dini paylaşım alanı

kızlar bi yardım edin bana ne olur akşam eşimle yemek yedik çay içiyoduk 6 gibi falan. gayette mutluyuz. kapı çaldı bende genelde yanlış basılıyo diye umursamadım ısrarla çalmaya devam edince karşı komşudur bak bi dedi eşim. kalktım bi baktım eski alt komşum kapıda üstünde bi yelek öle kepımda ne oldu canım dedi .. girebilirmiyim dedi gel dedim. kayınvalidesi geliyo 4 aylık kızını sevmeye. sen ne biçimsin kadınsın 4 aylık cocuğu uyutamıyon. karşılıklı atışıyolar. kadını kapıya koyular. kocasıda bişi dememiş. kadın yürüyerek o soğukta bana gelmiş.ağladı. kocasını seviyo. ama tek sorun kayınvalidesi 2 saat sonra kocası aradı.
ben sana haksızsın demiyom ama ne annemin ne senin cenen durmuyo dedi. nerdeysen almaya gelcem dedi. geldi aldı.
şimdi bu kız cağız devlet destek veriyomu ailesini yuvasını kurtarmak için.
bende sonra kendimi kötü hissettim eşime dedimki biz şua mutluyuz huzurluyuz ama onlar kavga etmiş. çok kötü oldum dedim. bende cahilim ne yapılır bilemedim. polise gitseydik iş büyürdü ne bileyim.
ne yapmamız lazım.
 
Tartismalari normal ama kapiya koymak ne demek .... Allah islah eylesin . Amin ....

Kayinvalidesi surekli bunlarda kalmiyorsa okadar sorun etmeyin ..
Ama şuda var kendisimi birakip cikmis yoksa gercekten onlarli kapiya atmis ?

Şimdilik gozlemleyin derim şu an icin mudahale edilecek bir durum gozukmuyor bence ...
 
Oncelikle Rabb im yardimcisi olsun...
Ben de asil sorunun ne olduğunu öğrenmek gerektiğini düşünüyorum.
Her sorun sikinti iki taraflidir...asil suclu ya da baslaatan tek...

Polise gitmemeniz iyi olmuş...
Esi gelsin sizin yaninizda konussunlar...
Nedir ne degildir.
Kayinvalidenin de dediklerini aldirmasin sabretsin..
Bak esi de cok konusuyorsunuz demiş. O alttan almaya calissin belki bi sure sussun dayansn..bi dha böyle sey olrsa ben sabrettm konusmadim ama dayanilcak gibi degl diyebilir...
Ama esi onu kapı disariya koyulmasina nasil izin verdi?
 


İnsanlar dört kısma ayırılır

Halil b. Ahmed şöyle demiştir: İnsanlar dört kısma ayırılır:
1.Bilir ve bildiğini de bilir. Bu kişi âlimdir. Ona tâbi olunuz.
2.Bilir, fakat bildiğini bilmez. Böyle bir kimse uykudadır; onu uyandırınız.
3.Bilmez ve fakat bilmediğini de bilir. Böyle bir kişi irşada muhtaçtır. Onu irşad ediniz.
4.Bilmez, fakat bilmediğini de bilmez. Böyle bir adam kara cahildir. Ondan kaçınız.
 
gönüldostlarım:))

yarın yeni hatimimiz için tekrar cüzler dağıtacağım :)

katılmak isteyenler buradan yazabilir...:))

çok şükür ilk ayımızı geride bıraktık :))

elhamdülillah..

daim olsun inşallah...
 
Kur ana YAKIN OLMAK

İslami bilgi edinmenin önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsan daimi bir öğrencidir ve sürekli öğrenir. Bilgiyi edinmenin birden fazla yolu vardır; seminerlere, derslere katılmaktan tutun, Youtube’dan İslami sohbetler izlemeye kadar, hatta daha fazlası bile var. Bazılarımız tüm bu çeşit yolları deniyorlar ancak bu bilgiyi elde etmek için en önemli rehberi kaçırıyor: Kur’an.
“O kitap (Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir.” [Bakara Suresi, 2. Ayet Meali]

Peki, hayatınıza yön vermek için Kur’an’a ne sıklıkla başvuruyorsunuz? Kuran bizim hayat kitabımızdır. Allah Kuran’ı bize, hayatımızın her anında Ona başvurabilelim diye verdi. Süsleyip, sarıp duvarlara asalım diye değil. Kuran duvarlarda değil, bilakis her an elinize gelebilecek bir yerde durmalı. Diğer ilimlerle uğraşmak bazen daha baskın görünebilir ancak imanımızın her an tazelenmeye, ilerlemeye ve çoğalmaya ihtiyacı vardır. Bu da ancak ve ancak Kuran ile olur. Çünkü Kuran insanoğlunun hayat damarı,kanı, serumudur. Bizler Kur’an okumayı sadece Arapçadan hatim etmek ya da Yasin okumak olarak görmemeliyiz. Kuranı okumaya, anlamaya, düşünmeye ve emirlerine göre hareket etmeye ihtiyacımız var.
Böylece hem dini bilgimizi hem de imanımızın derecesini arttırabiliriz! O zaman göreceksiniz ki, diğer her şey anlamlı gelecek, inşaAllah.

Bu yazı, sizi Kur’an’a yaklaştırmak için 5 etkili adımdan bahsediyor. Bu adımlara hayata geçirmeden önce, Kuran’a ayırdığınız zamanı düşünün. Sonra da, Kur’an’ın sizin imanınızı ve ilminizi arttırmak için en büyük bir araç olduğuna dair sağlam bir inanç geliştirin. Kur’an, Allah (svt)’nın size bir lütfu. Allah der ki:“Bugün, size dîninizi kemâle erdirdim,üzerinize olan ni’metimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’a râzı oldum!” [Maide Suresi, 3. Ayet Meali]

#SUFFAGAH
 
1.Sabah ve Yatsı Namazından Sonra Kur’an Okumak


Kur’an’ı okumaya karar verdiğiniz zaman büyük oynamayın. Daha dereyi görmeden, okyanusa dalmayın. Hepimiz işi başından aşkın insanlarız. Eğer dünya meşgalelerini kenara itmek istiyorsak, bunu yavaş yavaş ve kademeli yapmalıyız. Yani sabah namazından sonra 1 sayfa Kuran okumuyorken, bir gün kalkıp hatim etmeye ya da bir cüz okumaya çalışmayın. Böyle ağır başlangıçlar hayal kırıklığına ve vazgeçişlere neden olur. En azdan başlayıp, yavaş yavaş çıtayı yükseltmelisiniz.

Sabah için: Eğer meşgul bir Müslümansanız ve sabah namazından sonra okula ya da işe gidiyorsanız, daha erken kalkın ya da hazırlanmak için daha az vakit harcayın. Sabah namazından sonraki uykular daha tatlı ya da sonraki işler daha yıldırıcıdır. Ama unutmayın ki Kuran şifadır. Namazdan sonra seccadeden kalkmadan elinize Kuranınızı alın ve o gün içinizden ne kadar okumak geliyorsa okuyun. Yarım sayfa, 1 sayfa, 3 sayfa… ne kadar isterseniz. Ama 1 ayet dahi olsa okuyun.

Yatsı için: Yatsı namazında İhlas, Felak ve Nas surelerini okumanın yanı sıra, bu namaz için daha sakin ve uzun süre ayırın. Daha sonra da namaz içinde başka sureler okumaya başlayın. Mesela, Bakara, Secde ve Mülk surelerini olabilir. Yine rutin okumalar için aynı yöntem uygulanabilir. Seccadeden kalkmadan okuyabileceğiniz gibi, yatağa geçince de okuyabilirsiniz. Hem abdestli yatmanıza vesile olur ki, bu da sünnettir.
Sabah ve yatsı namazından sonraki okumaların süresini 10-15 dakika ile başlatıp sonra her gün biraz daha arttırabilirsiniz.

#SUFFAGAH
 
2. Anladığınız dilden Kur’an Meali okuyun


Arapça bilmeyen birçoğumuz için, Kur’an’nın düsturlarını uygulamak zor olacaktır. Her ne kadar Kur’an okumak bize sevap kazandırsa da, o kalplere şifa olması için de indirildi. Biz Kur’an’ın bize öğrettiklerini uygulamaya ve üzerinde düşünmeye çalışmalıyız. Biz bunu sadece ya Arapça öğrenerek ya da anladığımızdan dilden onun mealini okuyarak yapabiliriz. Arapça öğrenmeye niyet etmeli ama o zamana kadar da boş durmamalıyız. Her gün okuduğumuz Kuranımızı mealli Kuran seçebiliriz. Böylece okuduğumuz gibi yanda mealine göz gezdiririz. Arapçasından okuduğunuz surenin anlamını da takip etmeyi ve telkinlerini uygulamayı da ihmal etmemeliyiz. Yanı sıra yanımızda küçük bir meal kitabı bulundurabiliriz. İşte bu çok etkili oluyor. Yolda, okulda, bankada, bir şey beklerken, 5 dk bile okusak, o çoğalıp gidiyor ve o küçük zamanları bile kaçırmıyoruz.
#SUFFAGAH
 
3. Kur’anın tefsirini okuyun/dinleyin


Meal ayetlerin birebir çevirisini yapar. Ancak tefsir ise, bu ayetlerin hangi olay üzerine, nerede, nasıl indiğini açıklar. Böylece biz ayeti bütünsel olarak kavramış oluruz. Bu Kuranı daha iyi anlamak ve içselleştirmek için kesinlikle şart olan bir ibadet ve ilimdir. Ayrıca bir ayetin ya da surenin içeriğini öğrenince, sureyi daha iyi hatırlar ve namazda okumak istediğinizde anlamını aklınıza getirip, daha huşulu bir namaz kılarsınız. Bunun keyfine varınca, diğer surelerin tefsirini de birer birer okursunuz. Başlangıç için Fatiha suresini seçebilirsiniz. Namazda da en çok okuduğumuz suredir. Daha sonra sırayla okuduğunuz diğer sureli işlersiniz. Böylece bir gün bir bakarsınız ki, pek çok ayetin ve surenin anlamını, olayını biliyorsunuz.
Çeşitli tefsirlerden yararlanabilirsiniz. İngilizce biliyorsanız içlerinde Nouman Ali Khan’ın da olduğu, Bayyinah.tv’deki tefsir videolarını izleyebilirsiniz. Yine Mekteb-i Suffa ekibinin bu videolara yaptığı altyazılı çevirilerden de tefsir takibi yapabilirsiniz.
#SUFFAGAH
 
4. Bir ya da birkaç ayeti uygulamaya geçirin


Sahabe-, Kiram’ın bizden en büyük farkı şuydu, onlar bir ayet öğrendiklerinde hemen uygulamaya çalışır ve çoğu kez başarırlardı. Biz öğreniyoruz ama sadece bilgi olarak bırakıyoruz. Oysa uygulamadıktan sonra öğrendiklerimiz bizi kurtarmaya yetmez. O zaman bizde örnek nesli örnek alıp, en azami ölçüde uygulamalar yapmaya başlamalıyız.

Mesala, ailenize değer verin. Allah diyor ki: “(Biz) insana, ana-babasına iyilik etmeyi de tavsiye ettik. Anası onu zahmetle(karnında) taşımış ve onu zahmetle doğurmuştur.” [Ahkaf Suresi, 15. Ayet Meali].

Okuduğunuz ya da işittiğiniz ayetlerden adım adım uygulanabilir ayetler seçip, hayatınıza yerleştirmeye çalışın.
#SUFFAGAH
 
5. Ayetleri ezberleyin ve onları namazlarınızda okuyun


Adım 5, yukarıdaki diğer adımları bir araya getiriyor. Okuyor, anlıyor ve onları hayata geçiriyorsunuz. Şimdi namazlarınızda ezberlediğiniz ayet ve sureleri okuyarak, Kur’an’la bağlantıda kalmalısınız. Namazlarda elem teradan aşağısını okumak yetmez. Bir ayet dahi olsa, yeni ezberler yapmalı ve bunu hayatımızın namaz boyutuna taşımalıyız.

Hatırlayın, Allah diyor ki: “Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.” [İsra Suresi, 53. Ayet Meali]

Belki Kur’an’ı okumaya başladınız ama başka şeyler dikkatinizi dağıtıyor. Dikkat dağınıklıklarından kaçınmaya çalışın ve bir rutin oturtmaya çalışın. Vazgeçemeyeceğiniz, hayatınızın bir parçası olan ve günün normal işleri arasında yerini almış rutinler. Bir günlük yapmasam ne olacak, olmaz, Çünkü bir şey olur. Şeytan her an sizi Allah’tan uzaklaştırmaya çalışır. Peygamberimiz (sav)’in şu sözünü hatırlayın: “Namaz nurdur; sadaka delildir; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” [Hadis-i Şerif Meali, Kaynak: Müslim]

İnşaAllah Kur’an’a yaklaşarak, ruhunuzu özgürleştirin!
 
Mevlid kelimesinde "doğum" mânası vardır. Kandil kelimesinde de, belli günlerde yakılan aydınlık anlamı mevcuttur. İkisini bir araya getirip de Mevlid Kandili dediğimizde, Resûlüllah (asv)'ın doğum gecesinde minarelerde yakılan kandiller hâtıra gelmektedir. Müslümanlar, her sene Rebiü'l-evvel ayının on ikinci gecesine giriş teşkil eden geceyi dinî merasimlerle ihyâ eder, farklı bir huzur ve neş'eyle tes'id etme titizliği gösterirler. Kandillerle donatılan camiler bu niyetle dolar, taşar...

Müslümanlar bu geceyi, hem kendi açılarından, hem de çocukları açısından düşünürler. Kendi açılarından düşünürken ibâdetleri, çevredeki konu komşuya yardımları, çeşitli iyilikleri hatırlar, farklı bir yardım anlayışında olurlar. Çocukları açısından ise, çok dikkatli olurlar. Mâsum dimağlarda gecenin güzel bir hatıra olarak kalmasını temin edecek çarelere başvururlar. Nitekim o günde çocukların sevineceği şeyler alırlar, hoşlarına gidecek sohbetler tertip ederler, gecenin, zihinlerinde tatlı bir hâtıra olarak kalmasını temin ederler.
 
Mevlidin dinimizdeki yeri nedir?

Mevlid Peygamberimizden (a.s.m.) üç dört asır sonra icad edilen İslâmî bir âdet olmakla birlikte, bid’atın hasene (güzel) kısmına girmektedir. Büyük hadis ve fıkıh âlimi olan İbni Hacer, mevlid merâsiminin meşrûiyeti hakkında şu hadisi zikreder:

İbni Abbas’ın rivayetine göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) Medine’ye hicret ettiklerinde Aşure gününde Yahudilerin oruç tuttuklarını öğrenir. Oruç tutmalarının sebebini sorduğunda Yahudilerden şu cevabı alır:

“Bu çok büyük bir gündür. Bugünde Allah, Mûsâ ile kavmini kurtardı. Firavun ile kavmini suda boğdu. Mûsâ da buna şükür için oruç tuttu. İşte biz de bugünün orucunu tutuyoruz.”

“Bunun üzerine Peygamberimiz, ‘Öyleyse biz Mûsâ’ya sizden daha yakın ve evlâyız’ buyurdu. O günden sonra hem kendisi oruç tuttu, hem de tutulması için tavsiyede bulundu.” ( Müslim, Sıyam 127)

İbni Hacer bu nakilden sonra şöyle der: “Bundan anlaşılıyor ki, böyle bir günde, mevlid gecesinde Allah’a şükretmek tam yerindedir. Fakat mevlid merasiminin Peygamberimizin doğum gününe denk getirilmesi için dikkat etmek gerektir.” (el-Hâvî fi'l-Fetevâ, 1/190.)

Bugünkü İslâm ülkelerinde Peygamberimiz (asv)2in doğumunu yâd etmek, ona salât-selâm getirmek maksadıyla çeşitli dillerde okunan mevlidler vardır. Arapça “Bâned Suâd, Bürde ve Hemziyye” kasideleri birer mevliddir. Türkçede ise yirmiden fazla mevlid manzumesi vardır. Fakat bunların içinde en çok tutulan ve okunanı Süleyman Çelebi merhumun 1409 yılında yazdığı Vesiletü’n-Necât isimli mevlid kitabıdır. Önceleri yalnız Peygamberimiz (asv)'in doğum gününde okunan ve tertip edilen mevlid merâsimleri, daha sonra bütün mübarek gecelerde tekrarlanmış, bilhassa memleketimizde daha da yaygınlaşarak, ölüm, hastalık ve daha birçok vesilelerle okunagelmiştir. Bazı İslâm âlimleri mevlidi bid’at sayarak karşı çıkmışlarsa da yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Bediüzzaman, zamanımızda bu meseleyi şöyle tashih etmiştir:

“Mevlid-i Nebevî ile Miraciyenin okunması gayet nâfi (faydalı) ve güzel âdettir ve müstahsen (iyi, hoş) bir âdet-i İslâmiyedir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyenin gayet lâtif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir (sohbet sebebidir). Belki hakaik-i imani-yenin ihtarı (hatırlatılması) için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki îmanın envarını ve muhabbetullah ve aşk-ı Nebevîyi göstermeye ve tahrike en müheyyic (heyecan uyandıran) ve müessir bir vasıtadır.” (Nursi, Meklubat, s. 281-285)
 
Kandiller Nasıl Değerlendirilmelidir?

Bütün kandil gecelerinde yapılabilecek ve yapılması gereken önemli bir takım afv ü mağfirete nail olma, ecr ü sevap kazanma, manevî terakki kaydetme, bela ve musibetlerden kurtulma ve rıza–i İlâhiye ulaşma vesileleri vardır ki, bunlardan bazılarını maddeler hâlinde kısaca ve toplu olarak yeniden hatırlamakta yarar var:

1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

2. Peygamber Efendimiz (sas)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.

6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.

7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

8. Mü’minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.

9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.

10. Kişi kendine ve diğer Mü’min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.

15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.

16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk’a niyazda bulunulmalı.

17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.

18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.

19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.

Mübarek gecelerin ihyası ile ilgili özel bir ibadet mevcut değildir. Namaz, tilavet–i Kur'ân, dua gibi bütün ibadet çeşitleri ile gece ihya edilebilir... Mübarek gecelerde kılınan bazı hususi namazlar sünnette mevcut değildir; muteber bir rivayete de istinad etmezler. Bu, “O gecelerde namaz kılmak mekruhtur” anlamına gelmez. Teheccüd ve nafile namazları teşvik eden rivayetler çoktur. Bunların mübarek gecelerde yapılması elbette daha faziletlidir.” (Canan, Kütüb–ü Sitte, 3/289).

Kandil gecelerine ait olduğu kaydedilen namazları da ayrıca kılmakta bir sakınca yoktur; sevaptan hâli değildir.
 
ARKADAŞLARIM YAKLAŞAN 2 OCAK MEVLİD KANDİLİDİR...
BUNA İLİŞKİN BİLGİLENDİRMEYİ BİRAZDAN PAYLAŞACAĞIM İNŞAALLAH :))
canım burdan cevap yazayım insallah birgün ögrenirim arapcayı ama mealinide okuyabilirim insallah.bu arada takip ediyorum seni güzel bilgiler veriyorsun.zikir grubuna uygun oldugumda katılmayı isterim canım.güzel dileklerin içinde tesekkür ederim... Allah razı olsun canım
 
senden de razı olsun Yaradan ıımız:))

takipteysen beraberiz demektir...dualarını eksik etme inşallah
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…