Ya ben buna hem inanıyorum, hem inanmıyorum...
Yani denk gelebilir de esas, o kişi anlıyor mu "Ben X'e şunu şunu ettimdi, benden de çıktı işte..." diyebiliyor mu, pişmanlık hissedebiliyor mu kısmı var. Yoksa sen ah etmişsin, öbür tarafın evi başına yıkılmış; hala aynı tas aynı hamam kafada devam, etkisi var mı? Demek istediğimi tam toparlayamadım ama sanırım anlaşıldı. :)
Bir ah tutma hikayem var ama; nasıl denk geldi ne oldu bilmiyorum:
Üni. birinci sınıf mıydım neydim, çok saf bir kızdım aklım ne hainliğe çalışırdı, ne başkalarının hainlik edeceğine... "Dünya barışı, kardeşiz" filan modunda bir tip düşün işte öyle bir şeydim.
Biriyle sevgilimsi gibi bir şey olduk, yeni flört zamanları diyeyim, tanışmaca-sohbet haftaları daha.
Bu kişi, bir iftira mı attı diyeyim artık geçmiş zaman da; bir rezilliğin içine bıraktı istediği olmayınca.
Namusuma kadar laf etti.
Neyse, ben de ah ettim (Etmezdim ya çok gücüme gitti), "En kıymet verdiğin şeyden ol, arkasından çaresizce bakarken attığın iftirayı hatırla" gibi bir beddua etmiş bulundum.
İki hafta demedi, gözü gibi baktığı, bu benim aşkım dediği biricik, en kıymetlisi arabası ile şehirler arası yolda büyük bir kazaya karıştı; kaç kemiği kırıldı bilmiyorum ama arabası perte çıktı direkt.
Sene sonra belki, geldi helallik istedi, ağladı...
Bir olay daha var; hastalığım döneminde; yine bir iftira.
"Aynısını yaşayın" dedim, dayanamadım; iftirayı atanın kızı aynı hastalığa yakalandı, haberini aldık çünkü; ağlayarak bize doktor-şehir-çare soruyordu.
Denk geldi diyeyim... Yani karma mı, takdiri ilahi mi; denk geldi öyle, olacağı varmış olmuş, tesadüf belki.
Beddua etmiyorum artık kimseye, direkt "Allah bildiği gibi yapsın" deyip geçiyorum canım deli gibi sıkılırsa.
İyi değil beddua etmek.