dini paylaşım alanı

Şüphesiz bu (İsa hakkındaki) gerçek kıssadır. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾62﴿
Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları çok iyi bilir. ﴾63﴿
De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz müslümanlarız." ﴾64﴿
Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz. Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz? ﴾65﴿
İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz. ﴾66﴿
İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi. ﴾67﴿
Şüphesiz, insanların İbrahim'e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü'minlerdir. Allah da mü'minlerin dostudur. ﴾68﴿
Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar. ﴾69﴿
Ey Kitap ehli! (Gerçeğe) şahit olduğunuz halde, niçin Allah'ın âyetlerini inkar ediyorsunuz? ﴾70﴿


sayfa 58
 
Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? ﴾71﴿
Kitap ehlinden bir grup, "Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkar edin, belki onlar (size bakarak) dönerler" dedi. ﴾72﴿
"Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın" (dediler). De ki: "Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir." ﴾73﴿
O, rahmetini dilediğine has kılar. Allah büyük lütuf sahibidir. ﴾74﴿
Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur" demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler. ﴾75﴿
Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever. ﴾76﴿
Şüphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. ﴾77﴿

sayfa 59
 
Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab'dan olmadığı halde Kitab'dan sanasınız diye (okudukları) Kitap'tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, "Bu, Allah katındandır" derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler. ﴾78﴿
Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği verdiği hiçbir insanın, "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) "Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın istediği örnek ve dindar kullar) olun." ﴾79﴿
Onun size, "Melekleri ve peygamberleri ilahlar edinin." diye emretmesi de düşünülemez. Siz müslüman olduktan sonra, o size hiç inkârı emreder mi? ﴾80﴿
Hani, Allah peygamberlerden, "Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti. ﴾81﴿
Artık bundan sonra kim yüz çevirirse işte onlar yoldan çıkmışların ta kendileridir. ﴾82﴿
Göklerdeki ve yerdeki herkes ister istemez ona boyun eğmişken ve ona döndürülüp götürülecekken onlar Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? ﴾83﴿

sayfa 60
 
De ki: "Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ona teslim olanlarız." ﴾84﴿
Kim İslam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. ﴾85﴿
İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkar eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez. ﴾86﴿
İşte onların cezası; Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetinin üzerlerine olmasıdır. ﴾87﴿
Onun (lanetin) içinde ebedi kalacaklardır. Onların azabı hafifletilmez, onlara göz açtırılmaz. ﴾88﴿
Ancak bundan sonra tövbe edip kendilerini düzeltenler müstesnadır. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. ﴾89﴿
Şüphesiz iman ettikten sonra inkar eden, sonra da inkarda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. ﴾90﴿
Şüphesiz inkar edip kafir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur. ﴾91﴿

sayfa61
 
Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. ﴾92﴿
Tevrat indirilmeden önce, İsrail'in (Yakub'un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Tevrat'ı getirip okuyun."﴾93﴿
Artık bundan sonra Allah'a karşı kim yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. ﴾94﴿
De ki: "Allah doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim'in dinine uyun. O, Allah'a ortak koşanlardan değildi." ﴾95﴿
Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi elbette Mekke'de, âlemlere rahmet ve hidayet kaynağı olarak kurulan Kâ'be'dir. ﴾96﴿
Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır.) ﴾97﴿
De ki: "Ey kitab ehli! Allah yaptıklarınızı görüp dururken Allah'ın âyetlerini niçin inkâr ediyorsunuz?" ﴾98﴿
De ki: "Ey Kitab ehli! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek inananları Allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir." ﴾99﴿
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar. ﴾100﴿
sayfa62
 
Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir. ﴾101﴿
Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün. ﴾102﴿
Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. ﴾103﴿
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. ﴾104﴿
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır. ﴾105﴿
O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, "İmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkar etmenize karşılık azabı tadın" denilir. ﴾106﴿
Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾107﴿
İşte bunlar Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetlerdir. Allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez. ﴾108﴿

sayfa63
 
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. Bütün işler ancak Allah'a döndürülür. ﴾109﴿
Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir. ﴾110﴿
Onlar size eziyetten başka bir zarar veremezler. Eğer sizinle savaşmaya kalkışsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez. ﴾111﴿
Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ve (mü'min) insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar Allah'ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; Allah'ın âyetlerini inkar ediyor ve peygamberleri haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (Allah'ın koyduğu) sınırları çiğnemekte oluşları idi. ﴾112﴿
Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır. ﴾113﴿
Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir. ﴾114﴿
Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir. ﴾115﴿

sayfa64
 
İnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah'a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾116﴿
Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar. ﴾117﴿
Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık. ﴾118﴿
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz halde sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman "inandık" derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden ölün!" Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir. ﴾119﴿
Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır. ﴾120﴿
Hani sen mü'minleri (Uhud'da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ﴾121﴿
sayfa65
 
şu okunan selanın hürmetine
mübarek cumanın hürmetine
Rabb im Sen affedicisin affetmeyi sversin cümlemizi affeyle ..
günahlarımıza karşı edeceğin muamele senin rahmetin olsun; affediciliğin olsun..
bizlerin hiç bir ibadeti verdiğin nimetlere şükür etmeye denk gelmez..
Ruhumızın kalbimizn kararmışlıklarını silip at, bizleri annemizden doğmuş gibi tertemiz eyle inşaallah..
ibadetlerimizi düzenli ve sürekli yerine getirmeyi nasip et...
<Senin yolundan gidenlerden eyle..
paiflikten aktifliğe geçir Rabb im

sağlık sıhaht huzur mutluluk muhabbet ver..
bizleri doğru yolda hayırlı dostlarla karşılaştır Allah ım

fesat ve kötü düşünceli insanlardan uzak tut.
dedikodudan uzak eyle...

şifa ver...
muhabebt ver..
evlerimize bereket rızk ver inşaallah..

bana ve bebeğime ve eşime huzur ver sağlık ver..herkeslere hayırılı doğum hayırlı evlat sağlıklı evlat nasip eyle..
Rahmetin de bol merhametinde mağfiretinde..
Senden gayrı yoktur çare..
Sana muhtacız başkasına eğdirme başımızı yüzümüzü..

utangaç olmayalım başımız dik alnımız ak olsun inşaallah..

sevelim sevileleim inşaallah..

aileelerimize şifa huzur ver muhabbet ver anne babamıza...


aminn
bin şükür..
 
amin canım
 
Dünya Japonya'daki deprem ve tsunamiyi konuşurken, aynı çapta bir tsunami yaşayan Endonezya'nın Banda Açe bölgesinde halkın tsunami nabzını tuttuk.



Dünya Japonya'daki deprem ve tsunamiyi konuşurken, aynı çapta bir tsunami yaşayan Endonezya'nın Banda Açe bölgesinde halkın tsunami nabzını tuttuk. Tarih 26 Aralık 2004'ü gösterdiğinde Endonezya ve çevre ülkeler için yüz binlerce kayıp verilecek bir trajedi yaşanmıştı. Ancak en çok kayıp Endonezya'nın Banda Açe bölgesinde verilmişti. Çünkü şiddetli deprem ve ardında oluşan dev tsunami dalgaları, sahil kesimlerini vurmuş ve ilk defa böylesine dev dalgaları gören Açeliler, hem korkmuş hem de derinden sarsılmıştı.

Tsunaminin bıraktığı izleri Açe'de görmek hala mümkün. Bunlardan birisi tsunaminin dev dalgalarının şehrin merkezine sürüklediği dev gemi ile tsunamide bölgede ayakta kalan tek yapıt olan Rahmetullah Camii.

Tonlarca ağırlıktaki elektrik üreten dev gemiyi görenler, tsunaminin nelere yol açtığını daha derinden görme imkânına sahip oluyor. Şu an atıl durumdaki bu gemi aynı zamanda şehri tam olarak görmek için bir kule vazifesi de görüyor. Bu geminin yanında bulunan bir parkın duvarlarında da tsunami dönemine ait resimler sergileniyor.

Rahmetullah Camii'nde de tsunami biraz daha farklı hissediliyor. Zira Türk Kızılayı tarafından tsunamide zarar gören kısımlarının onarıldığı bu caminin içine tsunaminin zarar verdiği kirişler olduğu gibi muhafaza ediliyor. Caminin duvarındaki resimlerinde de o döneme ait kareler yer alıyor.

Beyaz görünümü ve mimarisiyle dikkat çeken caminin çevresinde yeni evler yapılmış ancak eski canlılık artık yok. Buradaki Türk okullarının tsunami döneminde yaptığı fedakarlığı unutmayan Açe halkı, olası tsunamiye karşı artık deniz kenarına çok fazla gitmiyor. Şehrin merkezinde ise motosikletliler göze çarpıyor. Geleneksel hazır yemek satanlar, alışveriş yapanlar ve hediyelik eşya satanlar objektiflere takılıyor.

Tarım ve turizmle geçinen şehirde kahve de önemli yer tutuyor. Akşam saatlerinde ise bölgeye mahsus ve kokusuyla dikkat çeken düryan meyvesi yeniyor.

Halk, tsunamiyi bir daha aklından çıkarmamak ve o günleri unutmamak için tsunami hatıralarını canlı tutmaya kararlı görünüyor. Tek istekleri ise bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması.

( Daha önceki yıllarda olmuş ama ben sadece paylaşmak istedim )
 
Hayırlı akşamlar arkadaşlarım

Yaylaya geldik eşimle

Serin hava tertemiz mis gibi

Bugün yerleştik

Hatta soba yakılabilir

Bu arada biizniillah 27. CüZ de bitti

Hayırlısıyla bu hafta sonu kalan son 3 cüzü de bitirebilirsem değmeyin keyfime

Hayırlarla devam etsin ibadetlerimiz Rabb imiz affeylesin bizleri inşaallah
 
canım sana hayırlı haftasonları diliyorum 3 cüz okudum haberin olsun
Annemde okuyacak emin olabilirsin
 

Hayırlı hafta sonları canım
Allah kabul etsin inşallah

ne güzeldir şimdi oralar keşke bizde olabilsek :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…