böyle sisteme lanet olsun..

aslında bu tip kararlar,
yürürlüğe girdikten sonra fakülteye girenler için geçerli olmalı.
kazanılmış hak olarak değerlendirilebilir belki senin durumun.
dava açarak hakkını alabilirsin. bir hukukçuya danış bence.
hatta bu durumda olan çok öğrenci olduğuna göre dava açanlar olacaktır.

Dünya kadar aldığım hukuk derslerine dayanarak söylüyorum, burda kesinlikle kazanılmış hak yok.
 
5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.

Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.


Bir özür dilemek yerine hala yorum yazabilen kişiye.Sanal ortamda olman insanlara hakaret edebileceğin anlamına gelmiyor.Özür dilemek yerine hala yorum yaabiliyorsun.Pazartesi ilk işim yukarıdaki kanuna istinaden seni şikayet etmek olacak.Ip numaranıda alacağım merak etme.
 
tartışma çıkıp konunun kapanmasını istemiyorum konuyu saptırmayın lütfen bu konuda başka rahatsızlıklarınız varsa konu açın orada dile getirin burada değil rica ediyorum..:47:
 
Bu arada bazı kişiler puan farkı sadece 3 gibi şeyler yazmış.Üniversite taban puanları rağbete göre değişir.Ben 1998 girişliyimve benim girdiğim yılda kendi üniversitemde eğitim ve fen edebiyat bölümleri arasında en az 20puan fark vardı.Girdiğim puanla aynı üniversitenin birçok mühendislik bölümünü yazabiliyordum.Zamanla atama sorunları arttıkça öğretmenlik puanları düşmeye başladı.şuan aynı mühendisliklerle arasında uçurum var.
Hem int.elinizin altında taban puan arşivlerini incelemek o kadar zor değil.Basit bir örnek 1998 hemşirelik-öğretmenlik ile 2012 hemşirelik- öğretmenlik taban puanlarına bakarsanız.Nasıl bir fark olduğunu anlarsınız.Bu kinin nedenide bu.Ben türkiyenin en iyi eğitim fakültelerinden birinden mezun oldum,1 puan için ter döktüm,benden 20 puan aşağıda alan ve aynı eğitimi almayan kişi bende öğretmenim olmak istiyorum derse kim kızmaz ki?O zaman kaldırın aradaki farkı heryer eğitim fak. olsun.Hakeden girsin.Bıkmadan söyleyeceğim herkes eğitimini aldığı işi yapsın.

3 puan fark var yazan benim arkadaşım,tabii ki konu açılınca akıl edebilip geçen yılın taban puanlarından kendi okulumdaki fen edb ve eğitim fak.taban puanlarına baktım.fen edb 440,eğitim 443 ile öğrenci almış.Yeterince yüksek ikisi de sanırım.Eğer başarı üniversite giriş sınavındaki puanla ölçülüyorsa ben de kendi bölümümden aşağıda puanlarla öğretmen yetiştiren fakülteleri beğenmeyeyim o zaman.Sonuçta üniversiteler arasında da verilen eğitimler arasında ne kadar fark olduğunu biliyoruz.Bu durumda xxx şehrindeki küçük bir üniversiteden mezun olan bir eğitim fakülteli yerine memleketin sayılı okullarından mezun olup formasyon alan bir öğretmeni tercih ederim.Tabii ki taban puanları o bölüme rağbet edilip edimemesine göre değişir.Konuyu puan meselesine getirenler eğer dikkatli okursanız biz çok yüksek puanlarla eğitim fakültelerine giriyoruz,fen edebiyatların puanı çok düşük,neredeyse yarımız kadar diyen eğitim fakültelilerdi..Bu arada hangi okul mezunusunuz bilmiyorum ama,eğitim fakültesindekiler fen derslerinin tamamını bizimle birlikte aynı sıralarda aynı sınıfta alırlar,sadece eğitim dersleri için eğitime giderler.Dolayısıyla ben herhangi bir derste onlara ayrıca ''çocuk fiziği ,kimyayı şu şekilde daha iyi anlar'' diye anlatıldığını hiç görmedim.Dersin kodu bile aynıdır her iki bölüm öğrencileri için de.Yani görülmesi gereken fen derslerini eğitim,fen-edb ve eğer o dersi alması gereken mühendislik öğrencisi varsa aynı sınıfta alır.Çünkü herhengi bir dersten bir bölüme az diğerine çok öğretilmez.Önceden aldıkları dersler ve bilgilerine göre, müh.öğrencileri daha başarılı olurlar bazı derslerde,bazılarında da biz.Biz derken eğitimi ayırmadım çünkü aynı dersleri alırız biz.Eğitimdekiler bizden daha az alan dersi alırlar,ama ortak derslerimizdeki eğitim tamamen aynıdır.Dolayısıyla pek çok eğitim mezunu da fen edb de yüksek lisans yapıp kariyerine devam edebilmektedir.O zaman bunu da kısıtlayalım,siz öğretmen olmak için okudunuz,bilim yapmaya kalkmayın,gidin eğitim alanında yüksek lisans yapın diyelim ,olabilir mi?O kadar çok var ki alan değiştiren sanayide çalışmak istiyorum diye yüksek lisans yapan bizde ya da bu kadar ağır bir eğitimden sonra öğretmenlik yapmak istemeyen.Bu kadar saçma kısıtlamalara gerek yok zaten başarılıysanız,her yerde başarılı olursunuz.
 
5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.

Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.


Bir özür dilemek yerine hala yorum yazabilen kişiye.Sanal ortamda olman insanlara hakaret edebileceğin anlamına gelmiyor.Özür dilemek yerine hala yorum yaabiliyorsun.Pazartesi ilk işim yukarıdaki kanuna istinaden seni şikayet etmek olacak.Ip numaranıda alacağım merak etme.

Affedersiniz karışmak gibi olmasın -gerçi karıştım artık ama- biraz abartılmadı mı bu konu? :/ Herkesin kendi düşüncesi. Egoist ve sabit fikirli demiş altı üstü. Bunu mahkeme hakaret olarak bile kabul etmez ki. Zamanınıza, paranıza yazık. Dava açacağım demek kolay ama yargılama yoluna gitmek de bir o kadar zor. Kimse kimseden özür dilemek zorunda değil. Ayrıca konu sahibi arkadaşa da ayıp oluyor. Kız derdini anlatmak için açtı konuyu iş nereye geldi. Ne kadar geçimsiz bir toplum olmuşuz:50: Uğraşmaya değmez bence. Kalp kırmayalım.
 
Son düzenleme:
5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K' nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur.

Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.


Bir özür dilemek yerine hala yorum yazabilen kişiye.Sanal ortamda olman insanlara hakaret edebileceğin anlamına gelmiyor.Özür dilemek yerine hala yorum yaabiliyorsun.Pazartesi ilk işim yukarıdaki kanuna istinaden seni şikayet etmek olacak.Ip numaranıda alacağım merak etme.

peki özür dilerim. böyle bir duruma sebep olmak istemezdim
 
"bu kadar basit birşeyi böyle büyüteceğini düşünmemiştim. özür dilerim. "
Bu özürü özel mesajda değil burada belirtmen gerekirdi.Bak eğitim farkımız burada ben bir öğretmen olarak sana insanlara hakaret edilmemesi gerektiğini öğretmiş oldum yeniden.Az önce yöneticilere mail atmıştım ıp numaran için ama büyüklük bende kalsın.Başkalarına karşı daha dikkatli olursun umarım.
Konu sahibi arkadaşım fikirlerimizi özgürce yazıyoruz.tartışmak değil amaç.Birdaha topiğinize yazacakta değilim.Size yapılan uygulama dolaylı olarak bizleride ilgilendiriyor.Hepimiz aynı fikirleri savunmak zorunda değiliz.Üstelik ısrarla yazıyorum herkes okuduğu mesleği yapsın.Umarım herkesin çalışabileceği ortamlar yaratılır bu tartışmalar da yaşanmaz.
 
hepimiz eğitimci olmak için çabalıyoruz, örnek davranışlar sergilememiz gerekirken doğru düzgün tartışamıyoruz bile lütfen konuyu büyütmeyin..
 
Yansımasal konunu çok böldük kusura bakma.Branşın ne bilmiyorum ama alanında yüksek lisans yapıp akademisyen olabilirsin.MEB e bağlı öğretmen olamasan da,daha çok yorulacak olsan da onda da öğretmenlik zevkini yaşayabilirsin,eğer içinde varsa.Öğretmenlik eğer içinde insan sevgisi ve öğretebilme yeteneği varsa yapılabiliyor,yoksa sonradan kazanılamıyor bu özellikler.Sen de çok iyi bir üniversite hocası olabilirsin.Sen şu anda öğrenci olduğun için mutlaka biliyorsun ki,hocalarının arasında iyiler ve kötüler var.Konusunu çok iyi bilip hiç anlatamayanlar olduğu gibi dersine çok hakim olanlar da var.Bu bir çözüm yolu olabilir senin için.Asistan olmanın değişik yolları var,ama doktoran bittiğinde okulda kalacağını da kimse garanti edemez,çünkü bu kadro açılmasına bağlı bir şeydir.Yeni açılan üniversitelerde yer bulabilirsin belki.Yani işsizlik sorunu doktorasını bitirenlerde de var maalesef.
Geçen yıl ve bu yıl iki farklı karar alınan bir konuda sen okulunu bitirene kadar daha çok şey de değişebilir tabii ki.
 
ben fen-edebiyatta bilimi öğreniyorum. hem de A'dan Z'ye. Benim öğretmenlik yeteneğim varsa, pedagojik formasyon almamda ne gibi bir sakınca var. pedagojik formasyonla zaten işin eğitim kısmını öğreniyorum. lisansta da bilimi öğreniyorum. ne bu nefret anlamak mümkün değil.
 
En azından öğretmenler ''de'' yi , ''da'' yı ayrı yazabilse,Türkçemizi katletmese daha iyi olur değil mi ama .Yazan öğretmen ama peşpeşe iki cümlede yazım hatası,yanlış harfe basmak falan da değil üstelik açıkça yanlış.Ben
Türkçeyi kullanamayan öğretmenlerin çocuklarımıza eğitim vermelerini istemiyorum.İşte eğitim sistemimizin hali :Türkçe kullanamayan ögretmenler..
 
'bilim adamı ' olacağız diyerek sınıf öğretmenlerini tiye alan onlarca fen -edebiyat öğrencisi tanıdım.(sınıf öğretmeni falan değilim)

sizin adınıza üzüldüm,çok emek vermişsiniz ama bu kadar azimle iyi yerlere geleceğinize eminim.

eğitim adına atılmış çok güzel bir adım.sonradan formasyon alınırken neler yapılıyor bilmiyorum.staj vs uygulamaları vardır mutlaka ama yine de eğitim fakülteleriyle fen - edebiyat fakültelerinin birbiriyle hiç alakası yok.öğretmenlik yeteneğinden falan bahsetmiş bir arkadaş,ben böyle bir şeyin varlığına asla inanmıyorum.
o zaman hemşireler de doktorluğa yeteneğim var deyip doktorluk yapsın.mümkün mü?asla...başka işlere kimse böyle yorum yapmaz ama söz konusu öğretmenlik olunca herkes söz sahibi olur nedense.kimse doktorun,polisin maaşına bakmaz,öğretmeninkine bakar.öğretmenin tatili herkesin ortak sorunudur.ilkokul mezunu insan bile öğretmene işini öğretir.niye? çünkü bir dönem isteyene verilmiş öğretmenlik hakkı.

kaybettiğimiz saygının belki biraz olsun toparlanması ancak bu gibi girişimlerle olacaktır.ben eğitim fakültesine başladığım andan itibaren hocalarımdan hep bunu duydum :'siz öğretmen olacaksınız,ona göre davranın.' bu bilinç bütün eğitim fakültelerinde vardır.öğretmenlik yapan diğer alan mezunlarından da işlerini çok iyi yapanlar olduğuna eminim,ama yeter artık.

konu sahibinden özür dilerim,konuyu dağıttığımın farkındayım ama yazmadan da edemedim.size hayatta başarılar diliyorum inşallah mutlu olursunuz.
 
Off ne saçma sapan bir tartışma.Bu eğitim fakültelilerdeki kendini beğenmişlik kimsede yok.Eğitim fakültesinden yakın arkadaşlarım var benim girdiğim derslerin zorluğğundan bahsederlerdi hep.Yahu bu bir gerçek ben Türk Dili ve Edebiyatı okudum ve bu alanda eğitim fakültesinden mezun olandan daha fazla bilgiye sahibim.Çünkü ben bilim insanı akademisyen olmak için yetiştiriliyorum.Araştırmalarımızın haddi hesabı yoktu okurken.İşi zeka bilgi yarışına dönüştürmeyin siz zararlı çıkarsınız.

madem bu kadar beğenmiyorsunuz,bu kadar küçümsüyorsunuz,gözünüz niye eğitim fak. mezunlarının yerinde?
 
'bilim adamı ' olacağız diyerek sınıf öğretmenlerini tiye alan onlarca fen -edebiyat öğrencisi tanıdım.(sınıf öğretmeni falan değilim)

sizin adınıza üzüldüm,çok emek vermişsiniz ama bu kadar azimle iyi yerlere geleceğinize eminim.

eğitim adına atılmış çok güzel bir adım.sonradan formasyon alınırken neler yapılıyor bilmiyorum.staj vs uygulamaları vardır mutlaka ama yine de eğitim fakülteleriyle fen - edebiyat fakültelerinin birbiriyle hiç alakası yok.öğretmenlik yeteneğinden falan bahsetmiş bir arkadaş,ben böyle bir şeyin varlığına asla inanmıyorum.
o zaman hemşireler de doktorluğa yeteneğim var deyip doktorluk yapsın.mümkün mü?asla...başka işlere kimse böyle yorum yapmaz ama söz konusu öğretmenlik olunca herkes söz sahibi olur nedense.kimse doktorun,polisin maaşına bakmaz,öğretmeninkine bakar.öğretmenin tatili herkesin ortak sorunudur.ilkokul mezunu insan bile öğretmene işini öğretir.niye? çünkü bir dönem isteyene verilmiş öğretmenlik hakkı.

kaybettiğimiz saygının belki biraz olsun toparlanması ancak bu gibi girişimlerle olacaktır.ben eğitim fakültesine başladığım andan itibaren hocalarımdan hep bunu duydum :'siz öğretmen olacaksınız,ona göre davranın.' bu bilinç bütün eğitim fakültelerinde vardır.öğretmenlik yapan diğer alan mezunlarından da işlerini çok iyi yapanlar olduğuna eminim,ama yeter artık.

konu sahibinden özür dilerim,konuyu dağıttığımın farkındayım ama yazmadan da edemedim.size hayatta başarılar diliyorum inşallah mutlu olursunuz.

Öğretme yeteneğinden ben bahsettiğim için mesajınıza cevap vermek istedim. Evet öğretmek bir yetenektir sonradan edinilen, öğrenilen bir şey değildir. Bir öğretmen branşıyla ilgili bir çok şeyi biliyor olabilir ancak bunu aktarmada zorluk çekerse kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem. Hemşire-doktor örneğinizle de bunun bağdaşan bir tarafı yok.
 
Son düzenleme:
ben de fen edebiyat fakültesinde okuyorum Türk dili ve edebiyatı bölümünü konuyu açan arkadaşımızı çok iyi anlıyorum bizler tercihimizi yaparken fen edebiyat fakültelerinin de formasyon alıp öğretmen olma bilinciyle tercih yapıp kazandık ne eğitim fakültelerine ne de fen edebiyat taki insanlara düşman gibi davranma düşüncem olmadı olamaz da zaten arkadaşımızın konusu da bizlerin haklarının alındığına dair burada fen edebiyat fakültesi eğitim fakültesi tartışması yapmak için açılmadığına eminim bunu bu noktaya getirenlerin ayıbıdır konunun maksadı hakkımızın alınmasıdır arkadaşlar o yüzden saptırma yapmadan yorum yapalım bence lütfen ve de en önemlisi empati kuralım siz bu konumda olsaydınız ne olurdu. ayrıca arkadaşlar formasyon konusuna gelince konuyu açan arkadaşım seni iyi anlıyorum hakkında hakkımızda hayırlısı olsun ama henüz kesin bir bilgi yok bu konu da kulaktan dolma bilgiler dolaşıyor diyeyim benim öğrendiğim bilgiyi de sana ve ihtiyacı olan üzülen arkadaşlara aktarayım bizlerin de formasyon hakkımızın alınmadığı ve bir sınava tabş tutulacağımız yönün de ayriyeten yine formasyon hakkımızın devam ettiği yönünde hatta bu konunun mecliste görüşülmek üzere hazılrık yapıldığı söyleniyor bunlar sadece duyduklarım bildiklerim kesinliği nedir bilemem ama kesin bir haber yok ne televizyonlar da ne siteler de ben kendi hocamla da görüştüm o da aynı şeyleri söyledi bize henüz böyle bir haber gelmedi diye o yüzden kulaktan dolma haberlerler kafamızın kurcalanmasına izin vermeyelim gerçek olan neyse er ya da geç ortaya çıkar hepimiz için hayırlısı olsun.
 
Yorumların hepsini okuyamadım. Okuduğum kadarıyla cevap veriyorum

Eğitim fakültesini kazanıyorsunuz. 4-5 yıl boyunca 'öğretmen' olma hayaliyle ders çalışıyorsunuz.
-Bu arada eğitim fakültesinde okuyorum. Lütfen kimse çevresinde çalışmayan kişilere bakıp da yata yata geçiyorsunuz demesin! Uykusuz gecelerimi bir ben bilirim. Eminim fen-edebiyat fakültesi de çok çalışıyordur bu konuda kıyaslama yapmayalım-

Sonra birisi geliyor. Ya ben bilim adabı vs. olamadım en iyisi öğretmen olayım diyerek belki de senin atanacağın okula hakkını elinden alarak atanıyor. Adalet anlayışı bu mu? Ya tam tersi olsaydı. Öğretmen olamadım en iyisi bilim adamı olayım diyip herkes fen-edebiyat fakültesi mezunlarının mesleğine göz dikseydi. O zamanda 'Doğrusu budur, onlar daha donanımlı, daha bilgili' denilecek miydi? Doktor olmak isteyen tıp, mühendis olmak isteyen mühendislik fakültesine gitsin. Bu kadar basit. Hiç zor bir durum değil? Ne olmak istiyorsan ona gidersin. :51:Öğretmenler sadece eğitim fakültelerinden çıkmalı. 2 ayrı fakülte açtıklarına göre bir bildikleri vardır ki bu yüzden kaldırmışlar formasyonu. Çok da adaletli olmuş. Adaletsiz tek bir kısmı var o da bunu yeni döneme uygulamamaları. Konu sahibi: Senin adına çok üzüldüm. Başına gelen gerçekten adaletsizlik. En azından 2012 girişlilere uygulanmalıydı bu sistem. 2 ay kala büyük hayal kırıklığı olmalı. Seneye umarım Ales'e başvurur ve iyi bir akademisyen olursun :)

Bu sadece öğretmenlik için geçerli değil. Geçenler de gazetede 'Fen bilgisi öğretmenleri 6 aylık kursla hemşire yapılıp atanacakmış' diye bir haber okumuştum ki bu da beni çok sinirlendirmişti. Fen bilgisi öğretmenliği oku sonra atanama diye kalk hemşire olacakların yerine atan. Neymiş? KPSS'de daha yüksek not almış-mış-mış. Bırakın Allah aşkına KPSS'nin zeka ölçen bir sınav olmadığı herkes tarafından biliniyor.

Bu yazdıklarım tamamen şahsi fikrim. Kimseye sataşma amaçlı değil zaten çoğu yorumu okumadım.

İyi günler.
 
Kusura bakma arkadaşım ama ben formasyon olayına karşıyım. Yazık değil mi o eğitim fakültelerinde okuyanlara... Onlar kadar puan alsaydınız, öğretmen olsaydınız madem diyesim geliyor.

Benimde aynen diyesim geliyor. Yani tamam şu an o bölümde okuyanlara yapılan haksızlık. Ama en azından 2012 girişliler bilinçlendirilip ona göre tercih yapmaları sağlanabilirdi.

Bilip bilmeden konuşuyor herkes siz fen edebiyatin nasıl yetiştirildiğini blllyormusunuz? Ben suan çoğu öğretmenlik mezunlarından daha donanımlı yetişiyorum. Resmen bilim adamı gibi yetiştiriyorlar sonrada çalışma alanlarini kapatıp işsiz bırakıyorlar benim ailem ne zorluklarla okutuyor beni. Kapatsınlar o zaman bölümleri

Bizim ailemiz de bizi bin bir zorlukla okutuyor. Aman öğretmen olayım bari diyenler mesleğimizi elimizden alsın diye değil! Bunun zorlukla okumak, yatarak geçmek, daha zeki olmak vb. konularla alakası yok.

En azından öğretmenler ''de'' yi , ''da'' yı ayrı yazabilse,Türkçemizi katletmese daha iyi olur değil mi ama .Yazan öğretmen ama peşpeşe iki cümlede yazım hatası,yanlış harfe basmak falan da değil üstelik açıkça yanlış.Ben
Türkçeyi kullanamayan öğretmenlerin çocuklarımıza eğitim vermelerini istemiyorum.İşte eğitim sistemimizin hali :Türkçe kullanamayan ögretmenler..

Yorumları okurken acaba ne zaman biri bunu diyecek diye bekledim. Ne zaman bir öğretmen konu açsa herkes de'ler da'lar ayrı aman bir yazmış ne biçim öğretmen! yaftalamasına başlıyor.
Nasıl ki kimya bölümünde okuyan birisi 'Hmm su 100 derece de kaynar. Bakayım dereceye 98 olmuş. 2 derece daha artsın bari' diyerek öğrendiği tüüüüüm bilgileri gündelik hayatına uygulamıyorsa Ya da biyoloji bölümünde okuyan her sabah aynada kendine bakıp biyolojik taramasını yapmıyorsa lütfen öğretmenlerden de bunu yapmasını beklemeyin. :50:
 
En azından öğretmenler ''de'' yi , ''da'' yı ayrı yazabilse,Türkçemizi katletmese daha iyi olur değil mi ama .Yazan öğretmen ama peşpeşe iki cümlede yazım hatası,yanlış harfe basmak falan da değil üstelik açıkça yanlış.Ben
Türkçeyi kullanamayan öğretmenlerin çocuklarımıza eğitim vermelerini istemiyorum.İşte eğitim sistemimizin hali :Türkçe kullanamayan ögretmenler..

Sadece öğretmenler değil herkes buna dikkat etmeli.Bu konudan bunu çıkarmanız,öğretmenleri bu şekilde suçlamaya çalışmak garip gerçekten çünkü hızlı bir şekilde yazıyoruz ve yazım hataları olması çok normal.Örneğin ben,genelde dikkat ederim ama bazen yanlış yazabiliyorum.Tıpkı sizin yukarıda yaptığınız soru işaretini unutmak gibi.Değil mi ama?Lütfen olayı artık bu boyutlara taşımayın.açık aramaya başlamak kadar çirkin birşey yok bence.
 
Back
X