Bir derdim var. İnsanlar çıldırmış olmalı, canı sıkılan katil oluyor. Doktorlar öğretmenler kadınlar öldürülüyor.. Acil servis çalışanlarına "bunu yaşat yoksa seni öldürürüm" diyen beynini aksesuar olarak taşıyan beyinsizler var. Dizi replikleriyle yaşayan insanlar var. İnsanlarda sabır ve şükür kalmamış. İt kopuk takımı çalışıp didinmiş hayatta belli bir statüye ulaşmış insanlara haset ediyor, kıskanıyor. Herkes ben en güzel giyineyim evim lüks olsun telefonum son model olsun istiyor. Ama devletin zanaat öğretmek için açtığı kurslar -üstüne üstlük para da veriliyor- boş kalıyor, kimse gitmyor. Masa başında oturayım param gelsin mantığı var. Neden bende de yok mantığı var. Tüketim çılgınlığı içimize işlemiş durumda. Zihnimiz günde yüzlerce bilgi tüketiyor, midemiz yüzerce yiyecek tüketiyor. Ama yine de tatmin olmuyoruz. (California sendromu) Aslında hepimiz bir miktar çıldırmış durumdayız. Herkes dışını süslemek için uğraşıyor, saçını başını değiştiriyor güzel görünmek için deyim yerindeyse çıldırıyor, bir siyah noktası olsa deliriyor. Kıyafetin en gösterişlisini giymek için kendini telef ediyor. Ama kimse içini süslemeyi düşünmüyor.. Öyle korkunç bir çağdayız ki, sessizlikten korkar olduk. Karanlık taraflarımızla ve ölümle yüzleşmemek için kendimizi oyalayıp duruyoruz. Televizyonumuzun sesi 1 dk bile kısılmıyor ki bize kendi gerçeğimizi sessizlik hatırlatmasın. Aman şurayı gezeyim aman şunu alayım aman şunu izleyeyim.. Peki yaradan bizi ne için yaratmıştı? Sadece bilinmek istemişti, bize verdiği bunca nimete karşın O'na kul olmamızı istemişti. Ne dünya üstünde ne de ahirette yaradana yakınlıktan başka nimet var mıydı ki? Çıldırmış durumdayız ve çağımız kendi karanlık taraflarımızı bulup onları aydınlatmamız için gerekli olan sessizliği bize vermiyor beynimizi bir an olsun boş bırakmıyor. Allah ailemizi bizi ve bizden doğacakları hayırlı insanlarla karşılaştırın. Çıldırmış olmalıyız..