Aslı: Efendim!
Umut: Yok bişey canım.. Hadi git elini yüzünü yıka da git, annen merak etmesin..
Aslı: Tamam
Umut: (Ardından) Ya nasıl hatırlamaz.. İşte başa döndük yine.. (Aslı’nın telefonu çalar.) Aslı telefonun çalıyo!
Aslı: ( Yüzünü yıkarken yine ağlamaya başlamıştır.) Kim?
Umut: Sakin ol canım ya.. Al, Önder!
Aslı: Aa, bize geleceklerdi ya :S .. (Açar. Ağladığını belli etmeyerek) Alo, Önder!
---
(Umut ve Buse Hoca konuşmaktadırlar.)
Buse: Umut al etüdün var yarın.
Umut: Hımm… Kim?
Buse: Hatırlamıyorum ya; yazmamışım. Yarın görürsün artık
Umut: Önemli değil ya, öylesine sormuştum bende zaten… Hadi çıkıyorum ben yarın görüşürüz.
Buse: Tamam.
Umut: Etüt hangi odada…
Buse:2.nolu’da
Umut: Tamam, sağ ol…
(Ertesi gün Umut Hoca elinde kahvesi etüt odasına girer. Karsısında Aslı’yı görünce şaşırmaz!)
Umut: Aslı dışarı çıkar mısın, benim etüdüm var?
Aslı: Tamam hocam, Etüt benim zaten
Umut:(İste simdi şaşırır… Kahvesini yere düşürmesiyle kendine gelir.)
Aslı: Aman hocam, dikkat… Ben Feride Abla’yı çağırayım da temizlesin şuraları… Size de yeni bi kahve getireyim.(Bi süre sonra Aslı kahveyle geri döner. Yerlerin temizlendiğini görür) Aa,Feride Abla gelmiş bile… Buyrun hocam.
Umut:Aslı?!
Aslı: Efendim?
Umut: Sen benden etüt mü aldın?
Aslı: Evet… Dedim ya, simdi benim etüdüm!
Umut: Ay sevindirik oldum… :)
Aslı: Buse Hoca söylemedi mi? Sizden böyle bi tepki beklemiyordum :)
Umut: Yok söylemedi cadı… Neyse… Soru mu soracaksın?
Aslı: Evet.
Umut: Tamam hangi konudan?
Aslı: Aslında nerden baksan hepsinden…
Umut: Tamam hallederiz… Benim etüdüm yok ne de olsa bugün:)
Aslı: :) Hadi başlayalım o zaman..
Umut: Şimdi daha iyi misin?
Aslı: Hımm.. İyiyim.. Biz onunla barıştık bile..
Umut: Ardından o kadar ağladığını biliyo mu?
Aslı: I ıh
Umut: Bu kadar kolay mı peki.. Affetmek!
Aslı: Bilmem.. Affetmek değil belki ama sineye çekmek..
Umut: Beni de böyle kolay affeder misin?
Aslı: Niye? Size kızmadım ki affedeyim..
Umut: Kızacağın bişey yaparsam!
Aslı: Ne mesela?
Umut: Senden hoşlandığımı söylersem mesela!
Aslı: (Şaşırır. Heyecanlanır.) Nerden çıktı şimdi bu?
Umut: Seni seviyorum ben çok hem de..
Aslı: Nerden çıkardın bunu dedim!
Umut: Seni öptüğüm zaman böyle gari..
Aslı: (Sözünü keser.) Dur, dur.. Dur orda.. Ne zaman, ne zaman!?
Umut: Hiç mi hatırlamıyorsun.. (Aslı kızgın ve anlamsızca bakar. Umut Hoca Aslı’yı tekrar öper. Aslı hatırlar ve kendini geri çeker ver Umut'u iter.)
Aslı: Sen napıyorsun? Biri görse naparız biliyo musun sen!!
Umut: Umrumda değil artık.. Seni istiyorum..
Aslı: Bayım orda yavaş ol.. Ben seni öptüğümü hatırlamıyorum.. Ki hatırlasam bile bişey değişmezdi..
Umut: Yapma bunu.. Sen de hoşlanıyorsun benden, biliyorum.
Aslı: İşte yanıldın bayım.. Ben senden hoşlanmıyorum. Artık şu egolarını yen.. Ben hoşlanmıyorum senden.. Anladın mı?. Belki yakışıklısın, çekicisin ve belki beni de çekiyorsun ama o kadar sadece o kadar!!
Umut: Biliyorum, çünkü beni öptün..
Aslı: Sarhoştum!
Umut: Hatırlıyorsun!
Aslı: Evet.. Hatırladım.. (Çok kızgın bi şekilde) Ama hatırlamak istemiyorum..
Umut: Seni seviyorum
Aslı: Hayır.. Sadece beni de istiyorsun!
Umut: Hayır, farklı!
Aslı: Yeter! Ben gidiyorum.. Lütfen bi daha dersine girmem için ısrar etme!
Umut: Bana bunu yapma!
Aslı: Delisin sen.. Gerçekten!.. Umutsuz vakasın!