LÜTFEN OKUYUN !!!
"Geçen yıllarda Ankara Damızlık Süt Sığırı Yetiştirici Birliği Başkanı Cengizhan Yorulmaz, Dünya Süt Gününde herkesi ürpertecek açıklamalar yaptı. Yorulmaz, Türkiyeye mama adı altında binlerce ton süt tozu giriyor. Çocuklarımıza taze süt diye süt tozu içiriyoruz. Raflardaki sütün yüzde 80inde süt tozu kullanılıyor. Uzun ömürlü sütler, yoğurtlar, peynirler ve dondurmaların çoğu süt tozundan yapılıyor! dedi. Durum bu kadar vahim. Türkiyede sütçülük 2007nin sonunda krize girdi. Krizin nedeni dünyadaki süt tozlarında çıkan melamin adlı madde. Özellikle Çindeki süt tozlarında, kansere sebep olabilen melamin çıkmasından sonra Avrupa Birliğinde süt tozu tüketimi durduruldu. Bunun üzerine Avrupada süt tozu stokları arttı ve bunlar bir yolla Türkiyeye getirildi. Süt ithalatı yapmak yasak ama süt tozu ithal etmek yasak değil. Yine Cengizhan Yorulmazdan aktarayım: Türkiyeye süt tozu giriyor. Hem de ciddi anlamda. Bakanlık, Dahili İşleme Rejimi adı altında 17 bin ton süt tozu girdiğini söylüyor. Bu miktarı Gümrük Birliği Anlaşmasından dolayı zorunlu olarak alıyoruz. Yani 17 bin ton süt tozu resmi olarak alındı. 57 bin ton da resmi olarak hayvan maması adı altında alındı. Ben Türkiyede hiçbir üretici bilmiyorum ki mamayla buzağı beslesin. Ya da 57 bin ton kedi köpek mamasının Türkiyede işi ne? Ama üzerinde mama yazısı olduğunda ithalatta bir sınırlama yok. İşte mama adı altında süt tozu getiriyorlar. Sonra bundan süt yapıp bize satıyorlar. Taze süt diye süt tozu içiriyorlar. Çevrenizdeki insanlara da sorun, kimse marketlerden aldığı sütte, yoğurtta, peynirde eski damak tadını bulamıyor. Toplum yoğurt yemekten tiksinir hale geldi. Yoğurt tüketimi ciddi anlamda düştü. Çünkü katkı çok.
KAYNAK: Slow Food Türkiye