ben sadakat konusunu abartmış olabilirim, eğer kıyaslıyorsan eskisiyle ya da kıyaslamana da gerek yok herşey gözlerinin önündeyse arafta kalıyorsun sanki. ne ileri adım atıyorsun ne de geri. birini incitmek de var işin içinde( ne incinirdi ya

) keşke üzülmeseydimden ziyade keşke öyle birini tanımasaydım da hayata bakış açım hep tertemiz kalsaydı kötü insanların da varolabileceğini öğrenmeseydim diyorum.
yazdığın söz çok doğru ve mantıklı. ama aşk öyle birşey ki istersen o duvarların arasında yaşa, eğer o "doğru" kişiyse ya da yaşamak kaderinde varsa o duvarlarını örer de girer içeri. ben hep duygusal konularda çekiniktim. kendi kendime yeter hatta yalnızlığımdan inanılmaz keyif alırdım. bir ilişki yaşamak zaruri değildi misal huzurum kaçacak gibi hisseder ve insanları uzaklaştırırdım çevremden önceki girdi o duvarları yıka yıka resmen güzel 4 yılım geçti korkularım yok oldu. belki fazla gevşedim sonraki geldiğinde o duvarlar yoktu çünkü son yaşadığın ilişkiye göre değerlendirirsin aslında yeni geleni de ve o sevdiyse, o huzur verdiyse aynılarını bulacağını zannedersin bir şekilde tanıdım işte sonra huzursuz oldum duvar ördüm ama çok geç kalmıştım, kelimeler yetersiz kaldığında gözyaşlarına sığındı, o da kar etmediğinde Allahı alet etti, o durumda bile kuşku duyduğumda bu kez vicdani baskı uyguladı sonuç ortada
engin geçtan'ın bir sözü var: "aşkı çağırırsanız ya kimse gelmez ya da yanlış kişi gelir" diye. aşk beklemekle gelmez, aramakla bulunmaz, çağırılmaz. gelir işte bir anda. ansızın. belki de hayattan en koptuğun en dibe vurduğun anlarda. belki yıllarca büyük bir aşkın hayaliyle yaşayıp tam da umudunu yitirdiğin sırada. duvar örsek de örmesek de o bizi bulur bir şekilde buna inanıyorum sanırım. =)