dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB

ema1

Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdlr
Pro Üye
10 Ağustos 2009
26.012
18.153
www.haber3.com/dehb-en-cok-cUzman Psikolog Şengül Demirsoy
Böcü, dikkat eksikliği ve
hiperaktivite bozukluğunun (DEHB)
çocukluk çağının en sık görülen
rahatsızlardan biri olduğunu, DEHB
tanısı konulmuş çocukların ise bir
an önce tedaviye başlanılması
gerektiğini söyledi.
DEHB'in erkeklerde kızlara oranlar
dörtte bir oranında daha sık
görüldüğünü belirten FBM Estetik
Kliniği Uzman Psikologu Şengül
Demirsoy Böcü, "Çocukluk çağının
en sık görülen rahatsızlıklarından
biri olan dikkat eksikliği ve
hiperaktivite bozukluğu (DEHB),
aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve
istekleri erteleyememe (dürtüsellik)
belirtileriyle ortaya çıkan bir
psikiyatrik bozukluktur. DEHB son
derece önemli akademik, sosyal ve
psikiyatrik bazı sorunlara yol
açabilir ve bireyin hayatı boyunca
olumsuz etkileri devam edebilir.
DEHB'nin ortaya çıkmasında
kanıtlanmış kesin nedenlerden söz
etmek mümkün olmasa da genetik
faktörlerin önemli olduğu,
belirtilerin şiddetinde ve bu
bozukluğa eşlik eden tanıların
görülmesinde de psikososyal
faktörlerin rol oynadığı
düşünülmektedir. DEHB, toplumda
yaklaşık olarak yüzde 5 ile 7 gibi
oldukça yüksek bir oranda
görülmektedir. Erkeklerde kızlara
oranlara dörtte bir oranında daha
sık görülür. Çocuklukta başlayıp
yüzde 60 ile 70 oranında
yetişkinlikte de belirtileri devam
edebilen bir rahatsızlıktır. Bu
nedenle doğru tanı ve erken tedavi
çok önemlidir" dedi. Ailelere
tavsiyelerde bulunan Böcü, "Bir
çocukta, gençte veya erişkinde,
DEHB var denilebilmesi için, bir
takım belirtilerin 7 yaşından
öncesinden beri var olması, birden
fazla, en az iki ortamda görülüyor
olması, sürekli olması, normal bir
kişide olandan daha çok, daha
şiddetli düzeyde görülmesi
gereklidir. Çocuklar yetişkinlere
göre daha canlı, enerjik ve
hareketlidir. Ancak bu hareketlilik
çocuğun kendi yaşıtlarıyla
karşılaştırıldığında, belirgin
düzeyde daha fazla olduğunda aşırı
hareketlilikten söz edebiliriz. Ayrıca
bu hareketlilik oyun, anaokulu ve
okul gibi günlük işlevlerde çocuk,
aile veya öğretmenler için sorun
oluşturduğunda aşırı hareketlilik
olarak nitelendirilir. Çocuğuna karşı
ilgili, onu seven bir anne, çocuğuna
her gün bağırıp onu azarlıyorsa,
hatta onu itip kakıp hırpalıyor ve
dövmek zorunda kalıyorsa,
çocuğun hareketliliği veya söz
dinlememesi nedeniyle
yakınlarının, komşularının evine
gidemiyorsa, eve misafir
çağırmakta çok zorlanıyorsa, bu
durum geçiştirilmemeli ve mutlaka
araştırılmalıdır" diye konuştu.
DEHB tanısı konulmuş çocukların bir
an önce tedaviye başlaması
gerektiğinin altını çizen Böcü,
"Acelecilik, istekleri erteleyememe,
sorulan sorulara çok çabuk yanıt
verme, başkalarının sözlerini kesme
ve sırasını beklemekte güçlük
çekme gibi özellikler çocuğun
dürtüsellik sorunları bulunduğunu
gösterir. Dikkatin bir noktaya
toplanabilmesinde güçlük, dış
uyaranlarla dikkatin çok kolay ve
çabuk dağılması, unutkanlık,
eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık
kaybetme ve düzensizlik gibi
belirtiler de çocuğun dikkat
sorunları olduğunu gösterir. Kışın
soğuk günlerde bile paltosunu
sınıfta unutan, dersin başından beş
dakikada bir kalkan, sorulara, daha
soru bitmeden yanıt vermeye
çalışan, dersinin başında veya
sınıfta sürekli dalan bir çocukta
dikkat eksikliğinden kuşku
duyulmalıdır. DEHB, çocukların ve
ailelerinin hayatlarının tüm
alanlarında etkisini
hissettirmektedir. Dolayısıyla bu
rahatsızlık çocuğu olduğu kadar
aileyi, çocuğun okul arkadaşlarını,
öğretmenlerini ve sosyal
çevresindeki kişileri de eşit oranda
etkiler. DEHB'li çocukların ailelerinin
önemli sorunlarından biri de
çocuklarının ilgi duydukları
alanlardaki algılamalarıyla dersleri
arasında çok önemli farklılıklar
olmasıdır. Örneğin bir erkek
çocuğunun, tuttuğu takımın tüm
futbolcularının adlarını hemen
öğrenip hiç unutmaması ya da bir
kız çocuğunun sevdiği şarkıcının
şarkılarını çabuk ezberleyip, çarpım
tablosunu bir türlü
ezberleyememesi gibi. DEHB olan
çocukların ailelerinden ve
öğretmenlerinden duyduğumuz
başlıca yakınmalar şunlardır; "bu
çocuk nerdeyse düz duvara
tırmanıyor. Zaten daha
karnımdayken kıpır kıpırdı. Sürekli
hareket halinde, yürümez koşar.
Onu bir yerde zapt etmek
neredeyse imkansız. Ele avuca
sığmıyor. Misafirliğe gittiğimizde ev
sahibi neredeyse kalkın gidin
diyecekti. Sürekli kıpır kıpır, eli
ayağı hiç durmuyor. Sürekli
konuşuyor, arkadaşımla iki laf
ettirmiyor. Televizyon izlerken,
yemek yerken bile hareket ediyor.
Ya konuşur, ya sesler çıkarır; eli
dursa ayağı oynar. Aşırı dalgın,
derste sanki başka bir yerde, hep
camdan dışarı bakıyor. Hayal
dünyasına dalıp gidiyor. Kendisine
bir şey söylendiğinde sanki
dinlemiyormuş gibi görünüyor"
gibi. Eğer sizin çocuğunuzda da bu
tür yakınmalar varsa en kısa
zamanda bir çocuk psikiyatriye ve
uzman bir psikologa başvurmalı.
Şayet çocuğunuz DEHB tanısı
almışsa da bir an önce tedavi
başlanmalıdır. Tedavinin temeli
bizim "psikoeğitim" dediğimiz
ailenin ve çocuğun öğretmen
 
X