• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Depresyon

Siz hangi durumları yaşadınız?


  • Ankete Katılan
    56
Geçmiş olsun panik atak ilaçları ve genetik yatkınlık eşimde tip 2 diyabete sebep oldu. İlaçları bırakmanıza sevindim.



İnsanın kendini gerçekleştirme ihtiyacı var ve senin bunu yapacak imkanın yok. Destekleyecek kimse yok. Yeri geliyor böyle durumlarda eşinin sevgisinden bile şüphe ediyorsun. 2. çocuk bence aile hayatınız çok yıpratmış tabi ki çözümü yok. İlaç desteği de bir yere kadar eğer içiyorsan sonra başka sorunlara sebep oluyor, eşimin panik atak ilaçları en son trigiliseridini 900 lere hba1c sini 12,5 lara fırlatarak diyabete sebep oldu. Bence çocuklar kreşe başlayana kadar dişini sık sonra evliliğini bitirme fikrini tekrar gözden geçir. Kocanın annenle olan diyaloğu çok ama çok sevimsiz geldi. Açıkçası şeklen yanında gibi görünse de manen yok bu koca. Ben seni çok iyi anladım güçlü birisin fakat insan hayat arkadaşında yanılınca hiç bir şey eskisi gibi olmuyor. Gittikçe dibe batıyor. Mutsuz evliliklerin devam etmemesinden yanayım he r zamanda yazarım çocuk yoksa boşanın diye. Çocuklu olunca biraz daha çetrefilli oluyor maalesef süreç.

Evet sanırım aynen öyle, dediğin gibi.
2. çocuk zaten süpriz geldi, nasıl olacak ne olacak derken doğdu.
Hamd olsun Allah sağlık sıhhat versin evlatlarıma, iyi ki varlar.
Çünkü ben gerçekten severek evlendim, ama işte insan başlarda kör olabiliyor.
Bugün düşündüğümde şu an farkında olduğum bir çok şeyin o zaman da farkındaydım.
Sanki "inat uğruna" evlenmiş gibi hissediyorum kendimi.
Ama eşimi sevmiyor değilim, onsuzluğu düşünemezken, aynı anda kendisinden gerçekten nefret edebiliyorum.
Nasıl oluyor diye sormayın, inanın ben de bu duygu karmaşasını anlamlandıramıyorum.

Etrafımda bulunan bir çok kişi bu evliliğin artık devam etmemesi konusunda nasihatlar veriyor.
Fakat gelgelelim şöyle de bir durum var, 2 tane erkek evladım var ve 2si de baba düşkünü.
Ben bir sefer eşimden ayrılmayı denedim, kendimi psikolojik olarak hazırlamaya çalıştım.
Ancak büyük oğlumun düştüğü dehşeti anlatamam size, eminim boşanan bir çok çocuklu kadın bunu atlattı.
Fakat ben kendimde bunu atlatabilecek bir güç göremedim.

Şu noktada evliliğime dair "çocuklarım için sabrediyorum" diyebileceğim noktadayım sanırım.
Çünkü eşime dair bir düzelme yok, düzelme çabası yok, bu da beni giderek yıpratıyor.
Bu yıpranma da beni her anlamda etkiliyor.
Yeri geliyor işe yansıyor, yeri geliyor maneviyatıma yansıyor, yeri geliyor çocuklarıma bile yansıyor.

Ben de burada yorum yaparken bir çok insana çocuğunuz yoksa devam etmeyin şeklinde yorum yapıyorum.
Ancak arada çocuklar varken "neden çocuklarımı babasız bırakayım" sorusu oluşuyor kafamda.
Çünkü ailesine sadık, eşine gereken noktalarda destek verebilen, bakıldığında aklı başında bir eşim var.
O zaman sorun ne diyor insan, ama işte o elle tutulamayan sorunlar da beni bu hale getiriyor...
Kocaman bir kaos içerisinde buluyorum kendimi.
 
Benim annem 30lu yaşlarında depresyon geçirmiş ve hala asabi ve geçmişi unutamayıp affedemeyen bir kadın.Sonuç olarak ben 27 yaşındayım ve manik depresifim iki ablam daha var onlarda aynı annem gibi geçmişte takılıp kalan ve asabi yapılılar.

Yani demem o ki;anne yahut baba genlerle bunu çocuklara aktarıyorlar,çocuklar beyninde o hastalık kodlarıyla doğuyorlar ve yaşamın stres ve sıkıntılarının yoğunlaştığı dönemde hastalık patlıyor.(Doktorumun açıklaması)

Psikiyatrik hastalıklarda özellikle duygudurum bozukluklarında genetik aktarım temel sebeptir.

Belki bende de bu böyle.
Çünkü durup durup eskiye sarabiliyorum.
Misal birşey yaşanıyor, konuya bağlı ya da bağımsız "zamanında şöyle de olmuştu, hep böyle oluyor zaten" noktasına geliyor.
Bu sefer kendi kendimi sinirlendirip birşeylere takıyorum.

Tabii ki erkeklerin kafa yapılarının bu şekilde olmadığını, bizim sardıklarımız onlar için anlamsız.
Bunun da farkında birisiyim, bir erkek kafa yapısı ile kadının kafa yapısı arasında dağlar var.
Düz mantık düşünüyor erkek, bu bilimsel olarakta kanıtlanmış birşey.

Ama ben neyin peşindeyim?
Kendi kendimi mi mutsuz ediyorum bu noktada?
Fazla mı talepkarım?
 
siz zaten evlat olarak çok yüklenmişsiniz hayatı.
annesinin güçlü olmaması bir kadın için zor bir durum.
büyük çocuğunuz kreşe gitsin öncelikle..
eve yakın, makul bir kreş iş görür. oyun oynasın kafi.
anneniz götürüp getirir.
ufaklık da 2 yaştan sonra gidebilir bence.
siz de annenizden akşamları ve haftasonları destek alırsınız daha çok.
böylece iş ve ev dışında kendinize zaman ayırabilirsiniz.

öğlen aranızda müsait misiniz?
çıkıp yürüyemez misiniz?

Evet ben de öyle düşünüyorum.
Bahar ayında büyük oğlumu kreşe göndereceğim çünkü ufaklık çok hastalandı.
Çocuk doktorumuz bu yönde tavsiye verdi, biz de baharı bekliyoruz.

Allah'ın sevgili kuluyum ki yakında bir kreş açılıyor.
Sabah bırakıp akşam alabileceğim nitelikte ve evime çok yakın bir yer.
Annem hem ufaklıkla büyüğü hem kreşe bırakıp hem alamaz.
Ama büyük olan çok bunalmasın terk edilmiş hissetmesin diye haftanın 3 günü ilk etapta göndermek istiyorum.
Çünkü enerjisini atacak yer bulamıyor çocuk o da bunaldı evde.
Annem 2 çocukla uğraşırken ne kadar ilgilenebilecek ki onun ihtiyaçları ile.
Haliyle tek bir çocuğa odaklı olamıyor.

Çalışmayıp işi bırakmayı dahi düşündüm.
Ancak kafamda deli sorular gezdiği için, çalışmazsam daha kötü olacağımı biliyorum.
En azından bu şekilde maddi anlamda yeterlilik sağlayabiliyorum.
Eşime "ben bu akşam arkadaşlarımla görüşeceğim" diyebiliyorum.
Yaptığım harcamalarda suçluluk hissetmiyorum.

Ve ek olarak bugün itibari ile kenara para koymaya başlıyorum ki ne olacağımın garantisinin olmaması giderek kafama dank ediyor.

İş konusuna gelince, işim o kadar yoğun ki ben öğle arası bile yaşamıyorum.
Öğle yemeklerimi yerken bile işimle ilgiliyim her dakika.
Bulunduğum konum ve pozisyon gereği malesef böyle bir şansım yok.
 
Suan depresyon geciren bir anneyim..
Tedavi goruyorum ve asmaya caisiyorum..
2017 benim icin cok zor gecti.. Allah bir faha gostermesin cok cok zor zamanlar yasadim..
Yalniz Depresyonda bile olsam eve kapatmiyorum kendimi.. sizde kapatmayin..
Haftasonu neden evdesiniz...
Maddi durumunuz yerinde sanirim..
Cumadan islerinizi halledin..
Cumartesi sabah kalkin alin cocuklari kahvaltiya gidin..
Sonra cikin birlikte yuruyus yapin..
Ama asla kendinizi eve kapatmayin.. depresyon gecirenlerin yaptigi en buyuk hata bu bence.. bu sekilde dibe coktukce cokuryorsun..
 
Suan depresyon geciren bir anneyim..
Tedavi goruyorum ve asmaya caisiyorum..
2017 benim icin cok zor gecti.. Allah bir faha gostermesin cok cok zor zamanlar yasadim..
Yalniz be. Depresyonda bile olsam eve kapatmiyorum kendimi..
Haftasonu neden evdesiniz...
Maddi durumunuz yerinde sanirim..
Cumadan islerinizi halledin..
Cumartesi sabah kalkin alin cocuklari kahvaltiya gidin..
Sonra cikin birlikte yuruyus yapin..
Ama asla kendinizi eve kapatmayin.. depresyon gecirenlerin yaptigi en buyuk hata bu bence.. bu sekilde dibe coktukce cokuryorsun..

Bende bilmiyorum neden evdeyiz.
Bir anne ve çalışan kadın olarak evin işleri hiç bitmiyor benim için.
Ütü bitse, çamaşır, o bitse temizlik, o bitse yemek derdi, ay ne yedireceğim çocuklara telaşı.
Haklısınız, belki de yaptığım en büyük hata bu, eve kapatmak kendimi.
yeterli enerjiyi bulamıyorum kendimde, ev kuşuna döndüm iyice.

Ben gerçekten sosyal, gezmeyi seven, her anını dolu dolu yaşamaya çalışan bir insan iken nasıl böyle bir hal aldım anlam veremiyorum.
 
işler bitmez..
bırakın ev işini ütüyü filan..
biliyorum iki çocuklu evde iş bitmiyor
yatılı bir bakıcı, bir de her gün evi temizleyen olsa yine batar o ev.
evin eşyanın kölesi olmayın.

çamaşırları haftaiçi halledin.
akşam yıkayın asın.
siyahlar, beyazlar, açık renkliler, kırmızı tondakiler vs.
pazartesi akşam çocuklar yattıktan sonra ütü yapın mesela.
ben asla haftasonu ütü yapmam.

size yazmak istiyorum daha fazla.
konuyu sürdürebilirsek..
 
Sonunda bu da oldu dedirten cinste benim sorunum.
Bazen diyorum "rahat batıyor sanırım"...

Ama kendimi öfkelenmekten geri tutamıyorum.
Onca yaşanan şeye rağmen, eski kendimi arıyorum bir yerlerde.
Bulamayacağımı bildiğim halde.

Genel anlamda hayatıma bakıldığında mutsuz ve depresif olmamı gerektiren birşey yok belki de.
Bir çoğuna göre gıpta edilebilecek derecede bir hayatım var.
Düzgün denilecek bir evliliğim var, iyi bir eşim var, işinde gücünde, çocuklarına düşkün, dışardan bakıldığında bana düşkün...
2 tane dünya güzeli evladım var...
Düzgün bir işim var...
Daha ne olsun değil mi?

Ama huzurum yok, mutluluğum yok, keyfim de yok.
Bir bezginlik var üzerimde.
Bunun için de bir psikiatriste gittim tabii ki ve sonuç: major depresyon = antidepresan

Kızgınlığım arttı aslında bunu öğrenince.
Hayat dolu, neşeli, sosyal, etrafına mutluluk saçabilen bir insan iken,
evden dışarı çıkmayan, sinirleri gergin, canı çocukların gülücükleri haricinde sıkkın, asosyal, mutsuz bir insana döndüm.
Tabii bu noktaya birden gelmiyor insan, yaşadıklarımız bizi bir yerlere taşıyor.

Ne anlatsam nereden başlasam ben de bilemiyorum ki.
Umarım kendimi toparlarım.

Sormak istediğim, depresyona düşüpte, kendisini bu süreç sonrasında eskisi gibi hisseden, iyi olanınız var mı?
Ben bu depresyon ile nasıl baş edeceğimi bilemiyorum gerçekten.
Daha öfkeliyim sanki, daha sinirliyim, eşime karşı, yaşananlara karşı, resmen nefret kusasım var.
Daha bir içime kapandım, daha sessizleştim, çünkü ağzımdan çıkacaklardan korkuyorum.
Her an birilerine patlayarak, bütün öfkemi kusup, herşeyi yerle yeksan edecekmişim gibi geliyor...
Çıkmazda hissediyorum kendimi....
Bende yaşıyorum bu hastalığı benim major depresyon o kadar umutsuz ve caresizdim ki burda bu hastalığı yaşayıp iyi olan bir kaç arkadaşla konuştum onlar umut oldular bana iyilesecegime dair umudum arttı çok zor bir hastalık
 
Sizleri çok iyi anlıyorum bende depresyona çok girdim çıktım.hicbir zaman tedavi görmedim kendim kendime yetmeyecek çalıştım.
İnanın sizlerin yerinde olmak isterdim
Bir kızım var sekiz yaşında su an hamileyim 6 aylık evdeyim ama
İnanın çalışmak ve zamanın nasıl ettiğini anlamamak isterdim
Evdeyim beş kuruş paramız yok istediğimizi o kadar vakit varlı ama yapamıyoruz kapıda araba var sadece hastaneye gidiyoruz bunun dışında yakıt bile koyacak para yok
Sizlerin yapacağı tek şey
Koşuşturma içinde kendinize zaman ayırıp bundan mutlu olmaya çalışacaksınız
İnanın parasız kalmak ve evde ayak uzatıp oturmak delilik yapıyor ben işten ilk ayrıldığım ay kafayı yiyeceğim nerdeyse
 
çalışan bir anne olarak zaman zaman benzer şeyleri yasiyoruz. ev is cocuklar es derken kendimiz eriyip gidiyoruz ortada "ben" kalmiyor. ev isi sizi cok bunaltmış isten eve gidince herhangi bir sey yapmak istesenizde haliniz olmuyor vaktiniz kalmiyor ve kisir döngüde devam eden hayat sizi bir nevi bıktırmış. depresyona girmeyen var mi günümüzde bilemiyorum ben de bir sure once atlatmis bir insan olarak ilaçlardan degil kendimden fayda buldum. varsa izniniz 1 hafta izin alın az bi kafanizi dinleyin kendinize esinize ve cocuklariniza vakit ayirin. izin bitiminde detayli bir temizlik yaptirin. sonra ise baslayin bu kisacik nefes almak bile iyi gelecektir. hatta buzlugunuza sizi rahatlatacak birkac sey de yapip atarsaniz is donusu kimi zaman sizi rahatlatir boylece stresiniz azalabilir. farkli seylere zaman ayirabilirsiniz
 
İyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim.
Terapi almıyorum henüz, alabilir miyim onu da bilmiyorum çünkü kendime randevu bile zor aldım.
Kafaya koydum bugün gideceğim dedim ve gittim, ancak terapi için böyle bir zaman yaratabilir miyim emin değilim.

Evet babamın uslubü çok yanlıştı.
Hayatımın bir çok noktasında yoktur babam, o yüzden aslında söz hakkı da yok.
Ama insanın, daha doğrusu kız çocuklarının, babasına karşı bir zaafı vardır ya.
Bende o zaafın milyon katını düşünün.
Bir çok şeyine göz yumup, bir çok yanlışını affetmiş, göz ardı etmiş, umursamamış bir insanım.
Belki o yüzden bir lafı bana çok ağır geliyor, kaldıramaz noktaya geliyorum.
Bir noktadan sonra da soğuyorum, insan babasından soğur mu? Ama işte bir kelime bende birşeyleri bitirebiliyor.
Bugünlük bu böyle tabii ki, 3-5 gün sonra babamdır, yine eskisi gibi umursamam belki, emin değilim.
Fakat bu ufak ufak kırgınlıklar çığ oluyor bende işte.
Algılaması biraz zor....

Çalışıyorum evet, ekonomik özgürlüğüm var.
ancak bir noktada da çocukları o şekilde evde bırakıp, bunca sorunlar yaşayınca, ki annemdir bakması bir nimet çocuklara o yüzden anneme tek kelime etmeye hakkım yok, işi bırakıp evde mi kalsam da diyorum bazen.
Ancak güvenemiyorum kendime, biliyorum çalışmayı bıraktıktan 6 ay sonra kurtlanıp iş arayacağım.
Var olan işimden ve imkanlarımdan memnunum, en çokta çalışma saatlerinden.
O yüzden bunu da gözüm yemiyor açıkçası.
Bakıcı konusunu daha önce yaşadım ve hayatımda yaşadığım en kötü tecrübelerden biriydi.
O yüzden annem bakıyor çocuklara, ama belki annemin yanına destek birini alabilirim.
Gerçi büyük olanı baharda kreşe yazdıracağım tekrar, belki o annemin yükünü çok hafifletecek, o anlamda biraz beklemedeyim.

İşte bütün bunların üstüne kayınvalidemlerin de çocuğu sadece sevmeye gelmeleri beni rahatsız etmiyor değil.
Niye bütün sorumluluk benim annemde, niye kayınvalidemde elini taşın altına koymuyor mesela.
Evet bir çok kişiye verdiğim tavsiyedir "çocuklarınıza kimse bakmakta zorunlu değil, istemezse bakmaz"
Ama benim takıldığım nokta "destek oluruz bizde" denilerek destek verilmemesi.
Evlendim evleneli ne maddi ne de manevi bir destek istedim onlardan.
Desteğe ihtiyacım olduğunda bile bulunmadılar, bunu bile sorun yapmadım...

Ama bunlar işte hep kafama takılanlar, hep beni rahatsız eden şeyler.
Bilenmeme neden oluyor resmen...
Ayrıntıya çok takılıyorsun .. bazı şeylere fazla anlam yükleme. .mesela kayinvaliden çocuklar konusunda destek sözü verdi ve geri çekildi , annecim yada x hanım ,ne diye hitap ediyorsan , verdiğiniz sözün arkasında durmadiginiz için çok üzgün ve kırgınım ,size güvenmiştim ,diyerek içinde büyütmekten kurtulabilirsin. Biriktirip biriktirip kendini rahatsız edeceğine ,anında tepki ver ,gereken kişiler rahatsız olsun.

Bakıcı konusundaki düşüncen güzel , annenin gözetimi altındaki bakıcı daha kabul edilebilir, en azından senin için ..

Babanla ilgili söylediklerine yorumsuzum. Aslında içten içe kızdım da .. lütfen onunla da açık konuş ,korkma . İçinde ne varsa yüzüne söyle, boşalt herşeyi , rahatla ,o da bazı şeylerin farkına varsın artık ..

Ne yazarsam yazayım sonuna ,içinde tutma ,diye ekleyeceğim .en büyük problemin bu ..biriktire biriktire bu hale gelmişsin. Kim öğretti sana susman gerektiğini (bazı aileler kızları kısıtlar ya) ?susma ! Hep konuş ,kendini ifade etmekten çekinme .. aklında ne varsa o an söyle ve sonrasında kendine dert etme ..
 
Sonunda bu da oldu dedirten cinste benim sorunum.
Bazen diyorum "rahat batıyor sanırım"...

Ama kendimi öfkelenmekten geri tutamıyorum.
Onca yaşanan şeye rağmen, eski kendimi arıyorum bir yerlerde.
Bulamayacağımı bildiğim halde.

Genel anlamda hayatıma bakıldığında mutsuz ve depresif olmamı gerektiren birşey yok belki de.
Bir çoğuna göre gıpta edilebilecek derecede bir hayatım var.
Düzgün denilecek bir evliliğim var, iyi bir eşim var, işinde gücünde, çocuklarına düşkün, dışardan bakıldığında bana düşkün...
2 tane dünya güzeli evladım var...
Düzgün bir işim var...
Daha ne olsun değil mi?

Ama huzurum yok, mutluluğum yok, keyfim de yok.
Bir bezginlik var üzerimde.
Bunun için de bir psikiatriste gittim tabii ki ve sonuç: major depresyon = antidepresan

Kızgınlığım arttı aslında bunu öğrenince.
Hayat dolu, neşeli, sosyal, etrafına mutluluk saçabilen bir insan iken,
evden dışarı çıkmayan, sinirleri gergin, canı çocukların gülücükleri haricinde sıkkın, asosyal, mutsuz bir insana döndüm.
Tabii bu noktaya birden gelmiyor insan, yaşadıklarımız bizi bir yerlere taşıyor.

Ne anlatsam nereden başlasam ben de bilemiyorum ki.
Umarım kendimi toparlarım.

Sormak istediğim, depresyona düşüpte, kendisini bu süreç sonrasında eskisi gibi hisseden, iyi olanınız var mı?
Ben bu depresyon ile nasıl baş edeceğimi bilemiyorum gerçekten.
Daha öfkeliyim sanki, daha sinirliyim, eşime karşı, yaşananlara karşı, resmen nefret kusasım var.
Daha bir içime kapandım, daha sessizleştim, çünkü ağzımdan çıkacaklardan korkuyorum.
Her an birilerine patlayarak, bütün öfkemi kusup, herşeyi yerle yeksan edecekmişim gibi geliyor...
Çıkmazda hissediyorum kendimi....

EşEve çocuk derken kendimi onlara adayıp kim olduğumuzu mu unutuyoruz zamanla acaba?? Uyanınca da afallıyoruz...
 
Son düzenleme:
Benim evliliğim de sorunlu yazdıklarınızda kendimi buldum.15 yıl önceye dayanan depresyonum var,ağır travma yaşadım ozaman.Ama ben psikolojiye ilgisi olan biriyim,doktora hiç gidemedim.Evde makaleler okudum sadece.Genel olarak iyim,fakat kalıcı hasarlar var bende.Eskisi gibi olamıyorum,mutsuzum ,hayatı otomatiğe bağladım.Hayat zaten zor,birdd çalışarak zorlaştırmak istemedim.Evde daha rahatım ,çalışsam kafayı yerim bence.
 
hepsini okudum, eşiniz bu sorunlara ne diyor peki, ne kadar farkında ve iyileş-mek için ne yapıyor?

Birşey yapmıyor, beni de rahatsız eden durumlardan bir tanesi bu.
Misal dün akşam eve geldiğinde ben neşeliydim, son günlerde nadir olan bir durum.
Çocuklarımla çok güzel vakit geçirdim, onlar ile oynadım, eğlendim ve bu benim enerjimi arttırdı.

Eşim geldiğinde de uzun zamandır ilk kez "hoş geldin canım" diyerek kapıda sarılarak karşıladım.
O da şaşırdı ama memnun oldu. "Uzun zamandır ilk kez böyle karşıladın beni çok mutlu oldum" diyerek dile getirdi.

Bir önceki gün kendisinden nefret ediyordum ve keyfli olmamın verdiği özgüvenle onunla konuştum.
Anlattım hissettiklerimi, senden dün nefret ediyordum bugün seviyorum dedim gülerek.
O da neden dedi, bilmiyorum ama bir çok şeyi sana bağlıyorum ve sana bileniyorum.
Bunu aşacağım biliyorum, ancak dün zor bir gün geçirmiştim hem işte hem de evde ve olanlar şunlardı diye anlattım.
Hak verdi, zor gün geçirmişsin ama bana anlatmamıştın dedi.
Ben de bütün hal ve ruhiyetimi gördüğün halde "neyin var" diye sorma zahmetinde bulunmadığın için olabilir dedim.

Aramızdaki konuşma gayet keyifli geçti bir tartışma değildi konuştuklarımız.
Sonra ben ona "aslında sorunun temel olarak sana olan güvensizlik olduğunu düşünüyorum" dedim.
"Neden" diye bile sormadan "bana güvenmiyorsun demekki durum gayet ciddi" dedi surat asarak.
Çıktı balkona sigara içmeye.
Bende sinirlendim "işte bunu yapma, birşey anlatıyorum açılmışım sana, dönüp arkanı kaçma konudan" dedim.
"Kaçmıyorum sigara içip geleceğim" dedi ve çıktı odadan.

O an gerçekten kendimi çok kötü hissettim.
Çünkü nedenleri biliyor ve duymaktan kaçıyor.
Anlatacaklarımdan korkuyor belki...

Ben de o bu şekilde davranınca içime kapanıyorum anlatamıyorum hiç birşey.
Verdiği tepkiler yoruyor beni, içimden gelmiyor anlatmak.
Enerjimin tükendiğini hissediyorum anlattıkça.

Durum böyle yani....
 
işler bitmez..
bırakın ev işini ütüyü filan..
biliyorum iki çocuklu evde iş bitmiyor
yatılı bir bakıcı, bir de her gün evi temizleyen olsa yine batar o ev.
evin eşyanın kölesi olmayın.

çamaşırları haftaiçi halledin.
akşam yıkayın asın.
siyahlar, beyazlar, açık renkliler, kırmızı tondakiler vs.
pazartesi akşam çocuklar yattıktan sonra ütü yapın mesela.
ben asla haftasonu ütü yapmam.

size yazmak istiyorum daha fazla.
konuyu sürdürebilirsek..

Haklısınız, evin eşyanın kölesi olmamak lazım.
Ama diyorum ya, benim yaşadıklarım ile de orantılı bu temizleme isteği sanırım.
Dün akşam eve gittiğimde çorba ve pilav yaptım bir önceki gece zaten kabak dolması yapmıştım ayıptır söylemesi.
Onda bile kafamı zor toplarladım, yaptığım kabak dolmasınla orantılı tencere bulana kadar 3 tencere değiştirdim.
Ki genlde böyle birşey yapmam, göz var nizam var, insan az çok bilir neyin neye sığacağını.
Kafa yerinde olmayınca böyle oluyor.

Yemek yedikten sonra mecbur evin toparlanması gerekiyor, mutfağın her yerini sildim yine.
Sonra baktım hakikaten bitik vaziyetteyim yer silecek gücüm yok, eşime de dedim yok silemeyeceğim gücüm kalmadı.
O da "ben diyorum sana yıpratma bu kadar kendini, başka zaman yaparsın boşver" dedi.
Ben de üstelemedim.

Ancak o kaygan zeminler hala benim kafamın bir kenarında.
Antrenin bir kısmı, oturma odasının bir kısmı....

Bu yağ olayından sonra aklıma şu geldi "çak bir kibrit yak evi, bu ne ya" durumundaydım.
Ama tabii ki "mecazi" anlamda böyle düşünüyorum, evi yakasım falan yok yani...
Yanlış anlaşılmasın da :)
 
Bende yaşıyorum bu hastalığı benim major depresyon o kadar umutsuz ve caresizdim ki burda bu hastalığı yaşayıp iyi olan bir kaç arkadaşla konuştum onlar umut oldular bana iyilesecegime dair umudum arttı çok zor bir hastalık

Ben zorluk derecesinin idrakında değilim henüz.
Ancak birşey fark ettim gerçekten, yalnız değiliz bu konuda.
Bu rahatsızlığı yaşayan bir çok insan varmış.

Artık algıda seçicilik mi dersiniz, yoksa denk mi geliyor dersiniz bilemiyorum ama dün sosyal medyada bakınırken, eski bir arkadaşımın da aynı konudan müzdarip olduğuna rastladım.
Kendisi hakkında sosyal medyada "bipolar" olduğuna dair bir bildirim yapmış ve bunu artık saklamadığını söylemiş, 2 senedir de bu rahatsızlığı ile mücadele ettiğini belirtmiş.
Hem şaşırdım bu kadar açık bir şekilde paylaşım yapmasına, hem de "gerçekten yalnız değilim bu konuda" diye düşündüm.

Benim yaşadıklarım eşime yönelik şeyler artık bunu idrak ediyorum.
Annesinin yaptıklarını, geçmişte yaşadıklarımızı, tüm olumsuz olan konuları kendisine bağlıyorum.
Bu konuda hiç birşey yapmayışından, konuları geçiştirmesinden ve zamanında üzerine düşmemesinden dolayı suçluyorum onu.
Yaptığım fedakarlıklar ve özverilerin sonucunda, aynı şekilde ondan etkileri görememiş olmanın yıkıklığını yaşıyorum.
"Neye değdi bunca şey" diyebiliyorum.

Dün akşam kafamda kocaman bir mektup yazdım eşime ve mektup şöyle bitiyordu "yarından itibaren evi terk et, seni görmek dahi istemiyorum...."

Sabah uyandığımda ise bu duygudan eser yoktu.
Sanırım gerçekten rahatsızlığın etkileri bunlar, yoksa insan bu kadar uç noktaya tırmanıp, ertesi gün nötr olabilir mi?
 
Sizleri çok iyi anlıyorum bende depresyona çok girdim çıktım.hicbir zaman tedavi görmedim kendim kendime yetmeyecek çalıştım.
İnanın sizlerin yerinde olmak isterdim
Bir kızım var sekiz yaşında su an hamileyim 6 aylık evdeyim ama
İnanın çalışmak ve zamanın nasıl ettiğini anlamamak isterdim
Evdeyim beş kuruş paramız yok istediğimizi o kadar vakit varlı ama yapamıyoruz kapıda araba var sadece hastaneye gidiyoruz bunun dışında yakıt bile koyacak para yok
Sizlerin yapacağı tek şey
Koşuşturma içinde kendinize zaman ayırıp bundan mutlu olmaya çalışacaksınız
İnanın parasız kalmak ve evde ayak uzatıp oturmak delilik yapıyor ben işten ilk ayrıldığım ay kafayı yiyeceğim nerdeyse

Merak ettim, siz neden çalışmayı bıraktınız?
İş hayatı insanı gerçekten motive ediyor, hem maddi hem de manevi şekilde, bir kadının çalışması önemli.
Çocuklarınızı Allah bağışlasın, inşallah sağ salim bebeğinizi alırsınız kucağınıza.
 
D) depresyon yaşadım ama kendi kendimi tedavi ettim.

Bana rahat battı çünkü. 1 hafta ilaç kullandım. Sonra ilaç kullandığım için kendimden nefret ettim.
Sonra da beynimle cebelleştim ve benim istediğim oldu.
Ben kazandım.
 
Back
X