dini paylaşım alanı

Atacaginiz, arkadaslariniza haber verip onlarin da atacagi bir imza, Ekin gibi hasta olan Turkiye'deki diger MPS hastasi cocuklarin ilac masrafini devletin karsilamasini saglayabilir. Onlar ve aileleri icin bir umut olabilir.
Lütfen imzalar misiniz??
Ekin, MPS 4A hastasi ve babasi yavrusu icin bir imza kampanyasi baslatmis.
Kampanyanin sonuclanmasi icin daha 4bin küsür imzaya ihtiyac var.
Lütfen yavrusu icin her seyi yapan bu yurekli adama destek olalim.

Allah, Ekin'inizi size bagislasin Şahin bey..


https://www.change.org/p/devletilac...yor-daha-ne-kadar-bekleyeceğiz-ekineilaçlazım
 
“TEMİZLİK İMANIN YARISIDIR”
İslâm dini maddî ve manevî temizliğe büyük ehemmiyet vermiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Temizlik, imanın yarısıdır.” buyurarak temizliğin İslâm dininde ne kadar mühim olduğunu bildirmişlerdir.

Müslümanın, yüzünde, saçında, sakalında, tırnağında bulunan kirleri temizlemesi, tırnaklarını kesmesi, saçlarını taraması sünnettir. Müslüman, giydiği elbisenin temiz ve düzgün olmasına dikkat etmelidir. Nitekim “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir heyet geldiği zaman en güzel elbisesini giyer, Ashâbına da böyle yapmalarını emrederdi.” (Ebû Nuaym, Ma’rifetü’s-Sahâbe)

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) mescidde iken, saçı sakalı dağınık birisi geldi. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.) dışarı çıkıp saçını sakalını düzeltmesini eliyle işaret buyurdu. Adam dışarı çıkıp saçına sakalına çeki düzen verdikten sonra tekrar içeri girdi. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.):

“Bu şekilde gelmesi, şeytan gibi saçı dağınık halde gelmesinden daha hayırlı değil midir?” buyurdular. (Muvatta)

Câbir bin Abdullâh (r.a.) anlattı: Bir gün Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) yanımıza geldiler. Saçı başı dağınık birini görünce:

“Bu adam saçını düzeltmek için bir şey bulamıyor mu?”buyurdular. Üzerinde kirli elbiseler olan bir başkasını görünce de:

“Elbisesini yıkamak için su bulamıyor mu?” buyurdular. (Ebû Dâvûd)


Mâlik bin Nadla (r.a.) anlatıyor: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) huzuruna eski bir elbise ile gelmiştim. “Malın mülkün var mı?” buyurdular. “Evet” dedim. “Mal mülk olarak neyin var?” diye sordular. “Allâhü Teâlâ bana biraz deve, koyun, at ve birkaç köle ikram etti.” dedim. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Öyleyse Allâhü Teâlâ’nın sana verdiği nimet ve ikramların eseri üzerinde görülsün.” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Nesai)

İmam Şâfiî hazretleri, “Elbisesi temiz olan kimsenin üzüntü ve sıkıntısı da az olur.” demiştir. (Avnü’l-Mabud)
 


imzaladım :))
 
Câbir bin Abdullâh (r.anhümâ) anlatıyor:

Medîne’de bir Yahûdî vardı. Bana her sene hurma harmanı zamanına kadar vade ile borç para verirdi. Benim Rûme kuyusu yolunda bir hurma bahçem vardı. Bir sene hurmalığım her seneki gibi mahsul vermedi, borcumu ödemeyi geciktirdim. Bunun üzerine Yahûdî harman vaktinde geldi. Borcumdan bir şey veremeyeceğimi düşünerek gelecek harman zamanına kadar mühlet vermesini rica ettim. Fakat Yahûdî vermedi. Bunun üzerine halimi Resûlullâh’a (s.a.v.) arz ettim. O da bazı ashabına:

“Haydi yürüyünüz, gidelim de Câbir için Yahûdî’den mühlet vermesini; vadeyi uzatmasını isteyelim.” buyurdu. Ve Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ashabıyla hurmalığıma geldiler. Resûlullâh (s.a.v.) Yahûdî’ye mühlet vermesini söyledilerse de Yâhûdî:

“Ey Ebu’l-Kâsım! Mühlet veremem.” dedi. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Yahûdî’nin ısrarını görünce kalktı, hurmalıkta şöyle bir dolaşıp geldi ve Yahûdî’ye bir daha vade teklif ettiyse de yine vermedi. Ben de kalktım. Resûlullâh’a (s.a.v.) bir miktar yaş hurma getirip önüne koydum. Resûlullâh (s.a.v.) hurmayı yedikten sonra:

“Yâ Câbir, senin çardağın nerede?” diye sordu. Şurada, dedim.

“Haydi, orada bana bir yer döşe” diye emretti. Ben de hemen döşedim. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) çardağa girip biraz uyudu. Sonra uyandı. Ben gidip bir avuç daha hurma getirdim. Ondan da yedi ve kalkıp Yahûdî’ye bir daha mühlet teklif etti. Yahûdî yine vermedi. Sonra Resûlullâh (s.a.v.) kalktı hurmalığın içinde bir daha dolaştı. Sonra “Ey Câbir, ağaçtaki hurmaları toplayıp Yahûdî’nin borcunu ver.” buyurdu ve ben toplayıncaya kadar hurma harmanının başında durdu. İşte bu topladığım hurmadan Yahûdî’ye borcumu verdim, verdiğim kadar da arttı. Sonra bostandan çıkıp doğru Resûlullâh’ın (s.a.v.) huzuruna geldim ve bu bereketi müjdeledim. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Şehâdet ederim ki muhakkak ben Allâh’ın resûlüyüm.”buyurdular.
 
Şüphesiz ki, bugün dünya büyük bir gayret ve ihtimamla teali (yükselme) ve terakkiye (ilerleme) koşarken Müslümanların zindan-ı atelette oturmaları, tembelliğe mahkum olmaları cinayettir.

| Mehmed Kırkıncı
 
arkadaşlarım ..
elemeği göznuru yazılarımı sizlerle paylaşacağım..

benim içn daha kıymetlii..

çaba;özveri;dokunuşum yazım kalemim duygularım içeriğinde mevcut...
 
arkadşlar
99soruda peygamber efendimiz '' adlı bir kitap okumaktayım..

yavaş yavaş sindirerek okuyorum...

çok güzel bilgiler var içerisinde...

dili yalın anlatım açık..

öenmli olan da bu değil mi?

içine sindirip uygulamak :))
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…