Merhamet...
Beklentisi fazla olan insanlar, taraftar sayısı da fazla olunca (çocukları gibi) kendilerine hak veren, bencilliklerini görmezden gelip, beklentileri karşılanmayınca kendilerine acıyıp, kendilerini sıkıntıya uğratılmış hissederler. Dolayısıyla merhameti size değil, Vah zavallı oğullarına acıyarak harcarlar.
Bakkala bile gitmiyorum yazmışsınız, karşılaşmak korkusu ile. Neyin korkusudur bu? Karşılaşırsanız eğer, siz selam vermek zorunda hissedeceksiniz, onlar da almak. Zaman içerisinde böyle bir durum yüzünden ilişkilerin daha çok gerilmesinden mi korkuyorsunuz? Yoksa bu mesafenin aşılıp yine eski fazla samimi ve kuralcı haline dönmesinden mi? Korkunun kaynağı ne?
Yapılması gereken aslında çok basit ama belli yan besleyiciler olması şart. Bunlar "çalışıyor olmak" veya "kendi ailenizle güçlü bağlara sahip olmak" veya "sosyal bir çevreye sahip olmak" veya "sosyal bir kursa üye olmak ve zamanını bununla doldurmak" veya veya veya "Kendinizi geliştirebileceğiniz (dil kursu, bilgisayar kursu, muhasebe kursu) gibi faaliyetlere katılıp, önce kendinizi özel ve önemli hissetmek, sonra bunu karşı tarafa hissettirmek. Tabi ben çok üstten yazıyorum.
Çare var.. Eşinizi kaybetme korkusundan vazgeçerek, kendinizi "değerli", "kaybedilmekten korkulan" birey haline dönüştürebilirseniz, bunu yaparken "yalnız da kalsam ben kendime yeterim" öz güvenini kendinize aşılayabilirseniz, size bir şey olmaz.
Eşinize size şikayet ettiklerinde eşiniz "Anne X de böyle, alışacaksınız" der.. Size surat astıklarında eşiniz "Yanlış yapıyorsunuz, bir adım atmalısınız ki o da size bir adım atsın" der.. Şu an sizin vazgeçmişliğinizden "haksız olduğunuz" sonucunu çıkarıp, onlara karşı beslediğiniz korkudan pay alıp kendisi de onlardan korkar durumda. Umarım ne demek istediğimi anlatabildim..
Eşinize karşı tutumunuzdan geçiyor her şey.. insanların bir suçu yok... Herkes "beklenti" içindedir, kendi kültürü ne gerektiriyorsa. Maksat baştan, olmuyorsa sonradan "kim" olduğunuzu saygı sınırlarını aşmadan ve korkutmadan karşı tarafa belletmek olmalı.