dini paylaşım alanı

Müslümanın Hayatını Güzelleştiren 14 Tavsiye


Unutmayalım ki dünyaya bir mülkle gelmediğimiz gibi, dünyadan da bir mülkle ayrılmayacağız. Kabrimize amellerimizle gireceğiz. İnfaklarımızla, ibadetlerimizle, kulluğumuzla sonsuzluğun seyyâhı olacağız. Bu fânî cihanda ham nefsin bitip tükenmek bilmeyen arzu ve ihtiraslarına direnmek îcâb eder. Bu itibarla, tefekküründe yoğunlaşacağımız asıl istikbâl; son nefesimiz ve ötesi olmalıdır… İşte bu mânâda Müslüman’ın hayatını güzelleştirmek için yapması gerekli 14 tavsiye.

1- Huzurlu bir kalbe sahip olmak için koca evrende kendinizi yalnız ve çaresiz hissetmeyin.


Yaratıp yaşatan Allah ile olduğunuzun şuurunda olun. Hatalarınızın hacmi ne olursa olsun şeytan sizi, Allah’ın rahmetinden kovulmuş bir insan görüntüsünde tutmasın. Çaresiz değiliz, imtihandayız. Başıboş değiliz, gözetleniyoruz. “Her şeye rağmen ben Rabbim ile beraberim. Kovulsam da kapım O’nun kapısıdır. Asla yalnız değilim.”



2- Hayatınızı dengeli yaşayın.


Ruh ve bedenden müteşekkil olduğunuzu unutmayın. Ruhun ve bedenin ihtiyaçlarını birbirine yedirtmeyin. “Dengesizlik din adına da olsa hatadır.”



3- Hakka dikkat edin.


Ne zulmet ne de zulme boyun eğ, asla! Zulme seyirci bile olma; lanete ortak olursun. Etrafınızdakiler, aileniz, çocuklarınız ve diğer insanlar sizden hiçbir hak talebinde bulunmasınlar. Helallik size göre değil onlara göre olsun. “Kul hakkı bir afettir!”



4- İş bitirmek için çalış.


Denemekten yılma, yorulma. Kaderi de unutma. Üzerine düşeni yaptıktan sonra gerisini havale et. “Kafesin büyüklüğüne aldanma. Kader bizi baştan sona kuşatmıştır.”



5- En güçlü sermayen ailendir. Onu israf etme.


Hantal bir halde de bırakma. Mini, ama gerçek bir sığınaktır ailen. Kimliğini ve seviyeni gösteren en gerçek gösterge de ailendir. Bütün insanlığın yok olduğunu ve senin ailenin Nuh’un gemisi olduğunu var sayarak çalış, didin. Çocuklarını samimi bir mü’min olarak yetiştirmeyi düşün. Fatih babası, anası ol. Çocuklarına mini hedefler gösterme. Oynarken bile büyük oynasınlar. Çocuklarının hatalarını gözünde büyütüp durma. Şeytan çocuklarını senden soğutacak bir yol bulmasın. Ne yaparsa yapsınlar, senin kanatların altında olsunlar. Ailendeki bireyleri oldukları gibi kabullen. Oldukları konumun en iyisi olmaları için çalış. “Doğuran da ailelerdir öldüren de.”



6- Hayalci olma.


Gerçekleri kabullenmekte zorlanma. İşler bizim istediğimiz gibi değil, bizim için dilendiği gibi olacaktır. “Kör bir teslimiyete de hayır, hırçınlığa da.”


7- Sağlığını koru.


Hastalık nedeni olan şeylerden uzak dur. “Yediğin içtiğin hem helal olsun hem de temiz olsun.”



8- Yalnız kalma sakın.


Dünya vahşi bir yerdir. Dostların, kardeşlerin ve cemaatin bulunsun. Salih insanları bul. Yanlarında oturup onlara bakmaktan ibaret olsa bile onlarla kal. Onların değerini takdir et. Kusursuz dost arama. Bulunduğun yerde görev al. “Sırf Allah için sevebilmek ve sevilebilmek bütün zamanların en değerli ibadetlerindendir.”



9- Sabır silahını kuşanmış ol.


Ancak sabredenler sonunda kazanacaklardır. Zorluklar kolaylıkların gelmesini engelleyemez. İnşirah suresini hatırla. “Yapabildiğin kadar değil gerektiği kadar sabret.”



10- Kur’an-ı Kerim’e sarıl.


Onu oku. Sırlarını öğrenmeye çalış. Yayılıp büyümesine katkıda bulun. Sakın onu sadece tatillerde çocuklarına öğretmek gibi sinsi bir hıyanete düşme. Ne varsa ne yoksa sadece O. “Kur’an, Allah ile aramızdaki en güçlü bağdır.”



11- Başta namaz olmak üzere istikrarlı bir ibadet disiplini kur.


“İmanın pas tutmasın.”



12- Dua ve zikre vakit ayırın.


Ruhunuz dinlensin, yücelsin. “Rabbim! Allahım!” derken bütün kederlerinizi unutacağınız vecdi arayın. “Dua ve zikir gıdadır.”



13- Sadaka veren Müslüman olun.


Maldan verin, bedenden verin. Dille verin, gönülle verin. Verecek şey bulun, tebessüm verin. “Veren el, alan elden üstündür.”



14- Allah’a davet çalışmalarına katılın.
Her mü’minin yapabileceği, o yapmazsa eksik kalacak nice işler vardır. “Yapacak olan için iş çoktur.”





Kaynak: Nureddin Yıldız, Edeb ve Âmel, Tahlil Yayınları



Paylaşmak Sünnettir:
 
dinlenicem kuzum hep inşallah :) ramazan ayına giricez mubarek ayda bol bol bizlere dua edicem ibadet edicem sana yazıcam doğum yapınca :)


mutlaka yaz hatta meleğini de görmek isteriz ilerleyen zamanlarda..
dinlen hamişliğin son günlerinin tadını çıkar :)
benim de inşaallah haftaya çalışabilir raporum alıncak bi aksilik olmazsa..

buaarada idrarda enfeksiyon çıktı doktor tek kullanımlık ilaç verdi..
inşaallah fayda eder..
 
cnm benim inşallah :) kuzum bendede çıkmıştı idrar enfeksiyonu m harfiyle başlayan tek kullanımlık toz verdi ama geçmedi. sonra antibiyotik verdi oda geçirmedi hala dha 3-4 lokosit çkıyor idrar tahlilimde. bol bol su iç çok su iç
 


su 2,5 tl içiyorum ama sanırım o da yetmeyecek
3,5 4 e çıkarayım bari..

uamrım düşer.

bebeğe zararı var mı ki acep_?
 
su 2,5 tl içiyorum ama sanırım o da yetmeyecek
3,5 4 e çıkarayım bari..

uamrım düşer.

bebeğe zararı var mı ki acep_?
yok cnm yaa vermez aklına öyle bişey getirme. çoook ilerlemiş durumda kesenin yırtılmasına sebep oluyor dye duymuştum ama okadar ilerlemiş olsa doktorun mutlkaa söylerdi canını sıkma her gebelikte olan bişey bu enfeksiyon
 
NİHAT HATİPOĞLU
Allah katında üstün olan kim?
İnsanları değerlendirme ölçülerimiz sağlam değil. Neye göre üstün ve iyi insan; neye göre itibarsız insan dediğimiz belli değil.
Dinimize göre üstünlük kriteri 'Takva'dır. (Hucurat, 13) Takva ise günahtan sakınma, Allah'ı her işte esas almak şuurudur. Nitekim şöyle kayda bağlanıyor bu kural:
'Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Gerçekten Allah katında sizin en değerliniz, O'ndan en çok sakınan (takva üzere) olanınızdır. Hiç şüphesiz Allah alim ve haberdardır." (Hucurat 13)
Denilir ki bu ayet bir köle ile Hz. Peygamber (s.a.v.) arasında geçen bir olay üzerine inmiştir. Vahidi bunu şöyle anlatıyor: "Hz. Peygamber bir gün Medine'deki çarşıya uğradı. Orada bir köle satılıyordu. (İslam köleciliği kademeli olarak kaldırmak için bazı suç ve günahların kefareti olarak köle satın alıp azat etme yöntemini getirdi. Zira kölecilik güçlü bir sektördü ve mücadele etmeyi gerektiriyordu.)
Köle satılırken şöyle bağırıyordu: Beni satın alacaktan bir isteğim var. Bir şartım var. Alıcılardan biri sordu. Şartın ne? Köle şöyle cevap verdi: 'Beni satın alacak kişi, benim Hz. Peygamber'in ardında namaz kılmama engel olmayacak.'
Adam da bu şartı kabul etti ve köleyi satın aldı. Köle gerçekten de 5 vakit namazı Hz. Peygamber'in ardında kılıyordu. Efendimiz de onu görüyor ve seviniyordu. Bir gün köleyi göremedi. Sahibine sordu. Kölen nerede? Adam şöyle dedi: Köle humma hastalığına yakalandı.
Hz. Peygamber bunu duyunca arkadaşlarına; Kalkın köleyi ziyarete gidelim buyurdu. Hep beraber gittiler. Halini sordu. İlgilendi. Aradan birkaç gün daha geçince efendimiz kölenin sahibine yine sordu. Kölenin sağlığı nasıl diye. Adam, ölümü yakındır cevabını verdi.
Efendimiz yine kölenin evine gitti. O esnada köle son nefesini veriyordu. Efendimiz (s.a.v.) kölenin her şeyiyle ilgilendi. Köle vefat edince hazırlanmasını techizini, kefenlenmesini, yıkanmasını üstlendi. Hatta mezarını kazdırdı ve gömülünceye kadar yanından ayrılmadı.
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) arkadaşları bu durumu garipsediler. Hatta ensar (Medineli Müslümanlar) şöyle dedi: Biz evimizi, barkımızı Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Mekke'den gelen muhacirlere ayırdık. Malımız, mülkümüz ile Peygamber'e (s.a.v.) yardım ettik. Destek olduk. Ama o bir Habeşli köleyi bize tercih etti.
Mekkeli muhacirler şöyle dediler. Biz dinimizden ötürü varlığımızı, malımızı, mülkümüzü, ailemizi terk edip Medine'ye geldik. Ama Hz. Peygamber bir köleyi bize tercih etti. Bunun üzerine "Gerçekten Allah katında sizin en değerliniz, O'ndan en çok takva üzere olanınızdır" ayeti indi (Vahdi, s: 280-281).
Yüce Allah bir kölenin, Mekke ve Medine'nin asilzadelerinden daha aşağı olmadığını haber veriyordu. İnsan ayırmayan, insanı köleleştirmeyen, insanı aşağılamamayı emreden, insanı yücelten bu ayetin 'ey iman edenler' değil de, 'ey insanlar' diye başlaması da Kuran'ın beynelmilel ufkuna işaret ediyor.
Siz insanı neye göre önemsiyorsunuz? Herkes bu sorunun cevabını kendi vermelidir.

***

İMAN EDENLER ZANDAN SAKININ

Hucurat suresinin çarpıcı uyarılarından birisidir bu ayet: 'Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın (kesin bilgiye dayanmayan) bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir. Çok merhamet edendir." (Hucurat, 12)

***

DİNİM İÇİN NEDEN EZİYET DUYMUYORUM?

Bazen inancımızdan, imanımızdan ötürü saldırıya uğradığımızda feveran eder, isyan başlatırız. Bu çirkin ve çirkef kişiler neden bizimle uğraşıyor diye hayıflanırız.
Aslında bu his, dine göre eksikliğimizi gösterir. Çünkü imansız veya küfür ehli olan kişilerin veya art niyetli Müslümanların -dine aidiyetlerini ilan etseler de- verdiği rahatsızlık saldırıya uğrayan kişinin imani kemalini gösterir.
Hz. Ömer anlatıyor: Müslüman olduğum gün, şöyle düşündüm. Benden başka bütün iman eden Müslümanlar Allah yolunda işkence görüyorlar. Ben ise keyif sürüyorum. Kimse bana ilişmiyor. Ben de gidip bunlara bulaşayım dedim. Hatta dedim ki; en büyük İslam düşmanı kim ise gidip imanımı ona ilan edeyim. Kalktım ve Ebu Cehil'e gittim.
Kapıyı çaldım. Ebu Cehil kapıyı açtı ve şöyle dedi: Hoş geldin kız kardeşimin oğlu. Ne haber getirdin? Ben de şöyle dedim: "Buraya sana şunu iletmeye geldim. Benden sonra Allah'a ve O'nun Resulüne iman ettiğimi söylüyorum."
Ebu Cehil'in yüzü sapsarı oldu. Bana ancak şunu söyleyebildi. 'Senin de getirdiğin haberin de Allah belasını versin.' Kapıyı yüzüme çarptı, bir şey yapamadı. Daha sonra dayım Velid bin Mugire'ye gittim. Sonra sırayla bütün müşrik liderlere gittim. Tek tek. Bana aman sakın putları terk etme dediler. Ben de 'Müslüman oldum bile' cevabını verdim. Meydan okuduklarım sadece kapıyı kapatmakla yetindiler. Maalesef diğer Müslümanlara yaptıklarını bana yapabilme cesaretini gösteremediler. Ben de dinimden ötürü saldırı görmüyorum diye üzülüyordum.

***

RAMAZAN YAKLAŞTIKÇA ŞEYTANLAR ÇOĞALIR

Hadiste 'ramazan gelince şeytanlar zincirlenir' buyrulur. Ancak şeytanların dünyadaki yardımcıları ise azgınlaşırlar. Onun içindir ki 'İnsan ve cinlerden olan şeytanların şerrinden Allah'a sığınırım' denilmiştir.
İki ayaklı şeytanların şerrinden Allah'a sığınırız. Ramazan gelince yalanlar, tahrikler, gıybet, suizan, haset, düşmanlık, Allah'a isyan, haram, şer, şikak, fitne ve nifak ehli sokağa salınır. Rabbim hepinizi, hepimizi, ülkemizi bu şer odakların şerrinden bizi korusun. Amin.
 
su 2,5 tl içiyorum ama sanırım o da yetmeyecek
3,5 4 e çıkarayım bari..

uamrım düşer.

bebeğe zararı var mı ki acep_?
birde içebilirsen sbhları limonlu su iç arkadaşımın öyle geçmişti. ama ben içemiyodum kursak kaynaması miğde yanması var bende o yüzden içememiştim
 
Şüphesiz, inkar edenlere, ne malları, ne de evlatları Allah'a karşı hiçbir fayda sağlar. Onlar ateşin yakıtıdırlar. ﴾10﴿
(Bunların durumu) Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibidir: Âyetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarıyla yakaladı. Allah azabı çok şiddetli olandır. ﴾11﴿
İnkar edenlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!" ﴾12﴿
Şüphesiz, karşı karşıya gelen iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Bir topluluk Allah yolunda çarpışıyordu. Öteki ise kâfirdi. (Onları) göz bakışıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da dilediğini yardımıyla destekliyordu. Basireti olanlar için bunda elbette ibret vardır. ﴾13﴿
Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah'ın katındadır. ﴾14﴿
De ki: "Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah, kullarını hakkıyla görendir. ﴾15﴿

sayfa51
 
Son düzenleme:
(Bunlar), "Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru" diyenler,Sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir. ﴾16-17﴿
Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. ﴾18﴿
Şüphesiz Allah katında din İslam'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. ﴾19﴿
Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir. ﴾20﴿
Allah'ın âyetlerini inkar edenler, Peygamberleri haksız yere öldürenler, insanlardan adaleti emredenleri öldürenler var ya, onları elem dolu bir azap ile müjdele. ﴾21﴿
Onlar, amelleri, dünyada da, ahirette de boşa gitmiş kimselerdir. Onların hiç yardımcıları da yoktur. ﴾22﴿

sayfa 52
 
Son düzenleme:
Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun ki, aralarında hüküm vermesi için Allah'ın Kitabına çağrılıyorlar da sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyor. ﴾23﴿
Bunun sebebi, onların, "Bize, ateş sadece sayılı günlerde dokunacaktır." demeleridir. Uydurageldikleri şeyler dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır. ﴾24﴿
Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, halleri nice olacaktır. ﴾25﴿
De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin." ﴾26﴿
"Geceyi gündüze sokarsın, gündüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin." ﴾27﴿
Mü'minler, mü'minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah'adır. ﴾28﴿
De ki: "İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir." ﴾29﴿

sayfa53
 
Son düzenleme:
Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Yine Allah sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah kullarını çok esirgeyicidir. ﴾30﴿
De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." ﴾31﴿
De ki: "Allah'a ve Peygamber'e itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kafirleri sevmez. ﴾32﴿
Şüphesiz, Allah, Adem'i, Nûh'u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.Allah her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ﴾33-34﴿
Hani, İmran'ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti. ﴾35﴿
Onu doğurunca, "Rabbim!" dedi, "Onu kız doğurdum." -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- "Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum." ﴾36﴿
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya'yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. "Meryem, Bu sana nereden geldi?" derdi. O da "Bu, Allah katından" diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. ﴾37﴿

sayfa54
 
Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin" dedi. ﴾38﴿
Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, "Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler" diye seslendiler. ﴾39﴿
Zekeriya, "Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi. Allah, "Öyledir, ama Allah dilediğini yapar" dedi. ﴾40﴿
Zekeriya, "Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da şöyle dedi: "Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et." ﴾41﴿
Hani melekler, "Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı." ﴾42﴿
"Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (onun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et" demişlerdi. ﴾43﴿
(Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin. ﴾44﴿
Hani melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih'dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'a çok yakın olanlardandır." ﴾45﴿

sayfa 55
 
"O, beşikte de, yetişkin çağında da insanlarla konuşacak, salihlerden olacaktır." ﴾46﴿
(Meryem), "Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?" dedi. Allah, "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır. O bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir" dedi. ﴾47﴿
Ve Allah ona kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretecek. ﴾48﴿
Allah onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): "Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah'ın izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü'minler iseniz bunda sizin için elbette bir ibret vardır." ﴾49﴿
"Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." ﴾50﴿
"Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur." ﴾51﴿
İsa onların inkarlarını sezince, "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler, "Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah'a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız" dediler. ﴾52﴿

sayfa 56
 
"Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber'e uyduk.Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz." ﴾53﴿
Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. ﴾54﴿
Hani Allah şöyle buyurmuştu: "Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim." ﴾55﴿
"İnkar edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de şiddetli bir şekilde azab edeceğim. Onların hiç yardımcıları da olmayacaktır." ﴾56﴿
"İman edip salih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükafatlarını tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez." ﴾57﴿
(Ey Muhammed!) Bunu (bildirdiklerimizi) biz sana âyetlerden ve hikmet dolu Kur'an'dan okuyoruz. ﴾58﴿
Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona "ol" dedi. O da hemen oluverdi. ﴾59﴿
Hak Rabbindendir. O halde sakın şüphe edenlerden olma. ﴾60﴿
Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa de ki: "Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah'ın lanetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım." ﴾61﴿


sayfa 57
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…