Dostluk Adasi

tuar

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
52
1
dostluk adası
--------------------------------------------------------------------------------

Eski İspanyol haritacıların sevgilileri harita çizilirken, 'benim için de bir ada çiz' derlermiş. İspanyol haritacısı da sevgilisi için gerçekte olmayan bir ada çizermiş. Eski İspanyol haritalarında böyle 'sevgiliye armağan adacıklar' olurmuş.

Kristof Kolomb bir deniz seferinde, haritadan anlayan bir İspanyol'a gemide suların azaldığını, haritada görülen şu adacıkta içme suyu bulunup bulunmadığını sorunca İspanyol gülümsemiş 'Efendim, o adanın varolduğunu sanmıyorum, onu çizen haritacı sevgilisine çizmiştir' demiş ve gerçek ortaya çıkmış.

Akşit Göktürk'ün 'Edebiyatta Ada' yapıtını okuduğumda çok gülmüştüm. Sevgilisinden 'Haritada bir ada' isteyen İspanyol kadını da, ona adayı armağan eden İspanyol haritacısı da ne güzel bir şey yapmışlar. İngiliz Kralı Edward sevdiği kadına bir 'Krallık' armağan etmiştir de nice kadını heyecandan titretmiştir. Bayan Simpson için krallığından vazgeçmesi zamanının Leyla-Mecnun öyküsünü yaşatmıştır. Çizecek haritası olmayanlar, vazgeçecek krallığı olmayanlar ne yapsın? Bütün bunlar sembol değil mi?

Haftalardır görmediğimiz bir dosta kart göndermek aklımızdan bile geçmez. 'Aynı kentteyiz, nasıl olsa yakınız' diye düşünürüz. Oysa değilizdir. İnsan insanı kaybediyor ve bulamıyor. Aynı kentte olsa da.... Aynı semtte olsa da... Aynı evde olsa da....Sonra da soruyoruz... 'Neyim var, ne oluyor, eksiklik ne?' Eksilen insan ve kendimiz. Bir haritaya bir ada çizip de 'Bu senin adan' demeyi unutuyoruz. Oysa, herkesin bir adası olabilir. Denizler o kadar büyük ki. Duyguları unutuyoruz. Düşünceleri, sevgiyi, sözleri, dokunuşları, davranışları, dostluğu unutuyoruz. Vermeyi unutuyoruz. Kendimizi beklemeye alıştırıyoruz. Sonra da ne beklediğimizi unutuyoruz. Eksiliyoruz. Neden eksildiğimizi bilmeden.


Dostun yürekten gelen hürmeti başka olur onun el uzatması hikmeti başka olur. Çağlayan kenarında su verseler ne çıkar, çöldeyken su verenin kıymeti başka olur.
 
Haftalardır görmediğimiz bir dosta kart göndermek aklımızdan bile geçmez. 'Aynı kentteyiz, nasıl olsa yakınız' diye düşünürüz. Oysa değilizdir. İnsan insanı kaybediyor ve bulamıyor. Aynı kentte olsa da.... Aynı semtte olsa da... Aynı evde olsa da....Sonra da soruyoruz... 'Neyim var, ne oluyor, eksiklik ne?' Eksilen insan ve kendimiz. Bir haritaya bir ada çizip de 'Bu senin adan' demeyi unutuyoruz. Oysa, herkesin bir adası olabilir. Denizler o kadar büyük ki. Duyguları unutuyoruz. Düşünceleri, sevgiyi, sözleri, dokunuşları, davranışları, dostluğu unutuyoruz. Vermeyi unutuyoruz. Kendimizi beklemeye alıştırıyoruz. Sonra da ne beklediğimizi unutuyoruz. Eksiliyoruz. Neden eksildiğimizi bilmeden.



çok doğru söylemişsin canım çok ta haklısın yüreğine sağlık
 
Tuar'cım mükemmeldi canım beniiim... Özellikle de bu kısmı:
İnsan insanı kaybediyor ve bulamıyor. Aynı kentte olsa da.... Aynı semtte olsa da... Aynı evde olsa da....
Çok etkilendim bu yazıdan ve haritacıların hikayesi e çok güzelmiş. Teşekkürler... :KK66: :1hug:
 
X