dini paylaşım alanı

3.Tevekkül insana sorumluluk bilincini aşılar ve insanda daima çalışma, çabalama düşüncesini geliştirir.


[

Her Müslüman elinden gelen her türlü çabayı gösterdikten ve tüm tedbirlerini aldıktan sonra tevekkül etmelidir. Bu benim kaderim diyerek boş oturmak bir Müslümana yakışmaz. Müslüman bir kişi daima çalışmalı, emek göstermeli ve işin sonunu Allah’a bırakmalıdır. Bu durum ise kişideki sorumluluk bilincini ve her zaman çalışma hevesini uyandırır.

Bismillahirrahmanirrahim.

Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
(Al-i İmran-159)
 
4.Tevekkül kişiyi iç huzura kavuşturur. Başarısız olma endişesini ve korkusunu yok eder.




Kişi elinden geleni yapıp tüm çabalarını ortaya koyduktan sonra olur da bir aksilik çıkarsa diye düşünebilir. Okul hayatında, iş hayatında ve aslında hayatının her alanında başarısız olma endişesi içerisinde olabilir. Bu endişeyi ortadan kaldıran en etkili silah ise tevekküldür.

Tevekkül, insanın elinden geldiğince çabalamasını sağladığı için insana ilk güvenceyi verir. İkinci ve en önemli adımsa Allah’a dayanıp güvenmektir. Allah kendisine güvenip dayananlara vekil olarak yeter. Bu bilinci taşıyan insan ise, yaptığı iş her ne olursa olsun bunu Allah rızası için yaptığını ve Allah’ın kendisine en hayırlısını vereceğini bilir. Bu adımlar kişiyi iç huzura ve mutluluğa götürür.

Bismillahirrahmanirrahim.

Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir. (Şura-36)
 
5.Tevekkül insana asla pes etmemeyi, sabır ve sebat göstermeyi öğretir.


Allah’a dayanıp güvenmek, bu imtihan dünyasında insanı ayakta tutan tek şeydir. Allah’ın vereceği her şeyin kendisi için hayırlısı olduğunu bilip tevekkül eden kişi asla pes etmez. Çevresinin hatta ailesinin bile kendisine cephe aldığı zamanlarda; tek güvencesinin, tek dayanağının, tek yardımcısının Allah olduğunu bilir. Elinden gelen tüm çabaları gösterip Allah’a güvenmek, bu yolda sabır ve devamlılık göstermesini sağlar.

Bismillahirrahmanirrahim.

De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe-51)

Tevekkülün sonunda başarıya ulaşacağını, Allah’a daha da yaklaşacağını bilen insana ne mutlu! :)
 
Amerikalıların Nefreti Sevgiyle Mağlup Ettiği 9 An
{total}<\/strong>shares<\/small>"}" style="box-sizing: border-box; -webkit-tap-highlight-color: transparent; -webkit-font-smoothing: subpixel-antialiased; text-align: center; display: inline-block; margin-right: 15px;">397SHARES

Share on TwitterShare on Facebook
ŞUBAT 28, 20160 LİKE 749




Bazı politikacıların ve bazı sağcı medya kesimlerinin bölücü söylemlerine rağmen, Amerikalılar nefretin onları bölmesine izin vermedi. Onlar gibi birçok politikacının çabasına rağmen, çoğu Amerikan kültürel çeşitliliğin Amerikan yaşam tarzının bir parçası olduğunu bilen insanlar. İşte, amerikalıların nefreti sevgiyle mağlup ettiği 9 an:

1. Yaşlı Hasta Müslüman Doktoruna İtimat Ettiğinde




91 yaşındaki yaşlı hasta bazı politikacıların müslümanların ABD’ye girişine yasak koyulmasını istediklerini duyunca müslüman doktoruna kendi yaptığı peluş oyuncakları hediye etti ve dedi ki:

“Acınızı ve neler yaşadığınızı hissebiliyorum.”

Doktoru Dr. Fahim Rahim:

Bu ülkede yaşayan çoğu insanın bu 91 yaşındaki hanım gibi olduğunu anlamak zorundayız. Bu 91 yaşındaki hanım tek başına, bu güçler ne yaparsa yapsın kimsenin bizi parçalamaya veya bölmeye günün yetmeyeceğini kanıtlamıştır.

2. Bilinmeyen Biri Bu Mesajı Camiiye Astığında:




Bugün hepinize teşekkür ediyorum, sayenizde daha iyi biri oldum.

Sadece bir kişiyim – Amerikalı bir Hristiyan

Sizin gücünüze ve inancınıza bağlılığınıza çok saygı duyuyorum ve takdir ediyorum. İnancınızı birine açıklamak veya savunmak zorunda kalmak size yapılan bir haksızlıktır.

Bizim yaptığımız birçok toplu katliamlar vardı, ama kimse bunlar radikal bir hristiyan tarafından yapıldı demedi.

Tv’de radikal açıklamalar yapan ve Hristiyan olduğunu söyleyen kişilerin inançlarını unutmuşlar gibi davrandığını hissediyorum!

Bir hristiyan (Hz) İsa’ya inanır ve onun öğretilerini takip eder. Ve (Hz) İsa ırkçı biri değildi! Eğer hem (Hz) İsa’ya inanıp bizim sınırımızda durup hem de hoşgörüsüz davranırlarsa hangi kiliseye bağlı olduklarına dair hiçbir fikrim olmaz.

Işıd’e gelince- Onların galip gelmesi asla mümkün değil, belki başımı, belki bedenimi alabilirler -ama asla ruhumu alamazlar. Sonuçta- Amerika vâdedilmiş topraklar değil.

Diğer amerikalılardan korkmayı reddediyorum. İsterse müslüman, hristiyan, yahudi, ateist, gey, siyah, kahverengi, beyaz vb olsun. Özgürlüğün ve eşitliğin arkasındayım ve elime geçen her fırsatta bunu duyuracağım.

Lütfen- Güçlü olun- Bu geçecek. İyi her zaman galip gelir!

Arizona’da bir camiide bilinmeyen biri tarafından bantlanmış şekilde bulunan bu mektup şu cümleyle başlıyordu:

“Bugün hepinize teşekkür ediyorum, sayenizde daha iyi biri oldum.”

3. Bu hanımlar Müslüman Hanımlara Destek İçin Başörtüsü Taktığında


Şikago’da Vernon Hills Lisesi’ndeki kızlar müslüman akranlarına destek olmak ve Amerika’daki islamofobi ile mücadele etmek için başörtüsü taktı.
Okul müdürü Jon Guillaume bu hareketi destekledi:

Bence bu zamanda lisemizde, toplumumuzda ve Amerika’da müslüman olmak zor bir şey. Bunun çocuklarımız için müslüman toplumu kucaklamak adına bir şans olduğunu düşünüyorum. ………….. Yani, onlarla gurur duyuyorum.

4. Amerikalılar Donald Trump Mitinginde Sessiz Protesto Yaptıklarında


Sessizce üzerinde ”İslamofobiyi durdurun” yazan sarı rozetleri takmış halde ayakta durdular.

5. Bu adam, Üzerinde 'Hepimiz Müslümanız' Yazan Bir Pankart Açtığında


Film yapımcısı Michael Moore Trump Tower’ın önünde “Hepimiz Müslümanız” yazan pankartla durdu. Nefret söylemlerine karşı başkalarını #WeAreAllMuslim hashtag’iyle tweet atmaya teşvik etti. Dedi ki:
“Irk, din ve renk ayrımı gözetmeden herkesin kardeş olduğuna inanarak büyüdüm. Yani eğer müslümanları yasaklamak istiyorsanız, önce beni yasaklamak zorundasınız Ve diğer herkesi. Hepimiz müslümanız.”

6. Bu Çocuk Yıkılan Bir Camiiye 20 Dolar Bağışladığında




7 yaşındaki Jack Swanson, Texas Pflugerville’deki İslam Merkezi’nin tahrip edildiğini duyunca tüm parasını -20 dolar- camiiye bağışlamaya karar verdi. Camii onun iPad için biriktirdiği parasını bağışlamasını ona yeni bir iPad alarak ödüllendirdi.

7. Amerikalı Yahudiler İslamofobiye Karşı Durduğunda

(Fotoğraf: Jewish Voice for Peace)
Jewish Voice for Peace (Barış için Yahudi Sesi) kuruluşu üyeleri Amerika’nın farklı şehirlerinde
İslamofobiye karşı olan ve mültecilere desteklerini gösteren pankartlar açtılar.

8. Amerikalı ateist kadın camiiye 20 dolar bağışladığında

Bağışla birlikte verdiği mektupta şunları yazmıştı:

Merhaba,

Ben beyaz, ateist bir kadınım, ama dini ne olursa olsun kesinlikle herkesin dinini güvenli bir şekilde yaşamasının önemine inanıyorum. Kendini bilmez korku tüccarları yüzünden yaşamış olabileceğiniz herhangi bir olumsuzluk için üzgünüm.

Nerede nefret varsa, orada daha büyük bir sevgi vardır ve siz seviliyorsunuz. Biliyorum 20 dolar fazla değil ama en azından bir şeylere yardım etmesini umuyorum.

9. Bu kilise Üyeleri İslamofobiye Karşı Harekete Geçtiğinde


(Fotoğraf: Associated Press)

Kilise üyeleri Clear Lake İslam Merkezi’ne destek olmak için “komşunu istisnasız sev” ve “müslüman komşularımızı destekliyoruz” yazan pankartlar açtılar. Birleşik Evrenselci Derneği başkanı Peter Morales, Associated Press’e şöyle dedi:

“Saygı, sevgi ve hoşgörünün tarafında olmak önemlidir.”


ilmfeed.com’dan alınarak Suffagâh ekibi tarafından türkçeye çevrilmiştir.
Paylaşmak Sünnettir:
 
Ben kpss çalışmakla uğraşıyorum.
Çok bunalıyorum bazen.
Ama emek vermeden de olmuyor.
Dua istiyorum inşallah

Öncelikle Allah ım kolaylık ve zihin açıklığı versin inşaallah
Çalışıp tevekkül etmek gerek Rabb E bırakmak gerek
Vazgeçmemek gerek sonrasını düşünmek gerek
Rabb im emekleri zayi etmez inşaallah
 
Altyazı:

Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bize şunu hatırlattı:
Baba ve anne… Buradaki baba ve annenin anlamı ebeveynler cennetin orta kapısı ya da en geniş kapısıdır.
Bunun anlamı: Cennete girmenin en kolay yolu…
Cennete girmeye yardım eden en kolay yoldur ebeveynler…
Ve Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
Bizim Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
Allah’ın (s.v.t.) hoşnutluğu ana-babanın hoşnutluğundadır ve hoşnutsuzluğu ise ana-babanın hoşnutsuzluğundadır.
Yani kim Allah’ı (s.v.t.) hoşnut etmek isterse, o kişi ana-babasını hoşnut etmeli.
Kim Allah’ı (s.v.t.) hoşnut etmek isterse, o kişi ana-babasını hoşnut etmelidir.
Ve her kim Allah’ın azabından endişeli ise…
Ana-babasının öfkesi için endişelenmeli.
İmam Ahmed ve Sünen Ebu Davud’daki ünlü hadiste…
Bir sahabi Yemen’den geldi ve ”Ya Rasulallah (sallallahu aleyhi vesellem)…
Ey Allah’ın Resulü, Senin için Yemen’den geldim…
Ben sahabi olabilirim, Senin arkanda cihad edebilirim.
Ve ana-babamdan ayrıldım… Ve onlar ağlıyor, çünkü onlar beni istiyorlar. Onları bırakıp Sana geldim…
Ve Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
Eğer Allah’ın hoşnutluğunu istiyorsan, onlara geri dön. Ve git, onlar ağlarken onları güldür.
Git, onlar ağlarken onları güldür. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dedi: Ailen ağlarken, onlardan ayrılıp, bana gelip cenneti mi istiyorsun?
Bu davranışla nasıl cennete girebilirsin? O sahabi olmak için gelmişti…
O, Allah’ın Resulü arkasında (sallallahu aleyhi vesellem) cihad etmek için gelmişti ama o ailesini bırakırken ailesi ağlıyordu…
Ve Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: Bu hareketinle cennete gireceğini mi düşünüyorsun?.. Onlara geri dön.
Onlara geri dön!
Onlara geri dön ve onlar ağlarken, onları güldür…
Bu, ana-babanı hoşnut ederek cennete girmenin yoludur.
Geri dön ve onlar ağlarken onları güldür. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem)…
Bize cennete girmenin en kolay yolunun ana-babanın hoşnutluğunda olduğunu söyledi.
Ünlü Sahabi Abdullah ibn Zübeyr’in oğlu, babası vefat ettiğinde…
O şöyle dedi: Babam vefat ettiğinden ağlamıyorum ya da sadece çünkü babam vefat etti…
Ağlıyorum çünkü cennette olmama vesile olan en kolay kapı bana kapandı…
Bunun nedeni Abdullah ibn Zübeyr’in oğlu babası vefat ettiğinde ağlıyordu, ama sadece babası vefat ettiği için ağlamıyordu.
Ağlıyorum çünkü cennette olmama vesile olan en kolay kapı şimdi bana kapalı.
Biz ana-babamızla ne kadar süre daha birlikte olacağız bilmiyoruz. Onlar hayatta… Ne yapabiliyorsan yap.
Hoşnut etmek için ve onları mutlu etmek için…
Onlar, ebeveynlerin ayrıldıklarında, hala yapabileceğin çok şey var.
Bir adam Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’e geldi ve Ey Allah’ın (s.v.t.) Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) annem vefat etti. Anneme yardım etmek için şimdi ne yapabilirim? Yapabileceğim bir şey var mı?
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: Evet, yapabileceğin çok şey var.
Onun affedilmesi için dua et, onun adına sadaka ver, onun için Hacc’a ve Umre’ye git. Bunlar olmazsa onun akrabalarını ve arkadaşlarını ziyaret et.
Şöyle ki, bu şeyler ebeveynleri bu dünyadan göçmüş olanlar için…
Sadaka, zekat, hacc, umre…
Onların ailesiyle ve arkadaşlarıyla iletişimde olmak, çoğumuzun bunun hakkında düşünmediği bir şey…
Arkadaşları ve akrabaları var, bunu düşünmediğin… Ama onlar, onlarla iletişim kurmak isteyecek, onların evlerine gitmek isteyecek.
Eğer onlar burdan göçmüşler ise, şimdi senin görevin, onların ailesiyle iletişimde kalmak.
Gitmek ve onlarla ilişki kurmak, sadece ebeveynlerinin hatırı için…
Ve genç erkek ve hanım kardeşlere vereceğim son tavsiye…
Sizler maşâallah, üniversiteli genç, sağlıklı gençlersiniz…
Bunu farkedin…
Sizler büyüdükçe, sizin en büyük pişmanlığınız daima ama daima…
Anne ve babanızla olan kötü anılarınız olacak…
Asla o kötü sözlerinizi geri alamayacaksınız…
O kötü anı asla geri alamayacaksınız, her zaman anne ya da babanızın streslenmesine, gerilmesine neden oldunuz.
Bu, sen yaşadığın sürece senin üzüntüne, kederlenmene neden olacak.
Bir genç erkek veya bayan için sinirlenmek çok kolay ama pişmanlık…
Ve bu anılar senin için acı verici olarak kalacak…
Bu yüzden, sevgili erkek ve hanım kardeşlerim! Allah’ın (s.v.t.) Kur’an’da size ne dediğini hatırlayın.
Onlara ”üff” deme, onlara kaba, kırıcı konuşma…
Ve nazik olmaya devam et ve cömert ol…
Sen Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak istiyorsun…
Önünde iki kapı var: Annen ve baban, onlara karşı nazik ol.
Ve sen -inşâAllah- cennete gireceksin…
Vesselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve bereketuhu…

Paylaşmak Sünnettir:
 
Allahın izni ile inşirrah dua zincirimizi yarın tamamlıyoruz.

yaklaşık olarak 40.000 tane inşirrah suresi okundu.hamd olsun şükür olsun...

şimdi efendimiz hz.Muhammed Mustafa s.a.v.dediğine göre her ne dilerseniz olur....çok tesirli
bir dua olan Hz.yunusun duasına geçeceğiz.

" la ilahe illallah ente subhaneke inni küntü minezzalimin "

katılmak isteyenler lütfen bana dönüş yapın.


dualarda buluşmak dileği ile....


*Allah Resûlü (s.a.v) buyurdu:
"Allah katında duadan daha kıymetli bir ibadet yoktur." Tirmizî.
 
Kur'an bülbülleri camileri şenlendiriyor
GÜNCEL / BATMAN - 03.03.2016 13:30
Çocuklar okul çıkışı, Kur'an-ı Kerim dersi için gittikleri camileri şenlendiriyorlar.
Batman'da yaşayan çocuklar okul çıkışı, Kur'an-ı Kerimlerini alıp camilere giderek Kur'an dersi alıyor. Ayhanlar Cami'sinde çocukların Kur'an-ı Kerim dersine olan rağbetleri camide adeta bülbül seslerini çağrıştırıyor.


Her geçen gün öğrencilerin Kur'an okumaya olan eğilimleri artarken, çocuklarını kötü alışkanlıklardan korumak isteyen aileler ise onları camiye ve Kur'an kursuna yönlendiriyor. Okul çıkışından sonra oyunlarından kısarak Kur'an öğrenmeyi tercih eden Kur'an bülbülleri, caminin yolunu tutuyor.

Kur'an-ı Kerim dersi veren Ayhanlar Cami İmam Hatibi Havzullah Kavak, her sene olduğu gibi bu senede cami dersleri adı altında görevlinin ve okuyan öğrencilerin müsait olduğu saatlerde okul saatleri de baz alınarak belli saatlerde ders verdiklerini söyledi.

Ders alan çocukları gruplar halinde ayırdıklarını belirten Kavak, “Derse yeni başlayan çocuklara ilk olarak Elifba eğitimiyle başlıyoruz. Yaz Kur'an kursu döneminde okumasını bir bölümünü yapıp bunun üzerine tekrar devam etmek isteyen bununda bir üstü olarak da tecvid dersi almak isteyenler için ayrı ders halkalarını oluşturarak ders yapıyoruz. Verilen dersler sonunda çocuklara dini sohbetler ve sorulu cevaplı olarak derslerimiz devam ediyor. Kurslarımız, yaz Kur'an kursları kadar kapsamlı olmasa da gelen çocuklar sayısınca bazen 25 kişiyi buluyor. Dersler verimli geçtiğine inanıyorum. Çocuklarımız bu şekilde Kur'an-ı Kerim'i öğreniyorlar.” ifadelerini kullandı.

Yapılan hizmetin tüm camilerde uygulanabileceğine dikkat çeken Kavak, “Bu kurs sadece bir camiye has değil müftülük tarafından ilan edilen zaman dilimlerinde isteyen görevli ve okuyacak öğrenci olan her mahalle için var olan bir hizmettir. Batman'da birçok camide imam arkadaşlarımız bu görevleri yapıyor. Fakat ailevi sıkıntılardan veya öğrenci bulamama nedeniyle bu hizmet bazı yerlerde belki yapılmıyor. Ama Batman'da camilerin üçte ikisi olarak bu hizmetler veriliyor. Bu hizmetler çok güzel sermaye veriliyor. Bu hizmeti önemseyen aileler dini eğitim ve Kur'an-ı Kerim eğitimleri için çocuklarını seve seve gönderiyorlar.” şeklinde konuştu.

Çocukları fazla sıkmadan okuldaki derslerini de dikkate aldıklarını ifade eden Kavak, devamında şunları söyledi: “Yaz Kur'an kurslarından farklı olarak çocukları okul döneminde fazla sıkmamak için ders sayılarını fazla yapmıyoruz. Çünkü çocuklarımızın okuldaki eğitimlerini de önemsiyoruz. Sadece Kur'an-ı Kerim ve dinini öğrenen öğrenciler değil, fenni ilimleri de tam olarak almalarını böylece ilerde inşallah bu gençlerin hem kendilerine hem ailelerine hem de milletine birer faydalı insan olmaları gayesindeyiz.”

Kur'an dersleri gönüllülük esaslı hizmet olduğunu söyleyen Kavak, “Bu işi kendilerine maksat etmiş görevli arkadaşlarım için gerçekten bu her zaman yapılması gereken bir hizmettir. Görevli arkadaşlarıma buradan bir çağrıda bulunuyorum; bu hizmetleri küçük görmemek lazım. Bir mahallede 5 çocuk bile olsa onlarla ilgilenmek, onları dini konularda aydınlatmak ve Kur'an-ı Kerimdeki eksiklikleri gidermeliyiz. Bu öğrencilerle az zamanda çok şeyler yapılabilir. Biz istiyoruz ki çocuklarımız boş zamanlarında günde 1-2 saat de olsa en azından bu tür eğitimlerle o boşluklarını doldurup ve ihtiyaç olan bilgilerini alsınlar. Çocukların oynamaya, dinlenmeye, okuldaki bilgilerini tekrar etmeye ve Kur'an eğitimi almaya ihtiyaçları var. Bizim buradaki amaç hepsi bir arada çocukları bıktırmadan o eğitimleri vermektir.” dedi.

Ders alan çocuklar ise hafta içi boş zamanlarını ders almak için gittikleri camide temel dini bilgiler ve Kur'an-ı Kerim derslerini aldıklarını söyleyerek, camilere gitmeyen çocuklara da camilere gitmelerini tavsiye ettiklerini söylediler. (M. Sait Çelik – İLKHA)




















 
Dualarınız Kabul Olmuyor mu?
“Dualarım Neden Kabul Olmuyor?” mu diyorsun?

Sen de böyle diyenlerdensen kardeşim belli ki bir derdin var. Sana göre büyük, çok büyük. Ya da bir isteğin. Olmasını her şeyden çok istiyorsun. Dua ettin. Günlerce, haftalarca, aylarca hatta belki yıllarca. Ama baktın ki, istediğin şey her ne ise bir türlü gerçekleşmiyor. Ya da istediğin bir tek şey değil belki birçok şey istediğin gibi olmuyor. Senin tabirin ile duaların kabul olmuyor. Ve bu noktadan daha ilerisini düşünmeye başlatıyor şeytan sana; “(Haşa!) Allah beni duymuyor mu, beni sevmiyor mu?…” vs.vs. İçine bu şüphe ve itimadsızlık düştükten sonra en küçük bir sorunda isyan alevleri yükselmeye başlıyor içerden; “Neden hep ben?, Herşey beni mi bulur? Yeter Artık!, Off, Poff!”

Peki acaba gerçekten öyle mi? Elbette değil. Rahman ve Rahim olan Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurur ki;

“Bana dua edin, size cevap vereyim.” [Mü’min Sûresi, 40:60]

Tamam işte diyorsun ben dua ediyorum ama kabul olmuyor. Halbuki;

“Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her dua için cevap vermek var. Fakat kabul etmek, hem ayn-ı matlubu (talep edilen şeyin aynısını) vermek, Cenâb-ı Hakkın hikmetine tâbidir. Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: “Ya hekim, bana bak.”
Hekim “Lebbeyk,” der. “Ne istersin?” Cevap verir.
Çocuk “Şu ilâcı ver bana” der.
Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.” 1

İşte biz de buradaki haylaz çocuk gibi, neyin bize zarar veya yarar olacağını bilmeden birşeyi ısrarla isteriz. Yalnızca isteriz. Zaten onun geleceğimize ve bilhassa ahiretimize vereceği zararı veya yararı anlamaktan da aciziz, tıpkı çocuğun hangi ilacın ona iyi geleceğini anlamaktan aciz olması gibi. Cenab-ı Hak, her yerde hazır ve nazır olduğu için, biz her dua ettiğimizde, “Lebbeyk” der, bize cevap verir. Ve bizim vahşetimizi, yalnızlığımızı, kimsesizliğimizi, yakınlığı ve huzuruyla ünsiyete çevirir. Ancak, hikmetine binaen, istediğimiz şeyin ya aynısını, ya daha iyisini verir ya da bizim için zararlı olduğunu bildiğinden hiç vermez. Mesela biz bir elma isteriz Allah bize, 1 yıl sonra 1 kilo elma gönderir. Hem şuan o elmayı yesek belki bize karın ağrısı yapacaktı. Ya da bu dünyada hiç vermez, fani ve geçiçi bir lezzet yerine, ahirette bize ebedi bir elma yedirir. Ya da,

“Meselâ, birisi kendine bir erkek evlât ister. Cenâb-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. “Duası kabul olunmadı” denilmez. “Daha evlâ bir surette kabul edildi” denilir. Hem bazan kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. “Duası reddedildi” denilmez. Belki, “Daha enfâ bir surette kabul edildi” denilir, ve hâkezâ…” 2

Ayrıca bilmemiz gereken en önemli nokta şu ki sevgili kardeşim, hadis-i şerifte Resulullah salllahu aleyhi vesellem Efendimiz şöyle buyurur,

“Dua ibadetin ta kendisidir.” [Tirmizi]

Yani dua başlı başına bir ibadet. Bediüzzaman Hazretlerinin de dediği gibi,

“…Dua bir ibadettir. Abd (kul), kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder. Zâhirî (görünen) maksatlar ise, o duanın ve o ibadet-i duaiyenin vakitleridir; hakikî faideleri değil. İbadetin faidesi âhirete bakar. Dünyevî maksatlar hâsıl olmazsa, “O dua kabul olmadı” denilmez. Belki “Daha duanın vakti bitmedi” denilir.” 3

Mesala yağmursuzluk yağmur namazının vaktidir, sebebi değil. Yani yağmur gelmediği için insanlar yağmur duasına çıkmıyor, yağmursuzluk yağmur duasının vakti olduğu için dua ediliyor. Asıl gaye, yağmurun gelmesi gibi dünyevi bir yarar değil, tam tersi yağmursuzlukla yağmur duasının vaktinin girmesi. Tıpkı akşam vaktinin girmesiyle akşam namazını, sabah vakti girmesiyle de sabah namazını kılmamız gibi. Bizler akşam veya sabahın kendisi için değil, akşamla birlikte akşam namazının, sabahla birlikte sabah namazının vakti girdiği için namaz kılıyoruz.

Dua etmek başlı başına bir ibadet olduğundan, hiçbir şeye alet edilemez. Allah yağmur duası sonunda yağmur vermezse, yağmur duası kabul olmadı denmez, çünkü, duanın asıl faydası ahirete bakar. Burada yağmur vermese bile, dua bir ibadet olduğundan, o ibadetin karşılığını ahirette mutlaka verir. Aynı şekilde, başımıza bir musibet veya hastalık geldiğinde de bilmeliyiz ki bu vakitler duanın vakti. Sadece hastalığımızın geçmesi ya da musibetin ortadan kalkması için değil, “şuan dua vakti girdi ve dua başlı başına ibadet” şuuruyla dua ettiğimiz zaman, bu dua kabule daha layık olur. Eğer musibet ortadan kalkmazsa veya o hastalık geçmezse, duamız kabul olmuyor diye düşünmemeli, tam tersi Allah bu dualarımın karşılığını ahirette daha güzel bir surette verecek, hem onları benden kaldırmıyorsa vardır bir hikmeti düşüncesi taşımalıyız. Çünkü insan en samimi duayı başı sıkıştığında yapar. Allah da bizi imtihan eder, sabrımızı ölçer, Ona itimadımızı, tevekkülümüzü ölçer, duamızı duymak ister ve daha birçok hikmet.

“Demek, dua bir sırr-ı ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, hâlisen livechillâh (sadece Allah rızası için) olmalı.Yalnız aczini izhar edip (gösterip), dua ile Ona iltica etmeli, rububiyetine karışmamalı. Tedbiri O’na bırakmalı, hikmetine itimad etmeli, rahmetini itham etmemeli.” 4

Evet biz kulların görevi, (haşa) Cenab-ı Hakk’ı sorgulayıp, niye vermedin diyerek, rahmetini küçük görmek ya da işine karışma cüretinde bulunmak değil, tam tersi bize ihsan ettiklerine razı olmak, verdiklerinin de vermediklerinin de arkasında bir hikmetin ve bizim için yararın var olduğunu anlamak, ve her ne olursa olsun tedbiri O’na bırakmak. Ve kesin olarak bilmeliyiz ki dua kulluğun özü. Biz, ellerimizi açtıkça, başımızı secdeye koydukça, en çaresiz anlarımızda “Ya rabbi!” diye fısıldadıkça, acizliğimizi ve fakirliğimizi anlayacağız ve Rabb’imizin dergahına iltica edeceğiz. Zira Rabbimiz ne buyuruyor;

“(Ey Resûlüm!) De ki: ‘Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?’” [Furkan, 77]
Ve yine Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi;

“Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:

Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyâcâtını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِين ( Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.) der” 5

Notlar:

1: 23.Söz, Sözler, Risale-i Nur Külliyatı
2: 24. Mektub, Mektubat, Risale-i Nur Külliyatı
3: 24. Mektub, Mektubat, Risale-i Nur Külliyatı
4: 23.Söz, Sözler, Risale-i Nur Külliyatı
5: 24. Mektub, Mektubat, Risale-i Nur Külliyatı

Paylaşmak Sünnettir:
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…