- 27 Mayıs 2013
- 4.845
- 8.803
- 248
- Konu Sahibi bogurtlenkusu
-
- #121
Akademik çözümler içinde çaresiz kalmaktan kastım buydu aslında. Sosyalleşmesi gerek evet, ama dışarıda, onunla oynayacak çocuk bulamıyoruz ne yazık ki. Ya anneleri zarar verir korkusuyla yaklaşmıyor, ya da çocukların kendileri anlattığıma benzer tepkiler veriyor. Okulda birlikte ders yaptıkları arkadaşları mutlaka vardır, ama işlenmesi gereken öyle çok dersleri var ki, çocuklarla fazla zaman geçirmiyor, veya bizimki oradaki çocuklar istemsiz yüksek sesler çıkardıklarından korkup uzak duruyor. Tek dışarı çıkmasına izin vermemiz ise güvenlik açısından mümkün değil. :/böğürtlen ,peki kardeşin dışarı çıkmıyor mu? okulu arkadaşları var mı?
sosyalleşmenin ,üzerlerinde çok büyük olumlu etkileri olacağını düşünüyorum.tabi ki analttığın olumsuz durumlar da olacak (keşke olmasa ama)ama olumlu duruşları da olacaktır insanların..
anlıyorum durumunuzu..ancak insnalar da görerek alışacaklardır.mesela aynı parka gittiğinizde ilk başta tepki veren anneler,kardeşinizi göre göre alışacaklar diye düşünüyorum..çocuklar için de aynı durum söz konusu..1-2 derken olumsuz olumluya dönüşür diye düşünüyorum.denemeye değmez mi?Akademik çözümler içinde çaresiz kalmaktan kastım buydu aslında. Sosyalleşmesi gerek evet, ama dışarıda, onunla oynayacak çocuk bulamıyoruz ne yazık ki. Ya anneleri zarar verir korkusuyla yaklaşmıyor, ya da çocukların kendileri anlattığıma benzer tepkiler veriyor. Okulda birlikte ders yaptıkları arkadaşları mutlaka vardır, ama işlenmesi gereken öyle çok dersleri var ki, çocuklarla fazla zaman geçirmiyor, veya bizimki oradaki çocuklar istemsiz yüksek sesler çıkardıklarından korkup uzak duruyor. Tek dışarı çıkmasına izin vermemiz ise güvenlik açısından mümkün değil. :/
Umarım yüreği güzel bir çocuk yetiştirebiliyorumdur,hepimize bir uyarı bir ders olsun.Bütün benliğimle ocaman yüreklerinizin Altın'da ezildim inanMerhaba anneler, ablalar ve yakınlarında bir 'çocuk' olan herkes. Nasılsınız? İyi olmanız temennim.
Biz de iyiyiz, aslında daha çok sıradanız. Sıradan bir gün geçirdik.
Biz bugün biraz üzgündük, kk anneleri. Biz dediğim; ben ve benim her şeyim, zihinsel engelli kız kardeşim. Otizmli, zeka geriliğine sahip, sürekli gülümseyen bir masum bıdık ve ben. Şimdilerde ergenlik dönemlerinde olsa da, konuşamayan, konuşmamayı yaşadığı acılı dönemlerin ardından bir tercih olarak seçmiş, "garip" el hareketleri olan, özellikle etrafta 'çocuk' gördüğünde istemsizce gülümseyen kardeşim ve ben.
Biz bugün "sıradan" bir üzüntü yaşadık. Sitemizin bahçesindeki tüm o kuş, kedi ve daha nice bahar cıvıltısından cesaret alarak bahçeye çıktık. Gözleri de iyi görmediği için hiç uyum sağlayamadığı o cıvıltılı ortamlara girmeyiz normalde, kendini kötü hissetmesin diye. Kendimiz gezeriz, ablasının abuk subuk gözlemlerini dinler. Biraz dolaştık, biraz oturduk, her zamanki onun cevap vermediği solo diyaloglarımızın arasında, bizim apartmandan iki kız çıkıverdi, 10-11 yaşlarında. Aramızda mesafe vardı fakat çok da değildi. Kardeşimin "garip" el hareketlerini göstererek 'napıyo bu normal değil heralde' dedi biri. Ve gülüştüler. Onlar bisikletlerine binip uzaklaştılar, bense oturduğumuz bankın uçup uzaklaşabilmesini diledim. Daha ütopik bir dünyaya belki. Acıların hala gerçek olduğu, ama o acılara önerilen çözümlerin de gerçek olabildiği bi dünyaya.
Kardeşimin gülüşünün sönüşü, benim tüm o akademik çözümler içinde çaresiz kalışım, duyguları hiç de sönük olmayan ve her şeyi anlayabilen bu çocuğa açıklama yapmakta zorlanışım ilk değil. Bizim için bu üzüntü sıradanlaştı artık yıllardır. Sokaklarda, otobüste, sinemada, çarşıda garipçe bakan, fısıldaşan veya 'acaba ısırır mı' endişesiyle uzak durmaya çabalayan insanlara alışığız. Oysa ki o, üzülüp nadiren konuştuğu anlarda 'allahım al canımı da kurtar' diye ağladığı zamanlarda yalnızca kendine zarar veriyor. Ne bilsinler?
Yetişkinler değil belki ama yetişkinlerin yetiştirdiği çocuklar, birkaç duygudan mahrum büyüyorlar. Ben o çocuklara kızabilirdim bugün, azarlayabilir hatta ailelerine şikayet edebilirdim, onları suçlu bulsaydım eğer. Ama suçlu değiller. Ve tabii, benim çaldığım kapıya bakabilmek için tencerenin altını kısıp da bana ilk önce şaşkın bakışlarla bakacak olan bir anneye 'sağduyu' mesajı verebilecek kadar güçlü hissetmedim o an. Belki başka bi zaman.
Anneler, ablalar, teyzeler, biliyorum zaten yapacak çok işiniz var, öğretecek çok şeyiniz var. Zaten büyük bir sorumluluk altındasınız, belki yorgun ve uykusuzsunuz ama, lütfen, tüm o koşturmacanın arasında yetiştirdiğiniz çocuklara öğretilecekler listesine bi küçük madde daha ekleyin.
Onlar gibi olmayanları sevmek.
Eğer onlar severlerse, onlar gibi olmayanlar bi gün onlar gibi olabilirler. Zor bi denklem evet, ama imkansız değil.
Unutmadan evvel, bugün uyumadan önce onlara modifiye edilmiş, farklı bi masal anlatın, bunu lütfen yapın. Tanrı inancınız varsa, onlara kardeşim gibileri de tanrı'nın yarattığını anlatın, veya inancınız yoksa, böyle olmanın onların seçimi olmadığını anlatın.
Ben bugün hem onun, hem benim içimizden geçen birkaç hissi buraya taşıdım fakat, bunun muhtemelen bize bir faydası olmayacak.
Ben de, kardeşim de hayatta olmayız muhtemelen bu basit ricamın sonuçları vuku bulduğunda. Biz yine de yazmak istedik.
Allah hepimizi senin gibi gerçek eğitimcilerle karşılaştırsınBenim kızkardeşim de özel bir çocuk ama ailem küçük bir yerde yaşıyor o yüzden herkes birbirini tanıyor ve kızkardeşimin benden bile geniş bir çevresi var orda..
Bu sene sınıfımda otistik bir çocuk var, bütün sınıfa ona nasıl davranmamız gerektiğini, onu incitmemiz gerektiğini anlattım, hatta 23 Nisan gösterilerinde ona en önde yer verdim, diğerlerinden daha iyi oynadıgını söyleyebilirim, ailesi o kadar mutlu oldu ki anne ve baba gözleri dolu dolu yanıma geldi teşekkür etmeye..
Allah herkesin evlatlarını koruusn inşallah
Ağlattınız beni,Allah karşısına hep iyi insanlar çıkarsın hiç üzülmesin hep gülsün inşallahağlattın beni böğürtlen
içimdeki öyle bir yaraya parmak bastın ki anlatamam
kızım küçücük yavrum herşeyden bihaber meleğim işitme engelli ve ben şimdiden kara kara düşünüyorum..
düşünüyorum çünkü insanlar o kadar acımasız ki..
işitme cihazına bakıp ahlanıp vahlanacaklar yazık duymuyor diye, sanki dünyanın en anormal şeyiymiş gibi, belki duymaması alay konusu olacak, belki dışlanacak, ve çoooooookkkkk canı yanacak biliyorum..
aslında senin benim gibi onların da Allahın yarattığı birer melek, birer birey olduğunu kabullenseler belki çok daha mutlu, vicdanlı, duyarlı nesiller yetişecek ama dediğin gibi çocuklardan önce biz büyükler olarak onların özelliklerini farklılıklarını dışlıyoruz, çocuklar ne yapsın.. hatta bazen büyükler çocuklardan daha bile acımasız oluyorlar yazık ki...
Allah yardımcınız olsun, dilerim ki hayalini kurduğun gibi bir dünyaya dönüşürüz. biz görürüz görmeyiz bilemem ama bizden sonrakiler en azından daha vicdanlı bi dünyada yaşasın..
Amiin insallah, cok cok tesekkur ederimAğlattınız beni,Allah karşısına hep iyi insanlar çıkarsın hiç üzülmesin hep gülsün inşallah
katılıyorum, ne yazık ki ailelerin yaklaşımı çoğu zaman doğru olmuyor ki çocuklar ne yapsınkonu eski ama yazmadan edemeyeceğim. benimde görme engelli kızım var ve bizde ara sıra "senin gözüne ne oldu? görmüyor musun?" eleştirileri ve sözlerini duymak zorunda kalıyoruz. sorun ailede bu durumda.
Görme engelli olmanın yaşattıklarını anlayabilecek az sayıda insandan biriyim şu forumda.konu eski ama yazmadan edemeyeceğim. benimde görme engelli kızım var ve bizde ara sıra "senin gözüne ne oldu? görmüyor musun?" eleştirileri ve sözlerini duymak zorunda kalıyoruz. sorun ailede bu durumda.
Merhaba anneler, ablalar ve yakınlarında bir 'çocuk' olan herkes. Nasılsınız? İyi olmanız temennim.
Biz de iyiyiz, aslında daha çok sıradanız. Sıradan bir gün geçirdik.
Biz bugün biraz üzgündük, kk anneleri. Biz dediğim; ben ve benim her şeyim, zihinsel engelli kız kardeşim. Otizmli, zeka geriliğine sahip, sürekli gülümseyen bir masum bıdık ve ben. Şimdilerde ergenlik dönemlerinde olsa da, konuşamayan, konuşmamayı yaşadığı acılı dönemlerin ardından bir tercih olarak seçmiş, "garip" el hareketleri olan, özellikle etrafta 'çocuk' gördüğünde istemsizce gülümseyen kardeşim ve ben.
Biz bugün "sıradan" bir üzüntü yaşadık. Sitemizin bahçesindeki tüm o kuş, kedi ve daha nice bahar cıvıltısından cesaret alarak bahçeye çıktık. Gözleri de iyi görmediği için hiç uyum sağlayamadığı o cıvıltılı ortamlara girmeyiz normalde, kendini kötü hissetmesin diye. Kendimiz gezeriz, ablasının abuk subuk gözlemlerini dinler. Biraz dolaştık, biraz oturduk, her zamanki onun cevap vermediği solo diyaloglarımızın arasında, bizim apartmandan iki kız çıkıverdi, 10-11 yaşlarında. Aramızda mesafe vardı fakat çok da değildi. Kardeşimin "garip" el hareketlerini göstererek 'napıyo bu normal değil heralde' dedi biri. Ve gülüştüler. Onlar bisikletlerine binip uzaklaştılar, bense oturduğumuz bankın uçup uzaklaşabilmesini diledim. Daha ütopik bir dünyaya belki. Acıların hala gerçek olduğu, ama o acılara önerilen çözümlerin de gerçek olabildiği bi dünyaya.
Kardeşimin gülüşünün sönüşü, benim tüm o akademik çözümler içinde çaresiz kalışım, duyguları hiç de sönük olmayan ve her şeyi anlayabilen bu çocuğa açıklama yapmakta zorlanışım ilk değil. Bizim için bu üzüntü sıradanlaştı artık yıllardır. Sokaklarda, otobüste, sinemada, çarşıda garipçe bakan, fısıldaşan veya 'acaba ısırır mı' endişesiyle uzak durmaya çabalayan insanlara alışığız. Oysa ki o, üzülüp nadiren konuştuğu anlarda 'allahım al canımı da kurtar' diye ağladığı zamanlarda yalnızca kendine zarar veriyor. Ne bilsinler?
Yetişkinler değil belki ama yetişkinlerin yetiştirdiği çocuklar, birkaç duygudan mahrum büyüyorlar. Ben o çocuklara kızabilirdim bugün, azarlayabilir hatta ailelerine şikayet edebilirdim, onları suçlu bulsaydım eğer. Ama suçlu değiller. Ve tabii, benim çaldığım kapıya bakabilmek için tencerenin altını kısıp da bana ilk önce şaşkın bakışlarla bakacak olan bir anneye 'sağduyu' mesajı verebilecek kadar güçlü hissetmedim o an. Belki başka bi zaman.
Anneler, ablalar, teyzeler, biliyorum zaten yapacak çok işiniz var, öğretecek çok şeyiniz var. Zaten büyük bir sorumluluk altındasınız, belki yorgun ve uykusuzsunuz ama, lütfen, tüm o koşturmacanın arasında yetiştirdiğiniz çocuklara öğretilecekler listesine bi küçük madde daha ekleyin.
Onlar gibi olmayanları sevmek.
Eğer onlar severlerse, onlar gibi olmayanlar bi gün onlar gibi olabilirler. Zor bi denklem evet, ama imkansız değil.
Unutmadan evvel, bugün uyumadan önce onlara modifiye edilmiş, farklı bi masal anlatın, bunu lütfen yapın. Tanrı inancınız varsa, onlara kardeşim gibileri de tanrı'nın yarattığını anlatın, veya inancınız yoksa, böyle olmanın onların seçimi olmadığını anlatın.
Ben bugün hem onun, hem benim içimizden geçen birkaç hissi buraya taşıdım fakat, bunun muhtemelen bize bir faydası olmayacak.
Ben de, kardeşim de hayatta olmayız muhtemelen bu basit ricamın sonuçları vuku bulduğunda. Biz yine de yazmak istedik
bir oğlum var 2,5 yaşında bugun bana onu yetiştirirken öğretmem gereken bir sey daha olduğunu öğrettiniz çok teşekkürler kardeşinizi benim içinde öpün gerçekten yarının bize neleri getirip neleri götüreceğini bilmiyoruz
amin canım allah bütün engellilerin karşısına iyi insanlar çıkarsın inşallah.katılıyorum, ne yazık ki ailelerin yaklaşımı çoğu zaman doğru olmuyor ki çocuklar ne yapsın
size ve kızınıza da Allah kolaylıklar versin, hep iyi insanlarla karşılaştırsın, mutlu bir hayatı olsun
Amin canim amiiinnnnnamin canım allah bütün engellilerin karşısına iyi insanlar çıkarsın inşallah.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?