Her fırsatta araya bu konuyu sokuyor o kişiden bahsediyor gibi oluyorum. Demekki okadar çok kafama takmışım ve beni bıktırmış ki, hala sorunlarını unutamaz hale gelmişim. Yüzünü dahi görmek istemediğim ve ayrıldığımızdan son derece memnun olduğum bir zaatı muhteremdir kendisi "oğlak" burcuydu. Ben çok sabırlıyımdır zaten ilişkilerimin yürümesinin temeli bu. Bazen bunun için isyan ederim niye sabretmek zorundaymışım gibi.. ama sonra derim her işte bir hayır vardır diye.
Bu insan benim ömrümdeki 6 seneyi bu huyları yüzünden çaldı.
Kafaya maddiyatı takardı, girişken bir insan değildi aynen sizin anlattığınız gibi. Girdiği iş ortamlarında da geçimsizlik yapar neredeyse ağlarcasına gelirdi işten çıkışta. Üniversite hayatı da böyleydi. Ömrüm o dersten kaldı diye pış pışlamakla geçti diyebilirim. Yani aşağılamıyorum elbet ama erkeklerinde böyle mırın kırın yapanı hiç çekilmiyor.
Kafasına takardı, suratını asardı, ben iyi birşey yaptığımda hemen onu da kafasına takardı "kendisi niye yapamıyor" diye. Kibir, gurur ve bunun yanında kaba tabirle eziklik vardı. (ben ailesini suçluyorum tabi, onları tanıyınca anladım bunu onlar yapmış ona). Parasal konuları hep kafasına vururlarmış, bir dersten kalınca, konu her ne olursa olsun konuyu paraya getirirlermiş. Onu kendilerine muhtaç olduğunu hatırlatıp aşağılarlarmış ki gözümün önünde de yaptılar. Aslında okumuş bir aile, nasıl yaparlar anlam veremiyorum.
O da o yüzden böyle yetişmiş. Şimdi herşeyi oraya yani parasal mevzulara getirecek. Küfür etmek saygısızlık onda da vardı. Yani kendinize yediremiyorsunuz bu saygısızlığı nasıl yapar diye.
Hayatımdaki en iyi yaptığım şeylerden biri ondan ayrılmaktı.
Fakat ömrümün o 6 yılı işte kafamdan atamadığım her fırsatta aklıma getirdiğim pişmanlıklar oldu. Nefret etmiyorum ondan aslında ama görmek istemiyorum yani sevmiyorum bu açık. Kendime kızıyorum niye tahammül etmişim, ömrüm teselli etmekle geçmiş, üniversite yıllarımda çok güzel hobilerim olabilirmiş bu kıskanç ve kibirli insan sayesinde kendimi kısıtlamışım.