dini paylaşım alanı

3. 'Onlar ki zekatı öderler.'(Müminun Suresi/4)



Zekat hepimizin bildiği gibi İslam’ın beş temel şartından biridir ve gerekli şartları sağlayan tüm Müslümanlara farz kılınmıştır. Kuran’ı Kerim’in birçok yerinde zekat ve sadaka birbirinin yerine kullanılmıştır. Buradan anlayabiliriz ki sadece zekatla kalmayıp fırsat buldukça az çok demeden ihtiyaç sahiplerine ulaşmalı onların derdine derman olmalıyız. Zira güler yüzün, selamın dahi sadaka olduğu bir dinimiz var Elhamdülillah. Bizim dinimiz böyle bir din ümmetimiz böyle bir ümmet idi yalnız kendini düşünmez etrafındaki herkese eli yetişirdi. Ecdadımızın inceliklerini, hayırda nasıl yarıştığını okumalı, kavramalı ve bu salih amellerden ilham almalıyız ki Rabbimize layık bir kul, Peygamberimiz’e sallallahu aleyhi ve sellemlayık bir ümmet olabilelim inşaallah.
 
4. 'Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. Kim bunun ötesine geçerse işte onlar haddi aşanlardır.'(Müminun 5-7)


İffetin korunması, İslam’ın en temel ahlak buyruklarından biridir. Bu konuyla ilgili tüm detaylar Hak olan kitapta hem kadın için hem erkek için detaylı şekilde anlatılmış ölçü ve sınırlar insan onuruna en yaraşır şekilde belirlenmiştir. Lakin zaman içerisinde zarar gören en önemli ahlak düsturlarımız yok olmuş , edilmiş ve edilmeye de devam etmektedir. Tüm popüler kültür araçları çok kollu bir dev gibi bizleri tıka basa, gerek zorla gerek isteğimizle besleyip büyütmektedir. Aşılanan haram ilişkiler toplumumuzda derin yaralar, acılar ve izler bırakmakta bizi can evimizden vurmaktadır. Bir mümine/mümin olarak iffetimize canımız gibi sahip çıkmalı, tuzaklara, baskılara direnmeliyiz zira neticelerine katlanmak durumunda kalmayalım. Bediüzzaman’ın da deyimiyle “Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azab çekmektir.” Rabbimiz tüm İslam gençliğini muhafaza buyursun, selamet ve hidayet versin.

 
5. 'Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.'(Müminun 8)
Müfessirler burada ayette dünyevi hayatımızda verdiğimiz sözler, aldığımız emanetlerin kastedildiği gibi aynı zamanda Rabbimize kulluk boyutunda ezelde verdiğimiz sözler ve aldığımız emanetleri de kapsandığını belirtirler. Acaba Rabbimize verdiğimiz kulluk sözünün ne kadar arkasındayız ? Emanet olarak aldığımız vücut, sıhhat, akıl nimetlerine ve namaz, oruç, zekat gibi ibadetlere ne kadar riayet gösteriyoruz?



Paylaşmak Sünnettir:
 

Kadınları dövmek
Sual: Allah, Kur’anda, niye (kadınları dövün) diyor?
CEVAP
Bir karıncayı hatta bir buğday tanesini yaratmaktan aciz insan, kâinatı yaratan yüce Rabbimizin emrini hangi hakla sorgulayabilir ki? Âyetin bir kısmını değil tamamını almak gerekir. Bu âyet-i kerimenin meali şöyledir:


(Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir [aile reisidir]. Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını, bazı hususlarda bazısından üstün yaratmıştır. Hem de erkekler, kendi mallarını, onlar için sarf ederler. Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itaat eder ve kocalarının haklarını gözetirler. Kocaları hazır olmadıkları zaman, onların namuslarını ve mallarını, Allah’ın yardımıyla korurlar. Hıyanet etmesinden korktuğunuz kadınlara, karı koca haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasihat edin, onları yatağınızdan ayırın. Yine de, uslanmaz iseler, hafif dövün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın, kendilerini incitecek bahane aramayın.) [Nisa 34]

Görülüyor ki, mala ve namusa hıyanet etmeyen kadınları dövmek değil, onları hiçbir suretle üzmek caiz değildir. Namusa ve mala hainlik edenlere, her kanun, ağır ceza vermektedir. İslamiyet, kadınlara çok kıymet verip, çok acıdığı için, hain olanlarını, kanun pençesine düşürmeden önce, hafif vurmakla ıslah edilmelerinin de, tecrübe olunmasını emretmektedir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir erkek, hanımını döverse, kıyamette onun davacısı ben olurum.) [R. Nasıhin]

Dünya işlerindeki kusuru için, dövmek şöyle dursun, acı, sert bile söylenmez.

 


Evli Kadınlar İçin Önemli Konular

Güleryüz: Kadın, erkeğine karşı güler yüzlü, tatlı sözlü olmaya çalışmalı. Kocasının iyiliklerine karşı teşekkür etmek de, güzel bir nezaket halidir.İtaat: Kadın, eşinin meşru isteklerine itaat etmeli, sözlerini dinlemeli. Ancak haram işlemeye ve farzın terkine yönelik yersiz bir istek karşısında kimseye itaat gerekmez.

Ev idaresi: Ev idaresinde kadın lüks ve israftan kaçınmalı. Evdeki eşyaları temiz ve idareli kullanmalı. Ev masraflarında kadının savurganlığı iyi değildir. Tutumlu olması gerekir. Buna dikkat etmeyen aileler sıkıntıya düşerler.

İzin almak: Eşinden izinsiz ve lüzumsuz dışarılarda gezmekten kaçınmalıdır. Ancak ana-baba ve yakın akrabalar, lüzum ve ihtiyaç halinde izinsiz de olsa ziyaret edilebilir.

Süslenme: Kadın, evindeki süs ve giyimiyle erkeğine cazip görünebilmeli. Bu süslenme faydalı ve lüzumludur. Fakat kadın, sadece eşi için süslenmeli, dışarıya karşı değil!

Tenkitten çekinmek: Kadın, erkeğine karşı olur olmaz şeyler için tenkitte bulunmaktan ve ona emir verir gibi tavır almaktan sakınmalı. Hiç bir erkek, eşinin ona emir vermesinden hoşlanmaz.

Dedikodu: Bağırıp çağırmaktan, gevezelik etmekten, başkalarının dedikodusunu yapmaktan kadınlar titizlikle sakınmalı. Huzursuzlukların baş sebebi dildir, bunu unutmamalı.

Alaydan sakınmak: Kadın, şaka dahi olsa eşi ile alay etmemeli. Ona hakarette bulunmamalı. Hele bunu başkalarının yanında asla yapmamalı. Ayrıca ikide bir kendini ve sülalesini övmekten sakınmalı.

Şikayetçi olmamak: Erkek eve döndüğü zaman kadın, bir takım sıkıntı ve şikayetleri öne sürerek huzur bozmaktan sakınmalı. Ailedeki kayınvalide ve kayınbaba ile de iyi geçinmelidir.

Engel çıkarmamak: Kadın, eşinin ilmi ve fikri çalışmalarına engel olmaktan sakınmalı. İlim ve fikir mesleğinde hizmet görenler, bunları evlilik hayatına feda edemezler.
 
Türkiye'nin çimentosu İSLAMDIR

Yüce Allah şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için, sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir (her şeyden) haberdar olandır." (Hucurat Suresi,13)
İnsanların farklı soylara, kabile ve dillere sahip olmaları sunnetullahın, yani ilahi kuralın bir gereğidir. Buraya kadar herhangi bir problem yok.
Ama bu farklılıkları belli amaçlarla istismar edip bir ayrışma noktasına çeviren belli güçler, dinamikler var. Özellikle İslam âlemi ve gelişmekte olan ülkelerde bu sopayı sömürgeciler hep ellerinde tutmuşlardır.
Ülkemizde de yapılmak istenen budur. Farklı ırk, gelenek, soy, aşiret, dil ve hatta dinden gelen insanlar, dünyanın her tarafında birer zenginlik ve renk olarak kabulleniliyorken ne yazık ki bizim ülkemizde ve özellikle de İslam âleminde bir yıpratma ve kargaşa malzemesi yapılmaktadır.
Manzara ortada. Irkçılık dinin yerine inşa ediliyor. Dinini tanımayan bir genç neslin oluşması için gayret ediliyor. Çağımızda dünyanın yeni haritasını dizayn eden emperyalistler; İslam âlemine yeni bir din takdim ediyor. Gençlere ırkını din yerine koy deniliyor, vatandaşa cemaatini din yerine koy deniliyor, mezhebini din yerine koy, meşrebini din yerine koy, aşiretini din yerine koy deniliyor. Şartlara göre bölecek ne varsa yapıyor. Gençler, orta yaşlılar, ihtiyarlar buna karşı direniyor. Direncini dinini terk etmemekle gösteriyor. Camiyi dolduruyor. Dinini namusu biliyor. Ama bu böyle devam etmez. Mutlaka düzenleyici, düzeltici, ıslah edici bir çaba gerekiyor. İslam ülkelerini ve bizim coğrafyayı kana bulamak isteyenlere karşı manevi bir hamle başlatmak zorundayız.
Bozanlar nasıl bozdularsa, nasıl bizi ayrıştırmaya çalıştılarsa bizler de aynı yoldan giderek işi düzeltmek zorundayız.
Dillerimiz ayrı, ırklarımız farklı, duygularımız çeşitli, soylarımız başkaca olabiliriz. Ancak her şeye rağmen yine en güçlü yanımız İslam'dır, dinimizdir. Dinimizin bu gücünü, birleştirici yönünü bildikleri için, uyduruk, acımasız, örgütler, cemaatler kurdurdular. Din yıpratıldı. Dine gidecek yollara çiviler ekildi. Zehir saçıldı. Oraya koşmayalım diye. Gençlere; ateizm, deizm gibi düşünceler enjekte edildi. Ediliyor.
Ümitli olmalıyız. Ümitsizlik -ye'sküfür sayılmış. Bizler bozgunculardan daha güçlüyüz. Daha bilinçliyiz. Kucaklaşacakların sayısı; kum taneleri kadar çok, bozmak isteyenlerin sayısı ise parmak sayısı kadar azdır. İnanın ki böyle.
O zaman Anadolu'yu ayakta tutan İslam'ı, yeni bir hamleyle çimentomuz kılmalıyız. Kırılan, dökülen yerleri İslam'la onarmalıyız.
Gençlerle tek tek ilgilenerek, onlara ummadıkları kapılar açarak, kadınlarımızı Kuran eğitimine yetkin hoca hanımlarla yönlendirerek, hayal peşinde değil, ilim pe��inde koşan bir kitle oluşturarak bunu başarabiliriz.
Kırılgan yüreklere manevi destek vermeliyiz. Kardeşlikten nefret edenlerin inadına kardeşlik diyerek, herkese gönlümüzü, ruhumuzu, kulağımızı, gözümüzü açarak.
Zemin başka yerlere kaymaya müsaittir. Gönülleri ve akılları ayrışmaya kaymadan; yumuşak, kucaklayıcı, onore edici tavırlarla kazanmalıyız. İnsanlar; kaosun, kavganın, düşmanlığın, devletsizliğin, dinsizliğin, kargaşanın neye mal olduğunu görüyor. İnsanlar adı ve sanı ne olursa olsun, dine-ırka veya dinsizliğe hizmet ettiğini ileri süren hiçbir örgüte hesap soramaz. Ama idarecilere, hükümetlere belli bir üslub ve edeb içinde sorabiliyor. Zira kanun var, nizam var. Kaosta ise bu şans yoktur.
Ülkemiz sadece Ortadoğu veya İslam coğrafyasının değil, bütün; sessiz, ezilmiş, horlanmış, sömürülmüş, onuruyla oynanmış ülkelerin umudu olabilir. Yüce Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun.
***********

ALLAH ADINA SÖYLE

Taif'in Beni Sa'd Kabilesi, Peygamberimiz'in (s.a.v.) sütannesi Hz. Halime'nin köyünde yaşarlardı. Bu köyün özelliği, temiz, duru ve güçlü bir Arapça aksanına sahip oluşlarıydı. Bugün Taif'in anayol güzergâhında yer alır. Yıkılmış olan köyün kalıntıları hâlâ duruyor.
Beni Sa'd'ın lideri, Dımam bin Salebe'ye görev verir. Hz. Peygamber'i kastederek, "Medine'ye gidip peygamberliğini ilan eden bu kişiyi tanı" der.
***
Dımam, Medine'ye gelir. Yanında arkadaşları da vardır. Atını mescidin kapısına bağlar. Mescide girer. Mescit doluydu. Dımam, biraz da sert bir üslupla 'Abdulmuttalip'in torunu kim' diye seslendi.
Efendimiz (s.a.v.) tebessümle, benim diye buyurdu.
Dımam; soru sormak istiyorum size! Ama sorularım sert ve çetin olacak, cevap verir misin dedi.
Efendimiz (s.a.v.) darılmadı. Sakin bir şekilde Dımam'a dilediğin gibi sor buyurdu.
Dımam ile Peygamberimiz (s.a.v.) arasındaki diyalog şöyle devam etti:
Dımam: Allah adına soruyorum. Öncekilerin, sonrakilerin, gelecektekilerin Rabbi olan Allah adına soruyorum. Seni bize Allah mı gönderdi?
Efendimiz (s.a.v.): Allah'ın adına söylüyorum ki 'Evet beni size Allah gönderdi.'
Dımam: Öncekilerin, sonrakilerin Rabbi adına soruyorum: Kendine ibadeti, putlarla şirk koşmamayı, putları reddetmeyi sana Allah mı emretti?
Efendimiz (s.a.v.): Evet. Vallahi bunları bana Allah emretti.
Dımam: Öncekilerin, sonrakilerin, gelecektekilerin Rabbi adına soruyorum beş vakit namazı, ramazan ayının orucunu, zekâtı sana Allah mı emretti?
Efendimiz (s.a.v.): Allah adına diyorum ki, vallahi bütün bunları size iletmemi Allah bana emretti.
***
Dımam, bu cevaplardan sonra İslam'ın diğer emirleriyle ilgili sorular sordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün sorulara büyük bir sabır, ciddiyet ve kararlılıkla cevap verdi.

Dımam'ın kalbindeki vesveseler geçti. Sağlam bir imanla iman etti. Kelime-i Şehadet getirdi ve ayağa kalktı.
Sahabenin hayret dolu bakışları arasında şöyle dedi: Ben, Allah tarafından sana bildirilen her şeyi yapacağım. Ben, Beni Sa'd kabilesinden Dımam bin Sa'lebe'yim. Kavmim seni tanımak için beni gönderdi. Ben kavmime gidip bütün bunları anlatacağım. Kavmimi Allah'ın yoluna davet edeceğim.
Vallahi ey Allah'ın Peygamberi! Bana anlattıklarından ne az ne de fazla yaparım. Benim aklım ancak bunu kabul eder.
Sonra yanındaki arkadaşlarıyla çıktı. Atına atlayıp gitti. Efendimiz, Hz. Dımam'ın arkasından şöyle buyurdu: Şu saçları iki örgülü adam doğru söylediyse, cennete girecek.
***
Hz. Dımam, Beni Sa'd'a gitti ve ilk olarak Lut ve Uzza putları pisliktir buyurdu. Tövbe et dediler, seni çarparlar. Delirirsin, cüzam olursun dediler. O, bir mümin sadakatiyle: 'Yazıklar olsun size! Hâlâ putlara tapınacak mısınız, Ben Allah'a iman ettim ve Muhammed'in (s.a.v.) kulu ve elçisi olduğunu kabul ettim' dedi. Hz. Dımam (ra) kavmini derinden etkiledi. Müthiş bir dönüşüm yaşattı.
***
O gün akşama kadar Beni Sa'd'ın bütün fertleri Müslüman oldu. Ve yüzlerce insan Medine'ye yürüyerek imanlarını ilan ettiler.
***
Hz. Dımam bin Salebe gibi takvayla harmanlanmış gönül insanları lazım. Sağlam davetçiler lazım. Yoldan çıkmışları Kuran'a ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) çağıracak Dımam'lar lazım. Ülke çapında ve hatta coğrafyamızın hepsinde İslam ve iman fırtınaları estirecek simalar lazım. Tabii bunu yapacak olanlar; haset ve dedikodudan kendilerini sıyırabilirlerse. Hz. Ömer ve Hz. Abbas; "bizler Dımam kadar düzgün ve etkili soru sorup iz bırakan bir adam görmedik" diyerek, bizlere bir müminin diğer bir mümini nasıl övebileceğine dair güzel bir ders bırakmışlardır.
 
Hayırlı sabahlar
Hayırlı cumalar
Rabb im hastalara şifa dertlilere deva borçlulara ödeme kolaylığı versin inşaallah
Gecesi uzun gündüzü uzun olan hastalara dertlilere ferahlık versin
Kimin şu an nerede ne derdi var ise onlara ışık versin sabır versin çare versin inşaallah
Kimseyi bi başkasına bile bile zarar verecek kadar vicdansız yapmasın Rabb im
İbadetlerimiz daim olsun
Efendimiz hürmetine bizleri affeylesin Allah ımız
Güzellikler sersin yuvamız huzurla dolsun
Evlatlarımıza şifa sağlık hayır güzel ahlak nasip etsin inşaallah
 
amin canım inşallah
 
Hayırlı sabahlar arkadaşlarım
Nasılsınız neler yaparsınız
Namazlar ibadetler okumalar yaşamı düzene koyma çabaları ve çalışmaları Nasıl gidiyor
 
Hayırlı sabahlar arkadaşlarım
Nasılsınız neler yaparsınız
Namazlar ibadetler okumalar yaşamı düzene koyma çabaları ve çalışmaları Nasıl gidiyor
Hayırlı sabahlar canım iyiyim ve iyi olmaya çalışıyorum elimden geldiğini yapmaya çalışıyorum ibadetlerim konusunda .
sen nasılsın aslında önemli olan bu
 
Hayırlı sabahlar canım iyiyim ve iyi olmaya çalışıyorum elimden geldiğini yapmaya çalışıyorum ibadetlerim konusunda .
sen nasılsın aslında önemli olan bu


Elhamdulillah Can'ım
Daha iyiyim
Rabb ime bin şükür
Yatışa devam
Rabb im bundan geri koymasın inşaallah
Hastalara dertlilere borçlulara yardım etsin inşaallah

Kitap okuyorum bol bol
Dinleniyorum
Tefekkür ediyorum
Düşünüyorum
İbadet etmeye çalışırım

Çok şükür halimize canım
 
Allah iyilik hoşluk versin canım benim
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…