü, boş laf sarfetmek.
Çocuklarıma nasıl yaklaşacağım konusunda sizden yardım istiyorum.
Ben bu kadar zırhımı kuşanmış bi hayat kurmaya çalışırken, çocuğumun ağzından duyduğum bi cümle beni delik deşik ediyor.
Dağılıyorum.
Bi avukatım ve hatta adliyeye verilmek üzere hazırlanmış bi dilekçem vardı fakat babamın aşşırı ısrarı üzerine geri çektim.
"Belki" dedi babam, "belki düzelir, belki ayrılık aklını başına getirir, acele etme, 2 çocuğun var sakinleş"
Sakinleştim.
Beklemeye başladım, hiç düzelmeyeceğini bildiğim bi adamın düzelmesini bekledim.
Düzelmeyeceğini ben biliyordum ama etrafımın da bilmesi şarttı çünkü kadınız ve ne münasebet kafamıza göre boşanma kararları falan almalar?
Önce büyükler ikna olmalı (babam ısrarla ikna olmuyor)
İlk zamanlar, babaevine sığınamayacağım, çocuklarla çok zorlanacağım konusunda kendimden emindim.
Hatta ilk 1 ay etrafın söylemlerinin de etkisiyle çok gel-gitler yaşadım;
"kötü de olsa kocandır, kimse ne senin ne çocuklarının kahrını onun kadar çekmez" dediler.
O zamanlar korkuyla ve yutkunarak dinliyordum bunları ama şimdi düşündüğümde neden "ıldı cınım bın kıctım" deyip uzaklaşmamışım ordan bilmiyorum.
Bu 6,5 ay içerisinde elbette çok şey yaşadım,
Kayınvalidemden defalarca hakaret telefonları aldım,
Kaynımın küfürlü ve bol bela okumalı konuşmalarına maruz kaldığım oldu,
Evden çıktığımın 3. ayında kayınvalidem eşyalarını depoya kaldırıp benim evime yerleşti (halen oturuyor)
Çocuklarımı kullandılar, beni sindirmek, vazgeçirmek için psikolojileriyle oynadılar.
Herşeye rağmen, her türlü felaket senaryolarına kulaklarıma tıkayıp, yaşadıklarımı arkama aldım ve önüme gelen herkese "boşanmak istiyorum" dedim.
Bi işe girdim, çocuklarımla biraz annem ilgilendi, biraz babasında kaldılar.
Şimdilerde tamamen bende kalıyorlar.
Kendime bi ev açtım, ailemin apartmanında bi daire kiraladım.
Çok yeni eşyalar alamadım ama kendime ait bi yatağım, çocuklarımın odası, bi televizyonum bi tavam, bi düzenim var en azından.
Çok yorulduğum, durup dinlendiğim, yıkıldığım, soluklanıp kalktığım zamanlarım oldu.
Ve artık hiç kimsenin ikna olmasını beklemeyip boşanma davamı açtım.
Çünkü ben bu adımı atabilmek için çok fazla zaman tanıdım kendime ve eşime.
Hiçbir şey değişmedi.
Hala konuştuğumuzda; "dur bak bana bi hatamı söyle anlıyım, ben niye boşandığımızı bilmiyorum" diyor.
"Peki" deyip susup yürüyorum.
Anlatmıyorum, dinlemiyorum, çabalamıyorum, ağlamıyorum dahi.
İyi ya da kötü bi düzenim, bi işim, bi hayatım var artık,
Kendimle gurur duyuyorum çünkü arkama baktığımda yıllarca "sabır" adı altında süründürülen beni gördükçe yaşadıklarımdan, acizliğimden utanıyorum.
Güçlüydüm, unuttum.
Artık hatırlıyorum, hatırlamakla kalmayıp gücümü yaşıyorum.
Tüm bunların yanında daima tuz dökülmeye müsait bir yaram var,
Aslında asıl konumda bu.
Biri 4 biri 2 olmak üzere iki çocuğum var.
4 yaşında olan bana gelirken çok isteksiz geliyor, bazen ağlıyormuş, allah aşkına beni anneme götürme diyormuş.
Annemi sevmiyorum, ona gitmek istemiyorum diyormuş.
İnanıyorum çünkü bana geldiğinde sürekli "babam bizi ne zaman alıcak" diye soruyor.
Ağlıyorum.
Çoğu zamansarılıp "seni seviyorum sen çok yi bi annesin ama babamızı da özlüyoruz napalım" gibi cümleler kuruyor.
Planlıyım, kurallıyım da biraz.
Uyku, tablet, yemek, kardeşe davranış biçimi gibi ucu sivri noktalarda çok yumuşaklık göstermiyorum.
Bağırmıyorum, anlatıyorum ama bi kural var o kesin.
Baba da bunların hiç biri yok, hiçbiri.
Rica ettiğimde, kuralları devam ettir dediğimde ; "ettireyim de bana da gelmek istemesinler dimi, bence sen kaldır kurallarını çocukların senden nefret edecek yoksa" gibi dünyanın en cahilce cümlelerini duyuyorum.
Anlaşmalı boşanamıyorum çünkü eşim "seni kaybetmicem" deyip duruyor.
Bütün meziyeti bu çünkü, boş laf sarfetmek.
Çocuklarıma nasıl yaklaşacağım konusunda sizden yardım istiyorum.
Ben bu kadar zırhımı kuşanmış bi hayat kurmaya çalışırken, çocuğumun ağzından duyduğum bi cümle beni delik deşik ediyor.
Dağılıyorum.